16 Ocak 2006’da, Washington Capitals ve Arizona Coyotes arasında sıradan bir NHL normal sezon maçı oynanıyordu. Son periyodun ortalarında Alex Ovechkin, pakı orta alandan alarak olabildiğince hızlı bir şekilde rakip kale önüne kat etti. Kaleye çaprazdan yaklaşıp kendisine şut pozisyonu yaratmak üzereyken çok sert bir savunma müdahalesi ile birlikte yere düştü. İki oyuncu da yerdeyken pak nasıl olduğu -o an- anlaşılamayan bir şekilde filelere gitti.
Televizyon başındakiler, pozisyonu yavaşlatılmış çekimde izlediklerinde Ovechkin’in sıradışı bir şekilde, kafasının arkasında kalan paka görmeden sopasıyla vurup ağlara gönderdiğini gördüler. Maçı salondan canlı izleyenler ise pozisyonu büyük ekranlardan görmeye çalışmış ama hala golün nasıl olduğu konusunda net bir fikirleri olmadan, adeta büyülenmiş şekilde maçın geri kalanını izlediler.
O gün arenada ve ekran başında o maçı izleyenler, Ovechkin’in golüne hayran kaldılar. Fakat o gole hayran olan biri daha vardı. Ve kendisi şu an Ovechkin’e pek de uzak bir konumda değil. Patrik Laine, şimdilerde Winnipeg Jets’in ve NHL’in geleceği en parlak oyuncularından biri. Patrik, OVI o golü atarken henüz 6 yaşındaydı. Yıllar geçip 13 yaşına geldiğinde ise artık büyük bir Ovechkin hayranıydı ve o mucizevi golü de Youtube’dan tekrar tekrar izledi. Söylediğine göre bugün dahi izlemeye devam ediyor.
2015 yılında, sonraki dört-beş yıl için şampiyon olacak takımların tahmini yapıldığında Winnipeg Jets’in adı bu takımların arasında geçiyordu. Hatta 2018-2019 sezonu için pek çok otoritenin Stanley Cup adayı onlardı (Şampiyon olurlar mı bilinmez ancak halihazırdaki sezonda da konferanslarında ikinci sıradalar). Bunun sebebi tabii ki üst sıralarda elde edecekleri draft hakları ve bu sayede kurulmaya çalışılan genç ve güçlü kadroydu. İşte 19 yaşındaki Patrik Laine, Winnipeg Jets tarafından 2016 yılında ikinci sıradan draft edildiğinde, Kanada ekibinin bu uzun vadeli planlarının bir parçası, hatta en önemlisiydi.
Onu Finlandiya’da oynadığı takım olan Tappara’dan tanıyanlar, Winnipeg’in gol yükünü çekebileceğinden hiç kuşku duymadılar. Üstelik Laine’in gollerini atmaya bu kadar erken başlaması herkesi şaşırtmıştı çünkü henüz 18 yaşındaydı ve atacağı gollerden çok takıma uyum sağlaması önemliydi. Fakat forma giydiği ilk 18 maçta 15 gol attı Fin yıldız. Toplamda oynadığı 73 maçta ise 36 gol 28 asist yaptı. Fakat takım olarak, henüz play-off’a çıkacak seviyede değillerdi. Yine de sezon sonu çok büyük çıkış göstererek son altı maçlarını kazandılar ve batı konferansını 9. sırada tamamladılar. Laine’in göstermiş olduğu bu performans Winnipeg taraftarlarını umutlandırmak için yeterliydi fakat o, kendi başarısına biraz daha realist yaklaşıyordu; ‘‘Biz bir takımız, play-off’lara kalamadığınızda attığınız gollerin de bir önemi olmuyor.’’
O her ne kadar bu açıklamayı yapmış olsa da onun attığı gollerin ve yaptığı asistlerin ne kadar mühim olduğunu herkes biliyordu. Çünkü 2017-2018 sezonu, Winnipeg için bir önceki sezona göre daha büyük önem taşıyacaktı. En azından play-off potasında olmalıydılar.
Winnipeg Jets’in yaş ortalaması 25.3. Yani onlar NHL’in en genç takımlarından biri. Ve pek çoklarına göre de oynadıkları rahat oyunun arkasında (geçen sezon ve bu sezon için) bu sebep yer alıyor; kaybedecek bir şeylerinin olmaması. Çünkü önümüzdeki tabloda, kendi konferanslarında lider durumdaki Nashville Predators’un hemen arkasında onlar var.
Şimdi tekrar, yazının öznesi olan, bu genç takımın en parlak üyesine dönelim. Burada çok dikkat çekici bir nokta var; Winnipeg Jets’in son beş yılda otuz gol barajını aşabilen herhangi bir oyuncusu yoktu. Ta ki Jets’in 29 numarası içerisinde bulunduğumuz sezonda 30 golü kolaylıkla geçene kadar. Öyle ki Şubat ayının başında, Laine, (gol krallığı ödülü) yarışında hayranı olduğu Ovechkin’in sadece 8 gol gerisindeydi. Bunun 19 yaşındaki bir oyuncu için önemli bir seviye olduğunu söylemeye gerek bile yok.
Laine, 16 Şubat’ta Colorado Avalanche karşısında attığı golden sonra Panthers’a, Kings’e ve St.Louis Blues’a da gol atmayı başardı. Devamında ise Dallas Stars filelerine birkaç gol birden bıraktı. Wings ve Hurricanes filelerini havalandırdıktan sonra Patrik Laine’in çıktığı seviye akıl almazdı. Sayılardan bahsetmek gerekirse; sekiz maçta on gol ve sekiz asist yapmıştı. Bu gol ve asistler Jets’i konferans tablosunun üst taraflarına çıkarırken, genç oyuncuyu da Rocket Richard Trophy yarışında iddialı bir yere getirdi.
Bugün gol krallığı tablosuna baktığımızda Patrik Laine’i 44 golle Ovechkin’in arkasından ikinci sırada görüyoruz. Genç oyuncu eğer bu sezonun en fazla gol atanı olursa bu durum, birkaç yıl sonra olsa belki hiçkimsenin garip karşılamayacağı bir başarı olurdu. Ancak sezon başında kimsenin aklının ucundan bile geçmeyen ihtimaldi. Önümüzdeki tabloya baktığımızda ise belki de Patrik Laine’in bizlere ne anlatmaya çalıştığını görmemiz gerekiyor: Karşımızda kusursuz bir şutör var.
Genç yıldızın alametifarikası, korkutucu seviyedeki şutları. Her yerden her şekilde skor üretebiliyor. Şubat ayının ortalarından itibaren %45,2 şut verimliliği ile oynuyor olması ise onun şu an için durdurulamaz olduğunun en büyük kanıtı. Laine boş zamanlarında takım arkadaşı Nik Ehlers ile Call of Duty oynamayı çok sevdiğini ve en iyi yaptığı işin bu olduğunu söylerken kendine biraz haksızlık ediyor; çünkü şut çekmek konusundaki yetenekleri hiç de öyle söylemiyor.
Winnipeg de Washington gibi insanlarının soğukluğu ve mesafeli oluşuyla öne çıkan bir şehir. Patrik Laine’in hayatının sonuna kadar bu şehirde kalıp kalmayacağını bekleyip göreceğiz. Ancak gerçek şu ki; tıpkı hayranı olduğu Ovechkin’in o soğuk şehrin efsanesi haline gelmiş olması gibi Patrik Laine de Winnipeg’in efsanesi olma yolunda iki sezondur çok önemli adımlar atıyor. Kazanıyorlar ve bu şehri çok seviyor.