Geçen haftaki NFL yazısının başında takımlara dair beklentilerin, kısıtlı maç örneklemi sebebiyle ilk dört hafta boyunca nasıl sürekli tepetaklak olabileceğini açıklamıştım. Ben yazıyı yazarken ABD Başkanı Donald Trump henüz millî marşı protesto eden futbolculara “o… çocuğu” (son of a b…) diye hitap etmemiş ve onların takımlarından kovulmasını istememişti tabii. Buna karşılık NFL’in, bizzat Trump’ın kampanyasına maddi manevi destek veren takım başkanlarının dahi katılımıyla toplu protestoda bulunacağını öngörmek ise kesinlikle mümkün değildi. Protestoları desteklemediğini daha 24 Eylül tarihinde açıklamış bulunan “Amerika’nın takımı” lakaplı Dallas Cowboys’un bembeyaz sahibi Jerry Jones, çıktı oyuncularıyla birlikte marş okunmadan ve bayrak açılmadan hemen önce diz çöktü –bu “hem karnım tok olsun hem ekmeğim somun olsun”cu tavrın bile tribünlerce yuhalanması işin geldiği boyutu gösteriyor. Bütün maçları doğru tahmin ve analiz etsem dahi bu gelişmelerin yaşandığı bir NFL’i aklım hayalim alamazdı. İlerleyen günler ne gösterecek bilinmez, ama artık yıllarca gerek takım sahipleri, gerekse medya kompleksinin itinayla apolitik tutabilmiş olduğu NFL geldi siyaset meydanının tam ortasına diz çöktü.
Bu gelişmeler bambaşka bir yazının konusu olur –ki zaten sıcağı sıcağına onlarca tepki/tahlil gerçekleşti, üzerine biraz düşünüp toplumun/ligin yaşananları sindirmesini beklemek belki de şu aşamada daha sağlıklı olan tutum. O yüzden buna şimdilik virgül koyup, beklenti/performans kafa karışıklığının son haftasının panoramasına geçiş yapayım.
Üçüncü haftayı geride bırakırken artık takımların ciddi bir miktarının eti ne budu ne bir kanaat oluşmuş durumda. Örneğin New England Patriots’ın savunmadaki zaafları rakip tanımaksızın var olacak, fakat hücumdaki yaratıcılıkları ve silahları ışıldamaya başladı ve de hangi yolu gideceklerini bilemesek de gidebilecekleri yollar belirlendi az çok. (Patriots demişken, başantrenör Bill Belichick’in hazırlık maçlarında ve maç oynanırken rakiplerini nasıl analiz edip belirli set hücumlarında nasıl tuzağa düşürdüğünü anlattığı şu videoyu muhakkak izleyin işin teknik yönüyle ilgileniyorsanız. Belichick gelmiş geçmiş en iyi koç sıralamalarında ebediyen en üstlerde yer alacak.) Ya da Buffalo Bills’in savunma hüviyetinin belirli bir düzeyde olduğunu, Washington Redskins’in hücumdaki ilk hafta sendelemesinin geçici olduğunu az çok görmüş olduk. Bu takımlar 4. haftada saçma bir sonuç alırsa yeniden değerlendirmek gerekebilir, fakat an itibariyle potansiyellerine dair yeterli bir kanaat sahibi olmak mümkün.
Bir de ilk üç hafta aldıkları sonuçlardan hiçbir veriye ulaşmanın mümkün olmadığı takımlar var. Bunları gruplandırmak için Türk pop tarihinden biraz yardım alacağım:
- Grup: Aldatıldık-Reyhan
Aldatıldık, aldatıldık dünya böyle değil…
Denver Broncos (2-1): Daha geçen hafta sene başından beri Denver temsilcisini küçümseyerek ne kadar büyük bir hata yapmış olabileceğimden bahsederek günah çıkarmış, oyun kurucu (QB) Trevor Siemian’ı övmüştüm. Evet, Buffalo Bills’in savunmasının şüphe ettiğim kadar iyi olma ihtimali de geçen haftaki yenilgiye katkıda bulunmuş olabilir fakat esas ilgi çekici istatistik Siemian’ın ve de takımın 3. çeyreğin ortalarından itibaren yaşadığı inanılmaz düşüş. İlk 3 haftaki maçın son 4 Denver hücumunun neticeleri şöyle olmuş: 4 degaj (punt), 4 pas kaptırma, 2 4. hak başarısızlığı neticesinde top kaybı, 1 top düşürme, 1 kaçan saha golü. İnsan bazen baktığı hâlde göremiyor gerçekten.
Oakland Raiders (2-1): Bu takımın “baskın hücum performansı”nı överken gözden kaçırdığım bir istatistik oluştu: DVOA savunma sıralamasında ilk hafta yendikleri Tennessee Titans 23., 2. hafta yendikleri Jets ise 24. sırada. 3. hafta rakipleri, 3. sıradaki Washington Redskins olunca daha maçın ilk dakikasında QB Derek Carr saçma bir şekilde derin bir top deneyip pas kaptırdı, 2. çeyreğin başında bir tane daha derken ilk touchdown’larını maçın 41. dakikasında yapabildiler. Carr’ın 4 defa yere çalınması da cabası. Koşucu (RB) Marshawn Lynch 6 denemede 18 yarda ilerleyebildi vs. Demek ki hücumları o kadar da patlayıcı değilmiş.
Tampa Bay Buccaneers (1-1): İlk haftadaki maçlarının kasırga sebebiyle iptali zaten eksik veri anlamına geliyordu ama savunmalarıyla Chicago Bears’i öyle ezmişlerdi ki QB Jameis Winston’ın 1 touchdown, 2 yere çalınma, 30’da 18 pas isabetlik performansı gözden kaçmıştı. (En azından ben The Ringer yazarı Danny Heifetz gibi şampiyonluk favorilerinden biri ilan etmedim onları) Winston geçen haftaya kıyasla touchdown sayısını 1 arttırdı, hatta 10 da ekstradan isabetli pas verdi ama araya 3 tane pas kaptırma sıkıştırınca bütün bunlar anlamsızlaştı tabii. Hele ki ilk kaptırmadaki lakayt pası affedilemez nitelikte.
https://www.youtube.com/watch?v=CGOpvjNwJls
- Grup: Aşk Oyunu – Kenan Doğulu
Bir şöyle bir böyle derken kaçırıp harcarsın sevgileri…
Chicago Bears (1-3): Bildiğimiz tek şey QB Mike Glennon’ın kötü olduğu. Kanıt mı? Daha Perşembe gecesi yaptığı ve en az meşhur butt fumble kadar komik kick fumble (ayakmık? bu olmadı galiba). Evet, Bears kendisine senede 15 milyon dolar bayıldığı için bırakamıyor peşini ama yedekte oturan potansiyelli çaylak Michael Trubisky varken Glennon’da ısrarcı olmak hata. Şikago temsilcisi, tamamen koşucuları Tarik Cohen ve Jordan Howard’a bağlı bir hücum anlayışıyla ligin en yazı-tura takımı gibi durmakta.
Jacksonville Jaguars (2-1): Florida temsilcisinin (yoksa Londra mı demeliyim?) geride bıraktığımız üç maçta aldığı sonuçların beklenen handikaptan sapma ortalaması 28.83. Şimdiye kadar 20 sayıdan az farkla bitmiş maçları yok. QB Blake Bortles 2 pas kaptırma ve 1 top düşürme ile de oynayabilir, 4 touchdown ve sıfır top kaybı ile de. Bu bortlama potansiyeli ile Jaguars’a dair çıkarım yapmak güç, ki savunmaları da iyi mi kötü mü hâlâ daha bilmiyoruz çünkü Texans (artık yedek) QB’si Tom Savage’a ve önündeki muhafızları sakatlığa kurban gitmiş, 3 haftada 3 touchdown pasına karşılık 4 pas kaptırmış Baltimore Ravens QB’si Joe Flacco’ya karşı etkili istatistik yapmak manidar olmayabilir.
