Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolKupa Filmleri #3: Jules ve Dolores (O Rouba de Taça)

Kupa Filmleri serimizin üçüncü durağında, sıra Brezilya yapımı Jules ve Dolores (O Rouba de Taça) filminde...

Özellikle dizileriyle dünyayı kasıp kavuran Netflix, iş filmlere geldiğinde ise hep eleştirilen bir kurum oldu. Büyük bütçeli ve yıldız oyunculu filmlere yapılan yatırım eleştirel anlamda takdir görmezken belirli coğrafi bölgeleri hedefleyen yapımlar ise fazlasıyla yerel kültürlerden beslenmekle ve garantici bir yaklaşıma sahip olmakla itham edildi. Bu açıdan bakıldığında konu Brezilya ise, futbolu göz ardı etmek düşünülemezdi.

“Jules ve Dolores” ya da orijinal adıyla “O Roubo da Taça” (Kupa Hırsızlığı olarak çevrilebilir) Brezilya’nın 1982’de yaşadığı hayal kırıklığından yola çıkıp konuyu işlemeyen bürokratik sisteme ve futbolun ülke üzerindeki etkisine getiren bir komedi. Senaryosu ise filmin başında belirtildiği gibi “bir kısmı gerçek olan” absürtlüklere dayanıyor. 1958, 1962 ve 1970 yıllarında Dünya Kupası’nı üç kez kazanarak Jules Rimet’in ebedi sahibi olan Brezilya Futbol Federasyonu, kupanın bir kopyasını federasyon binasına yerleştiriyor. Fakat 1983’te sahte kupa çalındıktan sonra aslında kopya olduğu iddia edilen kupanın gerçek olduğu ve şaşırtma amaçlı oraya yerleştirildiği ortaya çıkıyor. Daha komiği, kurşungeçirmez bir camın arkasında muhafaza edilmesine rağmen kupanın camın etrafındaki ahşap çerçevenin çıkarılması sonucu çalınması. Bu bilgiler eşliğinde izlendiğinde filmin başındaki hırsızlık sahnesi şüphesiz ki daha az saçma geliyor.

Yönetmen Caito Ortiz, yaşanan bu beceriksizlik üzerinden eleştiri oklarını dönemin darbe hükümetine çevirmekten çekinmiyor. İşgüzar albayların futbolun birleştirici tek güç olmasına karşın her şeyi ellerine gözlerine bulaştırmalarını ve kendi hatalarını örtmek için milliyetçi hamasetten nasıl beslendiklerini trajikomik bir anlatımla sunuyor. Şüpheliler arasında Almanya, Arjantin gibi ülkelerin yanı sıra Paolo Rossi de atlanmıyor! Kupayı çalan Peralta ve Borracha içinde bulundukları düzenin dışında düşünme yetisi olmayan kaybedenleri temsil ederken, Peralta’nın eşi Dolores ise hak ettiği hayatın peşinden koşmaya çalışan güçlü bir kadın figürü olarak sunuluyor. Filme adını veren Jules-Dolores karşıtlığını nihayetinde bir uzlaşmaya dönüştürüyor.

“Jules ve Dolores” hızlı kesmelere dayalı kurgusuyla ve çizgisel olmayan anlatımıyla Guy Ritchie filmlerini de hatırlatan renkli bir yapım. Futbolseverler için en değerli kısmı ise şüphesiz ki arşiv görüntüleri. 1970 şampiyonluğundan sonra futbolcuların çoraplarını dahi almak için sahaya giren taraftarlar,  1982’deki efsane takımın görüntüleri ve Brezilya-Arjantin rekabetini özetleyen kısa sekans filmin tamamından daha akılda kalıcı. Seleçao bu yıl gösterişli kadrosuyla zirveyi hedefleyecekse, bu görüntülerden feyz almaya her zamankinden çok ihtiyacı olacak. -Batu Anadolu, FilmLoverss


“Olayların bazıları gerçekten yaşanmıştır.” Brezilya yapımı bu komedi-suç karışımı filmin açılış cümlesi bizleri adeta uyarır nitelikte. Film, kendisini çok ciddiye almamızı istediği gibi bazı noktaların altını çizmeyi de unutmuyor.

