2010’lu yıllar pek çok anlamda dünya tarihinin en güzel ya da en yaşanılır yılları olmaktan çok uzak. Ancak spor izleyicisi için durum fena sayılmaz. Şanslıysak haftada birkaç spor müsabakası izleyebildiğimiz yıllardan geldiğimiz nokta, 24 saat spor yayını yapan sayısız televizyon kanalı ve dünyanın tüm spor organizasyonlarına en kötü ihtimalle internet üzerinden erişim imkânı… Tabii günler, bu sonsuz akvaryumdaki tüm balıkları görmeye elverecek kadar uzun değil. İçlerinden seçim yapmak gerekiyor. Socrates ekibi olarak kendi seçimlerimizi yaptık…
Valencia – Real Madrid // Onur Erdem
Sanırım La Liga’da bu sezon en çok Valencia’nın maçlarına denk geldim. Normalde sadık bir Premier Lig izleyicisi olmama rağmen, oynadıkları hücum futbolu nedeniyle Valencia’yı da ayrı bir yere koyabilirim. Ligin en çok gol atan ikinci takımı konumundalar ve özellikle iç sahada rakiplerini hayli yıpratıyorlar. Buna en güzel örneklerden biri, Barcelona’nın son dakikalarda bulduğu golle bir puanı zar zor koparabildiği maç olabilir mesela. Bu yüzden, Real Madrid’i ağırlayacakları karşılaşmayı da büyük bir merakla beklediğimi söyleyebilirim.
Valencia için işler, malum Barcelona maçından sonra pek de iyi gitmedi. Son yedi haftayı üç galibiyete karşılık dört mağlubiyetle kapattılar ama yine de üçüncü sıradaki yerlerini koruyorlar. Real Madrid ise bir maç eksiğiyle Valencia’nın beş puan gerisinde dördüncü sırada. Ligde son dört deplasman maçından da üç puan çıkaramadılar belki ama son olarak evlerindeki 7-1’lik Deportivo galibiyetiyle üzerlerindeki ölü toprağını attılar.
Valencia’da, Las Palmas maçında kırmızı kart gören Gabriel Paulista ve Ruben Vezo, hafta sonu forma giyemeyecek. Özellikle Gabriel’in yokluğu, savunmada hatırı sayılır bir boşluk yaratacaktır. Real Madrid’de de Sergio Ramos’un sakatlığı devam ediyor.
Savunmada eksikleri bulunan iki hücum takımının maçından beklentim bol gol; yayıncı kuruluş beIN Sports’tan beklentim ise Valencia-Barcelona maçının spikeri Gökhan Abdik…
27 Ocak Cumartesi / 18.15 / beIN Sports
Göztepe – Kayserispor // Atahan Altınordu
Süper Lig’de haftanın maçı Trabzon’da oynanacak, bu kesin. Ancak seyir zevki açısından en vaatkâr mücadele için istikameti İzmir’e çevirmek gerekebilir. 2011 yazında yaşananların ardından Trabzonspor – Fenerbahçe maçları hep aynı senaryoya sahne oluyor: Trabzonspor camiası, yönetemediği bir öfkenin esiri oluyor ve Fenerbahçe bu gergin ortamdan istediğini alıp gitmekte hiç zorlanmıyor. Hâliyle futbolu konuşmaya sıra gelmiyor…
Göztepe – Kayserispor eşleşmesi ise tamamen futbolun öne çıkacağı bir maç olarak bizi bekliyor. İlk yarıyı Başakşehir, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın hemen arkasında bitiren ikili, ligde ilk 17 haftalık periyodun flaş takımları olmayı başarmışlardı. Bunu sürdürmemeleri için de ortada bir sebep görünmüyor. Göztepe’nin kalede Beto, savunmada Kadu, orta alanda Andre Castro ve hücumda Adis Jahovic’ten oluşan iskeleti oldukça sağlam. Orta alan savunmasında Selçuk Şahin’i de bu iskelete ekleyebiliriz ki devre arasında ligin hakkı verilmeyen oyuncularından Poko’yu da kadrolarına kattılar. Sabri Sarıoğlu, Halil Akbunar, Tayfur Bingöl, Oscar Scarione, Nabil Ghilas gibi daha birçok koza sahipler.
