Klasik müzik eserlerinde bestecinin parçayı belli bir konu üzerine bestelemesi romantik dönemde popüler olmuştur. Besteci, eserinin konusunu açıklayıcı eser isimleri, şiirler ve konser program notları ile bildirmiştir. Bu müzikler ilk dinlendiklerinde herkesin zihninde başka konu ve duygular uyandırıyor olsa da; bestecinin seçtiği konu ele alınarak incelendiğinde, müzikte bir çok atıf bulunabilir. Spor da klasik müzik eserlerine konu olmuş tabi ki. Bu eserlerden birkaçına göz atalım…
Bireysel Sporlar
Jeux – Claude Debussy
Claude Debussy’nin orkestra için yazmış olduğu son eserdir Jeux (Oyunlar). Eserin konusu ise; tenis! Bu eserin bugün çok fazla bilinmemesinin sebebi ise prömiyerinden iki hafta sonra Stravinsky’nin Bahar Ayini (Le Sacre du Printemps) balesinin prömiyerinin yapılmış olması ve Jeux’nün bu harika ve sansasyonel eserin gölgesinde kalmasıdır. Eserde bir balet ve iki balerin kaybolan bir tenis topunu aramaktadır. Bu arayış sırasında yakalamaca, saklambaç gibi çocuk oyunları oynayan dansçılar, sahneye bilinmeyen bir el tarafından atılan başka bir tenis topuyla dağılırlar. Tenis topunun zıplayışlarını müziğin içerisinde duyabilirsiniz.
Sports et Divertissements – Eric Satie
https://www.youtube.com/watch?v=AavxM4pFSHI
Bir diğer spor göndermesini ise Eric Satie’nin Sports et Divertissements (Spor ve Eğlence) isimli eserinde görürüz. Bu eser, yirmi bir farklı piyano eserinden oluşmaktadır. Her bölüm kısa bir şiir üzerine bestelenmiştir. Bu şiirlerin bazıları değişik spor dalları; diğerleri ise eğlenceli aktiviteler üzerine yazılmıştır. Eserde işlenen sporlardan bazıları şu şekildedir; avlanma, balık tutma, yat yarışı, golf, koşma, kızak ve tenis. Melodi, ritim, armoni gibi yapılar incelendiğinde bu sporlara yapılan atıflar olduğu görülebilir.
Match – Mauricio Kagel
Mauricio Kagel’in Match’i ise (Oyun) bir tenis maçını anlatır. Eser iki çello ve perküsyon için yazılmıştır. Eserin başında çelloların pizzicato çalış tekniğini (tellerin yay kullanılmadan parmakla çekilerek çalınması) kullanılarak çıkardıkları iki farklı ton ile topun sahada gidip gelmesi mükemmel bir şekilde taklit edilmiştir. Topun gidiş süreleri arasındaki fark sayesinde kendinizi bir tenis maçında kafanızı sağa sola çevirirken hayal edebilirsiniz. Eserin devamında ise çelloların maçtaki çekişmesi devam ederken, perküsyonun hakemlik görevini üstlendiğini söyleyebiliriz.
The Skater’s Waltz – Emile Waldeufel
Klasik müziğin en çok ilgili olduğu spor buz pateni olabilir. Birçok buz pateni koreografisi klasik müzik eserleri üzerine yazılmıştır. Emile Waldeufel’in bestelediği The Skaters’ Waltz (Patencinin Valsi) de buz pateni üzerine yazılmış bir eserdir. Donmuş Seine Nehri’nde yapılan buz pateni aktiviteleri işlenmiştir. Giriş kısmından sonra gelen ilk tema bağlı melodik yapısı ile buz pateni yapan sporcunun süzülen ayak hareketlerini akıllara getirir. Bu vals günümüzde hala sıkça seslendirilen bir bestedir. Viyana Filarmoni Orkestrası tarafından her yılın ilk günü gerçekleştirilen Yeni Yıl Konserleri’nin de vazgeçilmez bir parçasıdır.
Takım Sporları
Yale-Princeton Football Game – Charles Ives
Charles Ives tarafından yazılmış olan Yale-Princeton Football Game (Yale-Princeton Futbol Maçı) bestecinin müzik ve spora olan tutkusunu yansıtıyor. Bu beste, 1897’de Yale Bulldogs – Princeton Tigers arasında oynanan ve 6-0’lık Yale galibiyeti ile sonuçlanan maç üzerine bestelenmiş. Yale ve Princeton takımları arasındaki rekabet Amerika’da hala devam eden en eski rekabet olarak kabul ediliyor. İlk karşılaşmalarına 1873 yılında çıkan bu iki takım, daha sonraları ligin dominant iki takımı haline gelmiştir. Ives’e ilham veren ve büyük çekişmeye sahne olan bu maçın ardından Yale Bulldogs’un namağlup bir sezon geçirdiğini de hatırlatalım.
Tezahürat, kolej şarkıları gibi müzik referansları bulunan müziğin notasında Charles Ives’in kendi notları da bulunuyor. Bu notlar o ölçülerin neyi temsil ettiğine dair bize bilgi veriyor. Notlardan bazıları aktarmakta fayda var; oyuncuların sahaya inmesi, Yale tezahüratı ‘“Rah, Rah, Rah; Rah Rah Rah; Rah Rah Rah; Yale Yale Yale.’’, first down, dodging tackle, last down, vb… Bu notları takip ederek müziğin her saniyesinde işlenmiş olan maçı baştan sona yeniden yaşayabiliyoruz.
Rugby – Arthur Honneger
Arthur Honneger’ın 1928 tarihli eserinin adı Rugby (Mouvement Symphonique No.2). Adından da anlaşılabileceği üzere eserin konusu Rugby. Maçın çekişmesi eserin armonik yapısındaki uyumlu ve uyumsuz akorlar ile belirtilmiş. Modern bir eser olduğu için parçanın atıflarını anlamak için daha detaylı bir inceleme gerekmekte. Eserin prömiyerindeki program notlarında Honneger, rugby sporuna olan sevgisini anlatmış ve bunun sebeplerini de futbola göre daha anlık, direkt ve doğaya yakın olmasına bağlamış. Oyun ritminin kaotik olmasını ve oyunun vahşi yapısını da öne sürmüş.
Bunu müzikte de bulmak mümkün. Parçada, takımlar tarafından yapılan hücum ve karşı-hücumlarını yansıtmış. Farklı dinamik ve enstrüman gruplarının kullanılmasıyla bu hücumları yansıttığını söyleyebiliriz.