Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolSınır Ötesi: Yabancı Oyuncular

Futbol gündemi Atınç ve Enes'in transferlerini konuşuyor. Transferler yabancı sınırındaki değişime bağlanıyor. Oysa son dakikada yenilen gol olmasaydı tam da bugün potansiyelleri konuşulabilirdi.

UEFA U-21 turnuvasına göz ucuyla da olsa iki hafta boyunca bakabildik. Mersin İdman Yurdu’ndan Abdul Khalili ve Beşiktaş’ta sakatlığı nedeniyle şans bulamayan Milosevic’in yer aldığı İsveç, turnuvaya istikrarsız başlamıştı. Bu takımı finalde görmek biraz olsun şaşırttı. Grupta İngiltere’ye yenilmişlerdi. Portekiz maçının son dakikasında attıkları golle berabere kalmayı, daha doğrusu 1 puan almayı başardılar. O bir puan İsveç’i İtalya’nın önüne taşıdı. Devamı, klasik bir futbol hikâyesi… Önce Danimarka galibiyeti, ardından grupta yenemediği Portekiz’i finalde penaltılar sonunda mağlup etmek… Futbolun sevdiği öyküler, U-21’de de olsa karşımıza çıkıyor.

İsveç’in çok fazla ‘yıldız’ oyuncusu yok. En azından play-off’ta eledikleri Fransa’da Kondogbia, Kurt Zouma, Umtiti, Imbula gibi isimler vardı. Gruptaki rakipleri İtalya’da Berardi, Sturaro, Belotti gibi Serie A gençleri yer aldı. İngiltere turnuvaya sezonun en sükseli ismi Harry Kane ile geldi. Tüm bu isimleri hatırlatma nedeni; İsveç’in ne büyük mucizeye attığı değil. Turnuvanın ne kadar fazla potansiyelli oyuncu barındırdığını göstermek için.

İsveç, şampiyonluğu kutlarken ve geleceğe umutla bakarken, Türkiye futbolu yine “Melekler dişi mi erkek mi” tarzı bir tartışma konusuna giriyor. O konu; ‘yabancı sınırı’.

İlginç bir tesadüf; İsveç’in şampiyon olduğu hafta hem Enes Ünal hem Atınç Nukan yurt dışına transfer oldu. Aynı yaş kuşağından Batuhan, geçtiğimiz günlerde Hamburg’a imza atarken, Oğulcan’a da Aston Villa’dan teklif geldiği söyleniyor. Ve bütün bunların ışında hemen ezberler ortaya döküldü: İşte yabancı sınırı kalktı, yerli futbolcular yurt dışına çıkıyor…

O zaman biraz geriye gidelim. Şu an tarihinin en büyük başarısı olarak nitelendirdiği şampiyonluğu kutlayan İsveç’in bu turnuvanın finaline nasıl geldiğini hatırlayalım. İsveç, Çek Cumhuriyeti’nde düzenlenen finallere gelmek için tıpkı diğer Avrupa takımları gibi eleme grubunda kritik maçlar oynadı. 9 Eylül 2014 sabahı, 7.Grup’ta ilginç bir puan durumu vardı. Polonya 15 puanla lider, Türkiye 13 puanla ikinci, İsveç aynı puanla üçüncü, Yunanistan ise 12 puanla dördüncü sıradaydı. İsveç o gün Türkiye ile oynadı, Yunanistan ise Polonya’yı konuk etti. Çıkan sonuçlar grubunu liderini belirleyecekti.

İlginç bir maç oynandı Göteborg’da. Emrah Başsan ile Kristoffer Olsson’un karşılıklı golleri ilk yarıyı 1-1 bitirdi. Normal bir skor. İkinci yarıda Olsson iki gol daha atınca İsveç yolu yarıladı. Fakat kenardan gelen iki isim Kerim Frei 84’te, Enes Ünal 86’da fileleri havalandırdı. Beraberlik Yunanistan – Polonya maçından gelecek habere göre iyi bir skor olabilirdi ama dramatik bir son, karşı kıyıdan haber alınmasını engelledi. İsveç Oscar Hiljemark’ın son dakika golüyle maçı kazandı ve turnuvaya gitmeye hak kazandı.

Avrupa’nın gözü önünde oynanacak turnuvaya katılmayı son anda kaçıran takımdaki oyuncuları hatırlayalım, kimler vardı. Kasımpaşa’dan Alparslan Öztürk bunlardan biri, daha önce Bekçika’da S. Liege’de oynamıştı. Bu ay içinde Rosenborg ile idmana çıkan Muhammed Demirci kadrodaydı, tıpkı Roma tarafından iyi bir bedelle kadroya dahil edilen Salih Uçan gibi… U-17 ve U-19’da her zaman Avrupa’nın dikkatini çekebilen Muhammet Demir, Fulham’dan Beşiktaş’a gelen Kerim Frei, ve Enes Ünal ve Atınç Nukan…

Son iki ismi bilerek sona sakladık, çünkü bu yazının gidişatını onlar belirledi. Onlara ekleme de yapacağız. Enes Ünal 1997 doğumlu, aynı altyapının ürünü olan ve en az Enes kadar potansiyele sahip Batuhan Altıntaş ve Oğulcan 1996 doğumlu… Atınç ise 1993 jenerasyonundan…  Hepsi de belli potansiyele sahip isimler. O nedenle de Avrupa’nın takibinde olmaları şaşırtmayacaktı. Haliyle teklifler geldi ve transfer yaptılar. Yurt dışına gidiyorlar. Peki bunun sebebi genişleyen yabancı sınırı mı?

