Sebastien Ogier, 18 Nisan 2010’da Türkiye Rallisi’nin son etabını kazandığında, herkesin aklında soru işaretleri vardı. Zira ertesi sezon Dünya Ralli Şampiyonası’nı (WRC) ülkemizde izleyip izleyemeyeceğimiz tam bir muammaydı. Nitekim 2003’te WRC takvimine alınan yarış, 2007 ve 2009’da çeşitli sebeplerden dolayı takvimdeki yerini kaptırmış ve beklentiler tam anlamıyla yerine getirilememişti. Sonunda korkulan oldu ve Ogier’nin o gün Ballıca’da kazandığı etap, Türkiye’de koşulan son WRC etabı olarak tarihteki yerini aldı.
Ogier’nin etap, Sebastien Loeb’ün ise yarış galibiyetini aldığı o günden beri WRC’de çok şey değişti. Loeb, 2012 sezonunun sonunda bayrağı Ogier’ye teslim edene kadar, Ogier de bayrağı teslim aldıktan sonra şampiyonluğu kimselere bırakmadı. Halef-selef Sebastien’ler Dünya Ralli Şampiyonası’na ambargo koyarken istisnasız her sezon öncesinde Türkiye’nin şampiyonaya geri döneceği iddiaları ortaya atıldı ancak ne yazık ki bu iddiaların hiçbiri sonuca ulaşamadı. Ta ki 21 Eylül 2017’ye kadar…
Süreç
Türkiye’nin 2018’de takvime geri döneceğini 21 Eylül 2017 günü öğrendik ancak bu, neredeyse iki yıllık, meşakkatli bir sürecin meyvesiydi. 5 Aralık 2015’te, 4 kez Türkiye Ralli Şampiyonu Serkan Yazıcı, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu’nun (TOSFED) başkanı seçildiğinde, herkes Formula 1 ve Dünya Ralli Şampiyonası’nı yeniden ülkemizde izlemenin hayalini kurmaya başlamıştı. Serkan Yazıcı gibi sporun içinden gelen bir ismin, mevcut sorunlara çözüm getirebileceğine inanılıyordu.
Yazıcı, kendine duyulan güveni boşa çıkarmadı. Göreve gelişinin hemen ertesi ayında Cenevre’de, Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA) Başkanı Jean Todt’la görüşerek Dünya Ralli Şampiyonası’nı Türkiye’ye geri getirebilmek için ilk somut adımı atmış oldu. Nitekim sezon ortasında yayınlanan taslak takvimde Türkiye de kendine yer buldu ancak ülkedeki siyasi gerilim ve yaşanan üzücü hadiseler nedeniyle takımlar Türkiye’ye gelmek istemedi.
Ülkedeki siyasi ortamın ‘’görece’’ durulması ve Polonya’nın takvimden düşüşünün ardından Türkiye, 2018 için ciddi bir aday haline geldi ve ardından olaylar çok hızlı bir şekilde gelişti. Türkiye, Polonya’nın çıkışıyla takvimde oluşan boşluğu, doğrusunu söylemek gerekirse beklenmedik bir hızla doldurarak kendini 2018 takvimine atmayı başardı.
Ülkemizi son iki senedir Avrupa Ralli Şampiyonası’nda(ERC) temsil eden Ford Castrol Team Türkiye Takım Patronu Serdar Bostancı, M-Sport’un da Türkiye’yi 2018 takviminde görmek isteyenler arasında yer aldığını belirtiyor:
“Bildiğiniz gibi WRC’de takvim oluşturulurken takımların fikirleri çok önemli bir yer tutuyor. M-Sport’un patronu Malcolm Wilson Türkiye’yi WRC takviminde görmeyi çok istedi. Hatırlarsanız geçen sene Türkiye’de yaşananlardan dolayı Volkswagen, buraya gelmeye sıcak bakmamıştı. Ancak Ford için durum böyle değil. Türkiye’de çok etkin bir firma ve burayı önemli bir pazar olarak görüyorlar. Firmanın en büyük fabrikalarından biri Kocaeli’de. Dolayısıyla fabrika takımı ve bir nevi ev sahibi olarak burada yarışmayı çok kıymetli buluyorlar. Biz de çok aktif olamasak da Türkiye’nin takvime dönüşü için elimizden geleni yaptık. Ancak her şeyden önce bu işin mimarı, federasyon başkanımız Sayın Serkan Yazıcı’ya minnettarız, bunun gerçekleşmesi için başından beri çok emek verdi.”
