Serie A’da bu haftanın en önemli maçı, bu akşam oynanacak Inter-Roma mücadelesi olacak. İki takım arasındaki mücadele İtalyan futbolunun önemli randevuları arasında yer almıyor belki. Ama sahadaki mücadeleye baktığımızda gerek futbol gerekse de kulüplerin tarihindeki yerleri açısından dönüm noktaları sayabileceğimiz 90 dakikalar da yok değil. İşte o maçların bazıları:
Şampiyonluk İçin
1960’lı yıllarda Helenio Herrera ile Avrupa’nın zirvesine çıkan ve İtalya’da da şampiyonluklar kazanan Inter, o jenerasyon sonrasında doğal olarak bocaladı. 1977’de ülke futbolunda sertliği ve disiplini ile nam salan Eugenio Bersellini, takımın başına geldi. Ama Bersellini’li ilk iki sezonunda beklenenden çok uzaktaydılar. 1979-1980 ise, Inter’in 1971’den beri hasret çektiği şampiyonluğa kavuştuğu sezon olacaktı.
Inter, 27 Nisan 1980’de Roma karşısına çıktığında en yakın rakibi Juventus’un altı puan önünde liderdi ve ligin bitimine üç hafta vardı. İki puanlı sistem göz önüne alındığında, bir beraberlik Inter’i şampiyon yapacaktı. Fakat işler kolay olmadı. Roma, Roberto Pruzzo ile öne geçti, Inter durumu eşitledi… İlk yarının bitimine bir dakika kala sahneye Maurizio Turone çıktı ve durumu, Roma lehine 2-1’e getirdi… Bersellini’nin takımı için gergin anlar başlamıştı. İkinci yarıda aradıkları golü bir türlü bulamadılar. Dakikalar 89’u gösterirken, Roma defansından seken topa vuran Roberto Mozzini, Inter’e şampiyonluğu getiriyordu. Bu şampiyonluğun başka bir önemi daha vardı; San Siro Stadı, 3 Mart 1980’de Giuseppe Meazza’nın anısına, efsanenin ismini de almıştı. Inter, efsanesinin adını taşıyan evindeki ilk zaferine böylece ulaşıyordu.
https://www.youtube.com/watch?v=hjk_9Ipy1M4
İki rakibin yolu, şampiyonluk yolunda bir kez daha kesiştiğinde tarihler 1983’ü gösteriyordu. 1982-1983 sezonu, İtalyan futbolu için ayrı bir önem taaşıyordu. 1982 Dünya Kupası zaferinden sonra futbolseverler, gözlerini Serie A’ya dikmiş, kulüpler önemli transferler ile güçlenmeye başlamıştı. Roma da Juventus ile birlikte ligin şampiyonluk için en büyük iki adayından biriydi. Milan efsanesi Nills Liedholm’ün antrenörlüğünde; Falcao, Cerezo, Pruzzo, Conti ve Di Bartolomei gibi önemli oyunculardan kurulu Roma, en yakın rakibi Juventus’a iki kez mağlup olmasına rağmen son haftalara başa baş girmeyi başardı.
24 Nisan 1983’te Giuseppe Meazza’da Inter’in karşısına çıktıklarında Inter’in de az da olsa şampiyonluk ümidi vardı. Maç, 0-0 sonuçlandı ve Roma, istediği skorla başkente döndü. Inter, esas ‘kıyağını’ bir sonraki hafta geçecekti. Juventus’u Torino’da mağlup ettiler ve Liedholm’ün Roma’sı 1942’de beri ulaşamadığı şampiyonluğa ulşamış oldu.
Almanların Savaşı
8 Mayıs 1991… Inter ve Roma, Giuseppe Meazza’nın çimlerine çıktığında sahada beş Alman ve 17 İtalyan vardı. Inter; Brehme, Matthaus ve Klinsmann üçlüsüyle iki sene evvel ligi kazanmış ve Giovanni Trapattoni ile heyecan veren bir takım olmuştu. Roma’da ise Berthold ve Völler yabancı kontenjanını doldruyordu. İki takım da ligde istediklerini bulamadılar ama UEFA Kupası’nda finale uzanmayı başardılar. Juventus ile 1977’de bu kupaya ulaşan Trapattoni ve Napoli ile 1989’da UEFA Kupası’nı kaldıran Ottavio Bianchi, tarihe geçmek için mücadele verecekti. Nitekim iki farklı takımla bu zaferi yaşayan bir antrenör henüz yoktu.
