1976 Montreal Olimpiyatı’na giden 97 kişilik Meksika kafilesinde kimsenin tanımadığı iki kardeş vardı; futbol takımının 18 yaşındaki oyuncusu Hugo ve jimnastik takımında bulunan ablası Herlinda. Vasat bir futbolculuk hayatı geçirmiş olan baba Hector Sanchez, bütün çocuklarını sporcu olarak yetiştirmişti. Bir diğer oğlu, 1972 Münih Olimpiyatı’na giden Meksika Milli Takımı’nın kalecisiydi. Altı sporcu kardeş içerisinde bir tanesi, kısa boyu ve kabarık saçları ile diğerlerinden hemen ayrılıyordu.
Küçük bir çocukken iki kişinin peşinden koştu Hugo Sanchez; biri, Güney Amerika’dan çıkan ve futbolun en estetik vuruşları arasında gösterilen röveşatayı öğretmesi için babası Hector, diğeri de kimsenin niye öğrenmek istediğine anlam veremediği parendeler için jimnastikçi ablası Herlinda. Sabahları yaptığı futbol antremanlarından çıkınca eve dönmek yerine ablasının yanına gidip onu izledi ve kendisinden parendeleri nasıl atacağına dair püf noktaları öğrendi.
Mexico City’deki çocukluk arkadaşları, her futbol antremanından sonra röveşata yapmak için denemeler yapıyor ve bu vuruşa ‘chilena’ diyorlardı. 12 yaşında Şili’ye göç eden ve aslen İspanyol olan Ramon Uzanga bu vuruşu küçük bir turnuvada denemişti. Bu yüzden adı, uzun bir süre Şili’ye ithafen chilena olarak kalmıştı. Ardından Brezilyalı Leonidas ve ondan da sonraları Pele, bu vuruşla futbolu estetikle buluşturmuş ve tüm dünyanın bilmesini sağlamışlardı. Hugo Sanchez, bütün arkadaşları içinde chilena’yı en iyi yapan çocuktu; çünkü babasının anlattıklarını, ablasının ona gösterdiği akrobatik hareketler ile harmanlıyordu. Bu, Hugo Sanchez’in 16 yaşından itibaren diğer Meksikalı futbolculardan ayrılmasını sağlamıştı bile.
Hugo, 1981 yılında ülkesinin dışına çıktı. Madrid şehrine, Atletico Madrid için geldi. Avrupa’nın pek çok ülkesinden teklif almış, hepsini İspanya için reddetmişti. Dilini konuşabildiği bir ülkeye adapte olmasının daha kolay olacağını düşünüyordu. Öyle olmadı. İlk senesinde ne şehre ne de takıma uyum sağlayabildi. Geri dönmeyi istedi ama Başkan Vicente Calderon’la yaptığı baş başa konuşma fikrini değiştirdi. Böylece, İspanya futbol tarihinde yepyeni bir sayfa açıldı. İşin ilginç tarafı, açılan bu sayfa Atletico Madrid’in değil de ezeli rakibi Real Madrid’in kitabında yer aldı. Hugo, o sene Atletico Madrid’in kupa şampiyonu, kendisinin de gol kralı olmasıyla ivmelenen kariyerini Temmuz ayında şehrin diğer tarafına, Real’e transfer olarak en üst kademeye taşıyacaktı…
Seksenlerin ortalarında Alfredo di Stefano’nun temellerini attığı; Emilio Butragueno, Manolo Sanchis, Martin Vasquez, Michel ve Miguel Pardeza’dan oluşan, İspanya futbol tarihine ‘La Quinta Del Buitre’ (Akbaba Beşlisi) olarak geçen takımla üst üste beş yıl şampiyonluk kazandı Hugo. Her golü estetik harikasıydı. Meksika’da 18 yaşındayken edindiği ‘Altın Çocuk’ lakabının yanına, bir de İspanya’da aldığı ‘Olağanüstü Meksikalı’yı koydu. Real Madrid üst üste beş şampiyonluk kazanırken Hugo Sanchez bunların dördünde sezonu gol kralı olarak tamamladı. 1988 yılında Santiago Bernabeu Stadı’nda oynanan Real Madrid-Logrones maçının 9. dakikasında Martin Vasquez’in sol taraftan yaptığı ortaya vurduğu röveşata, futbol tarihinin en estetik gollerinden biri olarak kabul edildi.
Dünyanın dört bir yanında bu vuruş, artık Hugo Sanchez’le birlikte anılmaya başlandı. Marco van Basten’in 1992 yılında Şampiyonlar Ligi’nde Göteborg’a attığı röveşatadan sonra, İtalyan ve İspanyol gazeteler arasında hangi futbolcunun röveşatayı daha iyi yaptığına dair bir kriz bile çıktı. O sorunun cevabını iki ülke medyası da bulamadı ama her ne kadar hiçbir konu üzerinde fikir birliğine varamasalar da chilena vuruşunun modern zamanlardaki ilk temsilcisinin Hugo Sanchez olduğu konusunda anlaşacaklardı…