“Bir gün gol atamayacak yaşa gelince, bunları dinleyip avunacağım. Tabii o güne kadar daha çok gol atacağıma inanıyorum.” Metin Oktay, 28 Nisan 1966’da Milliyet muhabiri Nezih Alkış’a verdiği röportajı bu sözlerle noktalıyordu. Bahsi geçen plak ise aynı yıl piyasaya sürülen bir 45’likti. Bir yüzünde; sözlerini Halit Kıvanç’ın yazdığı, bestesini ve icrasını Şevket Uğurluer ve Arkadaşları’nın yaptığı Metin Geliyor Metin şarkısı, diğer yüzünde ise Halit Kıvanç’ın anlatımıyla Metin Oktay golleri vardı. Ülke futbol tarihinde görmeye alışık olmadığımız bu çalışma, aslında Metin Oktay’ın o yıllarda ne kadar da büyük bir popüler kültür figürü olduğunu gösteriyordu. Yayınlanmasının üzerinden 52 yıl geçen o 45’liği yapan Halit Kıvanç ile Şevket Uğurluer’e, Metin Oktay’ı ve şarkının hikâyesini sorduk.
Metin Gol! Metin Gol!
Halit Kıvanç: “Metin Oktay ile göklerde tanışmıştım. Hayatımda tanışıp, en çok sevdiğim, hiç unutamadığım arkadaşım demeyeceğim… Kardeşimdi o çünkü. ‘Kral’ ile 6 Nisan 1954 Salı günü saat 15.00’de Yeşilköy’den kalkan bir uçakta tanıştım. Türkiye Genç Milli Takımı, Almanya’da organize edilen Dünya Gençler Futbol Şampiyonası için hareket ediyordu. İzmir Yün Mensucat takımından gelen genç Metin ile tesadüfen yan yana oturduk. Metin’in ay-yıldızlı forma ile ilk golünü de iki gün sonra telefonla Türkspor gazetesine anlatma şerefine erişiyordum: ‘Küçük Metin, büyük golünü attı ve milli formayı giydiği ilk gün tarihe geçti.’ Milli takım, Belçika’yı Metin’in golü ile mağlup ediyordu.
Metin sonra Galatasaray’a geldi ve parlayarak büyük bir yıldız oldu. 12 Kasım 1961’de Mithatpaşa’da Sovyetler Birliği ile oynuyorduk. 18 dakikada iki gol yedik ama Metin, yine klasını konuşturup Yaşin’i mağlup etmişti. Mikrofonda yine bendeniz vardı. Metin’in gollerini anlattıktan sonra çok yakın arkadaş olduk. Sahada kavga etmeyen, kart görmeyen, eğer üç gol atmışsa rakip kaleciye gidip, ‘Affet, bugün şansım yaver gitti’ diyen bir beyefendiden bahsediyoruz. Büyük insandı ve tabii büyük bir futbolcu idi. Öyle ki radyo kayıtlarımda ‘Metin gol! Metin gol!’ diye kaç defa bağırdığımın haddi hesabı yok.
Metin, futbol hayatının sonlarına geldiği zaman, belki de bu ‘Metin gol!’ bağırışlarım nedeniyle ona bir şiir yazmak istedim. Yazdım ve Türkiye’nin önemli müzik ustalarından Şevket Uğurluer’e bestelemesi için ricada bulundum. O da ‘Tamam, Halit Ağabey’ dedi ve Metin Geliyor Metin şarkısı ortaya çıktı. Avrupa televizyonlarında, radyolarında çalındı. Bizden tercümesini dahi istediler şarkının. Plağın bir yüzünde Şevket ile yaptığımız bu şarkı, diğer yüzünde de benim anlattığım birkaç Metin Oktay golü yer alıyordu. Metin’i anarken, ona yazdığım şarkı ile ‘Nur içinde yat’ demek istiyorum…”
Böyle Bir Santrfor Gelmedi
Şevket Uğurluer: “İşin enteresan tarafı, ben de Fenerbahçeliyim ama Metin Oktay’ı çok takdir ediyordum. O zaman Kulüp 12’de çalışıyordum. Metin de oraya sık sık gelirdi. Oradan bir tanışıklığımız var ama çok yakın değildik. Bana göre böyle bir santrfor hâlâ daha Türkiye’ye gelmedi. Sağ ayak, sol ayak, kafa… Bizim şarkıda da olduğu gibi her şey vardı Metin’de… Fenerbahçeliyim dedim ya, ne zaman Galatasaray ile oynasak Naci Erdem adam adama oynardı Metin ile. Onların mücadelesini izlemek de biz seyirciler için çok özel bir deneyimdi. O rekabeti izlemek için o zamanki adıyla Mithatpaşa Stadı’nda sabah beşte giden insanlardan biri de bendim. Kapalı tribünde sıraya girip ikiye kadar az beklemedim.
Bütün bunlar, Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin o zamanlar ne kadar saygın bir düzeyde olduğunu gösteriyor. Bugünkü gibi küfürler yoktu. En fazla esprili tekerlemeler olurdu tribünlerde. Mağlubiyette seyredenler de birbirlerini kutlardı.
Sanıyorum 1960’lı yıllardı… Metin’in en popüler olduğu zamanlar. Ağları delen golü atmış, milli takımı taşıyor… Halit Kıvanç Ağabeyimiz geldi bir gün, ‘Ya Şevket, Metin için bir söz yazdım: Metin Geliyor Metin. Buna bir beste yapar mısın?’ ricasında bulundu. Okudum, ‘Tamam ağabey, yaparım’ dedim. Üç gün sonrasına randevulaştık, besteyi çaldım, söyledim. Halit Ağabey de beğendi ortaya çıkan şarkıyı. Böylece stüdyoya girdik ve plağın yapımına giriştik. O zamanki orkestramla çalışmalara başladık ve plağı çıkardık. O dönem stadyumlarda bile çalınmıştı Metin Geliyor Metin. Hâlâ daha duyuyorum bazı yerlerde.
Besteyi yaparken düşündüğüm ilk şey, hareketli bir şarkı yapmaktı. Çünkü futbol ile alakalı bir şarkıydı neticede. 1960’larda batı anlayışı daha hâkimdi ve rock’n roll etkisi büyüktü. Hafif rock tarzından bir şey çıkardık ortaya ve sanırım ‘cuk oturdu.’
Böyle bir çalışma, bir kez daha yapılmadı bildiğim kadarıyla. Gerçi bugün öyle bir teklif gelse, bu sefer de benim içimden gelmez böyle bir şarkı yapmak. Fenerbahçeliyim ama Fenerbahçe’yi beğenmiyorum. Aslında genel olarak futbol izlemek istemiyorum mevcut düzen nedeniyle. Bizim kızların voleybol ve basketbol maçları beni daha çok cezbediyor. Orada hakikaten spor müsabakası izlediğimi hissediyorum.”