Bu yazı, ilk olarak 30 Temmuz 2017’de In a Rohingya Refugee Camp, Soccer Is a Joyful Escape (Rohingya Mülteci Kampı’nda Futbol Eğlenceli Bir Kaçış Yolu) başlığıyla New York Times’da yayınlanmıştır.
Mohammed İsmail, adrenalinle doluydu.
Kaleyle arasında bir defans oyuncusu varken sarı ve kirli futbol sahasının pürüzlerinden sakınarak sol kanattan topla çıktı. Babasının ona aldığı ayakkabılarının dışıyla topa dokundu ve bir kırbaç kadar seri şekilde kalecinin boşluğundan şutunu yolladı.
24 yaşındaki Mohammed İsmail, Rohingya Mülteci Kampı’nın ikinci kuşağından. Ailesi Myanmar’daki iç savaştan kaçtıktan sonra Bangladeş’in güneyindeki yıkık dökük Cox’s Bazaar Kampı’nda dünyaya geldi. Bu, onun anıydı; acı verici gerçeklerden keyifli bir kaçış.
“Futbol oynadığım zaman üzüntüm ve kızgınlığım yok oluyor” diyor Muhammed gülerek, “ama bittiğinde, her şey geri geliyor.”
Futbol sahası, yüksek bir düzlükte ve kerpiç duvarlı derme çatma evleri, bambudan yapılma kanalizasyonu ile Kutupalong Mülteci Kampı’na yukarıdan bakıyor. Yolun kenarından horozların ve araba kornalarının sesleri duyuluyor.
Rohingya’lar bir Müslüman etnik grubu. Yüzyıllardır orada yaşamalarına rağmen Myanmar’da vatandaş olarak tanınmıyorlar. Myanmar Ordusu ve onları Bangladeş’e dönmesi gereken kaçak göçmenler olarak gören Budist kesim tarafından periyodik bir zulme maruz kaldılar.
Mohammed İsmail’in ailesi Rohingya mültecilerinin ilk dalgası olarak, yaklaşık 250.000 Rohingya ile birlikte Myanmar Ordusu’ndan kaçıp, kampa vardıklarında yıl 1992’ydi. Yaklaşık 33.000 kişi, Myanmar sınırında, Cox’s Bazar’ın güneyinde Kutupalong ve Nayapara’daki Birleşmiş Milletler’in kampına yerleşti.
Çok kalabalık bir ülke olan Bangladeş, sert politikaların Rohingya gelişini durduracağını düşünerek, 1992’den sonra mülteci almayı kesti. Ama yanıldılar.
Birleşmiş Milletler Yüksek Komisyonu’na göre 2012’den beri 200.000 mülteci daha geldi ve resmi kampın hemen yanında resmi olmayan (kaçak) bir kamp yarattılar.
Rohingya militanlarının üç sınır karakoluna saldırıp, dokuz polis memurunu öldürmesinin ardından, Myanmar ordusunun başlattığı ölümcül kontrgerilla kampanyasından sonra Ekim’de son mülteci dalgası başladı.
Mülteciler, askeri bir temizlikten; kundaklama, cinayet ve tecavüzden kaçıyorlardı. Uluslararası Göç Örgütü’ne (IOM) göre 2013’te resmi olmayan kamptaki mültecilerin sayısı 75.000 kişiyle, resmi olan 34.000 kişinin iki katından daha fazlaydı.
Bangladeş hükümeti mültecilerin eğitim çalışma izinlerini iptal etti. Bangladeş’in iktidar partisi The Bangladesh Awami League’den (Bangladeş Halk Partisi) Najnin Sarwar Kaberi bu durumu şöyle açıklıyor: “Myanmar’a dönmelerini istiyoruz, eğer burada kalırlarsa nüfus yoğunluğu dayanılmaz bir hal alacak.”
Futbol, önem verilen bir eğlence biçimi. Futbolcuların ve seyircilerin birkaç saatliğine de olsa sürgünde olduklarını unutmalarına yardımcı oluyor.
Mohammed Farouque da bir göçmen ve Malezya’da bir Rohingya futbol kulübünü yönetiyor. Burası, mültecilerin bir diğer durağı. Farouque, futbolun neredeyse Rohingya’ya yasak olduğunu söylüyor. Çoğu oyuncu, köylerinden ayrılmaları için gerekli olan 4 dolarlık rüşveti bile karşılayamıyor ve bu da turnuvaları imkansız hale getiriyor.
Malezya ve Bangladeş’te birçok Rohingya vatansız durumda ama en azından futbol müsabakaları yapabiliyorlar. Farouque, “Bu sahip olduğumuz çok az özgürlükten biri” diyor.
Bangladeş’te, sekizi resmi kamptan, sekizi de resmi olmayan kamptan olmak üzere on altı takım, her yıl Dünya Kupası usulü turnuvalar gerçekleştiriyor.
