Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Diğer SporlarNFL Rehberi: Yedinci Haftada Neler Yaşanır?

Colin Kaepernick'in ahı, geçen haftanın sakarları, en iyi hareketleri, bu haftanın tahminleri... Haftalık NFL rehberi karşınızda.
Burak Tekin7 sene önce

NFL’i, Vegas handikap rakamlarından haftalık ortalama sapmayı temel alarak incelediğimizde kabaca gidişatın şöyle olduğunu söyleyebiliriz: İlk dört hafta aşırı tepki süreci olduğu için çift haneli sapmalar gerçekleşir, sonrasında takımlar ve haklarında kamuoyunun sahip olduğu bilgi oturdukça bu sapmalar gittikçe düşer, 13. haftadan sonra iddiası kalmamış, play-off’ları garantilemiş takımlar ve işleri ciddi olan takımlar dengesizliği oluştuğundan tekrar bir sapma artışı yaşanır. Fakat geride bıraktığımız hafta öyle saçma, öyle istisnai maçlar yaşandı ki galiba bu sene NFL’e dair bildiğimiz her şeyi unutmamız gerekecek. Bunun, en azından olgusal olarak makbul birkaç sebebi var:

* NFL’in yıldızları kategorisinde sayılacak derecede ünlü oyuncular (J.J. Watt, Odell Beckham Jr. vs.) ve  –eğer Jaguars gibi abuk bir ekip değilseniz- takımınızın neredeyse her şeyi olan oyun kurucu (QB) mevkiindeki yetenekli isimlerin (Aaron Rodgers, Derek Carr, Marcus Mariota vs.) sakatlıklar yüzünden daha ligin hemen başında sahalardan uzak kalması.

* Şu tabloda açıklandığı üzere çok iyi ve çok kötü takım kategorisindeki tarihî niceliksel azlık.

* Ligin oyun kurucu pozisyonunda çektiği kıtlık, kurtların kocama belirtileri göstermesi (Joe Flacco, Ben Roethlisberger, Carson Palmer) mevcut iyi oyun kurucuların kötü savunmalarda heder olması (Tom Brady (32.), Dak Prescott (30.), Derek Carr (28.)…)

* Sezon öncesi maçlara verilen önemin ve de zorunlu antrenman sayısının azalmasının takımların adaptasyon sürecini geciktirmesi.

Normalde sezonun şu noktasına geldiğimizde, her ne kadar ileride tutmayacak olsa da “Super Bowl’a kesin şu şu takımlar gider” diye kendinden emin bir listeleme yapmak mümkün olurdu. Örneğin geçen sene bu sıralama bahis oranlarına paralel olarak New England Patriots, Green Bay Packers, Pittsburgh Steelers ve Seattle Seahawks şeklindeydi. Bu sene Patriots gene ilk sırada ama hemen her istatistikî kategoride ligin en kötü savunmasına sahip. Packers ikinci sıradan tepe taklak aşağıya indi Rodgers’ın sezonu muhtemelen kapatmasıyla birlikte. İkinci sıranın yeni sahibi Steelers’ın oyun kurucusu daha iki hafta önce “Galiba artık benden geçti bu işler” diye surat asıyordu. Üçüncü sıradaki Kansas City Chiefs üst üste iki maç kaybedince şüphe bulutlarını üzerinde topladı. Ligin şu an belki de en iyi takımı olan Philadelphia Eagles dördüncü sırada fakat 13 senedir Super Bowl, 57 senedir de şampiyonluk yüzü görmemiş bir takıma ve ligdeki ikinci senesini geçiren bir oyun kurucuya (Carson Wentz) kimse gözü kapalı güvenemiyor.

Colin Kaepernick, ABD'de kendisini tartışmaların odağında buldu.

Belki de Colin Kaepernick’in ahı tuttuğu için böyledir. Gerçi kendisi de muhtemel beddua aşamasını geçip geçen hafta Pazar günü lige muvazaa davası açtı, yani kulüp sahiplerinin kendisiyle sözleşme imzalamamak için toplu sözleşmeye aykırı olarak gizli bir anlaşmada bulunduklarını iddia etti. Her ne kadar hukukçular Kaepernick’in muvazaayı kanıtlama ihtimalini düşük görse de –zira “Ya yuh artık Titans gitti Brandon Weeden gibi senelerin kifayetsizini takıma kattı Kaepernick’i es geçip” diye gönül gözüyle görülen şey hukukî olarak delil sayılmıyor- bu yola girilmiş oldu artık.

Altıncı haftaya geri dönersek; her hafta bir “Sabri Bey N’apıyorsunuz Özel Ödülü” vermeye çalışıyorum  bildiğiniz üzere –bu arada yanlış anlaşılmasın, bence Türk televizyonlarını kendi oyunlarıyla mat etme konusundaki en başarılı anlardan birine imza atmıştır ve bu açıdan sonsuz takdiri hak etmektedir- fakat bu hafta öyle bir rekabet yaşandı ki takımlar arasında bütün maça yayılan, kapsamlı bir ödül töreni düzenlemek zorunda hissettim kendimi.

Yedinci sırayı Washington Redskins alıyor. İkinci çeyreğin bitmesine 1:51 kala 17-0 öne geçen Washington ekibinin maçı rahat kazanacağı beklenebilirdi. Zira rakibi, mevzu bahis maç özelinde neredeyse hiçbir zaman olumlu sonuçlanmayan QB değişikliği hamlesini de yapıp C.J.Beathard’ı oyuna almıştı. Derken Redskins çeyreğin son saniyesinde bir touchdown verdi. Sonra üçüncü çeyrekte bir saha golü, üzerine bir touchdown daha… “Yahu San Francisco neden Nickelback’in vokalistini oynatıyor?” sorusunu sordurtacak kadar tanınmamış bir simaya sahip olan Beathard, Redskins’i kendi sahasında terletmeye bir başarısız ekstra iki sayı denemesi kadar yaklaştı ki son hücum da San Francisco ekibinindi aslında. Ama bunlar Washington’ın haftanın en saçma işini yapan takım olmasına uzak ara yetmiyor tabii.

Altıncı sırada Arizona Cardinals var. Hafta içinde yaptıkları Adrian Peterson takası ile dalga geçmiş olsam da kendisi en önemli iki elemanının (Palmer, dış açık Larry Fitzgerald) ortalama yaşının 35.5 olan Arizona hücumunu gençleştiren bir hamle oldu açıkçası (ortalama artık 34.3!). Üçüncü çeyreğin bitmesine 11:58 kala 31-0 öne geçmişler, Peterson’ın 97 koşu yardası sayesinde kazandıkları hücum çeşitliliğiyle tarihî bir galibiyete gidecekler intibası bırakmışlardı. Zira rakipleri Tampa Bay’in oyun kurucusu Jameis Winston sakatlanmış ve yerini Ryan Fitzpatrick’e bırakmıştı. Evet, geçen sene New York Jets formasıyla 12 touchdown pasına karşılık 17 pas kaptırmış olan, bir maça 6 pas kaptırma sığdırmaya muvaffak olmuş o Fitzpatrick. İşte Buccaneers bu hâlde,maçın bitmesine 2:02 kala Fitzpatrick’in 2 pas kaptırmasına ve tam üç defa ekstra iki sayı denemesi kaçırmalarına rağmen farkı 5 sayıya kadar indirmeyi başardı. O iki sayılar başarılı olsa yahut onun yerine ekstra sayıyla yetinip farklı bir hücum planı takip etseler belki de Arizona’yı mağlup edebileceklerdi. Fitzpatrick’in önderliğindeki bir takıma iki çeyrekte 33 sayı vermek gerçekten büyük başarı.

Beşinci sırayı ortaklaşa ortaya koydukları sanat ürünü için Chicago Bears ve Baltimore Ravens’a veriyorum. Ravens’ın degaj kontracısı Bobby Rainey, kendi takım arkadaşına takılıp yere düştüğünde dalga geçilecek ekip Baltimore temsilcisi olurdu normalde fakat Chicago’lu oyuncular bunu fark etmediği için Rainey’ye dokunmayı es geçince o da kalkıp koşmaya devam etti. Touchdown! Ravens’in gönlü böyle centilmenlik dışı bir sayı almaya razı olmadığı için sonrasında pas kaptırıp beş kişi Adrian Amos’ı yere çalmayarak yürüye yürüye ortalarından geçip touchdown’a uzanmasına izin verdiler. Ama Chicago’nun misafirliğe getirdiği hediyeler daha bitmemişti, Michael Campanaro degaj kontrasına kalkarken onun önüne B tipi aksiyon filmlerinde görülen kötü dublörlükle atlamayı tercih ettiler ve de bu maçın uzatmalara gitmesi gerektiğini düşündüler (Cidden şu 16. saniyedeki çelme denemesine bir bakın) Ama uzatmalarda son misafirperverliği gene Baltimore ekibi yapacaktı. Bears koşucusu (RB) Jordan Howard’ı Ravens savunmacıları tutup tutup bıraktı ve nihayet maçı kazanan Chicago ekibi oldu.

