Katie Ledecky, 15 yaşında katıldığı 2012 Londra Olimpiyatı’nda zirveye çıktı ve o günden beri havuzda yanına yaklaşabilen biri olmadı. Bu yıl 14-30 Temmuz tarihleri arasında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenecek Dünya Su Sporları Şampiyonası’nın da en büyük yıldızlarından biri olacağı aşikâr. İki yıl önce Kazan’daki şampiyonada 200, 400, 800 ve 1500 metre serbest branşlarında dünya şampiyonluğunu kazanıp tek buluşmada bunu başaran ilk yüzücü olmuştu. Ledecky’nin yüzme dünyasında ‘Ledecky Slam’ adıyla anılan bu dörtlemeyi Budapeşte’de tekrarlamasına kesin gözüyle bakılıyor. Peki, suda gözlüğü, bonesi ve pek fazla dalgalanma yaşamayan yüz ifadesiyle görmeye alıştığımız Ledecky, suyun dışında nasıl biri? Çocukluğundan bugüne genç yıldızın yakınında olan ailesi, antrenörleri ve spor yazarları anlatıyor…
S.L. Price – Sports Illustrated
Kağıt üzerinde Ledecky, büyüdüğü bölgenin elit ailelerinden farklı bir çevreye sahip değil. Babası David, yolu Harvard ve Yale Üniversitesi’nden geçmiş bir avukat; amcası Jon, Harvard’da eğitim almış, Ulusal Hokey Ligi (NHL) takımlarından New York Islanders’ın milyoner ortaklarından biri; abisi Michael da yine Harvard mezunu. Katie, Maryland eyaletinin Bethesda kentindeki özel bir kız okulu olan Stone Ridge of the Sacred Heart’ta eğitim gördü. (…) Şu an hâlâ oturma odalarında duran kısa kuyruklu piyanoda Hey Jude ya da Viva La Vida gibi parçaları gürültülü biçimde çalabiliyor. Aynı zamanda bir nevi politika bağımlısı; Stanford’da tarih, psikoloji ya da siyaset okuma planları yapıyor.
(…) Babası David, Katie’nin havalı olduğunu fark ettiği ilk anı hatırlıyor. Kızı henüz iki yaşındayken Michael Jordan, 19 Ocak 2000’de Washington Wizards’ın basketbol operasyonlarının başına getirilmişti. Amca Jon da David ve ailesini Wizards’ın salonu MCI Center’da lüks bir locaya davet etmişti. Ve Katie orada, Jordan’ın hemen önünde patlamış mısır yiyerek oturuyordu. Sıkıldığı her hâlinden belli olan Jordan, öne doğru uzanıp kocaman elleriyle Katie’nin gözlerini kapadı. Katie hareket etmedi. Jordan ellerini geri çekip bir kez daha ufaklığın gözlerini kapatsa da fayda etmedi; küçük Katie, patlamış mısır yemeyi sürdürdü. Jordan bir kez daha şansını denerken televizyon kameraları kayıttaydı ve o video, tüm haber programlarında kendisine yer buldu: Şehirdeki herkes MJ’in Wizards’a katılmasından ötürü heyecanlıydı -bu küçük kız hariç. Sonunda, Wizards’ın azınlık ortağı Ted Leonsis’in oğlu Zach öne doğru eğildi ve Katie’ye “Bu adamın kim olduğunu biliyor musun?” diye sordu. Katie, yüzünde boş bir ifadeyle ağzındaki patlamış mısırları çiğnemeyi sürdürdü ve geriye dönüp cevap verdi: “Evet, Michael Jordan.”
Michael Sokolove – New York Times
Ledecky, Washington’ın banliyölerinde büyümüş ve yüzmeye altı yaşındayken yerel bir yaz liginde başlamıştı. Önceleri, hızlı olmasına rağmen sıradışı değildi. Haftada iki gün İrlanda dansları eğitimi alıyordu. 11 yaşına kadar da futbol ve basketbol oynamayı sürdürdü. Elit bir yüzücü olarak ortaya çıkışı aniden gerçekleşti ve ailesini dahi şaşırttı. Yakınlardaki bir havuzda düzenlenen yarışta anonsçu, Katie’yi “Onu bir gün olimpiyatta göreceğinize eminim” şeklinde tanıtmış ve bu, babasını rahatsız etmişti: ‘Hadi ama! O daha 13 yaşında.”
Philip Hersh – ESPN
Elit yüzücülerde görmeye alışık olduğumuz sabit programlara, Ledecky de hızlıca uyum sağladı. Uzun mesafe dallarında saati Ledecky gibi yenmek istiyorsanız nadir sporcuların karşılaştığı seviyede bir bıkkınlığa göğüs germeniz gerekiyor. Böyle bir yüzücü, saatler boyu kendi kulvarı ve havuzun dibindeki siyah çizgi dışında çok az şey görür. Zihnindeki düşünceler ve kendisini daha çok zorlamak isteyen antrenörünün boğuk sesi hariç çok az şey duyar.
