Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolRöportajSezgin Coşkun: Ankaragücü’nün tarihine geçtik

Ankaragücü kötü geçen yıllarına son verdi. Şampiyonlukla biten sezonu takımın tecrübeli ismi Sezgin Coşkun ile konuştuk.

Ankaragücü, Süper Lig’in en köklü kulüplerinden biri. 2012 yılından beri Süper Lig’den uzak olması bu durumu değiştirmiyor. Ligin ebedi puan durumunda, beş şampiyon takımın arkasında altıncı sırada bulunuyor. 59 sezonluk lig tarihinin 49 sezonunda yer aldı. Fakat kulübün son dönemi alt liglerde geçti. Sarı-Lacivetliler geride bıraktığımız 2016-2017 sezonunda, son yıllardaki düşüşünü durdurdu ve yeniden TFF 1.Lig’e yükseldi. Yıllarca Süper Lig’de oynayan, sonrasında da küme düşmelerle uğraşan kulüp; profesyonel liglerin kurulmasının ardından ilk defa şampiyonluk kutladı. Takıma sezon başında katılan Sezgin Coşkun da, sezonun önemli isimlerinden biriydi. Kariyerindeki son sekiz sezonu Süper Lig’de geçirdikten sonra Spor Toto 2.Lig’e transfer olan tecrübeli futbolcuyla Ankaragücü ile yaşadığı şampiyonluk sezonunu konuştuk.

Yıllarca Süper Lig’de oynadıktan sonra, geçtiğimiz sezonun başında Spor Toto 2.Lig’e, Ankaragücü’ne transfer oldunuz. İki lig arasındaki farklar neydi ve bu değişim sizi zorladı mı?

Burası daha önce oynadığım bir ligdi. Seneler önce genç bir futbolcuyken Eyüpspor ve Çorluspor’da oynamıştım. Ama aradan çok uzun zaman, 11 sene geçmişti.

Burası Süper Lig kalitesi ile kıyaslanamaz. Aşağıya indikçe futbol kalitesi biraz daha düşer. Futbol anlayışı farklılaştığı için, ilk başlarda bu duruma alışmak benim için biraz zor oldu. Ama hem daha önce oynadığım bir lig olduğu için hem de futbol karakteri olarak mücadeleci bir oyuncu olduğum için sezon ilerledikçe uyum sağladım. Zaten bireysel düşünen biri değilim. Hepimiz, takım olarak olarak bir şeyler yapmanın peşindeydik. Takım arkadaşlarım da bana çok yardımcı oldu, beni desteklediler. Bu sayede ilk başta zorlanmama rağmen sonrasında üstesinden geldim.

Sezon başında Ankaragücü’ne transfer olma kararını verirken nelere dikkat ettiniz?

Geçen sezonun sonunda Eskişehirspor küme düşmüştü ama ben takımdan ayrılmayı düşünmüyordum. Eskişehirspor ile anlaşmak için bekledim. Çok fazla bekledim. O bekleyiş esnasında Süper Lig ve TFF 1.Lig takımlarından da teklifler de geldi. Ama ben ‘Bugün olur, yarın olur’ diyerek Eskişehirspor’u bekledim. Bekledikçe transfer döneminin son haftasına kadar geldik. Özellikle Süper Lig kulüpleri son haftaya kadar bekleyemez ve transferlerini yapmış olurlar. Haliyle zaman ilerledikçe teklifiler azaldı. Eskişehirspor  ile olmayınca, ben de transferin sonun gününde Ankaragücü ile imzaladım.

Süper Lig’den 2.Lig’e transfer olma kararını vermek de kariyer açısından kolay değildi. Ama hem futbolu sevdiğim ve devam etmek istediğim için hem de 100 yılı aşan köklü bir camia ve güçlü taraftarı olduğu için tercihimi Ankaragücü’nden yana kullandım.

Ankaragücü daha önce rakip olduğumuzda tribünlerine hayranlıkla baktığımız bir yerdi. Futbolcu; oynayacaksa böyle bir yerde oynamalı. Çünkü futbolun güzelliği o zaman anlaşılır. Yıllarca Eskişehirspor gibi bir kulüpte oynadıktan sonra, taraftarsız ve ilginin az olduğu bir takıma oynasaydım gerçekten büyük sıkıntı yaşardım. Ama Ankaragücü farklı bir yerdi. Üstelik kenetlenmiş bir camia vardı. İyi ki de gitmişim. Kulübün tarihine geçtik. 107 yıllık kulübün ilk lig şampiyonluğunu kazandık. Başarıda ufak da olsa payımızın olması beni çok mutlu ediyor.

Sezon başında hedef direkt şampiyonluk muydu yoksa, playoff’tan zorlamak daha mı muhtemel gözüküyordu?

Ankaragücü’nün hedefi yukarıya çıkmaktır. Çünkü alt tarafa yakışmayan bir camiadan bahsediyoruz. Taraftarı ve camiasıyla 2. Lig’de olmaması gereken bir kulüp. O nedenle direkt şampiyonluk veya playoff fark etmiyordu. Transferler de o hedefe uygun olarak göre yapıldı. Ben takıma son gün katıldığımda Serkan Balcı, Orhan Gülle gibi Süper Lig tecrübesi olan isimler takımdaydı. Önceki sezondan kalan çok değerli oyuncular vardı. Devre arasında da Korcan Çelikay, Kenan Özer, Çağatay Çeken gibi isimler kadroya dahil edildi. Kadronun birbirine alışması zor olabilirdi ama kaliteli bir takım haline gelerek yarışın içinde olduk.

