Serie A’nın son haftasında kendi sahasında Lazio ile Şampiyonlar Ligi’ne kalabilmek için büyük bir final maçına çıkan Napoli’nin bol drama barındıran maçtan aldığı 4-2’lik mağlubiyetten sonra Rafael Benitez medyaya herhangi bir açıklama yapmadı. Dolayısıyla İspanyol teknik adamın en azından Napolili taraftarlara bir veda etmesi gerekiyordu ve Benitez bunu resmi internet sitesi aracılığıyla yaptı. Bu ayrılık zaten son iki haftada çıkan haberler sonrasında kesinleşmişti. Bunu engelleyebilecek şey Napoli’nin Avrupa Ligi’ni kazanmasıydı ve Dnipro buna izin vermemişti. Belki o şampiyonluk gelse bile değişen bir şey olmayacaktı. Ama Benitez’in Napolili taraftarlara söylediği gibi iki senelik bir serüvenin sonuna geldi ve artık yenilerinin başlama zamanı. İki taraf için de…
2013’te Walter Mazzarri’nin yerine Napoli teknik direktörlüğüne getirildiğinde Rafael Benitez’in arkasındaki destek çok büyüktü. İspanyol, dünyanın en iyi taktisyenlerinden biri olarak gösteriliyordu ve kariyerinde çok büyük başarılar mevcuttu. Dolayısıyla Napoli’ye aradığı şampiyonluğu kazandıracak kişi o olabilirdi. Aurelio De Laurentiis’in ya da taraftarların böyle düşünmesinden doğal bir şey yok. Ama iki senede elde edilenlere baktığınız zaman, elde geçtiğimiz sezon kazanılan bir İtalya Kupası’ndan başka bir şey mevcut değil. Walter Mazzarri’nin de Napoli’ye hediye ettiği İtalya Kupası.
Biraz Benitez, biraz Roma
Ortaya çıkan bu sonuçta Rafael Benitez’in hataları mutlaka var. Ama bu sezonla birlikte kendi üst seviyesini de aşarak zirve oyuncuların arasına dalan Juventus’un bunda payı yok mu? Eh, biraz var gibi. Mazzarri’nin lig ikincisi olarak bıraktığı Napoli’yi Benitez’in bir kez üçüncü, bu sezon da beşinci yapması İspanyol’un hanesinde başarı olarak yazmayacak. Ama Mazzarri’nin zamanında Serie A’da bir rol oyuncusu bulunmayan Roma şehrinin son iki sezonda iki takımıyla gelmesine ne diyeceksiniz? Kısmen Benitez’in şanssızlığı. Dolayısıyla Benitez ligde elde edemediklerini tolere etmek için bir kez daha Avrupa’ya ihtiyaç duydu ve üstün yetenekleriyle başarıya yine çok yaklaştı. Ama Gonzalo Higuain’ın iki maçta karşı karşıya beş tane pozisyon harcamasının ve Dnipro’ya attığı iki golü de hakemlerin hediye etmesini muhtemelen hesap edemezdi. Süreç onu Napoli’de başarısız kıldı ama orada devam etmiyor olmasının nedeni daha çok Benitez’in Florentino Perez’in cankurtaran simidi olmasında gizli.
Siz bu yazıyı okurken muhtemelen Benitez, Real Madrid’in yeni teknik direktörü olarak açıklanmış olacak. Ya da bu birkaç saat sonra gerçekleşecek. Ama gerçek şu ki İspanyol teknik adam, kariyerinde ilk kez büyük bir ligin en büyüklerinden birinde teknik direktörlük yapacak. Sınırsız bir gücü daha önceki deneyimlerinde hiç hissetmemiş olan Rafa’nın ortaya çıkaracağı şeyi görmek için birkaç aya ihtiyacımız var ama onun önceki yaşanmışlıkları bu konuda bize birkaç fikir verebilir.
Real’de ne yapar?
Benitez’in Real Madrid’deki başarısını belirleyecek birkaç konu var. Bunlardan en önemlileri transfer, bireysel yönetim ve rotasyoncu yapısı. Liverpool döneminde en çok eleştirildiği konulardan biri olan transfer problemi Real Madrid’de o kadar büyük bir sıkıntı yaratmayabilir. Zira elinde çok daha büyük bir kaynak bulunacak ve daha da önemlisi üstünde transfer yaparken teknik adamların fikirlerine pek önem vermeyen Florentino Perez olacak. Kaldı ki Napoli döneminde bu konuda gelişim gösterdiğini de kanıtladı. Gonzalo Higuain, Jose Maria Callejon, David Lopez, Kalidou Koulibaly, Raul Albiol ve Manolo Gabbiadini gibi başarılı transferlerin yanında Ivan Strinic, Jorginho ve Dries Mertens gibi henüz kendisini gösterememiş olan oyuncuları da takıma getirdi. Ama Juventus ve Roma’dan sonra Napoli şu anda kadro profili olarak İtalya’nın en güçlüsü ve bunun oluşumu Rafael Benitez’in yönetimi altında gerçekleşti.
