I
En hüzünlü spor şehri…
Tarihte adı sporla geçen şehirlerin iyi ve kötü zamanları olur. Ancak ”en hüzünlü spor şehri” kalıbı son yıllarda en fazla Washington’la birlikte anılmaya başlandı; zira Washington kenti dört büyük ligde takımı olmasına rağmen 1991’den bu yana şampiyonluk sevinci yaşayamadı. Zirveye en yaklaştıkları anlar ise NHL’de 1998 yılında Stanley Cup finali oynayan Capitals’la geldi. Capitals o seriyi Detroit Red Wings’e 4-0 kaybederek ilk kez çok yaklaştığı bu kupayı ellerinin tersiyle itti. O günlerin üzerinden tam 20 yıl geçti. Dile kolay, tam 20 yıl.
Washington Capitals, 1998’deki kısmi başarıdan sonraki sezonu hayal kırıklığı ile kapattı. Başarısızlık bir şeylerin sonu olurken, birtakım yeniliklerin de başlangıcı oldu. Takım, New York’lu girişimci Ted Leonsis’e satıldı. Capitals, yeni yönetimle birlikte 2000 ve 2001 yıllarında Güneydoğu grubunu lider olarak tamamladı. Bu tablo, başarıya uzak olmadıklarını kanıtlamanın ötesinde, şehre umut aşılaması bakımından önemliydi. Ancak gruplarını lider bitirdikleri iki yılda da play-off’larda Pittsburgh Penguins’e elenmekten kaçamadılar.
2001 yılı play-off’undaki başarısızlıktan sonra yönetim kesenin ağzını bir miktar açarak beş kez Arth Ross Trophy (en fazla gol atan oyuncu) kazanma başarısı gösteren Jaromir Jagr’ı, önemli bir meblağ nakit ve üç-dört genç oyuncu karşılığında kadrosuna kattı. Jaromir’in imzaladığı 7 yıl için 77 milyon dolarlık kontrat, NHL tarihinde bir rekor olarak tarihe geçti. Diğer taraftan, Capitals yönetimi belki çok nadide bir parçayı kadroya ekledi ama bir başka önemli oyuncu olan Adam Oates’in Philadelphia Flyers’a takas edilmesine engel olamadı.
2002 yılı Capitals için pek çok anlamda kötü bir sezon olmamasına rağmen ufak bir farkla play-off potasına giremediler. O oyuncu grubu, Washington’ın en sevilen kadrolarından biriydi. Bu sebeple de, 2001-2002 sezonundaki seyirci katılımı hâlâ kulüp tarihinin rekor sayısı olmaya devam ediyor. Sezon toplamı, 710.990 kişi. Maç başına miktar ise 17.341.
Ancak yönetim, haklı olarak, herkes tarafından kabul gören daha somut başarıların peşindeydi. Buna istinaden 2002-2003 sezonundan önce kadroda fazlaca değişiklik yapıldı. En önemlisi, Jaromir Jagr’ın yanına alınıp onunla aynı çizgide oynaması düşünülen Robert Lang idi. İkili, Capitals’ı play-off’lara taşımakta gecikmedi. Başkent takımı 2003 yılında tekrar play-off görmeyi başardı. Ancak play-off’ta bir türlü ileri gitmeyi başaramıyorlardı. Tampa Bay Lightning’e ilk turun altıncı maçında kaybederek play-off’lara yine erken veda ettiler.
Evet, bunlar Capitals’ı başarısız gösteren şeylerdi. Ancak yönetimin pek çok alanda işlerin yolunda gitmediğini anlayıp bir takım kararlardan geri adım atabilmesi de önemliydi. Washington Capitals yönetimi, yüksek fiyatlı yıldız oyuncuları alıp rekabet etmenin faydalı olmadığını gördü ve 2003-2004 sezonu başlarken takımdaki yüksek kontratların hepsini kaldırdı. Jaromir Jagr, burada geçirdiği yıllar boyunca başkent ekibinin beklentilerine hiçbir zaman tam olarak cevap veremedi. Bireysel olarak da eski görüntüsünden hayli uzaktı; ne ligin en skorer oyuncusu olabildi, ne de gösterdiği performans ile all-star seçilebildi. Sonuç olarak Jaromir Jagr’ı takas etme kararı aldılar ve onu New York Rangers’a gönderdiler. Değişim bununla da kalmadı; Peter Bondra, Robert Lang, Sergei Gonchar gibi yıldız isimler kıtanın dört bir yanına dağıldı. Robert Lang takası, NHL tarihinde o sezonun en golcü oyuncusunun, sezon ortasında takas edilmesi açısından bir ilkti. Her değişimin beraberinde getireceği sancılar olabileceği gibi Capitals da bu sancıları yaşadı elbette. Nitekim o sezonu 46 mağlubiyet ile bitirerek tarihin en kötü dönemlerinden birini geride bıraktılar.
II
Washington Capitals, 2004 yılında draft lotaryasını kazanarak ilk sıradan oyuncu seçme hakkını elde etti. Alex Ovechkin seçimi yeni bir çağın başlangıcı olacaktı. Ancak o yıl lokavt ilan edilince, Ovechkin de sezonu Dinamo Moskova’da geçirdi. Yine aynı sebepten Capitals’ın pek çok oyuncusu da bir yıllığına Avrupa’nın yolunu tuttu. Washington için işlerin yoluna girmesi çabucak olabilecek bir şey değildi. 2005-2006 sezonunu sadece 29 maç kazanarak tamamladılar. Yine de o sezondan geriye kalan umut verici gelişmeler vardı. Alex Ovechkin, çaylak olarak ligin en fazla gol atan oyuncusu oldu ve en azından taraftarların geleceğe umutla bakabilmesini sağladı. Rus çaylak o yıl aynı zamanda Calder Memorial Trophy’yi (NHL’deki ilk yılında en başarılı olan oyuncu) almayı başardı.
Başkent takımı ortalama sezonlar geçirmeye devam ederken, diğer yandan da takıma yeni parçalar eklendi. Bu arada Alex Ovechkin kariyer basamaklarını ikişer ikişer tırmanıyordu. Bireysel olarak pek çok şey başarırken, ismini All-Star listelerine eklemeyi de ihmal etmedi. Capitals, 2006 yılı NHL draft’ında İsveç’li yıldız Nicklas Backstrom’u dördüncü sıradan seçti. Yeni sezonun ortasında kontratı sona erecek olan Alex Ovechkin ile de 13 yıl için 124 milyon dolarlık bir kontrat imzaladılar. Bu kontrat aynı zamanda bir NHL rekoruydu.
Hem Backstrom’un gelişi, hem de Ovechkin’in olgunlaşmasıyla yeni sezonda nihayet işler yolunda gitmeye başladı. Ovechkin sezonu 69 golle kapadı; daha önemlisi Washington Capitals 2001 yılından sonra ilk defa Güneydoğu grubunu lider tamamladı. Play-off’ta bir türlü başarı yakalayamayan Capitals için kâbus devam etti. İlk turda bu kez de Philadelphia Flyers’a elendi. Takım nispeten sezonu erken kapatmış olsa da Ovechkin tebrikleri almaya bir süre daha devam etti. Rus yıldız, o sezon dört ödül birden kazanarak bir sezonda dört ödül kazanan ilk oyuncu oldu ve bir rekora imza attı.
Washington Capitals, Ovechkin önderliğinde sonraki sezonların tamamında (2006-2007 hariç) play-off’lara katılmaya devam etti. Hatta bu sezonların bir kısmında Güneydoğu grubunu ve Doğu konferansını lider bitirmeyi de başardı. Ancak ne yazık ki, hiçbir zaman konferans finali oynamayı başaramadı. Genellikle play-off ilk turunun 6 veya 7. maçlarında ya da ikinci turda elendiler.
III
2015-2016 sezonunun onlar için rüyadan farksız olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Capitals 56–18–8 (Galibiyet-mağlubiyet-uzatmada alınan mağlubiyet) gibi harika bir seriyle ve topladığı 113 puanla sezonu lider bitirdi. Play-off ilk turunda karşılaştıkları Philadelphia Flyers’ı da altıncı maça giden seride geçmeyi başardı Washington Capitals. İkinci turdaki(çeyrek final) rakipleri ise Sidney Crosby’nin Pittsburgh’u idi. Ancak şans yine Ovechkin’in tarafını değil Crosby’yi seçti. Toplam altı maç oynanan serinin son maçını kaybederek yine konferans finaline ulaşamadan veda etti Ovechkin ve arkadaşları.
Alex Ovechkin, 2015 yılı sonunda Graham Bensinger’a bir röportaj verdi. Bensinger, röportajın bir bölümünde Ovechkin’e Crosby ile arasındaki rekabeti sorduğunda aldığı cevap şuydu; ”Crosby, şu an dünyanın en iyi oyuncularından biri. İlk birkaç yıl, farklı yerlerden NHL’e gelen iki oyuncuyduk, medyanın ve taraftarların da etkisiyle aramızdaki rekabet çok büyüktü. Bu rekabet hâlâ var, hâlâ onunla karşılaşmak benim için fazlasıyla ilgi çekici ama asla ilk iki yıl olduğu kadar değil.”
Ovechkin’li, Kuznetsov’lu, Backstrom’lu Washington’ın pes etmeye niyeti yoktu. 2016-2017 sezonunu yine konferans lideri olarak bitirip play-off’a geldiler. İlk turda Toronto Maple Leafs’i yedinci maçta yenerek geçtiler ve ikinci turda Pittsburgh Penguins ile eşleştiler, tıpkı önceki sezon olduğu gibi. İstedikleri de buydu aslında; konferans finallerine Pittsburgh’u geçerek gitmek.
‘‘Soyunma odasında, Pittsburgh’la oynamak konusuna çekincesi olan hiç kimse yok. Herkes; oyuncular ve yönetim onlarla oynamak ve kazanmak için can atıyor. İki iyi takım ve yeni bir seri.’’