Gidiyorum bu defa bitti… derken
Houston Texans (1-2): Sezona büyük beklentilerle girmiş Texas ekibinin ilk haftaki felaket performansını 2. haftaki uykusuzluğa derman Cincinnati Bengals maçı galibiyeti izleyince bu sene Titans ve Jaguars’ın da olduğu AFC Güney bölgesinde şansları yok denebilirdi. Fakat Pazar günü Patriots’a karşı QB’leri Deshaun Watson istatistiklerinden çok daha etkileyici bir performans ortaya koydu (301 pas yardası, 22/33 isabet, 2 touchdown, 2 pas kaptırma, 2 yere çalınma) ve Tom Brady efsane son 2 dakika hücumlarından birini gerçekleştirmese bölgelerindeki rakipleriyle aynı galibiyet yüzdesine sahip olacaklardı.
Arizona Cardinals (1-2): QB Carson Palmer derin toplar atmak ve WR Larry Fitzgerald gelmiş geçmiş en iyilerden olduğunu pas tutarak hatırlamak suretiyle Dallas Cowboys karşısında Pazartesi akşamı ilk defa hayat belirtisi gösterdiler bu sezon. Palmer’ın tam 6 defa yere çalınması kötü haber, bunu yapanın zaten iyi olan Cowboys savunma hattı olması iyi haber, 6 defa yere çalındığı maçta Palmer’ın 29/48 pas atıp 325 yardaya ulaşması daha iyi haber. Yıldız koşucuları David Johnson sakatlıktan dönene kadar zayıf NFC Batı potasında kalabilirlerse (ki fiziğinden adam geçirmeme hususunda da yararlanıldığı için istediği performansı veremeyen hücum hattını da güçlendirecektir) sene başını unutturabilirler.
- Grup: Unutmamalı – Tarkan
Anılarla gönülleri hoş tutmalı avutabilmeli…
Pittsburgh Steelers (2-1): QB Ben Roethlisberger kariyerinin 14. yılında, yakında 36 yaşına basacak, şimdiye kadar 23 sakatlık geçirdi ve bu sene birkaç maç kaçırma ihtimali gayet kuvvetli. Şimdiye kadar istatistikî olarak ortalama bir performans sergilese de sahada duruşunda bir gariplik var. Bears’in kendisini ilk yere çaldığı pozisyonda, önündeki savunma hattı ona yeterince süre tanısa da topa yapışıyor ve hedeflerine gönderemiyor. Steelers DVOA sıralamasının en üstlerinde yer alıyor olsa da Chicago karşısında aldıkları mağlubiyet ağızda kötü tat bırakıyor. Şimdiye kadar vasat Cleveland Browns, 2. gruptaki Bears ve 3. QB’si ile sahaya çıkmış Vikings karşısında 3-0’lık rahat bir seri tutturmuş olmaları lâzımdı. Fakat Steelers bu, Big Ben bu, Antonio Brown ve Le’Veon Bell bu, elbet AFC’yi görecektir demek taratarın sıkıntısına ilk çare.
Seattle Seahawks (1-2): Sezon öncesinin en büyük favorilerinden Seattle ekibinin ilerlemediğini söylemek mümkün değil. Tennessee Titans karşısında QB Russell Wilson bu sene ilk defa rahat pas verme fırsatı buldu. Karşılarında pas baskısı sıralamasında diplerde yer alan Titans’ın yer alması mıydı sebep, yoksa Seattle’ın hücum hattı toparlanıyor mu kestirebilmek mümkün değil. Öte yandan en iyi yapmaları gereken şeylerden biri olan koşu savunmaları da rakibe yarda vermeye başlamış durumda, ki Titans 35 denemede 195 yarda aldı. Evet, gönül anıların hatırına “toparlanır Seattle” diyor ama gözü buna ikna etmek zor gibi. Ama işte Russell Wilson bu.
New York Giants (0-3): Giants’ın Playoff umutları neredeyse söndü. Neredeyse, çünkü dış açık (WR) Odell Beckham Jr. çıkıp son çeyrekte iki dakikada 2 touchdown yapabiliyor. Tehlikeli bölgedeyken 4. haklarında durdurulmasalar, ya da Eagles vuruşçusu (kicker-K) 61 yardadan saha golünü bulmasa Giants gündemi bambaşka olabilirdi. Neticede savunma olsun, hücum olsun takımın altyapısı ve tarihsel rakamları ortada, o yüzden insan kolayca silemiyor. Sezona 6 mağlubiyetle başladıkları 2013 senesini bile 7 galibiyetle bitirebilmiş bir takım Giants. Belki de ihtiyaçları olan şey bir başantrenör değişimidir.
Özel mansiyon: Yaz Aşkım – Ege
Biteceğini bile bile bu aşka başlamam…
Green Bay Packers (3-1): NBA için “süperstar ligi” denir zira basketbol beş kişiyle oynanan bir oyun ve de sahada efsanevi bir oyuncu varsa o takımın yarışmacı hüviyeti oluyor ister istemez çoğu durumda. Amerikan futbolu böyle bir spor değil, en azından olmamalı ama Packers oyun kurucusu Aaron Rodgers sene başından beri inanılmaz işler yapıyor. İlk iki haftada 9 sayı bulabilmiş Bengals ekibine 24 sayı veren, rakibi elini kolunu sallayarak istediği an birkaç koşu yardası alabilir intibası uyandıran savunmasına rağmen takımını 21-7’den alıp geri getirdi. Yetmezmiş gibi kariyerinin hem ilk uzatma galibiyetini, hem de ilk en az 6 kez yere çalındığı maç galibiyetini aldı. Bu pas baskısı yüzünden kariyerinin ikinci pas kaptırma touchdown’unu (pick-6) verdiğini de eklemek lâzım. Tüm bu başarıyı da ilk çeyrekte koşucu Ty Montgomery’yi kaburga sakatlığına kurban verdikleri maçta, sadece pas tehditiyle, dış açığı Jordy Nelson’ı saçma sapan açılardan touchdown paslarıyla buluşturarak yaptı. Arada başantrenörü Mike McCarthy’yi kötü hücum seti tercihi nedeniyle kalaylamayı da ihmal etmedi. Packers’ın bu galibiyet yüzdesini sürdürmesini beklemek hayalperestlik olur, hem de bu kalabalık sakatlık listesiyle, ama işte her yaz aşkı kötü bitmiyor, inanmayan John Travolta ve Olivia Newton-John’a sorsun.
Haftanın kaybedeni: Hakemler
“Bilirsiniz ben hakem konuşmayı sevmem” ama yani aynı haftada hem maçın kaderini belirleyen bir 49ers aleyhine hücüm pası ihlali cezası, hem Broncos için maçın sonu anlamına gelen şu ceza (NFL=N’ayır, Fazla Laubalisin!), hem de Seahawks açık savunmacısı Richard Sherman’ın bütün uğraşına rağmen maçtan atılmaması gerçekleşince bu mevzuya değinmemek olmuyor.
Haftanın en güzel beş hareketi
4- Indianapolis Colts QB’si Jacoby Brissett’in dans ederek gol bölgesine süzüldüğü touchdown.
1- Cardinals dış açığı Larry Fitzgerald’ın şu inanılmaz pas tutuşu.
Maç boyu başarı ödülü: Odell Beckham Jr.’ın her iki touchdown’ı ve sonrasındaki sevinç gösterileri (birincisi, ikincisi)
Haftanın Sabri Bey n’apıyorsunuz anı: Steelers’ın saha golü denemesinin bloklanması, devamında topu kapan Bears açık savunmacısı Marcus Cooper’ın erken sevinmeye başlayıp touchdown’ı yapamaması, devamında Steelers savunmacısı topu dışarı çeldiği için ceza yemesi fakat takımın soyunma odasına gitmiş olması, koşarak geri gelmeleri, Bears bu avantajdan hızlıca yararlanmaya çalışırken yanlış set başlangıcı ceza yemesi ve de saha golü denemeye mecbur kalması.
Haftanın tahminleri:
(Yukarıda uzun uzadıya incelediğim takımların maçlarına dair açıklamaları kısa tutacağım. Bir de bu hafta genelde en saçma gelişmelerin yaşandığı haftalardan biri olduğu için tahminlerime ekseriyetle güvenmiyorum. O notu da düşeyim.)
Green Bay Packers – Chicago Bears maçı aslında beklediğim gibi geçti ama nihai tahmin tutmadı. Glennon’ın yaptığı top düşürme, ki düşürme bile değil aslında teknik olarak, bu seneye dair “çekim hataları” videosunun en popüler sahnelerinden biri olacak.
Miami Dolphins – New Orleans Saints (-3): Tuzak maçlarıyla dolu haftanın ilk öyle müsabakası. Dolphins sene başından beri kendilerini en hafif tabirle “kötü” diye tasvir ettiğim Jets karşısında sahadan silindi, Saints ise nihayet kötü savunmasını zorlayamayacak bir rakip buldu karşısında Panthers ile ve de rahat bir galibiyet aldı. Miami ekibinin Chargers karşısında da galibiyeti kaçan saha golüyle kurtardığını düşünürsek, DVOA sıralamasında 22. hücumları ve 28. savunmaları Saints karşısında varlık gösterememeli. Ama işte şok yenilgiden çıkıp kendi seyircisi önüne çıkan takımın karşısında ilk galibiyetini alıp biraz moral bulmuş takım olunca üç ihtimalli maça dönüyor. Gene de akıl mantık Saints bu maçı da alır diyor. Hele ki Dolphins 40 üzeri pas deneyerek maç kazanma planında bir değişiklik yapmazsa.
New England Patriots (-9)– Carolina Panthers: Panthers cephesinde işler pek iyi gitmiyor. Planlanmış, dans içeren vs. sevinç gösterileriyle bilinen QB Cam Newton geçen hafta yaptığı touchdown’u daha çok Burak Yılmaz usulü bir hırsla kutladı; zaten maçı da 3 pas kaptırma ve 4 yere çalınma ile tamamladı. İlk iki hafta iyi bir savunma performansı göstermiş Panthers, patlayıcı Saints koşucu ve dış açıkları karşısında da çaresiz kaldı ve 22/29 pasa 220 yarda verdi, hatta hat destekçisi (KB) Luke Kuechly kenar yönetimiyle bu çaresizlik yüzünden ufak bir tartışma yaşadı. Patriots cephesinde de asayiş tam berkemal diyemeyiz. Texans karşısında 14 sayı ile favori gösterilen takım maçın hiçbir anında farklı galibiyet alacakmış gibi bir intiba uyandırmadı. Şu an ligde Saints’ten daha kötü bir savunmaya sahip olan takım varsa o da Patriots, savunma hattı hiçbir şekilde pas baskısı uygulayamıyor, derin toplara izin veriyorlar. Soru hangi ihtimalin daha fazla olduğu: 2014-2015 sezonundan beri sadece 4 maçta (bunların biri son hafta müsabakası, diğeri de hücum engelli Giants’a karşı) rakibini 20 sayı altında tutabilmiş Saints’e karşı 13 sayı yapabilen Panthers’da Cam Newton beklenen rönesansını mı yaşar, yoksa Patriots hücumu erkenden sayıları bulup maçı Panthers’ın eriminden mi çıkarır? Ben ikinci ihtimali seçiyorum.