Dördüncü sıra New Orleans Saints’in. Aslında maç sonucuna bakıldığında, Detroit Lions gibi fena olmayan bir takımı 52-38 yenmek hiç de azımsanacak bir iş değil. Yaptıkları ilk touchdown Lions QB’si Matthew Stafford’ı kendi gol bölgesinde top kaybetmeye zorlayarak gelince zaten işlerin onlar adına iyi gideceği belli olmuş gibiydi, maçın skoru da üçüncü çeyreğin ortalarında 45-10’du. Lions’ın bulduğu iki touchdown skoru 45-24 yapsa bile son çeyreğe girildiğinde Saints’in vakit öldüreceği ve maçı tehlikeye atmayacağı düşünülebilirdi. Derken Jamal Agnew 74 yardalık bir degaj kontrasıyla (punt return) farkı 14’e indirdi. Panik yok, hâlâ daha yeterince zaman yok Lions için. Derken Saints QB’si Drew Brees pası kısacık mesafede rakibine verdi! 45-38! Brees Bey n’aptınız? Saints tarihî bir geri dönüş mağlubiyeti yaşamaktan uç savunmacısı (DE) Cameron Jordan’ın muhteşem bir kafa pasıyla önünü açtığı pas kapma sayesinde kurtuldu.

Üçüncü sırayı sadece Patriots – Jets maçı alıyor ama takımlar yüzünden değil. Önce Jets’in buraya nasıl geldiğine bakalım. Patriots karşısında 14-0 öne geçtikten sonra maç vermek hiç alışılmadık bir şey değil esasen. Ama ikinci çeyreğin hemen başında, hiç gereği yokken ne yapacağını bilemeyip mola almak zorunda kalınca, çeyrek sonundaki oyun planın bozuluyor ve hücum gayretini gerçekleştirirken pas vermekten başka çaren olmadığını rakibin bildiği için nihayet şu hatayı yapıyorsun. Böylece rakibin 30 küsur saniyeye 1 touchdown sığdırabiliyor. Sonra üçüncü çeyreğin daha ortasına gelmeden gene sırf ambale olmuşluktan iki mola alıyor ve maçın sonlarına tek mola ile girmek zorunda kalıyorsun. Böylece aslında 1:53’lük bir sürede rahat rahat gerçekleştireceğin son hücum gayretin süre ve mesafe kaybetmiş oluyor. Tabii bu hatalar kötü NFL koçları için her hafta olan şeyler belki (yazar burada Jay Gruden’a (Redskins), Andy Reid’e (Chiefs) sesleniyor), o yüzden esas aktörlere gelelim.

Sevgili Tony Corrente ve tayfasındaki diğer hakemler: Bunun adı touchdown’dur. Evet, kural kitabını harfiyen uyguladınız belki (burada meraklısı için uzun uzun tartışılıyor, özetle topun kontrolünü kaybettiği anda koniye temas edip gol bölgesine girdiği için orada topu kaybetmiş sayılıyor ve kural gereği top diğer takıma geçiyor) ama size ünlü bir siyasi figürün tavsiyesini veriyorum: Bu touchdown işine fazla kafa yorarsanız sıyırırsınız. Bu karmaşık kural herhâlde sezon sonu değiştirilecekler listesinin üst sıralarında yer alır artık zira oyuncu düşerken topun kontrolünü azıcık kaybetti diye topun rakibe geçmesi tek kelimeyle saçmalık, iki kelimeyle saçmalık ötesi. Dez Bryant’ın meşhur sayılmayan pas tutuşunun açıklaması bile daha makul kalıyor bunun yanında.

İkinci sırada Denver Broncos var. Geçen haftaki yazımda New York Giants’ı sadece gömmekle kalmamış, üzerine üç kat betonarme bina çıkmıştım. Denver ekibi, sezonun planlama açısından en kolay maçını oynayacaktı belki: New York’un pas olarak tek silahı iç açığı (TE) Evan Engram’dı ve de hücumunun büyük bölümünü koşulardan ibaret olacaktı. Nitekim Giants 32 defa koşmayı, 19 defa da pas vermeyi denedi. Ama nasıl olduysa ligin en iyi koşu savunması, New York temsilcisine deneme başına 4.63 yarda bıraktı! Ne Marshawn Lynch’lerin, ne Ezekiel Elliott’ların delemediği koşu savunmasını Orleans Darkwa darmadağın etti. Üzerine Broncos’un hücumda 394 pas yardası gidip oradan ancak son çeyrekte gelen manasız bir touchdown çıkarması yetmezmiş gibi ligin en kötü altıncı koşu savunmasına sahip Giants’a karşı 17 koşu denemesinde ancak 46 yarda ilerleyebildiler. Sonuç mu? 23-10’luk mağlubiyet. Hem de 12 sayıyla favori oldukları bir maçta. Ama yalnız değiller.

İlk sıra ise uzak ara Atlanta Falcons’ın. Rakipleri malulen emekliliği yakın olan QB Jay Cutler’ın yönettiği Miami Dolphins. Miami temsilcisi geride bıraktığı dört maçta ortalama 10.25 sayı bulabilmiş. Miami’nin tek umudu RB Jay Ajayi’nin Forrest Gump gibi koşması. Üçüncü çeyreğin ortasında Atlanta ekibi 17-0 önde. Maçta her şey olması gerektiği gibi ilerliyor, Falcons 5 hücum gayretinden 2 touchdown bir saha golü çıkarmış, bir tane saha golü kaçırmış, Dolphins ise 4 hücum gayretini 2 degaj, bir hak doldurarak top kaybı (turnover on downs) ve bir pas kaptırma ile nihayete erdirmiş. Ve evet, bu maçı Dolphins kazandı. Falcons ikinci yarıdaki bütün bir saçmalamasına rağmen (tarihî, efsanevi falan diyemiyorum çünkü geçen seneki Super Bowl finalinde daha beterini yaptılar ama en azından rakip Patriots’tı) QB’si Matt Ryan’ın şu bariz hatalı pas kaptırması olmasa maçı gene de kazanabilirdi. Gerçekten kelimeler kifayetsiz.

HAFTANIN EN GÜZEL HAREKETLERİ

Bir sıralama daha yapmayacağım; zira yukarıda da kimilerine değindiğim top kayıpları ve saçma maçlar haftanın atletik yetenekle ilişkilendirilecek hareketlerinin cazibesini aldı götürdü fakat şunları izlemek isteyebilirsiniz: Minnesota Vikings oyuncusu Laquon Treadwell’in tek elle gerçekleştirdiği akrobatik pas tutuşu, Lions dış açığı Marvin Jones’un formasına asılan rakibine aldırmadan havada dönerek tek elle gerçekleştirdiği pas tutuşu, Chiefs oyuncusu De’Anthony Thomas’ın ne taklalar atarak (cidden) gol bölgesine uzanışı, Chargers dış açık savunmacısı (CB) Trevor Williams’ın pas kaptıktan sonra adeta dans edercesine rakiplerini ekarte ederek ilerleyişi ve evet, birçok degaj ve başlama vuruşu kontranın gerçekleştiği haftada gene de değinilmesi gereken Pharoh Cooper’ın 104 yardalık touchdown’ı.

HAFTANIN TAHMİNLERİ

Kansas City Chiefs (-3) – Oakland Raiders: Haftanın açılış maçına Lynch’in hakemi ittirip sahadan atılması (o eski hâlinden eser yok şimdi)Raiders QB’si Carr’ın 29/52 gibi nispeten düşük bir isabet yüzdesine rağmen 419 pas yardasına ulaşması, Chiefs baş antrenörü Andy Reid’in iki hafta üst üste klasik zaman idaresi hatalarını yapmaya geri dönmesi (geçen hafta 2:05 kala gereksiz mola alarak topu geri alınca zamanı durdurma şanslarının birinden feragat etmişti, bu hafta ilk yarının sonunda vakit öldürmeyerek Raiders’a 1:06’lık bir hücum gayreti fırsatı sundu ama Raiders saha golünü kaçırdı), Kansas City temsilcisinin hücumunun alan savunmasına karşı tek yönlüleşmesinin potansiyellerine yönelik ne ifade ettiği sorusu, Amari Cooper’ın altı haftada aldığı toplam 146 yardayı bir maçta 210 ile geçmesi (iki de touchdown yaptı), hafta içi Raiders’a katılan tecrübeli hat destekçisi NaVarro Bowman’ın takımın en çok çelme takan oyuncusu olması vs. damga vurabilirdi. Fakat öyle bir maç sonu yaşandı ki, bunların hepsi talî hale geldi.