Rotasyon, rotasyon…
Rotasyon hastalığı muhtemelen Real Madrid’de de en çok eleştiri aldığı konulardan biri olacak. Kariyeri boyunca gittiği her takımda rotasyona önem veren ve bundan hiç vazgeçmeyen Benitez’in çok daha hassas dengeler gözetmesi gereken Real Madrid’de bu anlamda işi pek kolay görünmüyor. Rotasyon yapma nedeni olarak oyuncuların dakikalarını azaltarak genel yıpranma paylarını aşağı düşürmek, haftada 2-3 maç oynamanın fiziksel performanstaki düşüşleri etkilemesini önlemek ve kadro içi rekabeti oluşturarak oyuncuların performans seviyesini artırmayı öne çıkardığını belirten Benitez’in bunu en başarılı bir şekilde kullandığı takım muhtemelen Valencia’ydı. İlk şampiyonluğunda ilk 11’de maç başına 3.7 değişiklik yapan İspanyol teknik adam, iki yıl sonra La Liga ve UEFA Kupası’nı aynı sezonda kazanırken bu sayıyı 4.8’e çekiyordu. İki kulvarda mücadele ederken maçlarda değişen oyuncu sayısının büyük bir artış göstermesi pek garip değil. Ne var ki Liverpool’daki altı sezonunda ligde şampiyonluk mücadelesi verememesinin nedeni olarak sürekli rotasyon gösterildi. Chelsea ve Manchester United’a göre hem daha düşük kalitede, hem de daha dar kadrolarla oynayan ve bu süreçte iki Şampiyonlar Ligi finaliyle bir de kupa elde eden Benitez’in Liverpool’unun ligde ritim yakalama konusunda zorlandığı dönemler oldu. Muhtemelen hocanın sürekli oyuncu değiştirmesi bunda da zaman zaman etkendi. Fakat Şampiyonlar Ligi başarılarının gelmesinde kritik rolü olan bu sürecin Benitez’e yaptırdığı muhtemelen sadece basit bir tercihti.
Ronaldo’ya dikkat
Eleştirilmesi gereken konuların başında da bu geliyor olabilir. Zira son iki büyük Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan 2012/2013 Bayern ve 2010/2011 Barcelona’da da maç başına oyuncu değişimi sayılarının 4 civarında olduğunu görüyoruz (Bayern 3.8, Barcelona 4.5). Yani sorun aslında rotasyondan çok kadro kalitesi ve derinliğiyle alakalı. Bu konuda Real Madrid’de elinde bugüne kadar çalıştığı en iyi kadro olacak Benitez’in. Fakat Liverpool’da ve hatta bu sezon Napoli’de olduğu gibi zaman zaman Avrupa’da ilerlerken ligi daha geri planda değerlendirmesi Benitez için çok daha büyük bir problem ve Real Madrid bunu kaldırabilecek bir kulüp değil. Dolayısıyla gittiği üç kulvarda da başarı isteyen ve kaybettiği her kupada homurdanmaların olduğu Real Madrid’de de rotasyonu kullanacağını hatta zaman zaman artıracağını tahmin etmek için fazla bir şey yapmak gerekmiyor. Lakin her oyuncuyu yedek bırakan Benitez’in her maç oynamak ve gol atmak isteyen Cristiano Ronaldo’yla arasının da zaman zaman gerginleşeceğini beklemek garip olmayacak.
Ustalık eseri?
Rafael Benitez bireysel yönetim konusunda hiçbir zaman master olarak değerlendirilmedi ve bu konuda defolarının olduğu da biliniyor. Oyunun taktik yönünde tarihe geçecek kadar mahir olan İspanyol’un şu ana kadar taktik başarısının karşısında belki de çok daha fazlasının yazması gerekiyordu. Ama transfer, rotasyon ve bireysel yönetim konusunda saha içindeki dokunuşları kadar muhteşem olmadı ve genel performansını düşüren de daha çok bunlarla alakalı gibi görünüyor. Liverpool’da arkasından çok fazla kötü konuşan olmadı ki zaten İngiltere’nin geleneklerinde bu pek bulunmuyor. Ne var ki Galatasaray’a geldikten sonra ilk açıklamasında Benitez’i kesen Goran Pandev’in varlığını da unutmuş değiliz. Basit bir arkaya atılmış oyuncu hezeyanı da olabilecek olan açıklamalar elbette büyük anlam ifade etmiyor. Ama gerçek şu ki Benitez, genel olarak oyuncularıyla iyi anlaşsa da bu yönüyle usta olmaktan biraz uzak ve Real Madrid gibi en büyük ego topluluklarından birinde bu konuda daha çok şey göstermesi gerekecek. Casillas’ın tek başına teknik adam yediği, Sergio Ramos’un sadece takımı değil, zaman zaman kulübü de yönettiği, Cristiano Ronaldo’nun sürekli oynamak ve gol atmak istediği Real Madrid, Rafael Benitez için ya ustalık eseri olacak ya da İspanyol ismin bu seviyeye ait olmadığını gösterecek. Benitez-Real Madrid ilişkisinin ortası muhtemelen yok ve önümüzdeki sezon bu büyük taktik dehanın La Liga’da Barcelona’ya karşı mücadelesini izlemek gerçekten çok keyifli olacak.
