Maradona’nın 1986 çeyrek finalinde Arjantin’in İngiltere’yi 2-1 yendiği maçta attığı ikinci gol, birçok seçkide, “Yüzyılın golü” kabul ediliyor. Altmış metrelik güzergâhı üzerinde altı İngiliz oyuncuyu ekarte ettiği müthiş bir slalom golü…
Ne var ki Maradona, 2007’de çıkan özyaşamöyküsünde, bazen düşündüğünde, o maçtaki ilk golünü buna tercih ettiğini yazar. Çünkü “İngilizlerin cebinden cüzdanlarını aşırmak gibi” olmuştur o gol! İngilizlerin canını sıkmak, onun için bilhassa değerlidir. Zira İngiltere-Arjantin arasındaki Falkland Muharebesi (1982) hafızada tazedir ve Maradona, yetkililer aksini iddia etse bile, o gün “Falkland’da öldürülen gençlerin” intikamını alma hissini taşıdıklarını yazar anılarında.
Hatırlayalım; durum 0-0, dakika 51… Maradona-Valdano verkaçını kesen İngiliz savunmacı Hodge topa ters bir vuruşla ‘yükseklik kazandırır’. Serseri top İngiltere kalesine doğru süzülür. 1.83’lük kaleci Shilton’la 1.65’lik Maradona birlikte yükselirler. Maradona topu aşırır: Gol! 18 santimlik boy dezavantajını, çaktırmadan kolunu uzatarak kapatıvermiştir.
Maçtan sonra “Elle mi attın?” diye sıkıştıran gazetecilere “Tanrı’nın eli” cevabını verir. Sözün tamamı şöyle aslında: “Biraz Tanrı’nın eli, biraz Maradona’nın kafası.” Elini kullandığını açıkça ilk defa 2005’te kabul edecektir. Mırıldanma makamında pişmanlık beyanı ise 2008’i bulur. Kaleci Shilton ise geçen yıl hâlâ onu affedemediğini söylüyordu.
Hakemlerin hatasına dair tartışma, Maradona’nın uzayda kapladığı muazzam yer nedeniyle, pek fazla gündeme gelememiştir. O an Tunuslu hakem Ali Bennaceur santraya hareketlenmekle beraber müteredditti, Bulgar yardımcı Dotçev’le bakıştı… Ve golü verdi. Bin Nasır, ta 2001’de, kuşkulandığını, Dotçev’den ikaz beklediğini, ondan işaret gelmeyince golü vermek durumunda kaldığını açıklayacaktı. Dotçev buna, sorumluluğun Nasır’da olduğunu söyleyerek karşılık verdi, peşinden “Avrupa’dan bir hakem atanmış olsaydı böyle olmazdı” gibi ayrımcı bir laf da çakarak.
Tabii artık hakem tartışması, biraz da teknoloji tartışması demek. İki ay kadar önce Maradona, futbolda teknoloji kullanımını ve VAR’ı (video hakem) desteklediğini açıkladı. Ama şimdi VAR uygulanıyor olsa onu da alt edeceğini ekleyerek!
“Tanrı’nın eli”, 1986’dan beri beynelmilel bir futbol deyimi. 2010 Dünya Kupası elemelerinde Fransa-İrlanda maçında Thierry Henry’nin eliyle önüne düşürerek attırdığı gol, “Tanrı’nın ikinci eli” diye tescil edildi. O Dünya Kupası’nda Gana’nın bir şutunu çizgide elle kesen (penaltı gol olmadı!) Uruguaylı Suarez, “Tanrı’nın eli” payesinin artık kendisine geçtiğini söyledi!
İngiltere medyasında, futbol tarihinin ‘en kötü şöhretli’, ‘en pespaye’, ‘en küstah’ elle oynama aksiyonu diye anılıyor bu gol. Maradona meftunları, böyle sataşmaları dert etmiyor. O ne yaparsa helaldir, yakışır, havasındalar. Maradona’nın 2016’da Arjantinli yazar Daniel Arcucci ile beraber hazırladığı Meksika ’86 – Dünya Kupası’nı Nasıl Kazandık? kitabının üst başlığı şudur: “Tanrı’nın eli değmiş.” Kastedilen sadece o pozisyon değil, bizzat Maradona’ya
Tanrı’nın elinin değdiği, onun bir futbol azizi olduğudur. İsteyen, fazladan bir protest motif daha katabilir bu külte; zira o el, ‘teknik olarak’, Maradona’nın sol yumruğuydu!
Simon Critchley, Futbol Düşünürken Aslında Ne Düşünürüz? (Çev. Oğuz Tecimen, Metis Yay.) kitabında, bu gole hürmet ederken hile yapmayı da bir sanat olarak görmeyi önerir: “Kuralların nasıl eğilip büküldüğünü, nasıl kopma noktasına kadar sündürüldüğünü izlemenin de ayrı bir keyfi var.” Futbolun içinde bu da var, diyebilirsiniz. Maradona’nın “VAR’ı da atlatırdım” deyişindeki meydan okuma, merakınızı gıcıklamıyor mu -acaba ne numaralar çekerdi!