Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolDünya Kupasını Bekleyen Gizli Tehlike

Dünya Kupası her daim futbol hikayeleriyle hatırlanmıştır. Rusya’da ise bu rolü çalacak bir tehlike bizi bekliyor: Video Yardımcı Hakem.

1930 Dünya Kupası final maçının ilk devresi Arjantinlilerin, ikinci devresi ise Uruguaylıların topuyla oynanmıştı. 1994 finalinde ise Roberto Baggio üstten dışarı attığı penaltı vuruşuyla Brezilya’nın şampiyonluğunu ilan etmişti. Her Dünya Kupası’nın sonunda öne çıkan unutulmaz anlar kalır aklımızda. Rusya 2018’den aklımızda kalacak potansiyel hikayelerden biri ise oyunun içinden değil sahanın dışından gelecek gibi: Video Yardımcı Hakem (VAR).

2014’te Brezilya’nın ev sahipliğindeki FIFA Dünya Kupası’nda ‘gol çizgisi teknolojisi’ ilk defa kullanıldığında çok büyük bir tartışma ortamı yaratmamıştı çünkü o sistem tamamen teknolojik altyapıya bağımlı objektif bir gerçekliğe dayalıydı. Top çizgiyi tamamen geçerse kale direklerine yerleştirilmiş sensörler hakemin kolundaki özel saate sinyal gönderiyor ve hakemi gol kararı vermeye yönlendiriyordu. VAR ise hakemin maçta verdiği bir kararı tekrar izleyip yorumlamasına dayalı hayli subjektif bir süreç. Dolayısıyla önemli bir maçın önemli bir pozisyonunda verilecek tartışmalı karar Rusya 2018’i ‘VAR Dünya Kupası’ olarak tarih sayfalarına geçirmeye yeterli olabilir. Kimse hakem kararlarının kolay unutulacağını da iddia etmesin. Meksika 1986 dendiğinde ilk aklımıza gelenin ‘Tanrı’nın Eli’ olması boşuna değil.

En Az Sayıda Müdahale, En Çok Verim

Gianni Infantino Mart 2016’da hayli sıkıntılı bir dönemde FIFA başkanı seçildiğinde yaptığı ilk açıklamalarından biri VAR’ı Rusya 2018’de kullanılır hale getirmek olmuştu. Öte yandan Infantino’yu önceki görevi olan UEFA genel sekreterliğine getiren Michel Platini ise UEFA başkanlığı sırasında hem gol çizgisi teknolojisine hem de VAR’a şiddetle karşı çıkanların başını çekiyordu. Platini’ye göre gol çizgisi teknolojisi futbolun değişimindeki kırılma noktasıydı ve eğer bu kapı açılırsa video görüntü desteğinin de bu kapıdan geçmesi kaçınılmazdı. Nitekim Platini’nin öngörüsü gerçekleşti.

Futbolun yeni teknolojilerin getirdiği imkanlardan faydalanmaması düşünülemez belki ama bu desteğin içeriğini de iyi kurgulamak gerekiyor. Tamamen teknoloji altyapısına dayalı gol çizgisi teknolojisinin aksine VAR’ın kullanımı için insan faktörü, yani hakemlerin verecekleri sübjektif kararlar ön plana çıkıyor. Bu da sistemin güvenilirliğini azaltıyor. Futbol, birçok spor dalına kıyasla daha gelenekçi, kural ve uygulama anlamında değişime hayli kapalı bir alan. VAR’ı eleştirenlerin en önemli argümanı da zaten sistemin uygulanmasının oyunun doğal akışını fazlasıyla etkileyecek olması. Hataları büyük oranda azaltacak olsa dahi.

VAR sistemini savunanların temel çıkış noktası ise maç sırasında hakemlerin gözden kaçan bariz hatalarını düzeltmek için ciddi bir imkan sunuyor olması. Anlık verilmiş kararlar, tam emin olmadan çalınan düdükler, bir an oluşan boşlukta gözden kaçan pozisyonlar gibi unsurlar VAR sayesinde düzeltilebiliyor. Tabii tekrar izlenebilecek pozisyonlarda bazı kısıtlamaların da olması şart. Hakemin bir maçta verdiği her türlü kararı tekrar izleyip değerlendirme şansı yok. VAR yalnızca dört çeşit kararın tekrar izlenmesine izin veriyor: Gol kararları, penaltı kararları (verilen ve verilmeyen), direkt kırmızı kart kararları ve hatalı kişi aleyhine verilen kararlar. Dolayısıyla maçın gidişatını direkt değiştirebilecek bu dört alandaki ‘bariz hatada’ maçın hakemi eliyle dikdörtgen işareti yaparak tekrar izleme opsiyonunu kullanabiliyor. Bu sayılan durumlar oluştuğunda VAR’ın kesinlikle kullanılması da gerekmiyor. Hakemin verdiği karar hakkında bir şüphesinin olması ve bariz bir hata söz konusuysa video desteği alma kararı verebiliyor. Ya da orta hakem fark etmese dahi ekranın başında oturan ‘video yardımcı hakem’ pozisyonu hızlıca izleyip orta hakemi uyarabiliyor. Nihayetinde esas amaç, en kritik noktalarda oyunun akışına en az sayıda müdahale yaparak en yüksek verimi alabilmek.

Farklı ülkeler, farklı kültürler, farklı yaklaşımlar

Geçtiğimiz iki sene içerisinde dünya genelinde birçok pilot lig seçildi ve VAR uygulaması bu liglerde denendi. Bunlardan İtalya Seria A ve Almanya Bundesliga en üst düzey örnekleri teşkil ediyor. Genel olarak yorumlara bakıldığında ise İtalya’da hem yönetim düzeyinde hem de taraftarların tepkisi anlamında daha olumlu bir yaklaşım gözlenirken özellikle Alman futbolcular ve futbol taraftarları VAR’a pek de sıcak bakmıyorlar.

Bu karşıtlık aslında futbol kültürü, oyun tarzı ve hakeme olan güven anlamındaki ülkeler arasındaki farkları da bize gösteriyor. Örneğin, daha yüksek tempo, daha az kendini yere atma ve hakem kararlarına daha fazla saygının gösterildiği Kuzey Avrupa ülkelerinde VAR karşıtlığı daha fazla görülürken, bu unsurların genel anlamda aksinin olduğunu iddia edebileceğimiz Güney Avrupa ülkelerinde sisteme biraz daha ılımlı yaklaşıldığı görülebiliyor.

Dünyanın marka değeri en yüksek futbol ligi olan Premier League’in sezon içerisinde bazı FA Cup maçlarında yapılan denemelerin ardından 2018-19 sezonunda VAR’a geçmeme kararı alması farklı yaklaşımlara önemli bir örnek olarak verilebilir. Öte yandan, İtalya Futbol Federasyonu VAR Projesi sorumlusu ve Rusya 2018’de VAR sistemini yönetecek eski uluslararası hakem Roberto Rosetti sistemin her ülkede uygulanması gerektiğini düşünenlerden biri. Rosetti’ye göre ‘‘Hakemin hatalı bir karar verebilmesi çok kolaydır. Yanlış pozisyon almak ve görüş açısına giren başka bir futbolcu olması gibi her maçta sıklıkla yaşanan unsurlar buna sebep olabilir. VAR ile gelen tekrar izleme şansı sayesinde hata payı o kadar düşüyor ki hakemlerin işleri yoluna koyması bir o kadar kolaylaşıyor.’’

Bu noktada ortaya büyük bir soru işareti çıkıyor. Farklı ülkeler ve kültürlerde farklı yorumların yapılmasına sebep olan VAR uygulaması, hem hakemlerin hem oyuncuların hem de taraftarların dünyanın dört bir köşesinden geldiği Dünya Kupası gibi bir turnuvada başarıyla uygulanabilir mi? Her ne kadar VAR’ın uygulama alanı kısıtlı ve kesin çizgilerle belirlenmiş olsa da, maç yönettikleri liglerde bu uygulamayı hiç kullanmamış, farklı kültürlerden gelen onlarca hakemin dünyanın en önemli futbol turnuvasında maçın kaderini değiştirecek kararlar hakkında sistemi ne kadar verimli kullanabilecekleri ciddi bir tartışma konusu. Görev alacak hakemlerin tamamı FIFA tarafından teorik ve pratik VAR eğitimi alıyorlar ancak futbolun en geçerli klişelerinden biridir; antrenman maçı ile gerçek maç hiçbir zaman aynı olmaz.

Futbol kuralları tarihine baktığımızda birçok yenilikçi uygulamanın denendiğini görmekteyiz. Oyunun doğası gereği bu öneriler her zaman yapılacaktır. Ancak her yeni uygulama başarılı olacak ve oyunun bir parçası haline gelecek diye de bir şey söz konusu değil. Buna en güzel örnek olarak bir dönem çok tartışılan ‘altın gol’ ve ‘gümüş gol’ uygulamalarını verebiliriz. Her ne kadar Türkiye’nin 2002’deki dünya üçüncülüğüne yürüyüşünde İlhan Mansız’ın Senegal’e attığı altın golün önemi bizim için büyük olsa da geldiği hızda kaybolan uygulamalardan biridir bu uygulama. VAR da yeterli verimliliğe ulaşılıp kitlesel desteğe sahip olamazsa uzun vadede unutulup giden uygulamalardan biri olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Yükselen endişe

Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse Rusya’da VAR konusunda bizi bekleyen birkaç endişe verici husus ön plana çıkıyor. En önemlilerinden biri hakemlerin VAR uygulamasında birbirinden farklı düzeylerde deneyime sahip olması ve bu durumun getirdiği ‘bariz hata’ tanımlarındaki olası farklılıklar. İki farklı maçta birbirine çok benzer iki pozisyonu tekrar izleme kararı verecek olan hakemlerin bariz hata değerlendirmelerindeki farklılıklar ve verecekleri ters kararlar adalet duygusunu zedeleyebilir. Bir diğer konu ise VAR’ın uygulama boyutunun yanı sıra sahada bu karar verildiğinde hakem görüntüleri izlerken oyuna verilen ara ve bu arada taraftarların ne olup bittiği konusunda yeterince bilgilendirilmemiş olma ihtimali. Dolayısıyla bir maçta üç dört defa verilecek görüntü izleme kararı sırasında seyircilerde oluşacak gerginlik maçın gidişatını etkileyecek boyutlara ulaşabilir. Son olarak, hakemlerin verdikleri kararların tekrar değerlendirilme ihtimalini düşünerek arkasında duracakları kararları verecek cesareti gösterememeleri ya da dünyanın gözü önünde verdikleri bu kararın yanlış olmasına rağmen kariyerlerini düşünerek geri adım atmamaları birer tehdit olarak gözükmekte. Dolayısıyla sistemin işlemesi için hakemlerin bu yapıya güvenip egolarını da bir kenara koymaları gerekiyor.

Hem FIFA Hakem Komitesi hem de UEFA Hakem Komitesi başkanlığı görevini yürüten Pierluigi Collina, UEFA Futbol Hukuku Programı sırasında verdiği derste sistemi şöyle açıklıyordu: ‘‘VAR hakemlere destek olmak ve yapılan hataların sayısını asgariye indirip daha adil bir ortam yaratmak için oluşturulmuş bir yapı. Sistemin tehlikeli yanlarından biri ise orta hakemin sahadaki tek otorite olduğu gerçeğinin etkilenmesi ihtimali. Bu konuda çok dikkatli olmaları lazım. Maçı izleyenlerin sahadaki son kararı mutlaka orta hakemin verdiğini bilmesi gerekiyor. Stadyumun dışındaki bir araçta bulunan bir ekranın karşısında oturan birinin değil.’’

Gol çizgisi teknolojisinin 2014 Dünya Kupası’nda uygulanması kararı, 2007’de ilk defa denendiği Dünya Gençler Şampiyonası’ndan tam yedi sene sonra alınmıştı. Günümüzün hızlı gelişen teknolojileri karar mekanizmalarını da hızlandırmış gibi görünüyor. Sistem ne kadar az denemeye tâbi tutulursa beraberinde beklenmedik faktörlerin oluşturduğu risk de o kadar yükselecektir. Umarız Rusya’daki maçlar sırasında yaşanacak olumsuz bir olay gazetelerimizde ‘Facia VAR’ gibi başlıklara sebep olmaz ve yalnızca sahadaki futbolu konuşup yazabildiğimiz bir Dünya Kupası’nı geride bırakırız.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce