Belgrad’da bir taksi yolculuğu, istikamet Nikola Tesla Havaalanı… Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası için geldiğimiz kentte Kızılyıldız-Partizan derbisini yerinde izleme şansı bulduğumuzu anlatıyoruz taksiciye. Maçı “Hile, şike, kötü futbol” sözleriyle yorumluyor. Hemen arkasından “Nerede o eski derbiler?” sohbetine giriyor, unutulmaz maçları anlatıyor. Sonra “Ivana Spanovic’i izlediniz mi? 7.24 atladı” diyor ve bunu “Balık gibi süzüldü” şeklinde analiz ediyor. Merak etmeyin, bu bir “Tüm ülke futbolu unutmuş, artık atletizm konuşuluyor” yazısı değil. Sadece şampiyonanın Spanovic özelinde şehirde estirdiği rüzgârı anlatan bir küçük not. Gerçekten de Sırp atlet, şampiyonanın yıldızıydı. Elbette yalnız değildi. Biz de Kombank Arena’da farklı nedenlerle alkış alan başka iki atletle konuşma fırsatı bulduk. İşte karşınızda, 1500-3000 metre dublesi yapan Laura Muir ve tarafsız bölgenin madalyasız yıldızı Darya Klishina…
İskoç uzun mesafeci Laura Muir, 2017’nin salon sezonunda girdiği tüm yarışları kazandı. 3000 metre Avrupa salon rekorunu kırdı, 25 yıllık Britanya 1000 metre ve 1500 metre rekorlarını ele geçirdi, 1500 ve 3000 metrede şampiyona rekoru kırarak Avrupa salon şampiyonluğuna ulaştı ve sezonun geri kalanında da pek durdurulabilecekmiş gibi görünmüyor. Peki, çoğu kişinin iddia ettiği gibi, Laura Muir bir anda mı ortaya çıktı?
Pek öyle sayılmaz. Muir, 2016’daki Diamond League’de önce 1500 metre İskoçya rekorunu kırıp sonrasında Zürih’te kazandığı 1500 metre yarışıyla birlikte aslında yavaş yavaş geliyorum demişti. Koçu Andrew Young da Laura’nın bu potansiyele her zaman sahip olduğunu söylüyor. Salonda konuştuğumuz Young’a göre Laura, zincirlerinden yeni yeni kurtuluyor. Kendisi de aynı fikirde: “İlk altın madalyanın çok şeyi değiştireceğinin farkındaydım. Prangalarımdan kurtulmuş gibi hissediyorum. Son iki senede kendimle ilgili çok fazla şey öğrendim.”
Özellikle Mo Farah’ın da adının karıştığı doping söylentileri sonrası üç ay içerisinde 25 yıllık rekorları tarihe gömen genç bir sporcunun, soru işaretlerini üzerine çekmemesi biraz zor. Biz de elbette bu imayı yapıyor, şüphe bulutlarına dair neler hissettiklerini soruyoruz. Koç, bu tartışmaların başarıların önüne geçmemesi gerektiğini söylüyor. Muir’in inanılmaz derecelerle başlamasa da yıllar içinde sağlam bir ilerleme kaydettiğine dikkat çekiyor ve ekliyor: “Bazen onu durdurmakta zorlanıyorum. Avrupa şampiyonu olduğu 1500 metrede birkaç kez onu yavaşlatmaya çalıştım. Sürekli denediği kick’lerle arkasındaki grubu dağıtmaya çalışıyor, sürekli daha fazla hızlanmak istiyor. Ancak hatalarından çok fazla şey öğrendi. Durmaksızın gelişen bir atletin bu yaşta patlama yapıp bence tek eksiği olan ilk madalyalarını alması çok da garip değil.”
Belgrad’da iki gün üst üste rekor hızlarda koştu Muir. 1500’de yarış boyunca rakipsizdi. Ancak 3000 metrede son Avrupa 5000 ve 10000 metre şampiyonu, Avrupa’nın en iyi uzun mesafecilerinden Yasemin Can’la kapıştılar. Final turuna rakibiyle kafa kafaya giren Muir, 1500 metreden kalma yorgunluğuna rağmen son 400’ü 60 saniye civarında tamamlayarak rakibini silkeledi ve ikinci altınını aldı. Tam 10 yıl sonra, Polonyalı Lidia Chojecka’dan beri, ilk kez bir sporcu Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası’nda 1500-3000 metre dublesi yaptı. Elbette bu hiç de kolay bir başarı değil. 3000 öncesi sabah saat 5’te uyandığını ve bir daha uyuyamadığını itiraf ediyor Muir: “Arada ilk altın madalyama bakıyordum göz ucuyla. Çok tuhaf bir sabahtı.”
https://www.youtube.com/watch?v=lWwDziVveS0
Şampiyonadan önce İngiliz spor basınının ilgisi zaten onun üstündeydi ancak oradaki performansıyla tüm dünyanın dikkatini çekti. O güne kadar baskı olmadan, sadece kendi performansına odaklanıp koşarken, artık beklenti ve baskının getirdiği ağırlığı da taşımak zorunda kalacağı bir gerçek. Tabii sadece basın ya da halk değil, Laura’nın üç aylık performansı büyük efsanelerin de dikkatlerini üstünde topladı. Lord Sebastian Coe, onun hakkında “Eskiden sadece limitlerinde koşan, yarış içinde hatalar yapan, potansiyelinin altında kalan bir atletti. Üç sene içinde geldiği yere baktığımda inanamıyorum. Londra’da Etiyopya ve Kenyalı atletlerle savaşabilecek konuma geldi” derken aslında beklentilerin ne boyutta olduğunu güzelce özetliyor.
Laura da “Londra’daki 2017 Dünya Şampiyonası için beklentileri çok yükselttiğimin farkındayım” diyor ve devam ediyor: “Umutları bu kadar yükseltmişken tek istediğim, Londra’da insanların beklentilerini karşılayabilmek.” Koç Young ise Laura’nın zaten yıllardır bu baskı kültürü içinde büyüdüğünü söylüyor: “Glasgow’daki oyunlarda Laura 21 yaşındaydı ve kendi evinde yarışıyor olmanın stresini yaşadı. Orada baskı altında yarışmayı öğrendi. Hayatına aynı zamanda spordan bağımsız olarak devam edebiliyor. Antrenmanlarını yapıyor, yarışlardan sonra çok sevdiği çikolatasını yiyor, bir yandan da veterinerlik fakültesini bitirmeye çalışıyor…”
Eski bir krosçu olan Laura’nın tartana geçtikten sonra en dikkat çeken özelliklerinden biri de koşu tekniği. Koçu Andy Young, sporcusunun işin taktiksel yönünü çok iyi kavrayan bir atlet olduğunu söylüyor. Young her ne kadar engellemeye çalışsa da Laura’nın koşu stilinde atakların yeri çok büyük. Rakipleriyle aradaki farkı sürekli açmak isteyen yapısı, seyirciyi de yarışın içine çekiyor. Aynı Belgrad’da olduğu gibi. “Ben en başta, Arena’dakilerin çığlıklarını, alan oyunlarındaki bir performanstan dolayı sandım. Benim için tezahürat yaptıklarını fark etmemiştim” diyor Muir, 3000 altınından hemen sonra. Londra’da ise tüm Olimpiyat Stadyumu onun için çığlık atıyor olacak. Buna alışmak için önünde yalnızca birkaç ay var.
Belgrad’da, sadece bir atlet, heyecanını paylaşabileceği takım arkadaşlarından yoksun ve yalnızdı: Darya Klishina. Rusya atletizminin son iki yıldaki doping skandallarının sonucu aldığı ceza sürüyor, ülke Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nda olduğu gibi burada da takım olarak mücadele edemiyordu. Ancak Klishina, ülkesindeki devlet destekli doping ortamının dışında çalıştığını kanıtlayarak bireysel katılım hakkı için Dünya Atletizm Federasyonu’ndan (IAAF) özel izin almıştı. Tıpkı Rio’da olduğu gibi, ülkesinde maruz kalacağı tepkileri göze alarak bu haktan yararlanmayı tercih etmişti. Belki de bu yüzden, 525 atletin geldiği şampiyonanın son gününde Klishina’yı, duygularını paylaşacağı takım arkadaşları yerine mutsuzluğunu paylaşmayı bekleyen gazeteciler bekliyordu. Biz de o gazeteciler arasındaydık.
Son gün birçok açıdan dikkat çekiciydi. Sıra kadınlar uzun atlama finallerine geldiğinde atletler bir seremoniyle salona çağırıldı. Salonun her tarafında posterleri asılı ev sahibi Ivana Spanovic de final listesindeydi. Tek tek isimleri anons edilerek ışıklı platforma çağırılan atletler, görkemli bir kapanış için tribünleri selamlıyordu. O anın heyecanını yaşadığını belli etmeyen tek kişi, yine Klishina’ydı. Platformda gri eşofmanlarıyla beliren Rus atlet, bir Avrupa Şampiyonası finalistinden çok, sözlüye kaldırılmış bir öğrenci gibiydi. Yarıştan sonra kendisine bu anları soruyoruz; Darya da bize katılıyor ve böyle organizasyonlarda takım hâlinde bulunmanın artılarından bahsediyor. Elbette, anlatacak çok şey ve az süre var. Ünlü atlet, hem zihinsel hem de fiziksel olarak çok iyi hissettiği bir şampiyona geçirdiğini söylüyor. Rio’ya göre burada daha güçlü olduğunu düşünüyor. Ama bir sorunu var: “Daha uzağa nasıl atlandığını unutmuşum. Son bir buçuk yılda çok fazla üst düzey şampiyonada bulunamamaktan kaynaklanan bu kaybı telafi etmeye çalışıyorum.”
Evet, eskiden neler yaptığını ve bundan sonra neler yapabileceğini bildiği kadar, şu anda nerede olduğunun da farkında bir isim var karşımızda. Bu yüzden, finalde dördüncülükte kalıp madalya kazanamasa da performansından memnun. Son atlayışında ulaştığı 6.84 metrelik mesafe, kendisi için sezonun en iyi derecesi.
Kişisel analizi bir kenara bıraktıktan sonra sıra Rusya atletizminin geleceğine geliyor. Ünlü atlet, tedbirli bir iyimserlikle Londra’daki Dünya Atletizm Şampiyonası’nda ülke olarak yarışacaklarına inandığını söylüyor. IAAF’in Rusya’nın Kasım 2017’ye kadar şampiyona listelerinde yer bulamayacağına dair açıklamasına rağmen, politik bir tavırla bundan bahsetmeyi seçiyor; ülkesinde kendisine bakışın iyiye gittiğini, geçen seneye göre daha fazla destek aldığını ekliyor. Bunları söylemesi, tabii ki bireysel başvurudan kaçınan diğer Rus atletlerin 2017 Dünya Şampiyonası’na katılma ihtimali için olumlu bir gelişme. Darya devam ediyor: “İnsanlar artık daha makul yaklaşıyor ve bundan çok mutluyum. Çünkü ben bir hain değilim. Herkes bunu ve benim de bir Rus olduğumu biliyor. Rus olmaya da devam edeceğim. Umuyorum ki yaz sezonunda takım arkadaşlarım da bana katılacak ve tekrar hep birlikte yarışacağız.”
Son olarak, insanların tutumundaki bu değişimin kendisi için nelere mal olduğunu soruyoruz, “Zaman,” diyor ve devam ediyor: “Beni bizzat tanımıyorlar ama artık, yeterince araştırıp öğrenecek zamanları oldu. Bazı insanlar bana karşı hep ılımlıydı. Bazıları ise karşımdaydı. Şimdi destekçilerimin oranı arttı ve bu da beni umutlandırıyor.”
https://www.youtube.com/watch?v=qIb1E-r3Kv0