Dallas Cowboys – Los Angeles Rams (+6): Cowboys yukarıda Tarkan torbasına dahil olmamaktan Pazartesi gecesi Arizona karşısında aldığı galibiyetle kurtuldu ama bu geçen seneki seviyelerine geri döndüler anlamına gelmiyor. Rams açısından bakarsak; QB Jared Goff geride bıraktığımız sürede bu sene en azından vasatın üstünde bir performans sergileyebileceğini kanıtladı. Üzerinde zaman baskısı olmadığı sürece doğru kararlar veren ve maçı idare edebilen bir oyun kurucu. Cowboys koşu savunmasında 13. sırada yer alsa da bunda Giants ve Johnsonsız Cardinals ile oynamış olmaları etken olmuşsa eğer, Rams RB’si Todd Gurley’nin sıradan bir performansı dahi maçı yakın tutmalarına yardımcı olacaktır. Cowboys hücumunun da “emniyet supabı” bir dış açığı olmaması sıkıntısı sürüyor (Dez Bryant son maçı 12 yarda ile tamamladı, Brice Butler’ın sürpriz 90 yardalık performansı ile varlık gösterebildiler pas oyununda sadece). Bu faktörlere bakınca 6 sayılık handikap Rams’e yeter gibi.
Minnesota Vikings – Detroit Lions (+2): Vikings’i Kenan Doğulu torbasına koymamamın sebebi, oyun kurucu sakatlığı gibi ellerinde olmayan gelişmelerin kurbanı olmalarıydı. Fakat 2. hafta Sam Bradford’sız sahadan silindiler derken 3. QB’leri Case Keenum’ın 25/33 pas isabeti, 369 yarda ve 3 touchdown’lık performansı ile Tampa Bay’i sahadan sildiler. Dış açıkları çaylak Stefon Diggs ve geride bıraktığı 3 senede pek ismini duyurmamış Adam Thielen’ın toplam 271 yardalık performansı izleyenlerin gözlerini fal taşı gibi açtı. Fakat karşılarında sene başından beri kompetan bir futbol oynayan, Falcons karşısında aldıkları galibiyeti son saniyede –haklı olarak- iptal edilen Golden Tate touchdown’ı yüzünden kaybetmiş olan Detroit ekibi var. Case Keenum trenine henüz bilet almıyorum ben.
Houston Texans – Tennessee Titans (-2.5): Gene bir tuzak maç. Şimdiye kadar Houston’ın potansiyel dirilişini övüp, Tennessee savunmasını yerdikten sonra gidip Titans’ı handikapa rağmen seçmek tutarsız gelebilir fakat gözlerimi kapatıp hislerimi dinlediğimde Watson’ın külkedisi masalında saatin gece yarısı olduğunu belirten gong seslerini duyuyorum. Tahminim tutmazsa alt komşunun saatine atacağım suçu.
New York Jets (+3) – Jacksonville Jaguars: Geçen hafta 11 tane deplasman favorisinden sadece 3’ü handikapı kurtarmışken, bu hafta gene üst üste deplasman favorilerini seçmeyeceğim yo hayır. Gayet iyi bir takım olduğunu öğrendiğimiz Buffalo Bills’e direnmiş, kendi evinde oynadığı ilk maçta Dolphins’i ezip geçmiş Jets’in maçı kazanma ihtimalini hiç de az görmüyorum. Rakipleri de Londra’da 37-0 öndeyken degaj feyki atıp skoru 44-0’a çıkaran Jaguars. Amerikan futbolu tanrıları bu tür kibir gösterilerini sevmez. Şaka bir yana, Jets’in hat destekçisi oyuncularıyla giriştiği bambambam (blitz) savunma modeli işliyor gibi. Bortles’ın en sevmediği durum gerçekleşebilir.
Cleveland Browns – Cincinnati Bengals (-3): Şu maç üzerine iki satır analiz yapmak dahi işkence. İki galibiyetsiz takımdan biri ilk galibiyetini alacak. En azından savunması iyi (pas baskıcısı Carl Lawson’a dikkat), sakatlık listesi daha kısa, hücum silahları kağıt üzerinde daha etkili ve yeni hücum koordinatörü göreve başladıktan sonra Packers’ı epey zorlamış Bengals’ı seçiyorum ama yani.
