25 Şubat’ın soğuk bir akşamında Neymar ayağını ters bastı ve yere yığıldı. İlk başlarda takım arkadaşları da durumun ciddiyetini fark etmedi, oyun devam etti. Ardından çığlıklar işitildi, PSG’li oyuncular durdu, hakem düdüğünü çaldı, Brezilya nefesini tuttu. Neymar’ın gözyaşları birer birer yanağından süzülmeye başladığındaysa belki de tüm Brezilya onunla beraber ağladı.
Yapılan kontrollerden sonra durum iç açıcı gözükmüyordu ve Neymar’ın Dünya Kupası’nı kaçırma ihtimali göz önündeydi. Mayıs ayına girildiğinde dahi Neymar’ın idmanlara başlamaması endişe yarattı. Ancak 12 Mayıs günü PSG antremanını takip eden kameramanların hard-disklerinde boş yer açmak için bolca efor sarf etmesi gerekti. Zira o gün Neymar PSG laciverti antrenman üstüyle yeşil çimlere ayak bastı. Ve akabinde medyaya müjdeli haberi verdi:
‘’Haftaya topla antremanlara başlayacağım. Dünya Kupası’nda yer almamam söz konusu dahi değil.’’
Hazırlık maçları için kafileye katılamayacak olması Tite’nin uykularını kaçırıyordu. Bir yandan takıma oturtmak istediği sistemin temelleri atmaya çalışırken diğer yandan da fiziksel olarak kampta olmayan Neymar’ı kendi kafasının içerisinde takıma adapte etmeye çalışıyordu. Zira Brezilya üst seviye oyuncularıyla bir yerlere gelebilirdi ancak Brezilya’yı yarı final ve ötesine yalnızca Neymar taşıyabilirdi. Tite bunun en başından beri farkındaydı.
Nihayet tüm Brezilya’nın beklediği an geldi çattı. Neymar sırtına 10 numarayı geçirmiş, yüzünü Tanrı’ya dönmüş, dudaklarını da mırıldanırcasına titreştiriyordu. İşaret parmaklarıysa, aynı her maç öncesi olduğu gibi, göğü işaret ediyordu. Ancak tüm bu büyülü anların etkisi dakikalar birer birer geçerken azaldı. Takım salsa yaparken, Neymar tek kişilik resital vermek istiyordu. Topu olduğundan fazlaca ayağında tutuyor, baskı yediğinde de kendini çimlerin güvenli kollarına bırakıyordu. İsviçre maçında Neymar’ı izlemek, ondan beklenenler ele alındığında, gerçekten sinir bozucuydu.
Turnuvaya VAR teknolojisiyle verilen penaltılar damga vursa da Neymar’ın belki de Brezilya Milli takım kariyerini kurtaran Kosta Rika maçında VAR ile iptal edilen penaltısıydı. 90 dakika boyunca Keylor Navas’ı bir türlü geçemeyen Brezilya, sağlı sollu saldırarak tek ihtiyaçları olan 3 puanı kotarmaya çalışırken, Neymar ustaca kendisini yere bıraktı ve zokayı yutan hakem beyaz noktayı işaret etti. Sinirden gözü dönmüş Kosta Rika’lıların isyanları ve hakem odasından kulağına fısıldanan direktiflerden sonra pozisyonu yeniden inceleyen hakem penaltıyı iptal etti.
Dünya Kupası denince akla ilk gelen ülke Brezilya’dan başkası değildir. Ve turnuvayı en çok kazanmanın da verdiği gururla Brezilyalılar, takımlarının turnuvada sergileyeceği futbolun yanında örnek bir imaj oluşturmasını da ister. Eğer VAR olmasaydı ve Brezilya Kosta Rika’yı Neymar’ın aldatmacası sayesinde yenseydi, her ne kadar 3 puan alınmış olsa da Neymar’a bazı kesimler tarafından takılan ‘’yalancı çoban’’ lakabı Brezilya yerel basınında daha da beter bir şekilde anılması içten değildi.
Neymar, atlatılabilecek en büyük tehlikeyi atlatmıştı. Yıllarca üzerine titrediği imajının zedelenmesinden kurşun sıyrığı ile ayrıldı. Sakatlığının etkilerini de üzerinden silkelemiş gibiydi. Ve Meksika maçına, ona 220 milyon euro değer biçilmesine neden olan öldürücü içgüdüsüyle sahaya çıkmaya hazırdı.
Almanya’ya çelme takan Meksika’nın Brezilya’yı saf dışı bırakma olasılığının sürpriz olmadığı yazıldı, çizildi. Kağıt üzerinde Brezilya ile dişe diş mücadele edebilecekleri konuşuldu. Ancak Meksika, maç boyunca ‘o’ fark yaratacak oyuncu eksikliği hissederek oynadı. Zira Neymar kendi yeteneklerini takımın ritmini uydurduğunda Meksika’nın yapacak hiç birşeyi kalmamıştı. Şubat ayından beri beklenen Neymar sahadaydı, ve Meksika’yı çaresiz bırakmasını izlemek gerçekten çok keyif vericiydi.
Meksika maçında yaptıkları çabucak unutuldu ve onun turnuva boyunca kaç dakika yerde yattığı hesaplandı. Sırbistan maçında yuvarlanması internette alay konusu oldu, bazı videolar da yüz güldüren cinstendi. Ancak Belçika karşısında da Brezilya’yı galibiyete taşıması onu bu suçlamar ve alaylardan muaf kılabilirdi. Ama olmadı. Meksika maçında ağızlarımıza bal çalan o Neymar, saha da yoktu. Yanlış anlamayın, elinden geleni yaptı. Takımla beraber hareket etti lakin Tite ve saha içindeki oyuncular Belçika’yı bir türlü çözemedi. Meksika karşısında neredeyse tüm maç boyunca ipleri eline alan Neymar, Belçika karşısında son 10 dakikaya kadar bekledi. Ve maçı çevirmek adına tek bir şans elde etti. Uzatma dakikalarında ayağının içiyle vurduğu plasesine Courtuois geçit vermedi.
Brezilya 2014 Dünya Kupası’na 7-1’lik bir hezimetle veda etmişti. Ancak belki o maçta Neymar’ın olmamasından belki de Neymar’ın sınırsız potansiyelinden dolayı Brezilya’nın Belçika’ya elenmesi bana daha ağır geldi. Messi’nin ve Ronaldo’nun takım kalitesi bahanesi vardı lakin Neymar’ın yoktu. Çevresindeki tüm oyuncular mevkilerinin en önde gelenlerindi ve Neymar’a onları bir adım ötesine taşımaları için bel bağlayanlardı, aynı gözleri yaşlı stadyumu terkeden Brezilyalılar gibi. Neymar belki Brezilya’da asla ‘yalancı çoban’ olarak anılmayacak ancak bu turnuva gösterdiki o Brezilya’nın İgnes fatui’si. Yani istenileni verecekmiş gibi yapıp vermeyen, yanıltıcı ve cezbedici şeyi.