Cenk Tosun, hem Süper Lig’de hem de Şampiyonlar Ligi’nde takımına kattıklarıyla son zamanların hakkında en fazla konuşulan Türk futbolcularından birisiydi. Sahaya koyduğu performans bir yana, karakteri ile de taraflı tarafsız birçoklarının gönlüne taht kurmayı başardı. Onu artık dünyanın en büyük liginde, Everton formasıyla izleyeceğiz.
Premier Lig spikerleri Erman Yaşar, Emre Özcan ve Ozan Can Sülüm’e Cenk Tosun transferiyle ilgili üç soru yönelttik.
1- Cenk Tosun’un Everton seçimini doğru bir karar olarak yorumlayabilir miyiz? Şampiyonlar Ligi takımı Beşiktaş’tan UEFA Avrupa Ligi’ne katılma mücadelesi veren Everton’daki mental yapıya alışması zor olacak mı? Bu doğrultuda, daha büyük hedefleri olan bir takımdan teklif beklenebilir miydi?
Erman Yaşar: Ben doğru bir karar olarak yorumluyorum. Şampiyonluğa oynayan bir Şampiyonlar Ligi takımından, şampiyonluk mücadelesinden uzak bir takıma gittiği doğru ama dünyanın en büyük ligine ve gidebileceği en büyük takıma gitti bence. Mental anlamda güçlü bir oyuncu olan Cenk’in bu geçişi mental olarak çok zorlanmadan halledebileceğini düşünüyorum ama Beşiktaş gibi bir hücum takımından Everton gibi savunmayı ön planda tutan bir takıma geçmek teknik anlamda ilk dönemler oyuncumuzu zorlayabilir. Beşiktaş maç başına Everton’a oranla neredeyse iki kat fazla pozisyona giren bir takım ve bu bir forvetin hayatını epey kolaylaştıran bir etken.
Daha büyük hedefleri olan bir takımdan teklif beklenebilir miydi, bence söz konusu EPL ise pek mümkün değil. Top 6 takımın bir Türk oyuncuyu CL ve domestik lig performansıyla takımına katacağını düşünmüyorum. Bunun için Everton’da iyi bir performans gösterip kendini ispatlaması lazım, bence bu nedenle de Cenk için doğru bir seçim.
Emre Özcan: Bence doğru karar. Şu anda santrfor pozisyonu kapalı olan Top 6 takımları dışında ekonomik güç, kulüp profili, içinde bulunduğu büyük rekabetler, transfer kuvveti ve kadro yapısını bir arada değerlendirince Premier League’de Cenk’in gidebileceği daha iyi bir takım mevcut değil gibi. Ben iki takımın hedef farklarının da Cenk’te problem yaratmayacağını düşünüyorum. Bir Türk takımında Şampiyonlar Ligi mücadelesi vermektense Premier League’de Everton gibi bir kulüpte oynayıp çok büyük altı takım ve altı hocaya karşı senede 12 mücadeleye çıkmak Avrupa futbol piyasası içinde bence daha değerli. Futbolda şampiyonluk kazanmaktan daha ulvi amaçlar da olabilir.
Ozan Can Sülüm: Cenk’in Everton seçimiyle alakalı olarak aklıma takılan şey kulüp profili değil, kulübün şu anki yapısı aslında. Mini bir “Sir Sonrası Manchester United’ı” dönemi geçiriyorlar Moyes-Martinez ikilisinin gidişinden sonra ve baktığımızda Koeman’ın uzun vadeli bir planla kalması gerekiyordu. Ancak hem Cenk’in devre arası yüksek maliyetli transferine neden olan yanlış kadro mühendisliği ve an itibariyle günü kurtarmak amacıyla takımın başına geldi gibi görünen Allardyce’ın varlığı benim kafamı kurcalıyor. Avrupa Ligi kovalayan bir Premier Lig takımında olmak bence Cenk bir kenara, herhangi bir oyuncu için spot ışıklarından ayrılmak olmaz, özellikle de ligimizden giden biri için. Sonuçta dünyanın en büyük ligine gidiyorsunuz. Büyük takımlardan teklif beklemek düşüncesi ise benim için gri alan. Zira herhangi bir sakatlık sebebiyle geçirilecek boş bir sezon zirve yaptığınız dönemde gelen tekliflerin de kaybolmasına sebebiyle verebilir. Bence her iki taraf için de doğru hamle, doğru zamanla geldi. Yüksek bonservis kazanıldı, Premier Lig’e gidildi. Kafama takılan tek şey, Cenk ikinci yarı adaptasyon süreci geçirip, Premier Lig’de esas 2018/19 sezonunda tam performans verebilir konuma gelecek mantıken. Peki geçici plan gibi görünen Allardyce yakın zamanda takımdan ayrılırsa çabucak transfer deliliğine düşen EPL ekiplerinden biri olan Everton Cenk’e yeterli toleransı gösterir mi? Bence soru işareti olan senaryo bu. Yoksa Cenk’in çalışma azmi ve kapasitesi herhangi bir yerde sorun yaşamasının önüne geçecektir.