Baltimore Ravens (+3) – Pittsburgh Steelers: İki tane normal şartlarda çok iyi savunma takımının mücadelesinde Ravens’ın iç muhafız sakatlıkları ciddi bir dezavantaj. Fakat Londra’da rezil olmuş Ravens’in kendi seyircisi önüne ekstra motivasyonla çıkacak olması, Pittsburgh’ün Baltimore deplasmanında en son 4 sayıdan fazla farkla kazandığı maçın 2002 senesinde, tam 14 maç önce gerçekleşmiş olması gibi etkenler beni Ravens’a yaklaştırıyor. Pittsburgh’e dair endişelerime yukarıda koca bir paragraf ayırmıştım zaten. Neticede bir başka ortada maç.
Atlanta Falcons – Buffalo Bills (+8): Buffalo savunmasının kamuoyu gözünde rüştünü ispatlaması için daha ne yapması gerekiyor bilmiyorum ama Falcons’ın bu maç 8 sayı farkla favori olması gerçekten garip. Ayarlanmış istatistiklere göre koşuculara en az yarda veren 3. defans, 3 hafta boyunca 10 yere çalma barajını geçmiş 8 defanstan birisi mevzubahis olan. Geçen hafta Denver maçından önce savunmayı abartıyorum endişesi yaşamıştım ama Siemian’ın alevini de gayet güzel söndürdüler. Aynı hayatı iki defa yapmayacağım. Atlanta’nın hücum silahları yadsınamaz tabii ama Detroit’e karşı direkten (çizgiden?) dönmüş Atlanta’nın rahat galibiyet almasını beklemek garip geliyor.
Tampa Bay Buccaneers – New York Giants (+3): Soru şu: Giants’ın sezona 0-4 başlama olasılığı mı daha yüksek, yoksa Beckham’ın, Vikings QB’si Keenum’a bir Brady, bir Rodgers performansı verdirmiş Bucs savunmasına karşı coşma olasılığı mı? Eli Manning, pas savunmasında ligin son sırasında yer alan Tampa Bay’e karşı da vasatın altında oynarsa emekliliğini isteyip abisinin yanına yerleşir zaten. Bucs RB’si Jacquizz Rodgers’ın 100+ yarda koşup bu alanda 20. sırada yer alan Giants savunmasının dengesini bozması ihtimali de var ama gönlüm New York ekibine kayıyor son tahlilde.
Los Angeles Chargers – Philadelphia Eagles (+2.5): Los Angeles temsilcisinin sahaya koyduğu oyuna bakınca hiç maç kazanamamış olmasını akıl almıyor, ama en azından geçen hafta son dakikada trajik bir şekilde kaybetmek yerine ilk çeyrekten iki tane pas kaptırarak başlayıp işlerini sağlama aldılar. QB Philip Rivers’ın geçen hafta martıya ekmek atar gibi rakibe 3 tane pas atmış olması hoş değil. Zaten Chargers’ın kendi evinde oynadığı maçlar deplasman maçı gibi geçiyor taraftar azlığı sebebiyle. İki denk güce sahip takımın mücadelesinde ev sahibinin 2.5 sayıyla favori olması çok normal, fakat lanetli Chargers’dan ve bu koşullardan bahsediyoruz. Eğer geçen hafta aldıkları efsane galibiyetin rehavetiyle ülkenin bir ucundan öbür ucuna seyahat edecek olan ve de önemli koşucuları Darren Sproles’u diz bağı sakatlığına kurban vermiş Eagles’ı da yensinler bari demek için kendimi zorlasam da olmuyor, olmuyor. Haftanın en tuzaklı maçlarından birisi bu ama.
Arizona Cardinals (-6.5)– San Francisco 49ers: Arizona’nın geçen haftaki hücum kıpırdanması üzerine ligin en kötü savunmalarından birine karşı oynayacak olması, ve de bu maçın sezonlarının en kritik maçlarından biri olması beni onlar adına umutlandırıyor. Oyun kurucusu Brian Hoyer olan bir takımın iki maç üst üste hücum patlaması yaşama ihtimali de düşük. Hem psikolojik, hem istatistik olarak ibre Arizona galibiyetini gösteriyor. Fakat 10 günlük istirahatten çıkan bir 49ers, ve de başantrenörlük koltuğuna ısınmış hücum dehası Kyle Shanahan gelip de bir sürpriz yaparsa şaşırmamak lâzım zira en nihayetinde Cardinals’dan bahsediyoruz.
Denver Broncos – Oakland Raiders (+3): Reyhan torbası derbisi! Bu maçta favori olmayanı seçmek mantıklı hamle. Siemian vasataltı Raiders savunmasına karşı ilk iki haftaki kıpırdanmasını yaşarsa Denver farklı galibiyet de alabilir; Lynch dominant Denver koşu savunmasını ezer de daha kötü oldukları pas savunmasında da Carr’ın önünü açarsa Raiders galibiyete rahatça uzanabilir, hele ki Siemian’ın yukarıda incelediğim berbat maç sonu performansı düşünülürse. Galibiyet ibresi Denver’dan, handikap ibresi Raiders’dan yana.
Seattle Seahawks – Indianapolis Colts (+13): Indiana temsilcisinin sürücü koltuğuna QB Jacoby Brissett oturduğundan beri fena olmayan bir performans sergiliyorlar. Evet, hücumda hâlâ daha DVOA’ye göre son sıradalar ve de Seattle savunmasının gücünü düşününce pek de sayı bulamazlar demek doğal. Öte yandan gölgede kalan bir data, Colts savunma hattının lig ortalamasının üstünde işler yapıyor olması ki karşılarında ligin en kötü hücum hatlarından biri bulacaklar. En fazla 10 sayılık bir fark daha makul geliyor kulağıma bu maç için her ne kadar çok çok yüksek ihtimalle Seattle galibiyetiyle neticelenecekse de.
Kansas City Chiefs – Washington Redskins (+7): Haftanın tartışmasız en iyi maçı Pazartesi gecesine kalmış durumda. Sezona üç etkileyici galibiyetle başlayan Chiefs için en büyük soru işareti, RB Kareem Hunt’ın patlayıcı koşularını sürdürüp sürdüremeyeceği olacak. Zira Washington ekibinin Raiders’a uyguladığı pas baskısı fazlasıyla etkileyiciydi, her ne kadar Chiefs QB’si Alex Smith baskı altında akıllı kararlar alabilen bir oyun kurucu olsa da o kanalın tıkanması Kansas’ı alternatifler aramaya yöneltebilir. Bilakis o baskının bertaraf edilmesi Tyreke Hill’in toz yutturucu koşularına atılmış derin toplar anlamına da gelebilir. Pazartesi gecesi maçlarının dinamiğini de düşününce, çekişmeli ve son dakikaya kadar gidip gelen bir maç beklemek mümkün, bu açıdan bakınca da Redskins’in lehine olan 7 sayılık handikap göze hoş görünüyor. Fakat bu tahminin yanına kocaman bir ünlem işareti koymak lâzım: Cousins’ın eşi hamile ve doğum hazırlıkları dolayısıyla Cuma günkü antrenmana katılmadı. Ne olursa olsun maçta oynayacağını söylemiş olsa da, Cousins gibi duygusal bir oyuncunun konsantrasyonunun bu gelişmelerden olumlu yahut olumsuz yönde ciddi boyutta etkilenmesi gayet ihtimal dahilinde.
Geçen hafta tahminleri: 7-9-0 (Bilinen-bilinmeyen-handikapın tam tuttuğu)
Sezon toplamı: 21-25-1