Bir rivayete göre maçın hakem tayfasında Tahitili Charles Ariiotima yer alıyormuş. Kendisini unuttuysanız şu video yardımcı olacaktır.

Neticede son saniyede terse dönen tahminlerim listesine böyle olaylı bir bitişle birlikte bir maç daha eklemiş oldum. Rahmetli ahtapot Paul’ün yardımına ihtiyacımın olduğu kesin.

Cleveland Browns – Tennessee Titans (-6): Sinsice tuzak bir maç. Kağıt üzerinde Titans’ın lehine olan şeyleri sıralayalım önce: Titans QB’si Marcus Mariota sakatlığını atlatmış gibi duruyor ve bu DVOA’ya göre 11. sırada yer alan hücumlarında bir gerileme olmayacağı anlamına geliyor. Koşucuları DeMarco Murray’nin duraksadığı bu sezonda diğer koşucu Derrick Henry’den arada aldıkları katkı fena değil. Rakipleri Browns ise çorap değiştirir gibi oyun kurucu değiştiriyor, zira geçen hafta forma şansı verdikleri Kevin Hogan 20/37 isabet, 140 yarda, 1 touchdown’a karşılık 3 pas kaptırma ile oynayınca (pası attığı insanın kolları Dhalsim gibi uzayacak sanınca böyle oluyor tabii) takımın üçüncü QB’liğine düşürüldü  Pardon, Çarşamba günü idman yapmış olmasına bakmayın “kaburga sakatlığı” yüzünden geldi bu tenzil. Gene DeShone Kizer’a geri döndüler ama devre arasında Cody Kessler değişikliği gelirse şaşırmayın zira Browns, NFL’in en istidatsız takımı olma iddiasını kimseye bırakmıyor. Peki neden tuzak? Yedek QB Kessler en azından idare eder düzeyde bir oyun kurucu ve sürpriz olur da o devreye girerse ve kötü Titans defansına karşı maçı yarışmacı seviyede tutarlarsa, Myles Garrett katkısıyla yavaş yavaş iyileşmeye başlayan Browns defansı da biraz varlık gösterirse (ki savunma ön beşlisi koşu durdurma konusunda lig ikincisi) beklenenden çok daha yakın bir maç olur. Ama şu Browns takımına varsayımlar üzerinden güvenmek gönül rahatlığıyla yapılacak bir iş değil.

Indianapolis Colts – Jacksonville Jaguars (-3): Jacksonville’in herhangi bir rakip karşısındaki performansını öngörmek için bakılması gereken iki değişken var: 1. Rakibin koşu savunması iyi mi? (Colts lig 24.sü bu kategoride). 2. Rakibin koşu hücumu iyi mi? (Colts lig 28.si bu kategoride). Demek ki Jaguars kazanır. Fakat çok büyük bir veri eksik bu değerlendirmeyi yaparken zira yıldız koşucu Leonard Fournette’in ayak bileği sakatlığı geçti mi geçmedi mi, bilmiyoruz! Gene de ikinci tercih RB Chris Ivory’nin bu sezon gayet yeterli bir performans sergilediğini düşünürsek, Jaguars Fournette’siz dahi 3 sayılık bir galibiyet alacak performansı sergiler muhtemelen. Buna karşın bir başka akılda tutulması gereken istatistik de Colts’un bütün defansif eksikliklerine rağmen tehlikeli bölge savunmasında vasat bir takım olması. O yüzden ilginç gelişmeler olabilir bu maçta da.

Pittsburgh Steelers – Cincinnati Bengals (+5.5): Çok ihtimalli bir maç. Birbirinden kıyasıya nefret eden bu iki takımın mücadelesinde olay çıkacağı kesin zira NFL’in İsmail Güldüren’i Vontaze Burfict’in geri dönmesiyle zaten iyi olan Bengals defansı daha da iyileşti. Öte yandan bu iyileşmeler Browns ve Bills gibi hücum konusunda zaten sıkıntılı takımlara karşı gerçekleşti. Steelers savunması geçen hafta Kansas City’yi harika bir şekilde durdurdu ve ilk yarıda sadece 6 yarda (altı!) ilerleme fırsatı verdi. Öte yandan aynı savunma iki hafta önce Jaguars karşısında şuurunu yitirmiş gibiydi. Bengals’ın hücumunda en büyük silahı dış açık A. J. Green’in büyük işler yapması ve bu güçlü Steelers savunmasına karşı bir sıkıntı. Öte yandan Steelers hücumu da artık 2015 model Denver Broncos’a dönüşüp koşucu Le’Veon Bell’in sırtında ilerleyecek gibi duruyor zira Big Ben vasatları oynuyor ki bu mutsuz bir dış açık Antonio Brown anlamına gelir. Bengals savunmasının bu maça hazırlanmak için iki haftası vardı ve koşu hücumunu nasıl durduracaklarını düşünmüşlerdir herhalde. Bütün bunları bir araya koyunca, sanki yakın ve düşük skorlu bir maç olacakmış intibası uyanıyor bende.

Minnesota Vikings (-5.5) – Baltimore Ravens: İlk haftaki garip Cincinnati maçını bir kenara koyarsak, Ravens’ın aldığı sonuçları rakibinin DVOA savunma sırasındaki yerine göre gruplamak mümkün. Pas savunmasında sonlarda yer alan Oakland ve Cleveland temsilcilerini geçerken diğer maçlarını kaybettiler. Neden? Çünkü bu maçlarda Joe Flacco 2’şer pas kaptırdı. Pas kapmada lig beşincisi, yere çalmada lig yedincisi olan Minnesota savunması karşısında Baltimore temsilcisinin hücum anlamında varlık göstermek için tek şansı savunmasının yapacağı işler olacaktır. Eğer Case Keenum vasatına yakışır bir performans sergilerse (ki yazının başında da değindiğim oyun kurucu sıkıntıları içinde güneş gibi parlıyor bu sene) Minnesota için kolay bir galibiyet olacaktır.

Case Keenum
Miami Dolphins – New York Jets (+3):
Yukarıda New York temsilcisinin alacağı maçı vermesini, Miami temsilcisinin ise efsane bir galibiyet almasını uzun uzadıya irdeledim zaten. Elimizde sene boyunca 20 sayı barajını ya geçememiş ya da ucundan zar zor geçmiş iki takım var. Jets’in savunma hattının koşu konusunda gerek Falcons’dan, gerek Chargers’dan daha iyi olduğunu akılda tutunca sahadaki en patlayıcı oyuncu Ajayi’nin gene 100+ yardalık bir performans göstermesi de düşük ihtimalli oluyor. Maçı kazanacak ekibin Miami olacağını düşünmekle birlikte bu iki takımdan herhangi birinin diğerine karşı farklı bir üstünlük kurma ihtimalini aklımdan geçiremiyorum. Olursa da Miami lehine 9-7, 13-10 gibi bir skor makul olur.

Buffalo Bills (-3) – Tampa Bay Buccaneers: Geçen haftayı bay geçmelerinden önce Buffalo temsilcisi hakkında şunu kesin olarak öğrenmiştik: Hücumda patlayıcılıkları eksik olduğu için hiçbir rakibe karşı fark atamayacaklar fakat savunmaları da çok sağlam olduğu için hiçbir rakipten fark yemeyecekler. Karşılarında Tampa Bay gibi ligin en kötü savunmalarından birini bulduklarında hücumlarının biraz daha kıpırdanmasını beklemek mübalağa olmaz ama burada en büyük yük oyun kurucuları Tyrod Taylor’ın omuzlarına biniyor. Bu sene aldıkları iki yenilgide de Taylor’ın pas isabet oranı %60’ın altında kalmıştı. DVOA’ya göre pas savunmasında 31. olan Buccaneers karşısında %70’leri görmesi gerek. Tabii şunu da unutmamalı, Bucs kadrosundaki hücum yeteneklerinin (koşucular Jacquizz Rodgers ve Doug Martin, dış açıklar Mike Evans ve DeSean Jackson) herhangi bir maçta patlama yapmaya karar verme ihtimalleri her daim mevcut.

Chicago Bears – Carolina Panthers (-3): Normalde Carolina defansının her şeyi Luke Kuechly’nin oynamıyor olması Panthers’ın bir maçı kazanma şansını ciddi miktarda azaltmalı. Fakat rakip belki de NFL’in en yeteneksiz açık topluluğuna sahip Chicago ekibi olunca bu eksiğin ehemmiyeti ciddi anlamda azalıyor. Ters açıdan bakınca, Bears savunması itibariyle ligin fena olmayan takımlarından biri fakat hata yapmaya meyilli olmayan yahut mobil bir oyun kurucuya karşı aldıkları (Jameis Winston, Rodgers, Keenum vs.) sonuçlar iç açıcı değil. Carolina’nın koşu savunmasının da ligin üst sıralarında yer aldığını düşününce Carolina tercihi daha makul duruyor.

