2018 yılının kasım ve aralık aylarında futbolda en çok öne çıkan konulardan biri Copa Libertadores finaliydi. Kupa tarihinde River Plate ve Boca Juniors finalde ilk kez eşleşmişti. 10 Kasım’da La Bombenara’da oynanması gereken maç yoğun yağmur yağışı nedeniyle bir gün sonraya ertelenirken bu durum ilerleyen haftalarda sık sık gerçekleşecekti. 11 Kasım’da oynanan ilk maç 2-2 sonuçlandı. Rövanşın tarihi 24 Kasım’dı. Maç günü El Monumental’e doğru giden ve Boca Juniors’lı futbolcuları taşıyan otobüs River Plate taraftarlarınca saldırıya uğradı. Boca Juniors’lu oyuncuların maça çıkamayacak duruma gelmesi sonrası final bir gün sonrasına ertelendi. 25 Kasım’da gerek Boca Juniors’lu oyuncuların henüz iyileşememesi gerekse El Monumental Stadyumu etrafındaki güvenlik eksikliği nedeniyle maç ileri bir tarihe ertelendi. 27 Kasım’da CONMEBOL, rövanş maçının Arjantin dışında olacağını, 29 Kasım’da ise karşılaşmanın 9 Aralık’ta İspanya’da Santiago Bernabeu Stadyumunda oynanacağı açıkladı. İki haftalık gecikmenin ardından 9 Aralık’ta Santiago Bernabeu tarihin en önemli superclasico’suna ev sahipliği yaptı. Uzatmalar sonunda maçı 3-1 kazanan River Plate, Copa Libertadores’i kazanmasının yanında Superclascio tarihinin en önemli galibiyetini aldı. Ertelemeler ve saha dışı olaylarının sıkça yaşandığı 2018 Copa Libertadores finalinin 10 ay sonrasında River Plate ve Boca Juniors 2019 yarı finalinde tekrar eşleşti. 2 Ekim’de oynanan ilk maçı River Plate kazandı ve 23 Ekim’deki rövanş için büyük avantaj sağladı. Son yıllarda Copa Libertadores’te sık sık eşleşen bu iki takımın kuruluşları 20.yüzyılın başlarında aynı bölgeye dayanırken, rekabetleri saha içi ve dışında birçok olaya sahne olmuştu.
19. yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte Arjantin’e gelmeye başlayan İtalyan göçmenlerin nüfusu 20. yüzyılın başında başkent Buenos Aires’in dörtte birini oluşturuyordu. Göçmenlerin önemli bir kısmı Cenova’dan gelirken, Buenos Aires’te yaşadıkları yer şehrin güney doğusunda bulunan La Boca bölgesiydi. Bölgede bulunan beş İtalyan göçmenin girişimi sonucu Boca Juniors futbol kulübü 1905’de bu bölgede kuruldu ve renklerini limanda bulunan bir gemideki İsveç bayrağından aldı. O yıllarda La Boca bölgesinde bir başka futbol kulübü daha bulunuyordu. River Plate, Plata Nehri (Rio de la Plata) kıyısında 1901’de kurulmuş ve İngilizce olan ismini buradan almıştı. Kulüp binasının yanı sıra maçlarını oynadığı Darsena Sur sahası Buenos Aires’in liman bölgesinde yani La Boca’daydı. Boca Juniors’un kuruluşunun ardından amatör liglerde oynadığı yıllarda River Plate ikinci ligde yer alıyordu. Aynı ligde olmamaları nedeniyle resmi maç yapamayan River Plate ve Boca Juniors 2 Ağustos 1908’de hazırlık maçında karşılaşırken tarihin ilk Superclasico’sunu Boca Juniors 4-1 kazandı. İki takımın birden Arjantin 1. Lig’de yer aldığı ilk yıl 1913’tü. 25 Ağustos 1913 tarihinde oynanan ve River Plate’in 2-1 kazandığı karşılaşma tarihin ilk resmi Superclasico’suydu.
Boca Juniors ve River Plate aynı şehrin olduğu gibi rekabetlerinin ilk yıllarında aynı bölgenin (La Boca) takımlarıydı. 1920’li yıllarla birlikte bölgesel farklılaşma başlarken, sosyal-ekonomik konularda zıtlıklar beraberinde gelecekti. River Plate, 1923 yılından itibaren maçlarını Recolata bölgesinde bulunan 15.000 seyirci kapasiteli Alvear y Tagle Stadyumunda oynamaya başlıyor ve La Boca bölgesini terk ediyordu. 1930’lu yılların başında yapılan yüksek bedelli transfer sonrası ise ‘Los Millionarios’ (Milyonerler) lakabını aldı. Bu dönem River Plate’in yaptığı transferlerden biri de Cataldo Spitale’ydi. Spitale hem Boca Juniors hem de River Plate forması giyen ilk futbolcu olarak tarihe geçmişti.
1930’larda kendi aralarındaki maçların yanı sıra Arjantin Ligi’ndeki şampiyonluk sayıları göz önüne alındığında dengeli bir rekabet vardı. Rekabetin ilerleyen yıllarda zirveye çıkmasını sağlayacak gelişmeler ise 1938’de yaşandı. İki yıl süren 75.000 kapasiteli El Monumental Stadının inşaatı, 1938’de sona erdi ve aynı yılın 25 Mayıs günü oynanan River Plate-Penarol maçı ile açıldı. Yeni stadyumun açılmasıyla birlikte River Plate artık Buenos Aires’in zengin bölgelerinden Nunez’e taşınmıştı. 4 Eylül 1938’de oynanan River Plate-Boca Juniors maçıyla birlikte El Monumental ilk Superclasico’suna ev sahipliği yaptı. El Monumental’in açıldığı dönem, Boca Juniors maçlarını Ricardo Etcheverry Stadyumunda oynuyordu. River Plate’in yapmış olduğu bu stadyum hamlesine Boca Junors yine aynı dönem karşılık verme hedefindeydi. 18 Şubat 1938’de inşaatına başlanan 50.000 kapasiteli Estadio Alberto Armando, 25 Mayıs 1940’da açıldı. Ancak stadın adı ilerleyen yıllarda Boca Juniors taraftarlarınca ‘La Bombonera’ (Çikolata Kutusu) olarak adlandırılacak ve futbol tarihine bu isimle geçecekti. 30 Haziran 1940’da oynanan ve Boca Juniors’ın 3-1 kazandığı River Plate maçı ile La Bombonera Superclasico’nun bir diğer ev sahibi olmaya başladı. Aralarında 15 kilometre olan bu iki stadyum futbolun en büyük rekabetinin artık merkezleriydi.
Yıllar ilerledikçe Boca Juniors-River Plate maçları futbol dışında olaylara da sahne oldu. 23 Haziran 1968 Superclasico’nun yanı sıra futbol tarihine de trajedi olarak geçen bir maçın tarihiydi. El Monumental’de oynanan ve 0-0 sona eren karşılaşmanın ardından deplasman tribününde bulunan Boca Juniors taraftarlarının 12. giriş kapısına doğru yönelmesi izdihamı beraberinde getirmişti. İzdihamın nedenleri olarak çıkış kapısını iki takımın taraftarlarının birden kapatması, Boca Juniors taraftarlarının rakip tribünlere yanıcı maddeler fırlatması ve güvenlik yetersizliği gösteriliyordu. İzdihamın nedeni hiçbir zaman tam olarak açıklanamazken ortada bir gerçek vardı. 12. giriş kapısında yaşananlar sonucu 71 kişi hayatını kaybetti ve 150 kişi yaralandı. Ölenlerin sayısı o güne kadar bir stadyum faciası sonunda yaşanan en yüksek sayıydı. Yapılan soruşturmalar trajedinin nedenini tam olarak saptayamadı ve sonuçsuz kaldı. İki kulüpte ilerleyen dönemde yaşananlar nedeniyle o dönem Arjantin’de iktidarda bulunan cunta yönetimini ve stadyumda bulunan güvenlik güçlerini yetersizliğini sorumlu tuttu. Olay tarihe ‘Puerta 12 Trajedisi’ olarak geçti. (O gün yaşananların belgeseli Puerta 12 adıyla 2008 yılında Arjantinli yönetmen Pablo Tesoriere tarafından çekilmiştir.)
Futbol tarihinin en büyük oyuncularından Diego Maradona’nın da bu rekabette önemli bir payı bulunuyor. 1981’de Argentinos Juniors forması giyen Diego Maradona o yıl transferde adı geçen oyuncuydu. 21 yaşındaki Maradona için hem Boca Juniors hem de River Plate tarihlerinin en yüksek harcamasını yaparak onu kadrosuna katmak istiyordu. İlk etapta River Plate ve Argentinos Juniors bonservis bedeli konusunda anlaşmasına rağmen Maradona, River Plate’in kendisine yaptığı teklifi reddetmişti. Kendisi bir Boca Juniors taraftarıydı ve hayali bu takımda oynamaktı. 20 Şubat 1981’de Arjantin futbol tarihinin oyuncu ve bonservis bazında en büyük transferi gerçekleşti ve Maradona, Boca Juniors’a transfer oldu. Transferden olumsuz sonuç elde eden River Plate ise aynı dönem başka bir yıldız ismi kiralık olarak kadrosuna katıyordu. Bu oyuncu 1978 Dünya Kupasını gol krallığı ile kapatan Mario Kempes’ti. Maradona’lı Boca Juniors ve Mario Kempes’li River Plate o sezon karşı karşıya gelirken, o dönem Arjantin’in en büyük iki oyuncusu onlardı. 10 Nisan 1981 iki oyuncunun ilk karşılaşmasıydı. La Bombenera’da oynanan maçı Boca Juniors 3-0 kazanırken, Maradona’da River Plate’e karşı ilk golünü atmıştı. 5 Temmuz 1981’de El Monumental’de oynanan maç 1-1 sona erdiğinde atılan goller Kempes ve Maradona’dan geliyordu. Sezon Boca Juniors’un şampiyonluğu ile tamamlandıktan sonra 1982 yılında Maradona ve Kempes takımlarından ayrıldı. Mario Kempes Valencia’ya dönerken, Maradona Barcelona’ya rekor bonservis bedeliyle transfer oluyordu. İlerleyen yıllarda döneminin en iyi futbolcusu olan Maradona; Barcelona, Napoli, Sevilla ve Newell’s Old Boys formaları giydikten sonra 1995’te Boca Juniors’a geri döndü. Kariyerinin son iki yılını Boca Juniors’da geçiren Maradona son resmi karşılaşmasını River Plate’e karşı oynadı. 25 Ekim 1997’de El Monumental’de oynanan maçta 10 numaralı formasını son kez giydi. Sahaya çıkarken ve maç bitiminde her iki takım taraftarları da kendisini alkışlarken tarihin en büyük futbolcusu vedasını bir Superclasico ile yapıyordu.
2000’li yıllarda rekabeti özel kılan Copa Libertadores maçlarında yaşananlardı. 2000’de çeyrek finalde eşleşen iki takımdan Boca Juniors rakibini elemiş ve turnuvanın sonunda 22 yıl aranın ardından Copa Libertadores şampiyonu olmuştu. 2004’te yarı finalinde tarihi anlar yaşanmıştı. Eşleşmenin ikinci maçında Carlos Tevez’in 89. dakikada attığı gol sonrası yaptığı sevinç River Plate’e gönderme niteliğindeydi. Boca Juniors taraftarları River Plate için kullandığı lakap ‘las gallinas’tı (tavuklar). Tevez de gol sevincini bu lakaba gönderme yaparak kutlamış ve sonrasında sevinci nedeniyle kırmızı kart görmüştü. Maçın son dakikasında atılan bu gol Boca Juniors’ı finalist yapacaktı. Ancak bir dakika sonra River Plate adına Cristian Nasuti’nin attığı gol karşılaşmayı penaltılara götürdü. El Monumental’de oynanan tarihi maçta penaltılar sonrası turu geçen Boca Juniors finale çıkmıştı. Ancak finalde rakibini yenen Kolombiya temsilcisi Once Caldas, Copa Libertadores şampiyonu olmuştu. 2015 Copa Libertadores ikinci turunda eşleşen iki takımın ilk maçından River Plate 1-0 üstünlükle ayrılmıştı. İkinci maç 14 Mayıs’ta La Bombonera’da oynanıyor ve ilk yarı 0-0 sona eriyordu. İkinci yarı başlamadan önce River Plate’li oyuncuların çıkış tüneline Boca Juniors taraftarları biber gazı atmış ve bu da maçın durmasına neden olmuştu. River Plate’li oyuncuların sahaya çıkamadığı dakikalarda güvenlik ve organizasyon yetkilileri olayların büyümesine engel olma amacındaydı. Uzun süreli bekleyişin ardından ikinci yarının oynanmayacağı kararı alındı ve maç iptal edildi. Çıkan olaylar nedeniyle Boca Juniors turnuvadan ihraç edildi ve River Plate çeyrek finale yükseldi. Bu olayların gölgesinde geçen 2015 Copa Libertadores’i özel kılansa turnuvanın sonunda River Plate’in şampiyon olmasıydı.
Yazı: Onur Bilgiç