Jules ve Dolores, kumarbaz ve hayatta sürekli kaybeden bir adamın ‘dahiyane’ 1970 Dünya Kupası’nın replikasını çalma planıyla hikâyesine başlasa da kupanın gerçek olduğu anlaşılınca arap saçına dönen ve kesişen hayatları konu alıyor. Üçkağıtçımız, kupanın gerçek olduğunu öğrenince sevinçten havalara uçsa da kupayı elinden çıkarmaya çalışırken karşılaştığı zorluklar canını sıkmaya başlıyor. Kimisi bu kupa kazanıldığında ağladığını söyleyip, küfürlerle beraber hırsızımızı kovuyor kimisi de ülkenin en çok aranan eşyası olduğu için başını derde sokmak istemiyor. Alacaklılarının sıkıştırmaları ve güzeller güzeli sevgilisi Dolores’in uğraşları sonucunda bir alıcı bulmayı başarıyor hırsızımız. Film, işte tam burada güzelleşmeye başlıyor.

Arjantin bir çapkın olan alıcıyla pazarlığa oturan hırsızımız, Arjantinlinin kupayı eritme niyeti olduğunu öğrendiğinde geri adım atmaya çalışıyor. Zira o kupa kazanılırken Brezilya halkında bir çok anı yaratmıştı ve tüm hatıraları simgeleyen o kupanın eritilmesini kahramanımızın ilk başlarda kabullenememesi gayet doğal. Ancak paranın sıcaklığı ve alacaklıların tehditleri, 1970 finalinde Brezilya’nın İtalya’ya yaşattığı hezimete ağır basıyor. Ve takas gerçekleşiyor, işler sarpa sarıyor.

Film dönem Brezilya’sının içerisinde bulunduğu politik sorunlara değinse de pek derine dalmayı tercih etmemiş. Yüzeysel olarak işlenen ordu ve devlet ilişkisi aynı Brezilyalıların batıl inançlarına olan bağlılığı gibi ti’ye alınmış. Hırsızımızla alıcı arasındaki diyaloglardan Brezilya-Arjantin rekabeti ağzımıza bal çalsa da rekabetin ciddiyeti yeteri kadar ekrana yansıtılmamış.

Jules ve Dolores, eğlendirici üslubuyla sizi zaman zaman gülümsetecek bir film. Ancak ne zaman ciddiye alınmaya başlasa “beni çok da ciddiye almayın” diye bağırması içinizdeki futbolseveri tatmin etmiyor. Altının daha kalın çizilmesi gereken konulara olan şımarık yaklaşımı zaman zaman itici hâle gelebiliyor. Ancak konuya hakim biriyseniz, Brezilya’nın beşeri yapısı ve Arjantin rekabetini farklı bir pencereden seyretmenin sizleri keyiflendireceğinden eminim. -Feyyaz Sonbudak


Jules ve Dolores veya orijinal adıyla “O Roubo da Taça”, Brezilya Milli Takımı’nın 1982 Dünya Kupası’nda yaşadığı hüsranın ardından gerçekleşen kupa hırsızlığını anlatan komedi-suç filmi. 1958, 1962 ve 1970’de zafere ulaşan Brezilya, elde ettiği Jules Rimet kupasının bir kopyasını federasyon binasına koyuyor. Kurşungeçirmez bir cam fanusta korunan kupa, 1983’te çalınınca müzedeki kupanın kopya değil orijinal olduğu ortaya çıkıyor.

Tabii filme hırsızın gözünden bakmak, filmin tadını çıkarmak adına en doğru seçenek olacaktır. Orijinal kupayı ele geçirmesinin ardından çılgınlar gibi sevinen fakat satma konusunda büyük problemler yaşayan kahramanımız sevgilisinin de uğraşları sonucunda Arjantinli bir alıcı buluyor. Fakat alıcının kupayı ne yapacağına dair fikrini öğrendiğinde de büyük bir çelişkiye düşen kahramanımız için para ne yazık ki ağır basıyor.

Jules ve Dolores, dönemin Brezilya politikasına bir dalış yapmasa da üzerinden geçiyor diyebiliriz. Kimi zaman güldüren, kimi zaman da amiyane tabirle sizi ciddiyete davet eden bu filmde Brezilya-Arjantin rekabetine de farklı bir açıdan göz atabilmek mümkün. -Ruhat Akkuş

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce