Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

EditoZahmetli Hatırlama

Socrates'in 62. sayısında ana konu: Hafıza. Girişte ise Caner Eler'in kaleminden Yelena Isinbayeva yer alıyor.

“Gerçekliğe gitgide yaklaşabilirsin ama asla yeterince yaklaşamazsın çünkü gerçeklik sonsuza giden basamaklardan, algı katmanlarından, yanlış temellerden oluşur, bu yüzden de ulaşılmazdır” –  Vladimir Nabokov

II. Dünya Savaşı’nda toplama kampına esir düşen Fransız tarihçi Paul Ricoeur; Hafıza, Tarih, Unutuş kitabında insanlık tarihinde bilhassa da yirminci yüzyılın yüz kızartıcı olaylarının hatırlanması ve unutulması hakkında sersemletici bir yolculuğa çıkarır. Anımsamayla ilgili de bir ayrım yapar: “Anında hatırlama ve zahmetli hatırlama; ilki arayışın sıfır noktası, diğeri arayışın ta kendisi” der. Bir kişinin ismi zikredildiğinde sizde ilk intibası nedir, daha derinlere inilen arayışla beraber hangi fikre ve anımsayışa sahip olursunuz? Ben de sizi farklı bir hatırlama yolculuğuna çıkarmak istiyorum.

2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, Ataköy Atletizm Salonu’nda düzenlenecekti. Ben de Eurosport spikeri olarak görev başındaydım. Justin Gatlin, Ashton Eaton, Genzebe Dibaba, Renaud Lavillenie gibi atletlerin arasında bir isim farklıydı: Yelena Isinbayeva. Sırıkla atlama tarihinde Sergei Bubka’dan sonraki dönemde bu branşı omuzlarında taşımıştı. İki olimpiyat şampiyonluğu ve İstanbul’a gelene kadar beş dünya şampiyonluğu kazanmıştı. Lakabı Sırıkla Atlama Kraliçesi’ydi. Yerçekimiyle dalga geçer gibi yaptığı rekor atlayışları, koşu temposu, zarafeti, üstün atlayış tekniği ve çıtayı geçip mindere indikten sonra sağ elini kaldırıp attığı çığlıkla dışavurduğu hırsı… Diğer atletlerin atlayışları esnasında çıta yüksekliği kendi seviyesine gelsin diye beklerken başına bir havlu örterdi. Bir diva tavrıydı bu. Bir röportajında “Bazen yarış sırasında kendimi bir aktris gibi hissediyorum” demesi de bunu kanıtlar nitelikteydi. 2005 Helsinki Dünya Şampiyonası’nda 5.01 metrelik dünya rekoruyla altını kaptığında en yakın rakibine 41 cm fark atmıştı. Bu tip bir fark bir daha atılamadı. 23 yaşında 18. dünya rekorunu kırmıştı. 5.06’yı gördüğü 2009’a kadar da hükümdarlığı sürdü.

Volgograd’da bir jimnastikçiyken 15 yaşında boyu uzadığı için antrenörü Yuri Trofimov tarafından sırıkla atlamaya yönlendirilen Isinbayeva, kısa sürede hâkimiyet kurduğu bu branşta zor günler de yaşadı. Hep kazanmaya alışmış bir sporcu için kaybetmeyi hazmetmek çok zordu. 2010’da bir mental rahatlama arası verdi. 2005’ten beri çalıştığı, vaktiyle Bubka’nın da antrenörü olan Vitaly Petrov ile yolları ayırarak onu yetiştiren Trofimov’a geri döndü. Psikiyatrist Kemal Sayar, bir yazısında “Nostalji bize bir tarihsel süreklilik duygusu verir. Nostalji kafayla kalp arasındadır, kafa şu an en latif duygularla hatırladığımız geçmişin tam da öyle olmadığını bize söylerken, kalp bu duyguda rahatlama ve teselli bulur. Bugün hemen erişemediğimiz o geçmiş, hem çok değerli hem de idealdir” demişti. Isinbayeva da o şanlı geçmişini arıyordu. Tam da 2012 İstanbul öncesinde 5.01 m ile 13. kez salon dünya rekoru kırdı. Toplamda 28. dünya rekoruydu. İstanbul’da da rekor kırması bekleniyordu. Kariyer hedeflerinden biri de idolü Bubka’nın 35 dünya rekorunu geçmekti. İstanbul’da Isinbayeva belki rekor kıramadı ama tekrar kürsünün tepesindeydi. Biz de Eurosport’tan değerli arkadaşım Sencer Yücel ile onu canlı izleyip anlatmakla yetinmeyelim dedik. Bir fırsatını bulup yanına gittik. Normalde fotoğraf çektirmeye çekinirim ama Sencer sayesinde bir hatıra karesi şansı yakaladık. Fakat o sırada makinanın hafıza kartı doldu. Isinbayeva’nın da acelesi vardı, gitmesi gerekmişti. Sadece zihnimize kaydedebildik o anları.

2012 Londra’daki bronzdan sonra 2013 Moskova’da yedinci ve son dünya şampiyonluğunu kazanacaktı. “Herkes Isinbayeva’nın bittiğini düşünüyordu ama çok mutluyum, tekrar sırıkla atlamanın kraliçesiyim” demişti. Bir yandan da “Gelecek için korkuyorum, belki bir daha podyumda olamayacağım. Rus milli marşını duyamayacağım. Biliyorum aynı mutluluğu bir daha hissedemeyeceğim” diyerek emekli olacağı günler adına konuşuyordu. Ama farklı yoldan oraya varacaktı.

Önce 2014 Soçi olimpiyat elçiliği görevi esnasında, Vladimir Putin yönetiminin insan haklarını hiçe sayan politikalarına destek verme pahasına LGBT haklarına karşı söyledikleriyle tepki çekti. Rusya devlet destekli doping yaptığı gerekçesiyle ülkece spordan men cezası aldığındaysa bunun politik bir karar olduğunu söyledi. Sportif itibarı iyice zedeleniyordu. Tepkisini IAAF ve Rusya’ya karşı kanıtları sunan muhbirlere yöneltti. 2016 Rio’ya gitme hayallerinin gasp edildiğini düşünüyordu. Emekli olduğunda Putin’e yakınlığı sayesinde Rusya Anti-Doping Ajansı’nın başkanı seçildi ama WADA’nın isteğiyle görevden alındı. Artık kraliçe değildi, kara listedeydi. Sonra buz hokeyi yıldızı Alexander Ovechkin önderliğinde 2018 başkanlık seçimleri öncesinde bazı Rus sporcularla beraber destek amacıyla Putin Takımı’nı oluşturdu. En son Putin’in görev süresini yani otokrasisini sonsuza kadar uzatmak için önerdiği anayasa değişikliği görüşmelerinde 75 kişilik danışma kurulundaydı.

Elbette tüm bunlar Roman Polanski, Woody Allen, Lance Armstrong, Marion Jones gibilerin dozajında olmasa da sanatçının eseri (sporcunun kariyeri) ile hayatı arasında kalınan tartışmadan çok da uzak değil. Bizden de benzer örnekler verilebilir… Isinbayeva’nın ‘zahmetli hatırlama’ yolculuğunda nereye vardık acaba? Hayat çekilemeyen bir kare gibi hafıza kartına sığsaydı sanırım bunun cevabı daha kolay olabilirdi.

Bu sayı, hafızayı tahrip edip hafızanın boşluklarından yararlananlara karşın gerçeği amansızca aramaya devam edenler için…

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Hep Beraber

Hep Beraber

3 sene önce
Çağ

Çağ

3 sene önce
Bir Numara

Bir Numara

3 sene önce