Mohammed İsmail, resmi olmayan kamp takımlarının çok fazla futbolcu seçenekleri olduğu için bu yıl daha başarılı olabileceğini söylüyor. Öte yandan da kayıtlı mültecilerin daha iyi ekipmanları olduğu yönünde görüşler de ağır basıyor.
Kayıtlı mültecilerin takımlarının Birleşmiş Milletler’den ekipman toplamak ya da kendilerinin almasına yetecek kadar para kazanmak için yeterince zamanları oldu. Kayıtlı olmayan mülteciler genelde terlikle ya da çıplak ayakla futbol oynuyorlar.
Ekim ayında eşi ve üç çocuğu ile birlikte Myanmar’dan kaçan, Kutupalong’daki kayıtlı olmayan mülteci kampı oyuncularından 32 yaşındaki Ziabur Rohaman, “Mohammed İsmail’in takımı geçen sefer bizi yendi çünkü onların ayakkabıları var, bizim yok” diyor. “Onları U.N.H.C.R.’den (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) alıyorlar ama biz, yeni geldiğimiz için birçok oyuncumuzun ayakkabısı yok.”
U.N.H.C.R. mülteciler kayıtlı olsa da olmasa da sınırlı imkânlar sağlayabildiklerini belirtiyorlar. Vakfın bölgesel basın çalışanı Vivian Tan, vakfın; top, kupa, şort ve meşrubat sağladığını söylüyor.
Fakat vakıf, Bangladeş hükümeti tarafından sadece kayıtlı mültecilere yardımcı olması yönünde yetkilendirilmiş. Kayıtlı olmayan mültecilere yasak olan bu yardımlar, barınak, yemek için para, yedinci sınıfa kadar eğitim, sağlık imkânları, temel sağlık bakımı ve yardım paketini içeriyor.
Kutupalong müsabakalarının galibi, Bangladeş’teki en iyi Royingha takımı unvanını almak için, 80 kilometre uzaktaki Nayapara Kampı’ndan bir takımla maça çıkıyor.
Geçen yıl Kutupalong, Nayapara’yı 3-0 yendi. Bu, Mohammed İsmail için oldukça gurur verici bir andı. Kendisine hayran gençlerin karşısında, derme çatma bir çay dükkânının önünde otururken, “Gollerden birini ben attım ve takımım beni maçın adamı seçti” diyor.
Kamptaki çoğu insan gibi o da trajedilerden ve zorluklardan payına düşeni almış. Geçen sonbaharda amcasının Myanmar Ordusu tarafından öldürülüşünün yengesi ve kuzenlerini Bangladeş’te onlara katılmaya mecbur bıraktığını söylüyor.
Geçen Aralık, aile bağları sayesinde üniversite eğitimi alabileceği Malezya’ya kaçak olarak girmeye çalışmış. Fakat kaçmasına yardım edeceğini söyleyen kaçakçı, 3.700 dolar civarında parasını çalıp, ortadan kaybolmuş. Mohammed İsmail, bütün birikmiş parasının üstüne borç alarak ve annesinin mücevherlerini satıp ona verdiği para ile bu miktarı topladığını söylüyor.
O öğleden sonra çay dükkânındayken Mohammed’in hiçbir endişesi olmadığını düşünürdünüz. Güleç yüzlü insanlardandı. Fakat gülüşü her zaman neşeli değildi; genellikle işini yapıp her şeyi yolunda tutmaya çalışırken takındığı bir gülüştü…
Etrafına toplanan gençlerin hepsi, dünyadaki en iyi futbolcuyu sorduğumda, Arjantin’in forveti Lionel Messi’nin adını veriyor. “Defansın arasından geçişine bayılıyorum” diyor Mohammed İsmail ve devam ediyor, “Ölümcül biri.”
Mohammed İsmail muhtemelen hiçbir profesyonel maçı bizzat izleyemeyecek ama resmi Bangladeş Ligi’nde Cox’s Bazar takımında oynamak onun için bir kaçış anlamı taşıyor. Rohingya takımlarının resmi ligde oynaması yasak ama bazen Mohammed İsmail gibi iyi oyuncular oynatılıyor.
“Rakiplerimize benim bir Rohingya olduğumu söylemiyoruz çünkü benim oynamaya uygun olmadığımı düşünebilirler” diyor Muhammed İsmail.
Geçen gün gol attığında paslı direklere çarpan top, aşağıdaki çatılara çarpıp sekti. Mohammed İsmail takım arkadaşlarına döndü, takımdakiler onu alkışlayıp güldüler. Neredeyse bütün gençler, topu geri getiren kişi olmak için alacakaranlıkta tökezleyerek topun peşinden gittiler. Kayıtlı mülteciler, resmi olmayan kamptaki mültecilerin takımını 2-0 yendi.
Maçtan sonra, Mohammed İsmail, aradaki iletişimi koparmamak için telefonunu kullanarak beni Facebook’tan eklemek istedi. Son arananlar kısmında hala “Futbolun kahramanı Messi” yazıyordu.