Bu yazı, ilk olarak Salma Islam imzasıyla The Guardian’da yayımlandı.
Mamdouh Abbas, bir şeyin anlaşılmasını istiyor. Emlak ve petrol sektöründe dev bir imparatorluğun sahibi zengin iş adamı, bugünlerde Mısır’da Salah ile kontrat imzalamayı reddeden adam olarak biliniyor. 2011 yılında ülkenin önde gelen takımlarından Zamalek’in başkanı, televizyondan da yayınlanan bir röportajda “Salah’ın daha fazla çalışması gerekiyor” sözlerini dile getirmişti. Fakat kulüpteki halefinin (ve açıkça baş düşmanının) söylediğinin tam aksine, bu karar ayrı bir komite tarafından alınmıştı. Abbas ise ısrarcı: “Bu durumdan ben sorumlu değilim.”
Salah’ın Profesyonel Futbolcular Birliği tarafından yılın oyuncusu seçilmesi ve bunu başaran ilk Mısırlı olmasının hemen ertesinde Abbas’ın, onun potansiyelini göremediğine dair yöneltilen iddialar konusunda hassas olması elbette şaşırtıcı değil. Sadece ateşli futbol taraftarlarına karşı değil, onu “Mısırlı Kral” olarak gören tüm bir ulusa karşı kendisini savunuyormuş gibi hissediyor olmalı.
Geçtiğimiz ay oynanan Şampiyonlar Ligi finalinde Salah, Real Madrid oyuncusu Sergio Ramos’un yaptığı müdahale sonucu omzundan sakatlandı ve Dünya Kupası’na katılması konusunda şüpheler ayyuka çıktı. Mısır halkının gösterdiği tepki ise onun ülke içinde ne kadar saygıdeğer bir insan olduğunu yine gösterdi. Bu tepkileri, maçın ertesi gününde al-Masry al-Youm gazetesinin attığı manşetle özetlememiz mümkün: “Mısırlıların ağladığı gece: Kasap Ramos, Abu Salah’ın omzunu çıkardı.”
Mısırlılar, sosyal medya üzerinden Ramos’a büyük tepki gösterdi. Kiev Olimpiyat Stadyumu’nda Salah gözyaşları ile sahayı terk ederken, Arapça dilinde “Ramos Köpeği” ve “Fahişe Çocuğu” gibi hashtag’ler Mısır Twitter’ında gündeme oturacaktı. Mısırlı bir avukat, Ramos’a Mısırlılar üzerinde yarattığı “psikolojik ve fiziksel zarara istinaden” 874 milyon pound’luk bir tazminat davası bile açacaktı.
Salah’ın sihri, vatandaşları için sahanın sınırları dışına çıkıyor. Sınıf veya politik ayrılıklara rağmen, tüm Mısırlıların üzerinde birleştiği nadir bir isim. Özellikle de yıllar içinde yaşadıkları politik ve ekonomik sıkıntıların ardından çıkan ve Mısır’ın uzun süreli cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in 2011 yılında devrilmesine kadar giden ayaklanmadan sonra görülen bu birleşme gerçekten olağanüstü.
Mısır’ın spor ve gençlik komitesinin başında bulunan parlamento üyesi Mohamed Farag Amer, “Mohamed Salah çok önemli, çünkü o bir sembol… Aynı piramitler ve Tutankhamun gibi” diyor. Kahire’de çalışan spor gazetecisi Hatem Maher, 25 yaşındaki Mısırlı’nın Messi ve Cristiano Ronaldo ile karşılaştırılması hakkındaki düşüncesini ise şöyle dile getiriyor: “Bu, Mısırlı bir futbolcu için tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şey.”
28 yılın ardından ilk kez Dünya Kupası’nda boy gösteren Mısır, maceraya Uruguay ile Cuma günü oynayacakları maçla başladı. Salah, kendinden emin gözükse de, tam olarak iyileşip iyileşmediği konusunda soru işaretleri var. Eğer iyileşmemişse, bu oldukça kötü olur. Bu, sadece onun forvetteki yeteneğiyle alakalı değil. Kasım’da Kongo’ya karşı attığı iki golle 2-1’lik dramatik galibiyetin ve Mısır’ın Rusya’ya gitmesinin başlıca mimarıydı. Zamanında Mübarek’e karşı olan protestoların merkezi olmuş Kahire’deki Tahrir Caddesi, bu sefer kutlama için bayraklarını sallayan ve kornalarını çalan Mısırlılar ile dolmuştu. Öyle ki bazı insanlar, devrim günlerinde coşkunun aynısını burada da hissettiklerini düşünmüştü.
“İsyan zamanlarından sonra, Dünya Kupası’na gitme hakkı kazanmamız bence tüm Mısırlılar’ın mutlu olduğu ilk ve tek andı… Herkesin ihtiyacı olan ve uzun zamandır beklenen bir an” diyor Maher.
Arap Baharı’nın etkisiyle, Mübarek’in 2011 yılında devrilmesi yaklaşık otuz senedir onun diktatörlüğü altında bulunan halka büyük bir umut aşılamıştı. Fakat demokrasiye geçişin sıkıntılı olacağı belliydi. Demokratik seçimlerle seçilen ilk cumhurbaşkanı, Müslümanlar Kardeşliği Partisi başkanı Mohamed Morsi’nin askeri darbe ile 2013’te devrilmesiyle, her şey en başa döndü. O zamandan beri Mısır, öncesinde silahlı kuvvetlerin başında bulunan, ülke tarihinin en büyük ve operasyonunu başlatan Cumhurbaşkanı Abdel Fatah al-Sisi’nin demir yumruğu altında.
Elbette Mısır futbolu da, geçtiğimiz yıllarda ülke içindeki bu ayrımcı politikadan nasibini aldı. Salah’ın popülaritesini sağlayan en önemli faktörlerden biri ise bu tip politikalardan uzak durmak oldu. Hükümet eleştirilerinde öne çıkan, liberal Dostour Partisi’nin önceki lideri Khaled Dawoud, Salah hakkında, “O, gerçekten zeki biri. Her şeyden öte bir futbolcu” diyor. Örneğin; Ocak ayında Mısır Futbol Federasyonu, Mart ayında yapılacak cumhurbaşkanı seçimlerinde Sisi’ye desteğini açıklamıştı. Önemli isimlerin Sisi ile seçimlerde yarışmasının engellenmesinin ardından yapılan bu açıklamanın, aldatıcı bir söylem olduğu düşünülüyordu. Salah ise bu konu hakkında asla bir yorum yapmadı.
Salah aynı zamanda Araplar için örnek alınan bir diğer sportif figür Mohamed Aboutrika’nın tam zıttı. Salah ile de oldukça yakın olan Mısır’ın eski milli forveti, 2013 Aralık’ta açıklayacağı emekliliğine kadar yaklaşık on yıl boyunca takıma liderlik etmişti. Fakat kariyeri Müslüman Kardeşler Partisi’ne olan yakınlığından dolayı gölgelenmişti. 2013 yılındaki darbeden sonra, Aboutrika bu partiyle olan bağları sebebiyle geçtiğimiz yıl terör listesine kondu. 39 yaşındaki oyuncu ise bu iddiaları reddediyor.
Öte yandan, Salah Mısır halkının kalbini, politik düşünceleri ve sınıf ayrılıklarını anlamsız kılacak bir şekilde, mütevazılığı ve kibarlığıyla fethetmiş durumda. Duvarda büyük bir Salah resminin bulunduğu ve selfie çekmek isteyenlerin uğrak yeri Kahire’nin merkezindeki bir kafede garson olarak çalışan 34 yaşındaki Hany Mohamed’i dinliyoruz: “Onun mütevazılığı ve kişiliği gerçekten çok önemli. Bu özellikleri onun çok iyi bir insan olmasını ve herkesin onu sevmesini sağlıyor.”
42 yaşındaki mühendis Tarnim Mannaa ise, “Köklerini, geldiği yeri asla unutmadı. Onun Mısırlı olması, benim için bir gurur kaynağı.” diyor.
Attığı golleri secdeye yatarak ve dua ederek kutlaması, Mısır’a özgü bir yemek ve karbonhidrat ağırlıklı olan koshary’ye sevgisini ifade etmesi, köyü Nagrig’e bağış yapması ve bunun hakkında böbürlenmemesi, Salah’ın ülke gençleri gözünde bir rol modeline dönüşmesini sağladı. Çoğuna göre, yurtdışındaki Mısırlılar için güçlü ve pozitif bir imaj yaratılmasını sağlıyor. Nil deltasında küçük bir köyden, akıl almaz bir yükselişle buralara gelmesi, gençler için büyük bir umut ve ilham kaynağı olmasını sağlıyor. Mesajı gayet açık; çok çalışırsanız, iyi odaklanırsanız ve konfor alanından çıkarsanız her şeyi mümkün kılabilirsiniz.
Devrim sonrasında ve hükümetin IMF’ten alınan 12 milyar dolarlık borcun geri ödemesi için uyguladığı kemer sıkma politikalarının ardından Mısırlıların bitap düştüğü bir zamanda Salah ülkenin ihtiyaç duyduğu “fakirden zengine” hikâyesinin başrolü olmuştu. Ve hiçbir yerdeki insanlar onu Nagrig’deki insanlardan daha fazla sevemez.
Kahire’nin seksen mil kuzeyinde yaklaşık on beş bin insanın yaşadığı bir yer. Köyün etrafını saran yasemin bahçeleri. Topraklı ve arşınlanmamış caddelerde gezen tavuklar ve inekler. Kapısı açık olan evler; komşular arasındaki yakınlığın bir göstergesi.
Nagrig’in belediye başkanı Maher Shetia, Salah’ın Nagrig’e genelde sezon bittikten sonra geldiğini söylüyor; fakat Dünya Kupası sebebiyle bu sene gelmesinin zor olduğunu düşünüyor. Onun evindeki oturma odasında, Mısır’da oldukça popüler olan 14’üncü Lui tadındaki altın işlemeli kanepelerde otururken, Shetia Salah’ın geçtiğimiz Haziran’da, Ramazan boyunca o koltuğa kaç defa oturduğunu hatırlıyor. Shetia’nın geçirdiği bir kaza sonrası, o zamanlar Roma oyuncusu olan Liverpool’un 11 numarası, onu ziyarete gelmişti.
Shetia şöyle devam ediyor: “Mohamed çok sessiz bir insandır, çok konuşmaz. Basit bir insandır… O zamanlarda Liverpool ile alakalı bir şeyler olabileceğini söylemişti.” Köydeki hiç kimse, bu utangaç çocuğun, Anfield’daki ilk sezonunda 51 maçta 44 gol atarak, böyle bir yükeliş göstereceğini tahmin edemezdi. Köydeki herkes onunla gurur duyuyor. “Bu noktaya gelebilmek için çok çalıştı.” diyor Shetia.
Kahire’deki Arab Contractors takımıyla antrenman yapmak için haftanın beş günü, dokuz saat yol yapan genç Salah’ın hikayesi, memleketinde adeta bir efsaneye dönüşmüş durumda. Nagrig’in muhteşem çocuğu bir yıldıza doğru evrildiği günlerde geldiği yeri asla unutmuyor. Kazandığı şeyleri kendi toplumuna da sunmak için bağış yapıyor. Dinî bir okulun, yemek bağışı yapılabilecek bir marketin ve bir ambulans istasyonunun yapımının masraflarını ödemiş. Her ay yardıma muhtaç insanlara finansal destekte bulunan Mohamed Salah Yardım Derneği’nin direktörü Mohamed El Bahnasy, “O, hiç değişmedi, kibirli bir insana dönüşmedi” diyor.
Ofis duvarları Salah fotoğraflarıyla kaplı Bahnasy, tam olarak kaç kişiye yardım ettiklerini söyleyemeyeceğini ama yüzlercesi olduğunu; oyuncu başına düşen yardımın ise yaklaşık iki bin sterlin olduğunu söylüyor. Salah’ın yaptığı bağışlar ülkede viral hale gelmiş durumda; fakat aralarında sahte haber olanlar da var.
Örneğin, Nagrig’te evlenen çiftlerin düğün masraflarını karşılamadı veya su arıtma tesisi için arazi satın almadı. Fakat bunlar bile Mısır halkının milli kahramanlarıyla alakalı her hikâyeye ne kadar önem verdiklerinin bir kanıtı.
Okul sonrasında, köyün çıkardığı en önemli ismin adını taşıyan Nagrig’in yerel gençler kulubünde oynanacak bir maçın hemen öncesinde, dokuz yaşındaki Zaid Jummah’a tuttuğu takımı sorduğumda aldığım cevap, tüm ulusun bulunduğu hâli özetliyor aslında: “Mohamed Salah.”
Çeviri: Gökhan Önder Aksu