Green Bay Packers – New Orleans Saints (-4.5): New Orleans temsilcisinin savunması bir süredir yükselişte ve ligin ilk haftalarındaki delikli İsviçre peyniri izleniminden epey uzaklaşmış hâldeler. Çaylak dış açık savunucusu Marshon Lattimore’ın artan performansı, uç savunmacısı Cameron Jordan’ın kariyer yere çalma istatistiklerini ikiye katlayan bir ivmede performans sergilemesi ve benzeri iyi gelişmeler var. Brees önderliğindeki hücumları alev almaya teşne ama bunlar gereksiz cümleler. Green Bay Packers’ın her şeyi Rodgers sakat ve Rodgers yoksa Packers yok. 2+2=4. Rodgers’ı Brett Hundley ile ikame etmeye çalışacaklar. Zaten sakatlık üstüne sakatlık yaşamış hücum hattının Hundley’yi koruyabilme ihtimali epey düşük, Rodgers’ın 128 pasından 21’i 20+ yarda giderken geçen maçta 19’da 1 böyle uzun pas atmış, üniversite kariyerindeki paslarının %54’ü kısa mesafe kategorisine giren Hundley’nin baskıdan kaçıp uzun bombalar fırlatmasını beklemek gerçeklikten epey kopuk bir beklenti olur. Ki artık rakip hücumlar Rodgers’ın hareketliliğinden çekindikleri için ‘bam bam bam’ savunmaları Packers’ın sallanan hücum hattının üzerine yollamaktan da imtina etmeyecekler. Packers baş antrenörü Mike McCarthy hücum planını değiştirirse belki Hundley’nin işi kolaylaşır ama McCarthy’nin Rodgers’ın sihirbazlığından gayri bir hücum planı var mı ki değiştirsin? Maçı kazanmaları için tek ama tek geçer yol var, o da topu RB’ler Ty Montgomery ve Aaron Jones’a verip koşup durmak.

Los Angeles Rams (-3) – Arizona Cardinals: Atalarımızın da dediği üzere bir çiçekle bahar olmaz. Adrian Peterson, muhtemelen ekstra bir motivasyonla çıktığı maçın sadece ilk yarısında ilk 4 hafta performansını geride bıraktı diye “ooo Peterson her şeyi değiştirdi!” türküsü çığırmayacağım çoğunluğun yaptığı gibi. Ayrıca oynadıkları takım da ligin en kötü defanslarından birine sahip Tampa Bay’di yani. Nihayetinde elimizde Fitzpatrick’e hayatının en inanılmaz geri dönüşünü yaptırayazmış bir Cardinals takımı var. Los Angeles ekibi hem koşu hem de pas hücumunda yetkinliğini kanıtlamış durumda, oyunu kontrol etmeyi iyi beceriyor, QB Jared Goff karşısında Seattle yahut Washington gibi dişli savunmalar yoksa hata yapmadan oyunu idare edebiliyor. Bence Rams’in sadece 3 sayıyla favori olması Rams’e hakaret. Öte yandan sene başından beri handikapa dair ne zaman bu kadar iddialı lâflar etmiş olsam neredeyse aksatmadan yanlış çıktım ama artık kısmet.

San Francisco 49ers (+6) – Dallas Cowboys: Dallas ekibini en son bıraktığımızda sahada oynadıkları oyundan çok saha dışında olan bitenle gündeme geliyorlardı. Bu süre zarfında Elliott’ın yılan hikayesine dönen altı maçlık cezası önce tekrar geçerli olup sonra tekrar askıya alındı. Bu gelişmeler haricinde, Cowboys savunmasının iki haftada güçlenmiş olacağını düşünmek için geçerli bir sebebimiz yok. 49ers ise güçlü güçsüz ayırt etmeden karşısına çıkan her takıma 2-3 sayıyla maç kaybetmelere doyamadı beş haftadır. Neden Cowboys’a karşı gene çok çekişmeli bir maç çıkaramasınlar ki? Evet, Beathard bilinmezi var, kabul ama bu takım oyun kurucu mevkiinde Brian Hoyer ile bile yarışmacı olabilmişti, o yüzden belki de baş antrenör Kyle Shanahan’in hücum sihrini görürüz kötü Dallas savunmasına karşı ve nihayet bir galibiyet alırlar? (Ya da azıcık güneye inip Philip Rivers’a ve Chargers’a üzerlerindeki laneti nasıl attıklarını sorsunlar.)