Kayserispor’a baktığımızda kâğıt üzerinde biraz daha mütevazı bir takım görüyoruz. Aslında sezon başında yaptıkları takviyelerle dikkat çekmişlerdi fakat Asamoah Gyan, Geoffrey Bia, Nikola Stojiljkovic gibi ‘isimli’ transferlerden yeterince yararlanamadılar. Buna rağmen, tam bir takım olmayı başardılar. Geçen sezonu düşme hattının sınırında bitirmelerine rağmen performanslarıyla öne çıkan Deniz Türüç ve Güray Vural, bu yıl da aynı çizgiyi sürdürüyor. Bunlara ek olarak Umut Bulut ve Ryan Mendes’in de kendilerini bulduklarını söyleyebiliriz. Dört oyuncu Kayserispor hücumlarına büyük güç katarken bu sezon gelenlerden kaleci Lung, Atila Turan, Tiago Lopes ve Stephane Badji’nin de formlarının altını çizmek gerek.
İkinci yarıya mağlubiyetle başlamasına rağmen takdir toplamaya devam eden bu iki takımın -ve hâliyle kendilerinden epeyce söz ettiren teknik direktörleri Marius Sumudica ile Tamer Tuna’nın- mücadelesinin yüksek bir tempo ve bol golü beraberinde getirmemesi çok düşük bir ihtimal…
27 Ocak Cumartesi / 16.00 / beIN Sports
Köln – Augsburg // Fatih Demireli
Bundesliga’da bu hafta en çok merak ettiğim maç, Köln – Augsburg maçı. Bunun baş nedeni, Köln’ün çıkışı. Yalnızca birkaç hafta öncesine kadar ligde 5 puanları vardı. Taraftarlar, yöneticiler, teknik ekip ve futbolcular artık küme düştüklerini ve yeniden lige çıkmak için bir sürecin başladığını ifade etmekten çekinmiyorlardı ama teknik direktör değişikliğinden sonra -ki Peter Stöger, Borussia Dortmund’a gitti ve Stefan Ruthenbeck altyapıdan yukarı çıktı- birden hava değişti. Bir Bayern Münih maçı oynadılar; evet kaybettiler ama genç oyuncuların gösterdiği müthiş mücadeleyle belki üç puandan daha önemli kazanımlar elde ettiler. Ardından üst üste gelen iki galibiyet ve yine gösterilen performansla toparlandıklarını gösterdiler. Şu anda 12 puanları var ve Augsburg’u yendikleri takdirde Werder Bremen ile Hamburg’a iyice yaklaşacaklar. Küme düşmeye aday takımların genellikle ortaya koyduğu futbol anlayışına nazaran çok daha göze hoş gelen bir stile sahipler. Bu yöntemle yıllar önce Borussia Mönchengladbach, Lucien Favre’nin ilk senesinde ligde kalmayı başarmıştı. Benzer bir çıkışı şu an Köln gösterebilir.
Diğer yanda Augsburg’u da göz ardı etmemek gerekiyor. Çok düşük bir bütçeyle önemli işler yapıyorlar. Örneğin Beşiktaş’ın vaktiyle alternatif olarak kadrosuna katıp yolladığı Daniel Opare bu takımın önemli oyuncularından bir tanesi ve şu anda İngiltere’ye transferi konuşuluyor. Böyle deney olarak alınan isimlerle çok iyi bir performans sergiliyorlar. Bu açıdan Augsburg da her hafta izlenmesi gereken bir takım. Augsburg’a dair bir de ilginç not verebilirim. Teknik direktör Manuel Baum, takımın taktik değişikliklerini Türk bira markalarıyla ifade ediyor. Bir bira markası söylüyor ve takım saha içinde ona göre bir diziliş alıyor.
27 Ocak Cumartesi / 17.30 / Bilyoner.com
Milan – Lazio // İlhan Özgen
Milan, bu sezon yaşadığı bunalımdan, Genaro Gattuso’yu başa getirerek çıkmaya çalışmıştı. Fakat Gattuso kötü başladı. Yine de son iki maçta ligin zayıf takımları Crotone ve Cagliari’yi yenerek soluklandılar ve tekrar UEFA Avrupa Ligi’ne katılmak için umutlandılar. Hafta sonu oynayacakları Lazio maçının bu açıdan önemi büyük.