1999 Çin Rallisi’ni altıncı tamamlayarak Dünya Ralli Şampiyonası’nda puan alma başarısı gösteren ilk Türk pilot olan Volkan Işık, önceki tecrübeleri de göz önünde bulundurarak WRC’nin geri dönüşüyle ilgili temkini elden bırakmıyor:
“Doğrusu WRC eski heyecanından biraz uzak. Gitmesi biraz soğuttu insanları. Defalarca gitti geldi, gitti geldi… İlk geldiğinde beklentiler farklı ve fazlaydı tabii. Bu yüzden o dönem istediğimizi tam olarak alabildiğimizden şüpheliyim, biraz hayal kırıklığı oldu bence. Ama tabii WRC’nin geri dönmesi her halükarda önemli bir tanıtım ülkemiz için...”
Peki Ya Şimdi?
WRC’nin dönüşü; Türk motor sporları hayranlarının uzun süredir beklediği bir müjdeydi. Ancak önceki seferlerden de tecrübe edildiği üzere, iş takvime girmekle bitmiyor. Aksine, asıl yorucu ve ellerin taşın altına konması gereken süreç şimdi başlıyor. Gelecek yılın 13-16 Eylül tarihleri arasında WRC’ye ev sahipliği yapacak Türkiye’nin, geçmiş tecrübelerindeki eksiklerini, hatalarını kapatması için tam bir yılı var. Bu sürenin kısa mı, yoksa uzun mu olduğunu, çalışmaların yoğunluğu ve bu işe verilen değer belirleyecek. Volkan Işık, Türkiye için en önemli hedefin WRC’de kalıcılık sağlamak olduğunu ve bu kez daha iyi bir yarış organize edileceğini düşünüyor:
“Bu seviyelerde her şeyden önemlisi kalıcı olabilmek. Sporcu yarıştırıyoruz tamam ama sadece bununla olacak iş değil. WRC’nin dönüşünü sadece motor sporları camiası önemsiyor. Bu heyecanı halka yayamadığınız sürece bunun pek bir manası yok bence. Organizatörler, sporcular, sponsorlar, halk… Kısacası herkes elini taşın altına koymalı. 7 yıl önce WRC’yi kaybetmemizin sebebi, sahip çıkamamamızdı. Serkan’ın kişisel gayreti çok önemli ama bu sadece 1-2 kişinin altından kalkabileceği bir iş değil.
Bence önceki yarışlardan daha iyi bir şey üretmemiz mümkün çünkü ekip artık tecrübeli, bu işin nasıl yapılacağını çok iyi biliyorlar. Marmaris de doğru seçim, zaten başka bir alternatif de yoktu doğrusu. Serkan bunu önceden düşünüp tedbirlerini almıştır.”
WRC’nin gelişi hem pazarlama, hem de sportif anlamda Türkiye ve Türk motorsporları için önemli bir gelişme. Bu gelişmeden en çok memnun olanların başında da şüphesiz ki Serdar Bostancı geliyor. Yazının yazıldığı günlerde ERC sezonunun son ayağı olan Letonya Rallisi testlerini gerçekleştiren Ford Castrol Team Türkiye’nin patronu Serdar Bostancı, WRC’nin ülkemize gelmesinin kendileri için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyor:
“Bizim gibi yurtdışına açılan bir takım için çok ümit verici. Bu bakımdan WRC’nin dönüşü F1’in dönüşünden bile daha önemli bence. Çünkü yarın öbür gün F1’e dönsek bile kısa vadede oraya pilot gönderebilmemiz pek olası değil. WRC ise lokal pilotlar için çok büyük önem arz ediyor. Örneğin federasyon başkanımız Serkan Yazıcı zamanında bizim pilotumuzdu ve 13 sene önce Türkiye Rallisi’nde ilk 10’a girmiştik.