New York Giants – Seattle Seahawks (-4): Hücumdaki bütün sıkıntılarına rağmen Seattle savunması, özellikle de vasat oyun kuruculara karşı onlara maç kazandırmayı bir şekilde beceriyor. Evet, Giants şok bir galibiyet aldı geçen hafta fakat Seattle temsilcisinin maça hazırlanmak için uzun bir vakti vardı ve de Pete Carroll, Denver’in baş antrenörü Vance Joseph’den çok daha tecrübeli bir hoca. Russell Wilson da Trevor Siemian’dan çok daha iyi bir oyun kurucu ve haftalardır önündeki vasat hücum muhafızlarına karşın Seattle’i potada tutmayı başarıyor. New York ekibinin iki hafta üst üste düşeş atabileceğini sanmıyorum fakat Seattle ve Denver temsilcilerinin hoca ve oyun kurucu haricinde benzer hüviyetler sergiliyor olması da için için şüpheye düşürmüyor değil.

Los Angeles Chargers (Kazanır) – Denver Broncos: Chargers iki hafta üst üste yakın maçlar kazandı! Üzerlerindeki lanet kalktı mı? Kalktıysa bunun sırrı ne? Soyunma odasından daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış görüntülerle karşınızdayız:

İstatistiksel olarak iki takım da birbirine denk güçte. Chargers’da iç açık pozisyonunda Antonio Gates efsanesinin yanında genç Hunter Henry de önemli işler yapmaya başladı ve de bir iyi haber, Broncos savunmasının iç açıklara verilen paslar konusunda ligin en kötü üçüncü takımı olması. İlk haftadaki maçı, geçtiğimiz haftalarda takımdan kovulmuş olan vuruşçu Younghoe Koo’nun hatasıyla vermiş olan Chargers’ın rövanşı alması için şartlar olgunlaşmış durumda. Fakat “Chargers üç maç üst üste nasıl kazansın yahu son üç yılı laneti öyle iki kış kış cinlerle biter mi?” diye düşünen de haksız sayılmaz.

New England Patriots – Atlanta Falcons (+3): Miami’ye şok bir biçimde kaybeden takımla Jets’i şanslı bir şekilde yenebilen takımın müsabakası. Sene başında “Super Bowl’un rövanşı!” diye üst düzey heyecan uyandıracak bir eşleşmenin “Ligin en kötü savunmasıyla Super Bowl travmasının bir benzerini daha geçen hafta ligin en kötü takımlarından birine karşı yaşayan ekibin karşılaşması…” hâline dönüşmüş olması trajik. Her şeye rağmen iyi sayılacak hücum hattı var iki takımın da ve Falcons’ın geçen hafta yaşadığı düşüşü Mohamed Sanu’nun yokluğuna bağlarsak bu maç oynayacak olması da iyi haber. Patriots cephesindeki bir iyi haber de ilk iki haftaki performansı fena olmayan pas tutucu/koşucu Rex Burkhead’in sakatlıktan geri dönecek olması. Tabii Patriots’ın kendi evinde üst üste üç maç kaybetme ihtimali (Gerçekleşirse 2008’den beri ilk defa olacak) de kulağa ziyadesiyle garip geliyor… Belki de berabere biter maç ya da uzatmalara kalır gene. O yüzden Atlanta.

Philadelphia Eagles – Washington Redskins (+4.5): Daha önce de dediğim gibi şu an belki de ligin en iyi takımı Eagles. Oyun kurucuları Wentz, geçen seneki en büyük eksikliklerinden olan üçüncü hak paslarında ve de derin toplarda da ilerleme kaydetmiş gibi gözüküyor. Savunmaları lig ortalamasında bir performans sergilese de derin paslar yemedikleri için rakibe büyük oyun fırsatı vermiyorlar pek. Öte yandan Washington temsilcisi geçen hafta zar zor bir galibiyet aldı. Bütün bunlar ne anlama geliyor biliyoruz: Azıcık öne çıkan takımın aşağı çekilmesi bu senenin trendi ve o yüzden Philadelphia temsilcisi şok bir yenilgi alıp ona biçilen payenin meşruiyetini sorgulatacak. Yoksa bu kadere boyun eğmeyen takımlara futbol tanrıları sakatlık yolluyor, inanmayan Wisconsin eyaletine sorsun.

Geçen haftanın tahminleri: 5-8-0

Sezon toplamı: 38-51-1

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Sessizliği Kırmak

Sessizliği Kırmak

3 sene önce
Kazanmak

Kazanmak

4 sene önce
Dönemler Üstü

Dönemler Üstü

4 sene önce