2- Cenk, uzun vadede Everton’ın hücum sistemine neler katabilir? Kısa vadede; Tottenham karşısında şans bulduğu takdirde Tottenham savunmasını zorlayabilir mi?
Erman Yaşar: Önce ikinciyi cevaplıyayım. Tottenham karşısında muhtemelen şans bulacaktır ama ilk maçında takım, lige, oyuna ne kadar adapte olabilecek emin değilim. Tottenham oyunun büyük bölümde topa sahip olacak ve muhtemelen Everton kontra atak ile gol arayacaktır. Bu Cenk’in çok alışık olduğu bir durum değil, oynayacağı deplasmanın sertliği de eklendiğinde işi çok kolay olmayacaktır. Uzun vadede ise Everton’ın elinde hiç bulunmayan ideal santrafor boşluğunu doldurmasını bekliyorum. İleride rakip savunmayı bozacak, topu oralarda tutabilen ve belirli standartta şut ve bitiricilik tehdidi olan bir forvet oyuncusu olmayışı sezonun ilk bölümünde Everton’ı çok zorlamıştı. Cenk kalitesiyle bu zaafları azaltabilecek biri.
Emre Özcan: Kısa vadede Tottenham’a karşı etki yaratma şansı pek yüksek değil. Birincisi oynarsa ilk maçına çıkacak ve bunu takımda iki haftayı doldurmamış bir şekilde yapacak. İkincisi zaten Sam Allardyce’la birlikte çok savunmacı bir kimliğe bürünen Everton’da Tottenham’a karşı deplasmanda çok şans bulma ihtimali de düşük görünüyor. Maçta Tottenham’ın topla oynama oranı %70’lerin üzerine çıkacaktır ve özellikle bu tip büyük maçlarda sürekli uzun top kullanan Allardyce’ın takımında bunun Cenk’e de ters gelme ihtimali hiç az değil.
Uzun vadedeyse hücum anlamında katacağı çok şey olabilir. Allardyce’ın bu savunmacı yapıyı biraz mecburiyet üzerinden okuması santrfor mevkiindeki kalite eksiğiyle de elbette bağlantılıdır. Dominic Calwert-Lewin’e göre üçüncü bölgedeki “link-up play” kavramı içinde çok değerli bir oyuncu haline gelen Cenk, üçüncü bölgeye çok fazla yerleşemeyen Everton’ın bunu daha fazla yapmasını sağlayabilir. Son 2 yıl içinde sadece ceza sahası içinde değil, daha derinde, ikinci bölgede de takımına önemli katkılar yapan Cenk’in Allardyce’ın iki aylık süresi içinde hücumda çok kısır görünen Everton’a ciddi faydalar getirmesini bekleyebiliriz.
Ozan Can Sülüm: Everton’un hücumunda statiklik en büyük sorun galiba. EPL için ciddi derecede tecrübesiz iki yetenek Lookman ve Calvert-Lewin’in kattığı en ufak enerji dahi derhal sahada etkisini gösteriyor. Ceza sahası içinde tehlikeli olan oyuncudan ziyade ikincil hücumcu (Sigurdsson-Rooney), kanat hücumcusu (Lookman-Lennon-Vlasic) ve her ne kadar ileride çok ön plana çıkacak gibi görünse de şimdilik tam bir bitirici gibi gözükmeyen tecrübesiz Calvert-Lewin’in üstüne binen yük şu ana kadar 22 maçta 25 gol getirdi sadece. Cenk ceza sahası ve çevresindeki etkinliğiyle Everton’un büyük bir eksiğini kapatacaktır diye düşünüyorum. Sadece ceza sahası ve çevresindeki yeteneği değil, yapacağı koşular, açacağı alanlar ve hazırlayacağı pozisyonlar hem Rooney’ye, hem şu ana kadar hayal kırıklığı olan Sigurdsson’a ve diğer oyunculara da skor üretme fırsatı yaratacak bence. Fazla aynı tip oyuncusu olan ve sadece sayı olarak zengin gözüken Everton hücum hattı esas eksiğini şimdi giderdi. Tottenham maçı için konuşmak çok güç. Oyun tarzına bakarsak, etrafındaki hücumcularla iletişim kurduğunda inanılmaz etkili olan bir oyuncu Cenk. Kimin nereye koşu atacağını bilmesi, takım arkadaşlarının da onun toplu veya topsuz ne yapacağını öğrenmesi zaman alacaktır. Ancak işin teknik taktik tarafı bir yana, Cumartesi akşamı prime-time bir mücadelede kariyerinin en büyük maçına çıkacak bir oyuncunun tam konsantrasyon maça çıkması demek, Tottenham savunmasının sorun yaşaması anlamına gelebilir. Hele ki beklenmedik anlarda çıkardığı şutlarla zaman zaman konsantrasyon sorunu yaşayan Lloris’i uzaktan avlama ihtimali de az değil.