2018 için stratejimizi değerlendireceğiz. Bu seneki planlarımızda olmamasına rağmen Marmaris’te Ford R5’leri deneme kararı aldık. Bir ihtimal kendi evimizde WRC araçlarıyla da yarışabiliriz ancak bildiğiniz üzere, WRC Türkiye’den gittiğinden beri yönetmelikler fazlasıyla değişti. Artık paranızla bile zor alıyorsunuz araçları. Yine de yapabileceğimizin en iyisini yapacağız.”
5 kez Türkiye Ralli Şampiyonu, Neo Motorspor pilotu Yağız Avcı, 2010 Türkiye Rallisi’nde parkurda yer alan isimlerden biriydi. O sene yarışı bitirme başarısını gösteren Avcı da, WRC’nin ülkemize dönüşünü olumlu karşılayan isimlerden biri. Sözü kendisine bırakalım:
“WRC’nin geri dönüyor olması sporumuz adına önemli bir gelişme. Umarım bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirerek eskisinden daha uzun soluklu hale getirebiliriz. Bu, hem ülke tanıtımına, hem de sporumuzun ülkemizde tanınmasına önemli katkılar yapacaktır. WRC gibi büyük bir organizasyonun ülkemize geliyor oluşu biz sporcular için de eşsiz bir fırsat. Zira kendimizi, kategorilerinde dünyada en iyi isimlere karşı test etme şansını yakalıyoruz. Kısacası hem organizasyon hem de sportif anlamda kendimizi geliştirmemiz önemli bir fırsat. Kişisel olarak konuşmak gerekirse, Marmaris Rallisi’ni geçen sezon ilk kez düzenlendiğinde kazanmıştık ve bu sezon büyük önem arz ediyor bizim için. WRC’nin de gelecek sezon Marmaris’te düzenleneceğini düşünürsek, bu seneki yarış bir nevi prova olacak. En büyük isteğim gelecek sene Marmaris’te WRC otomobiliyle yarışabilmek.“
Yazının başında da belirttiğimiz üzere, Türkiye Rallisi ilk denemesinde 2007 ve 2009’u boş geçmiş, bu yüzden de kalıcılık konusunda istenen seviyeye bir türlü ulaşamamıştı. Bugünlerde S Sport’ta Formula 1 spikerliği yapan Serhan Acar, Türkiye’nin ilk WRC macerasını en yakından gözlemleyen kişilerden biriydi:
“WRC’nin 8 yıl aradan sonra yeniden Türkiye’ye dönüyor oluşu çok iyi haber. Ancak gelecek seneki takvimde bulunmamız, aday ERT (Avrupa Ralli Kupası) yarışının başarısına bağlı. Zamanında WRC ilk kez, üç sene üst üste organize edilen Anatolian Rally organizasyonlarından sonra gelmişti. Bu prova yarışını başarılı şekilde yaptıktan sonra da, gelecek sene için şimdiden çalışmaya başlamak lazım. Daha önce bütün uluslararası yarışlarda çalışmış biri olarak, organizasyonu en zor olanın WRC olduğunu söyleyebilirim. Kısacası kalıcı şekilde takvimde yer almak için önümüzde zorlu bir süreç var. Ama doğrusu, yarışı yeniden takvime sokmak bile büyük başarı oldu şu ana kadar. Umarım organizasyonları layığıyla yapabilir ve takvimin daimi yarışlarından biri hâline gelebiliriz.”
WRC, zamanında Türkiye’ye ilk geldiğinde ne kadar büyük ses getirdiyse, gidişi de bir o kadar sessiz sedasız oldu. Böylesine önemli bir organizasyonu sadece motor sporları camiasının önemsemesi, sponsor desteğinin hiçbir zaman yeterli olmaması, ralli heyecanını geniş kitlelere yaymamak/yayamamak, Türkiye’nin WRC hikayesini eksik bırakmasına mal olmuştu. Şimdi önümüzdeki soru; öncekinden daha iyi bir iş çıkarıp takvimde kalıcı bir yer elde etmek mi, yoksa 1-2 sene ortalama bir yarış organize edip, yeniden sessiz sedasız şekilde zirveden aşağıya inmek mi istediğimiz olacak. Bundan bir sene sonra, bu soruya istediğimiz cevabı verebilmek umuduyla, 16 Eylül 2018’de görüşmek üzere…