O seriden önce bunları söylüyordu Washington Capitals koçu Barry Trotz. Aklında tek bir şey vardı; Pittsburgh’u yenmek.
Toplamda 3-1 geriye düşmelerine rağmen seriyi yedinci maça kadar getirmeyi başardı Capitals. Pittsburgh kalecisi Marc-Andre Fleury tam 29 kurtarış yaparken Bryan Rust ve Patric Hornqvist’in golleriyle maçı 2-0 Penguins kazandı.
Alex Ovechkin o maç sonrasında yüzünden damlayan su damlacıklarını bile silmeden soyunma odasında otururken ağzından şu kelimeler döküldü: ‘‘Denedik ama yapamadık. Tekrar deneyeceğiz.’’
Bu takımın en önemli oyuncusu olduğunuzu düşünün. Gerçekten, bütün şehir sizin sopanızdan çıkacak şutlara ve paslara bakıyor ve siz bu sefer gerçekten olacağını düşündüğünüz bir maçı, bir seriyi kaybettikten sonra soyunma odasında ter içinde oturuyorsunuz. Yan odadaki kutlama seslerine kulak asmayarak ‘tekrar deneyeceğiz’ diyorsunuz. Bunu herkes yapabilir, ama kaç kişi bu kadar inanarak, bu kadar isteyerek yapabilir bundan emin değilim. Tek emin olduğum şey, Ovechkin’in o gece, gelecek sene Pittsburgh’u yenmeye ve seriyi kazanmaya yemin ettiği.
Rus yıldız sözünü tuttu. 2017-2018 sezonunu 59 golle en fazla gol atan oyuncu olarak tamamladı. Kuznetsov, Beckstrom, Oshie ve diğerleri de sezon boyunca ona yardım etti. 2017-2018 sezonunu 49 galibiyet-26 mağlubiyet ile bitirdiler ve play-off ilk turunda Columbus Blue Jackets ile eşleştiler. Capitals, Washington’da oynanan ilk iki maçı da kaybettiğinde mağlubiyetler taraftarların hevesini kırmak bir yana, artık sıkıcı olma eşiğini çoktan geçiyordu. Ortada yıllardır play-off yapmayı başaran fakat bir türlü konferans finaline kalamayan bir takım vardı. Bu yıl da her şeyin başa döndüğünü düşünmeye başlamıştı herkes. Ancak, bu kez işler daha farklı devam etti. Serinin sonraki dört maçının tamamını kazanan (ikisini uzatmada attıkları golle) Washington Capitals, tur atlayarak çeyrek finalde Pittsburgh’un rakibi oldu.
Washington şehri için, Play-off birinci ya da ikinci turundaki Pittsburgh mağlubiyetleri utanılacak bir sır haline gelmişti artık. Pek çok açıdan (Ovechkin ve Crosby arasında da bir rekabet vardı ve bu mağlubiyetler Ovechkin’e de zarar veriyordu) rahatsız edici olan bu durumun hiçbir zaman hiçbir yerde konusunun dahi açılmasından hoşlanmıyorlardı.
Serinin altıncı maçına gidildiğinde, toplam seri skoru 3-2 Washington Capitals lehineydi. Pittsburg’taki maçın normal süresi 1-1 sona erdi. Uzatmaların dördüncü dakikasında Alex Ovechkin, Crosby’nin hatalı pasında araya girerek kazandığı pakı iki Pittsburgh oyuncusunun arasından Kuznetsov’un önüne bıraktı. Kuznetsov’un pakı filelere gönderdiği andan sonra kameralar ilk önce Capitals oyuncularının yaşadığı mutluluğu gösterirken hemen ardından kadrajdaki isim Crosby idi. O an Crosby’ye ‘tüm hayatını düşün ve beş dakika öncesine dönmek istediğin bir an seç’’ deseler kesinlikle kadrajda bulunduğu o birkaç saniyeyi seçerdi.
Ovechkin ise maçtan sonra şöyle söylüyordu: “Bir gün, bu olmak zorundaydı. Bir gün, Penguins’i play-off’ta geçmek zorundaydık.”
Kuznetsov’un golüyle Washington Capitals hem 20 yıllık makus talihini yıkmış oldu hem de Alex Ovechkin çağında ilk kez bir konferans finaline kalmayı başardı. Aynı zamanda, tarihlerinde utanılacak bir sır olarak yer tutan Pittsburgh mağlubiyetlerini de unutturdular.
Washington Capitals, konferans finalinde Tampa Bay Lightning ile eşleşti. İki Rus yıldızın (Kucherov – Ovechkin) karşı karşıya gelmesi açısından da önem taşıyan bu serinin Florida, Amalie Arena’da oynan ilk iki maçını Washington Capitals 5-1 ve 6-2’lik skorlarla kazandı. Yedinci maça taşınan seride gülen taraf Capitals oldu ve 20 yıl sonra hasret dindi. Sırada, Stanley Cup var…