3- Şenol Güneş’ten sonra Sam Allardyce ile çalışacak… İki antrenörün saha içindeki oyuna ve futbolcuya bakışında ne gibi farklılıklar ya da benzerlikler var?
Erman Yaşar: Cenk Tosun için en büyük şanssızlık ve sıkıntı burada ortaya çıkıyor bence. Şenol Güneş tam anlamıyla bir hücum hocası ve sürekli atağı, golü düşünen bir isim. Bugüne kadar çalıştığı her forvet oyuncusunu parlattı, bir çoğunu gol kralı yaptı. Fakat Burak Yılmaz’ı bir kenara ayıracak olursak Şenol Güneş’in parlattığı tüm forvetler ondan ayrıldıktan sonra geri gitti ve o seviyede kalamadı.
Sam Allardyce ise Şenol Güneş’in aksine hücumu ön plana alan bir teknik adam değil. Çoğu zaman oyunu kendi alanında kabul edip uzun toplarla, kontra ataklarla gol arayan bir isim. Bir forvet oyuncusunun sevdiği tipte bir oyun anlayışına sahip olmaması ve Cenk’in çok hücumcu bir hoca ve takımdan buraya geliyor oluşu önemli bir handikapı gibi duruyor.
Emre Özcan: Cenk’in Premier League’e uyum sağlama dönemi içinde yaşayacağı en büyük sıkıntılar hoca odaklı olabilir. Şenol Güneş ve Sam Allardyce yapı olarak birbirine çok zıt iki teknik adam ve Şenol Güneş’le gelişim göstermiş Cenk’in bu ters yapı içinde nasıl bir reaksiyon göstereceğini kestirmek mümkün değil. Topu alan, takımını set oyununa odaklayan ve pas oyunu isteyen Şenol Güneş’ten sonra topla hiç alakası olmayan ve en çok kullandığı şeylerden biri uzun top olan bir Sam Allardyce, istim üzerindeki bir santrfor için mutlaka zorluklar yaşatacaktır. Oynattığı oyun demode olduğu için oyuncularını saha içinde geliştirmekte de çok iyi görünmeyen Big Sam’in antrenman tekniklerinde fark yaratma ihtimaliyse elbette mevcut. Cenk Tosun’un yeni hocasıyla ortaya çıkacak uyum ya da uyumsuzluğu başarısını en çok etkileyecek şey olabilir.
Ozan Can Sülüm: Sam Allardyce Everton’a geldiğinde “Gol problemi yaşıyoruz, o yüzden yememek için çabalayacağız. Rakibi sıfırda tutmak önemli, çünkü kazanmak için birden fazla gol bulmak zorunda kalmak işimize gelen bir şey değil” demişti. Bunun sebebi hücumdaki yetersizlikti. Savunmasıyla ön plana çıktı ve zor yiyip az atan bir profille takımı yeni yıla taşıdı. Cenk ise çalıştığı tüm forvetlere en az 20 gol attırmış bir teknik direktörün takımından geliyor. Şenol Güneş’in çalıştığı tüm forvetlere kattığı muhteşem momentum ve özgüveni kullanarak Şampiyonlar Ligi’nde kendisini kanıtladı. Etrafında akan bir hücum oldu hep ve o da bu akan hücum içinde yıldızlaştı. Şu anda bence yeniden dizayn edilecek ve kendisinin de merkeze konacağı bir hücum anlayışına gidiyor. Sam Allardyce elindekinden verim almayı bilen bir teknik adam, gerçekçi ve realist. Hücumu zayıf olduğu için kullandığı savunma anlayışını skorer Cenk’in takıma katılmasıyla birlikte biraz daha yumuşatacaktır diye düşünüyorum. Ancak her Ocak transferinde olduğu gibi, tüm sorulara cevap almak için beklememiz gerekiyor.