Takımda yaşı ve tecrübesi yüksek oyuncuların sayısı çok fazla. Tecrübe 2.Lig’de şampiyonluğun şifrelerinden biri diyebilir miyiz?

Burası temponun çok yüksek olduğu bir lig değil. Yani tecrübeli oyuncular için uygun bir tarafı var. Ama aynı zamanda çok fazla mücadele isteyen de bir lig. Mücadele etmek zorundasınız. Sadece tecrübe ile sahada kalıp mücadele etmezseniz, bir ritm yakalayamazsınız. Üstelik Ankaragücü olarak sahaya çıkmak çok farklı sorumluluklar getiriyor. Rakip takımlar Ankaragücü’ne daha fazla konsantre olur, o maçlarda daha fazla mücadele eder. O yüzden sahaya tecrübenin yanında birçok şey daha koymak gerekir. Bizim bazı oyuncularımıza bakınca yaş ortalamamız yüksek gözükebilir ama çok önemli katkılar veren genç arkadaşlarımız da vardı. Onlar takımın kimliğini dengeledi. Zaten birkaç sezondur 2.Lig’de oynayan isimlerdi ve lige aşinaydılar. Çok güzel bir karma olduk, önemli olan da buydu.

Size göre sezonun kırılma maçı hangisiydi?

Şampiyonluğun gidip geldiği dönemler oldu ama en kritik maçlardan biri olarak 4-1 kazanarak şampiyonluğu garantilediğimiz Kayseri Erciyesspor maçını söyleyebilirim. 31. haftada oynadığımız Tuzlaspor maçı da çok önemliydi. 83. dakikada golü yedik ve 1-0 yenik duruma düştük. Sonra dört dakika içinde iki gol atarak maçı kazandık.

24. haftada ise çok sıkıntılı bir Niğde Belediyespor deplasmanı vardı. İki hafta öncesinde Gümüşhanespor’a 2-1 yenilmiş, ertesi hafta da Tokataspor ile berabere kalmıştık. Kafa kafaya giden iki yarışçıdan birinin düşeceği haftalara gelmiştik. Tam o dönemde Niğde deplasmanından galip dönmek çok önemliydi. Biz de 1-0 kazandık. 90+2’de Niğde Belediyespor’un bir topu direkten döndü. Karşılaşma bittikten sonra rakip oyuncuların bile “Şampiyon oldunuz” dediği bir maçtı. Aslında birçok avantaj da Gümüşhanespor’un elindeydi. Mesela biz Niğde Belediyespor maçını kazandıktan üç gün sonra onlar Tuzlaspor ile erteleme maçı oynayacaklardı. O maçı kazanırlarsa puan farkını açacaklardı. Fakat İstanbul’da 1-0 yenildiler. O maçın ardından Gümüşhanespor’un peş peşe puan kayıpları yaşaması bizi potada iyice güçlendirdi

Gümüşhane deplasmanını da sormak istiyorum. Kamuoyunda geniş yankı bulan, olaylı bir maçtı. O gün yenildiniz ama galiba o maç Ankaragücü camiasını bir araya getirdi…

Camianın kenetlenmesi arasında bir dönüm noktası seçeceksek, o maçtan kesinlikle bahsetmeliyiz. O gün çok büyük sıkıntılar yaşadık. 15 dakika boyunca stadyuma giremedik ve dışarıda bekletildik, beklerken de taşlandık. Her yerde emniyet güçleri bulunuyordu ama buna rağmen sert bir atmosfer vardı. Maça başladık ama bu sefer de zemin çok kötüydü. Hakem yönetimi de atmosferden etkilenince, kararlarda sıkıntılar yaşandı. Futbolun için siyasetin girdiğini o gün bir kez daha gördük. Öyle bir ortam vardı ki, maçı kazanamayacağımız belliydi.

Fakat Ankara’ya geri döndüğümüzde hava değişmeye başladı. Esenboğa Havalimanı’nda taraftarımız bizi karşıladı. Ankaragücü sahipsiz değildir, sahibi de en başta taraftardır. Ve o karşılamadan sonra herkes Ankaragücü’ne sahip çıkmaya başladı. O gün maçı kaybettik ama belki de o maçla ligi kazandık.

Yeni sezonda Ankaragücü’nde kalacak mısınız?

31 Mayıs ile beraber sözleşmem sona erdi. Başkan ile en son ilerleyen günlerde oturup konuşacağımızı söyledik. Bu süreçte benim düğünüm oldu. Onun telaşını yaşayınca görüşmeler aksadı. Yakın zamanda bir görüşme yapacağız. Kulüpte de henüz teknik direktör belli değil zaten.

Ben Ankaragücü’nde kalmak isterim. Çünkü hem büyük camia hem de hedefi olan bir takım. Bu sezon takımı tekrar şampiyon yapıp Süper Lig’e çıkarıp, takımı hak ettiği yere taşıyabiliriz. Bizim de öyle bir başarıda katkımız olursa çok mutlu oluruz. Türkiye’de söz sahibi bir camiadan bahsediyoruz. Böyle bir camianın içinde olmaktan mutluluk duyarım.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Başka Bir Yol

Başka Bir Yol

4 sene önce
Hayal Albümü

Hayal Albümü

4 sene önce