8 Mayıs’taki ilk maçta Jürgen Klinsmann gösterinin başrolündeydi. Harika oynadı ve Roma savunmasına zor anlar yaşattı. Inter, 2-0 ile Roma Olimpiyat Stadı’na avantajlı gidiyordu. 15 gün sonra rövanş için sahaya çıktıklarında Almanlar yine sahadaydı. Bu sefer Rudi Völler ve İtalya’da dönemin en iyi 10 numaralarından olan Giuseppe Giannini’nin ortaklığı ile baskı sırası Roma’daydı. Fakat beklenen olmadı. Ruggiero Rizzitelli ile son 10 dakikada 1-0 öne geçseler de avantajlı skoru yakalayamadılar. Inter, tarihinde ilk kez UEFA Kupası’nda ulaşırken, Trapattoni de Avrupa futbol tarihine geçiyordu. Kurt antrenör, iki sene sonra bu kez Juventus’la bir kez daha aynı kupayı kaldıracak ve Unai Emery’nin 2016’da Sevilla ile tamamladığı üçlemeye kadar bunu başarabilen tek antrenör olarak kalacaktı… Roma cephesinde ise bu maçın kıymeti, birkaç yıl sonra Stadio Olimpico’ya çıkacak bir ikonun kariyerinde baş köşeye konacaktı…
Simgelerin İmzaları
“Olimpico’da oynarken ne zaman çocuklardan topu istemek zorunda kalsam, hep o anı hatırlarım.” Francesco Totti, yıllar sonra verdiği bir röportajda, 22 Mayıs 1991’deki UEFA Finali’ni bu sözlerle yad etmişti. O gün altyapıda oynayan ‘minik’ Francesco, Roma ataklarını yöneten idolü Giuseppe Giannini’ye taç atışını hızlı kullanması için fırlattığı topu unutmamıştı. Finalden iki yıl sonra henüz 16 yaşında A takımdaki ilk maçına çıktı ve 2017 yılına kadar Roma formasını çıkarmadı. ‘Şehrin Kralı’ nın kariyerinde, Inter maçlarının yeri farklıydı…
3 Ekim 2004 … Lige kötü başlayan iki takımın mücadelesini izlemek için Roma Olimpiyat Stadı’na gelenler, zevkli bir maça ve tarihi ana tanıklık edecekti. Montella ile 1-0 öne geçen Roma, dakikalar 55’i gösterdiğinde 1-3 yenik durumdaydı. Üç dakika sonra sahneye çıkan kaptan Totti, muhteşem bir frikik golü ile farkı bire indirdi. Bu, 10 numaranın Serie A’daki 100. golüydü. Skoru, kendini kulübe adayan, o dönem ilk 11’e yeni yerleşen bir isim belirleyecekti. Daniele De Rossi’nin golü ile 90 dakika 3-3’lük beraberlikle sonuçlanıyordu.
Dört yıl sonra, 27 Şubat 2008’deki maç ise izleyenlere keyif vermekten uzaktı. Ama başrolde yine Totti vardı. Takımı öne geçirmesine rağmen 1-1’lik beraberliğe engel olamasa da Roma tarihine geçmeyi başarmıştı. 1950 ve 1960’larda sarı-kırmızılıların kaptanı Giacomo Losi’nin 386 maçlık rekorunu kıran Totti, Roma ile 387. Serie A maçına o gece Inter karşısında çıkmıştı…
Kariyerinde, Inter-Roma karşılaşmasının önemli bir yeri olan tek isim Totti değildi elbette. Giacinto Facchetti, özellikle 1960’lı yıllarda Inter’in ve İtalyan futbolunun en büyük ikonlarından biriydi. Haşmetli duruşu ve sol bek kavramına kattığı yenilikler, onun etkisini İtalya sınırları dışına taşıdı. 18 yıl aralıksız Inter forması giyen ve kulüp tarihinin en karizmatik kaptanı olan Facchetti’nin profesyonellik kariyerinin milat çizgisi de Roma Olimpiyat Stadı’ndan geçiyordu. 21 Mayıs 1961’de Roma deplasmanında ilk kez Inter formasıyla sahaya çıkan Facchetti, tarihi şehirde yeni bir masalın ilk harflerini yazıyordu…
Gol Gol Gol!
Bir tarafta Zamorano, Ronaldo ve Roberto Baggio, diğer tarafta Totti ve kulübede de Zdenek Zeman… Bu isimleri sadece kâğıt üzerinde görmek bile bol gollü maç için yeterli bir bahane. 3 Mayıs 1999’daki maçta da senaryo bu doğrultudaydı. Ligden beklentisi kalmayan iki takım Olimpico’ya çıktı ve izleyenlere tam dokuz gol izletti. Önce Inter; Roberto Baggio, Ronaldo ve Zamorano iş birliği ile 3-1 öne geçti. Sonra Roma 3-3’ü yakaladı… Dönemin kralı Ronaldo, bir kez daha takımını öne geçirse de bugün Roma’nın başında sahaya antrenör olarak çıkacak Eusebio Di Francesco, skoru 4-4’e getiriyordu. Son sözü, Diego Simeone söylediğinde, Roma Olimpyat Stadı’nın skorbordunda 4-5 yazılmıştı…