Sabah 04.05 kalkış, aile üyelerinden biriyle gün doğmadan havuza yapılan yaklaşık 20 dakikalık bir araba yolculuğu, saat beşte başlayacak 90 dakika ve yaklaşık 6.5 kilometrelik yüzme antrenmanında yakıt olarak kullanmak üzere fıstık ezmeli ve muzlu iki parça tost ve hemen antrenman bitiminde içilen çikolatalı süt…
Eve dönüş yolunda, annesinin sık sık Ize’s isimli yerel restorandan sipariş ettiği ve restoran sahiplerinin ‘Katie’nin Altın Madalya Omleti’ diye adlandırdıkları bacon, peynir ve domatesli omleti yedikten sonra okula yolculuk ve okul çıkışında yaklaşık sekiz kilometrelik bir yüzme seansı daha… Her yeni gün, her yeni yıl…
Sue Chen – Nation’s Capital Yüzme Kulübü Antrenörü
Katie, suyun dışında epey sakin biri. İyi gününde olmadığı için antrenmandan çıkarıldığı bir gün hatırlıyorum; ilk tepkisi “Neyse, yarın yeni bir gün” olmuştu. Uzak bir havuzda başka bir yarışı takip ediyorsam bana mesaj atar ve çocukların nasıl iş çıkardığını sorar. 19 yaşında kimse böyle bir şey yapmaz. Ama o önemsiyor. Bu sanki onun küçük dünyası gibi ve o da bu dünyayı seven, normal biri. Aynı zamanda kimse bu iş için onun kadar iştahlanmıyor. Çünkü o korkutucu biri. Yarışa başlamadan önce yüzünde beliren ifade, hapsedilmiş bir boğayı andırıyor; sanki dışarı çıkması için biri o kapıyı açmak zorundaymış gibi. Hiçbir kadın yüzücünün bu tür bir yaklaşımı olduğunu görmedim. Onunla yarışmak zorunda olan insanlara acıyorum. Yüce tanrım!
Benjamin Morris – FiveThirtyEight
“Bugün bir şansı var.” 2012 Olimpiyat Oyunları’nda, spikerlerin 800 metre serbest finallerine gerçek bir bilinmez olarak gelen 15 yaşındaki Katie Ledecky’yi tanıtmak için dudaklarından dökülen en olumlu şey buydu. Elemelerde en iyi üçüncü dereceyi elde etmişti ama ABD takımının toplam 31 madalya kazandığı yılda tek bir madalyası ya da kaydedilmiş bir parkur süresi yoktu. 8 dakika 15 saniye sonra ise altın madalyanın sahibi olmuştu. Dört sene sonra bugün, dünyadaki en dominant yüzücü konumunda.
Larry Buchanan – New York Times
Katie Ledecky, 2016 Rio’daki 800 metre serbest yarışında havuzu birbirine kattı ve parmak ısırtan 11.38 saniyelik bir farkla altın madalyayı boynuna geçirdi. 800 metrede 11.38 saniye sonsuzluk demektir; arkanızdan gelenleri beklerken sıkılmanıza yetecek bir süreye tekabül eder. Garipsenecek derecede uzun süren bir sarılma gibi… Kulağa ne kadar saçma gelirse gelsin 11.38 saniyeden geriye sayan bir kronometre yapın ki bu sürenin ne kadar uzun olduğunu kavrayabilin. Tuşa basın ve Katie Ledecky olduğunuzu hayal edin. Bir dünya rekoru kırdınız ve olimpiyat podyumunda size kimlerin eşlik edeceğini görmek için bekliyorsunuz. Bir deneyin. Tarihsel olarak bu, 800 metre serbest finalinde ulaşılan en büyük ikinci fark: 1968’de Debbie Meyer, 11.7 saniye farkla kazanmıştı. Ledecky neredeyse o farka ulaşırken bunu çok daha yüksek bir hızda yaptı. Bitiş süresi, Meyer’in Mexico City’deki zamanından yaklaşık 80 saniye daha kısaydı.
Bruce Gemmell – Nation’s Capital Yüzme Kulübü Antrenörü
Uluslararası madalya sıralamalarına bakarsanız Ledecky’nin genellikle o isimler içindeki en kısa yüzücü olduğunu görürsünüz. Michael Phelps gibi uzun bir gövdesi ya da kısa bacakları yok. Elleri küçük, ayakları ise ortalama. Olimpik Antrenman Merkezi’nde Elit Sporcu Sağlık Profili adı altında sporcuların nasıl hareket ettiklerini, zıpladıklarını ve daha nice göstergeyi ölçüyoruz. Ledecky ile ilgili 60 sayfalık bir rapor aldım ve sanırım daha ikinci cümlesinde şöyle bir ifade vardı: “Bulgular, sıradışı bir sıradanlık içeriyor.”
Michael Phelps – Tarihin en başarılı olimpik sporcusu
Antrenmanda erkekler dâhil herkesi yenebiliyor ve bunu sanki hiç zorlanmadan, oldukça az nefes alarak yapıyor. Bunun benzerine, üst seviye rekabetçilerde rastlarsınız. Suda bir parça kan gördükleri anda sizi yok etmeye çalışırlar.
Rowdy Gaines – Eski olimpiyat şampiyonu NBC spikeri
Michael Phelps’in rakipleri vardı, bir şekilde ona yakın kalabiliyorlardı. Katie’nin en iyi olduğu disiplinlerde ise tek bir rakibi dahi yok. Adil olmak gerekirse mesafeler daha uzun ama bu disiplinleri tek başına yüzdüğü de aşikâr.
*Bu derleme, Socrates’in 2017 Temmuz sayısında yayımlanmıştır. Tüm sayılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.