Sınırın kalkmasının,daha doğrusu genişletilmesinin böyle bir etkisi olabilir mi? Şans bu çocukların yanında olsaydı, senaryo biraz ufak farklarla yazılmış olsaydı, belki de şu an şampiyonluğunu onlar kutlayacaktı. Tamam biraz iddialı, ama turnuvaya katılsalar son anda yenildikleri İsveç’e yakın bir performans sergileyebilirlerdi. Bu arada İsveç ile İstanbul’da oynanan maç yine bir son dakika golüyle berabere sonuçlanmıştı. (Taksim’de polisin biber gazı sıkması nedeniyle yaklaşık 1.5 saat ara verilen maç). Kıl payı kaybedilen 4 puan, bu yaz Çek Cumhuriyeti’nde yaşananları tamamen değiştirdi.

Evet, klasik hatalar bu nesilde de kendini göstermiş olabilir… Takım oyununa yatkın değiliz, kolektif anlayışla oynayamıyoruz ve bu nedenle Avrupa sahalarında yenilmemiz kaçınılmaz oluyor. Fakat bu eksiklik, havuzdaki oyuncuların potansiyelini azaltmıyor. Bu nedenle Manchester City Enes’e yatırım yapmaktan kaçınmıyor. Batuhan, bu nedenle bir sezon boyunca kadro dışı bırakılıp forma giyememesine rağmen, sezon sonunda Bundesliga’ya gidebiliyor.

Eğer yerli futbolcunun ülke içinde rahat olduğu için Avrupa’ya gitmeyi ertelediğini, yabancı futbolcu akını olduğu için yurt dışına gittiğini ve bu etkileşime örnek olarak Atınç’ı gösteriyorsak hata var. Çünkü Beşiktaş’tan bu yaz ilk giden stoper Çek oyuncu Tomas Sivok’tu! Daha da önemlisi Atınç, hem Sivok’un hem Pedro Franco’nun yer aldığı kadroda 17 resmi maça çıkabilmişti; yabancı sınırının olduğu sezonda. Yani, yabancı oyuncularla rekabete girmiş, şans bulmuş ve kendini göstermişti. Bu sene Beşiktaş’ta kalırsa, maddi sıkıntısı nedeniyle çok fazla transfer yapamayacağı ön görülen Beşiktaş’ta yine rekabete girebilir ve hatta formayı daha çok sayıda giyebilirdi.

Kısacası şunu savunuyoruz; bu ismi geçen çocuklar, galiba biraz yetenekliler! City, Hamburg gibi kulüpler onların potansiyellerine ve gençliklerine yatırım yapıyorlar. Yani büyük ihtimalle yabancı sınırı ne şekilde olsaydı; onlar yine de bu teklifleri alacaktı. Ve büyük ihtimalle yine gideceklerdi. Peki yabancı sınırının yarattığı değişimi nasıl görebiliriz? Çok basit.

Fenerbahçe bize güzel bir örnek sunuyor. Bekir, Selçuk, Emre gibi bir dönem milli olan, ligin tecrübeli isimleri bu sezon boşta kaldı. Yabancı sınırı eskisi gibi kalsaydı, bu oyuncular zaten boşta kalmazdı, bu kısım doğru. Ama yine ülke içinde transfer yapacaklarsa söylemler geçersiz kalacak. Eğer Bekir La Liga’dan bir takıma, Selçuk Şahin de Yunanistan Ligi’ne giderse, ‘İşte değişen yabancı sınırının yerli futbolcuya katkısı‘ konulu cümleler üretebiliriz. Ama Başakşehir ve Konyaspor’a transfer olacaklarsa, değişen kuralı değerlendirmek için bir müddet daha beklememiz gerekecek.

Genç oyunculara bir ekleme daha yapalım. Samsunspor’dan Doğan Erdoğan geçtiğimiz hafta Lask Linz’e transfer oldu. Yani yabancı sınırının genişlediği sezonda. İsterseniz bu ismi de ‘yabancı sınırı genişledi böyle oldu’ minvalli görüşe katkı olarak listeye atabiliriz. Fakat o zaman aynı takımın geçen sezon Fenerbahçe altyapısından transfer ettiği Oğuz Mataracı’yı ne yapacağız? Oğuz, Avusturya’ya gittiğinde Süper Lig’de yabancı sınırı vardı!? Oğuz, çok kısa bir süre sonra, sezon başlamadan geri dönmek zorunda kaldı. Nedeni ise Avusturya’daki yabancı sınırıydı. Bir dakika, bu yabancı sınırı denen illet sadece Türkiye’de yok muydu? Galiba Türkiye’de sınırdan çok, ezberler var!

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce