Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolRöportajToprak SahaDinyakos Denildiğinde….

Dinyakos Usta’nın el emeği göz nuru ayakkabılarını, toprak sahalarda bu kramponlar ile arz-ı endam edenlere sorduk...

İlk sayımızda Toprak Saha bölümünün en önemli konuklarından biriydi Dinyakos Usta. Bir dönemin büyük afilli kramponlarının mucidi olan ayakkabı erbabının hikâyesini Fethi Aytuna kaleme aldı. Biz de Dinyakos Usta’nın ayakkabı ile başarıdan başarıya koşan efsanelere bu kramponların sırrını sorduk:

Sanlı Sarıalioğlu (Beşiktaş): Dinyakos’un anıları beni bırakmadı; hala ayaklarımda! O ayakkabılar nedeniyle hala çukurlar var ayağımda. Islak ve kuru havalar için ayrı ayrı Dinyakos kullanırdık. Islaksa uzun, kuruysa kısa çivili giyerdik. Çiviler çıktığı zaman çekiç ve örs ile çakılırdı tekrar. O çekiç ve örsle ilgili bir anım var:

1963 Akdeniz Oyunları’nda İspanya ile oynuyoruz. Berabere kalsak bile finalde İtalya’nın rakibi olacağız… Maç oynandı ve 3-3 berabere bitti. Neticede finale çıktık. Biz soyunma odasına doğru sevinç gösterileriyle giderken bir anda saha karıştı! Bizim kaleci Nihat’la İspanyol futbolcular birbirlerine girmiş… Apar topar sahaya girdik ve kavgaya karıştık. Hatta antrenörümüz Sabri Kiraz da olay mahallindeydi…  O arada bir baktık, bizim malzemeci de kavgaya karışmış. Elinde de Dinyakoslar için yanında bulundurduğu çekiç ve örs var. Onlarla İspanyol futbolcuları kovalıyordu!

Bülent Eken (Galatasaray, Salernitana, Palermo): Paytak olduğum için bana özel ayakkabı yapılmalıydı. Dinyakos Usta ile aram çok iyiydi. Ona bir büyük rakı götürürdüm, o da bana özel ayakkabı yapardı. Ayakkabıların çivileri battığı zaman ustanın yanına gider, şikâyet ederdim. Epey kızdırırdım onu.

Dinyakos ayakkabılar ile İtalya’da da oynadım. Evvela kaliteli İtalyan ayakkabıları giydim ama daha sonra tekrar Dinyakosları geçirdim ayağıma. Palermo’da Danimarkalı Broone ve Çekoslovak Vycpalek takım arkadaşlarımdı. Özellikle Vycpalek, Juventus’ta da oynamış büyük bir topçuydu. Bir gün ayakkabılarıma baktılar, “Turco, bunlar ne?” diye sordular. Türkiye’de yapıldığını söyledim. Vycpalek, ayakkabıyı bir giydi, tam ayağına oturdu. Adam demez mi, “Ben de istiyorum bir çift!”. Dinyakos Usta’dan öğrendiğim şekilde ayak ölçülerini aldım, daha sonra İstanbul’da ayakkabı yaptırdık onlara. Dinyakos Usta, Kıbrıs mevzusu nedeniyle Yunanistan’a göçtüğünde, ben de AEK yöneticileriyle irtibata geçip, Dinyakos’un AEK takımı için kramponlar yapmasına önayak olmuştum. Müthiş bir insandı.

Bülent Eken'in futbol hayatını İtalya'da sürdürdüğü dönemden...
Bülent Eken’in İtalya günlerinden…

Varol Ürkmez (Beşiktaş, Altay, Galatasaray): O dönemde o ayakkabıları giydin mi bil ki yıldız topçusun! Kimler giymezdi ki; Baba Hakkı, Can Bartu, Lefter, Metin Oktay… Benim o ayakkabılarla ilk tanışmam da takımdaki ağabeylerim sayesinde oldu. Başlarda normal futbol ayakkabılarım vardı, sonra Dolapdere’den Dinyakos ayakkabılarımı aldım. Hatta ilk kez Lefter’li Fenerbahçe karşısında giydim. Bir de Dinyakosgiymediğim maçlarda gol yiyordum. Sonra hep o ayakkabıları giymeye başladım. O ayakkabılarla daha kolay uçabiliyordum.

Kahraman Kartaloğlu (Beşiktaş, Rizespor, Vefa)Ben, Karagümrük’teki Turan Usta’nın yaptığı ayakkabıları giyerdim. Kösele ayakkabı gibiydi, canımızı acıtırdı. Hatta Almanya’ya kampa gittik mi 10 çift marka krampon alırdım. Fakat büyüklerimiz, ithal kramponları sevmezdi. “İthal ayakkabılarla topa vurduğunda lastik ayakkabı ile vurmuş gibi olursun. Dinyakos’la vurursan mermi gibi gider” derlerdi. O zaman hep toprak sahalar olduğu için sahanın durumuna göre ayakkabıya müdahale yapılırdı. Eğer yağmur varsa malzemecimiz İbrahim Ağabey, falçatayla sivrileştirirdi kaymamamız için. Bir de derisi eskimesin diye ya kasaplardan yağ alırdık ya da gres yağı sürerdik.

Hiç unutmam Vedat Okyar özel ayakkabı yaptırırdı. Onun fiziksel özellikleri ve ayak şekli nedeniyle özel Dinyakosları vardı. Son modeldi onun ayakkabıları.

Ender Konca (Eskişehir, Eintracht Frankfurt, Fenerbahçe): Dinyakos Usta’nın dükkânı, benim mahallemde, Tarlabaşı’ndaydı. Dinaykos vardı, bir de Rahman vardı. Rahman da 50 metre ilerde bir dükkândı. Ben Dinyakos’ta yaptırırdım. Dükkana giderdik, ayağımızın ölçüsünü alırlar ve daha sonra o kalıba göre bir çift krampon yaparlardı. Metin Oktay dahil olmak üzere bütün futbolcular orada yaptırırdı kramponlarını. Dinyakos Usta, yanında çalışan İbrahim’i yetiştirmişti. Dinyakos gidince İbrahim devraldı işi. Ben, daha çok İbrahim’e gittim.

Bir gün dükkândayken Metin Oktay’ın ayakkabısını gördüm ve “Ne olur bana da bundan yapın!” dedim. O zaman ayakkabılar bilekli ve ağırdı. Metin Oktay’ın kramponları hafif olsun diye bileklik kısmını daha kısa yaparlardı. O kramponlar Metin Oktay’a özeldi!

Bursasporlu Vahit ve Galatasaraylı Candemir Berkman’a karşı oynamak çok zordu. Fazla sert oynadıkları için Dinyakos’un çivileriyle çok adam sakatladılar. Bir de kösele zamanla aşındığı için çiviler çıkardı ve ayaklarımıza batardı. Bazen çıkartamazdım ayakkabıyı. Ayakkabının içi kanla dolardı! Alsancak Stadı falan beton gibiydi. O stadyumda Dinyakos’la oynamak çok zordu. Babam, İngiliz Konsolosluğu’nda çalıştığı için epey ithal krampon getirtiyordum. Zaten Frankfurt’a gidince Alman markaları giymeye başladım.

Dinyakos Usta, çıraklarıyla birlikte. (Ortada kravatlı olan)
Dinyakos Usta, çıraklarıyla birlikte. (Ayakta, ortada kravatlı olan)

Tezcan Ozan (Bursaspor, Beşiktaş, Orduspor): Çok fazla ayakkabı olmadığı için Dinyakos giyerdik. Dinyakos Usta’nın çırağı İbrahim’in yaptığı ayakkabıları çok giydim. Çok iyi ve hafif ayakkabılardı. Tek dezavantajı, çivilerinin çıkması ve ayağa batmasıydı. Bu sebeple çok ızdırap çekmişimdir. Bir de bakımı için domuz yağı sürmemizi hiç unutmam. Çamur tutmaması için böyle bir yöntem kullanırdık.

Dinyakos dendi mi aklıma Bursasporlu Vahit (Doğan) gelir. Gece dükkâna gider ve sabaha kadar İbrahim’in başında beklerdi. İstediği gibi olması için bitene kadar dükkânda dururdu. Onun ayakkabıları özel siparişti. Gönlüne göre sivrileştirir ya da farklı işlemler yaptırırdı. İstanbul dışında top oynadığında dahi Dinyakos yaptırmak için İstanbul’a gelirdi.  Marka kramponlar çıktığında bile Vahit, Dinyakos giyerdi.

Vahit Doğan (Bursaspor): Dinyakos Usta’nın çırağı İbrahim, beni iyi tanırdı. İzmirspor, Zonguldak ve Bursa’da oynadığım dönemlerde de Dinyakos giydim. Ben gidemesem de kayınpederimi gönderir, aldırırdım. İbrahim, benim ayak ölçülerimi bildiği için kramponları hazırlardı. O ayakkabıyı en iyi topçular giyerdi; Can Bartu, Metin Oktay, Lefter… Hepsi de Dinyakos giydi. Çivileri ayağımı çok kanatırdı. Çoğu kez çıkartıp kanı ayakkabıdan boşalttığımı bilirim. Ama en rahat ettiğim kramponlar Dinyakos’tu.

1974’te İrlanda’da Finn Harps ile oynadığımız Kupa Galipleri Kupası rövanş maçında hakem, ayakkabıların tabanına bakınca, Dinyakos’u çıkarmamı istedi. Çivileri diğer oyuncular için tehlikeliydi çünkü. Fakat ben de diğer ayakkabılarla rahat edemiyorum… Hakem arkasını dönünce hemen Dinyakosları tekrar giyiyordum. Üç dört kere bu durum tekrarlandı… En sonunda hakem kabul etti onlarla oynamamı ve Dinyakoslarla bitirdim maçı. Hatta bu yüzden hakemin elini sıkmıştım. Dinyakos gibisi yoktu!

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce