*Karim Zidan’ın kaleme aldığı bu yazının orjinali The Guardian’da yayımlandı.
1 Kasım 2013’te Sharice Davids, profesyonel MMA kariyerinin ilk dövüşü için kafese adımını attı. Belinin etrafına sarılmış pembe bir kuşakla kombinlediği gri bir tayt ve de bir sporcu sütyeniyle… Davids kafesin kendine ait köşesinde gezinip durdu ve rakibini süzdü. Derken anonsçu Nadia Nixon Kansas City, Missouri’deki şehvetli kalabalığa doğru isimlerini haykırdı.
Zilin sesiyle Davids ileriye doğru sıçradı ve rakibini mindere seren temiz bir sol kroşe çıkardı. Davids rakibinin üzerine çıkarken kalabalık onun için tezahürat yapıyordu ve o da şiddetli saldırısına devam etti. Çok geçmeden hakem dövüşçüleri ayırdı ve Davids’e ayağa kalkması için müsaade verdi. İlk profesyonel dövüşünü iki dakikadan az bir zamanda kazanmıştı.
Kansas yerlisi zafere giden yolda soğukkanlı, keskin ve vahşiyce etiliydi. Verimli bir kariyere giden yolda şahane bir başlangıç… Davids bu dövüş sporu için yaratılmış gibi gözükürken, çok az kişi, kaderinde yazan mücadele sahnesinin politika olabileceğini fark etmişti.
37 yaşındaki sporcu, Kansas’ın üçüncü bölgede Cumhuriyetçi Kevin Yoder’a karşı mücadele yürüten Demokratlardan biri. Kampanyaya başladığından beri bir Amerika politik hareket komitesi olan Emily’nin Listesi’nden büyük destek gördü. (Ç.N: Emily’nin Listesi, Demokrat kadın adaylara meclise seçilmeleri için yardım etmeyi amaçlayan bir harekettir.) Davids’e 400.000 dolar’lık bir yardımda bulunduklarını açıkladılar. Davids, bugünlerde yapılacak olan Demokratların iç seçiminden zaferle ayrılırsa, 6 Kasım’daki genel seçimlerde Yoder’ın rakibi olacak. Wisconsin’li bir yerel Amerikan kabilesi olan Ho-Chunk Ulusu’nun da üyesi olan Davids’in elinde, Birleşik Devletler Meclisi’nde bir koltuğa sahip ilk Amerikan yerlisi kadın olmak gibi tarihi bir fırsat da var.
Davids, kamu görevlisi ve dövüşçü olarak yürüttüğü ikili hayata üniversite yıllarından beri aşina. Guardian’da gerçekleşen bir telefon röportajında ilk amatör kavgasını 2006’nın sonlarında verdiğini, lisans eğitimini de Mayıs 2007’de bitirdiğini söylüyor.
Davids, çocukluğunda dövüş sanatlarından büyülenmişti. Kafasını Bruce Lee’yle bozmuştu. Onun iş etiğine ve disiplinine hayrandı. Evde bulduğu siyah bir kemerle onu taklit ediyordu. Fakat çocukluğunda büyüyen bu Lee hayranlığına rağmen Davids, 19 yaşında bir üniversite öğrencisi olana dek dövüş sporlarına başlamadı.
Davids çocukluk günlerini hatırlayarak bu durumu şöyle özetiyor: “Spor trenine yetişemedim çünkü bekâr bir anne tarafından yetiştirildim. Üç çocuktuk ve dövüş sporları için kursa gitmek bizim için çok pahalıydı.
Davids öğrenmeye capoeira ve karate ile başladı. Sonra profesyonel MMA’cilerle antrenman deneyimi olan bir hocayla tekvando çalıştı. Birlikte geçen ayların ardından hocası, ona yakınlarda gerçekleşecek yerel bir MMA dövüşüyle ilgilenip ilgilenmeyeceğini sordu. Davids, o zamanlar barbarca bulduğu bu spora pek ilgi göstermedi. Fakat zamanla, Davids, hem sporla hem de sporcuların müsabaka öncesi hazırlık sürecindeki antrenman düzenleriyle ilgili daha çok şey öğrendi.
2006 yılında Davids gözünü karartmaya hazırlanıyordu. İlk amatör mücadelesini Uluslararası Dövüş Sporları Federasyonu’nun Orta Batı Dövüş Festivali’nde verdi ve henüz bir dakika dolmadan kazanmıştı bile. Zafer umut vericiydi fakat Davids, Cornell Hukuk Fakültesi’ndeki derslerine yoğunlaşmayı tercih etti. Âşık olarak büyüdüğü spordan bir kariyer çıkarmaması gerektiğini iyi biliyordu.
Davids o dönemleri anlatıyor: “Kariyer seçenekleri arasında MMA’i hiç düşünmemiştim. Çoğu kadın için bu şekilde bir kariyer yolu düşünülemezdi. Ben bile, hem de zirve dönemimde, pek ciddiye alınmıyordum.”
Şubat 2007’de, Davids’in amatör olarak ilk gösterisini vermesinin ardından bir sene geçmeden Gina Carano ve Julie Kedzie televizyonda canlı yayınlanan ilk kadın dövüşünü yaptılar. MMA’de kariyer düşünen bir kadın için ezber bozan bir olaydı. O gece, Davids ve bir grup arkadaşı bu tarihi dövüşe televizyonları başından tanıklık etmek için bir araya geldiler.
Birkaç yıl içinde, dövüş sporları dramatik bir dönüşüm geçirdi. Karizmatik ve fevkalade yetenekli dövüşçü Ronda Rousey, UFC’nin cazibe merkezi haline geliyordu ve onun yıldızlığa uzanan ani parlayışı UFC’de kadınlar için bir tüy siklet bölümünün kurulmasına yol açtı. Geçen zamanda, bu sporun içinde daha önce görülmemiş bir kadın dövüşçü popülasyonu oluştu. Bu durum Davids’e de sonunda onun zamanının geldiğini düşündürdü.
UFC, The Ultimate Fighter’ın, bir malikhaneye yerleştirilen dövüşçülerin haftalar boyunca UFC’de altı basamaklı kontratlara gidebilen bir turnuvaya beraber hazırlandıkları Televizyon programı, 52 kiloda kadın versiyonunu yapacağını açıkladığında Davids bu fırsatı kaçırmadı. “Dövüş sporlarına çok uzun zamandır tutkuyla bağlıydım ve en azından bir şeyler denemem gerektiğini hissettim. Bu nedenle ilk profesyonel dövüşüme çıktım.”
Davids ilk profesyonel dövüşünü hakem kararıyla kazandı. Fakat Las Vegas’taki TUF denemelerine kayıt olmadan önce ikinci mücadelesini kaybetti. Önündeki manzara onu dehşete düşürmüştü: Jüri gözetiminde minderlerde birbiriyle boğuşan yüzlerce genç dövüşçü. Davids o görüntüyü sürreal olarak tarif ediyor. Rekabet vahşiydi ve Davids, günün sonunda Kansas’a dönmek üzere tek yönlü bir bilet alacağını biliyordu.
“12 yıllık bir emek ve karşılığında aldığınız tek şey bunu gösterebilmek için UFC’de yer almayı hak edip etmediğinize karar verecek bir grup insanla 3 dakika. UFC’ye dahil olamadığımda, her zaman bir dövüş sporcusu olabileceğimi bilmeme rağmen MMA’le işim bitmişti.”
Davids Kansas’a döndüğünde odağını değiştirdi. Birleşik Devlet boyunca seyahat etmeye başladı. Kıtanın yerlilerine ayrılmış rezervlerde onlarla beraber yaşamaya başladı ve toplumları üzerine çalışmalar yaptı. Amerika yerlileri için girişimler ve ekonomik-toplumsal gelişim programları üzerine tüm ulusça tanınan bir uzman haline geldi. 2016’da Beyaz Saray Kardeşlik Programı’na katılmak için seçilen 16 insandan biriydi.
Davids’in Washington D.C’deki günleri tam da Obama-Trump değişim sürecine denk geldi. Birçok nedenle, bu süreç onun politik kariyerine başlaması için gereken kıvılcımdı. “Bu süreç, adaylık kararımı hızlandırdı” diye açıklıyor Davids.
Davids’e göre Birleşik Devletler federal hükümetinde kadınlar hak ettikleri temsil gücüne sahip değil. Bu durum bilhassa mecliste de aşikâr. Davids, insanların oy vermeyi düşünebilecekleri kalifiye kadın adaylara da ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Bu düşüncesinde de yalnız değil gibi, Cumhuriyetçi veya Demokrat fark etmeksizin rekor bir sayıyla 309 kadın, Birleşik Devletler Temsilciler Meclisi’nde 2018 seçimleri için aday olmuş durumda.
Davids için dikkat çekici bir diğer istatistik de köklerinden kaynaklanıyor. Bu sene meclis için yarışan dört yerli Amerikalı kadından biri de o. Bu gruptan bir başka isim de Demokratların New Mexico birinci bölge adaylığını kazanan Deb Haaland.
“2018 yılındayız ve halen daha bu ilkleri yaşıyor olmamızı benim aklım almıyor. Bir an için durup yaptıklarımı düşününce, ülkedeki bu hareketin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Her birimizin burada bir rolü varmış gibi hissediyorum. Adaylığını koymuş daha önce hiç olmadığı kadar yüksek kadın sayısı, ben ve benim gibi yerli kadınlar… Bunların hepsi beni gururlandırıyor.
Her ne kadar tarihe geçme fırsatının farkında olmadan da politika hayallerinin peşinde çok sıkı çalışıyor olsa da başarabileceği şeyin ona fazladan bir sorumluluk yüklediğini de itiraf ediyor. Yanında da sadece dövüşçülerin hissedebileceği bir duygu…
“Sanki bir dövüşün üçüncü raundundasınız da zaten olanca gücünüzle dövüşmüşken hocanız “10 saniye daha!” diye bağırıyor ve kalan son enerjinizi de açığa çıkarıyorsunuz. Tam olarak böyle hissediyorum. Ben zaten meclis için adaydım ve hâlihazırda iz bırakmak için çabalıyordum.
Çeviri: Barış Öztürk