Lazio, şimdiye kadarki performansıyla ligin en heyecan veren takımlarından. Aslında bu karşılaşmayı beklenir kılan da onların hızlı oyun üzerine kurulu sistemleri. İki galibiyetle nefes alan Milan için üç hafta önce kaybettikleri Atalanta maçından sonra ilk büyük sınav olacak Lazio mücadelesi.
Şunu da hatırlatmakta fayda var; Milan, sezona iyi başlamış ve ikide iki yaparak altı puanla seyircisini sevindirmiş fakat sezonun ilk yarısının üçüncü haftasında Lazio’ya 4-1 yenilerek bu sezonki ilk yumruğu yemişti. Bu açıdan da önemli bir maç olacak.
28 Ocak Pazar / 20:00 / Tivibu Spor
Fenerbahçe Doğuş – Barcelona Lassa // Caner Eler
Fenerbahçe Doğuş Kalinic, Nunnally, Vesely gibi sakatlıklara rağmen son dört maçını kazanmayı başardı. Vesely de geri dönüşünde harika bir PAO maçı oynadı. Önümüzdeki dört maçın üçünü Ataşehir’de oynayacak Fenerbahçe ilk dörtteki yerini sağlamlaştırmak için kritik bir dönemece giriyor. All-Star arasıyla da dinlenme fırsatı buldular. Ancak topa yön veren Sloukas ve Wanamaker’dan en az birinin o gün doğru kararları vermesine ihtiyacı oluyor. Hafta sonu Banvit deplasmanı öncesi evinde kayıp almamaya çalışacak.
Barcelona ise büyük paralar harcayarak girdiği sezonda takım kimyasında ve istikrarında sorun yaşıyor. Dengeli bir kadro kuramadılar. Adam Hanga’yı da harcıyorlar. Kendi evlerinde 6-4 galibiyet oranı olan Barcelona deplasmanda ise şu ana kadar 10 maçta tek galibiyet alabildi. O da dağınık takım Khimki’ye karşı. Son 10 maçın ise sadece üçünü kazandılar. Onlar için de Thomas Heurtel’in o gün yatağın hangi tarafından kalktığı çok mühim. Rakim Sanders geri döndü ancak iletişim sorunları halledildi mi emin değilim. Dev Fransız pivot Kevin Seraphin ise sakatlığı nedeniyle oynamayabilir. İlk sekize girip play-off bileti kapmak için artık her maç ekstra savaşmaya çalışacaklar. PAO ve Valencia deplasmanlarında bunu yaptılar ama savunmada sorun yaşadılar. Yüksek tempoya karşı kontrollü oyun, güzel maç olmaya aday. Fenerbahçe favori.
26 Ocak Cuma / 20.45 / beIN Sports
San Antonio Spurs – Cleveland Cavaliers // İnan Özdemir
“İlginç zamanlarda yaşayasın” bir Çin bedduası ve internet klişesidir. Ama bununla maç tanıtımını açmamın tek bir sebebi var. Bazen mevzu bahis Cleveland Cavaliers olduğunda işlerin biraz daha az ilginç, biraz daha normal olmasını istiyorsunuz. Zira LeBron James’in yuvaya döndüğü 2014 yazından beri Cavs adına her şey kocaman bir karmaşa oldu. Kazanırken sonsuza kadar iyiye gidecek gibi hissediyorlar ve hissettiriyorlar, kaybederken de dünyanın sonuymuş gibi… O yüzden Oklahoma City Thunder hezimeti sonrası onların büyük bir kaosun içine düşmesi şaşırtıcı değil. Lakin San Antonio Spurs mücadelesinin kendileri adına bir başka önemi var. LeBron James’in normal sezon kariyerlerinde 30 bin sayıya ulaşan oyuncular kulübüne girmesine 7 sayısı kaldı. Yani çok saygı duyduğu Gregg Popovich ve öğrencilerine karşı oynarken prestijli bir listeye de katılabilir. Dolayısıyla çok fazla soru işaretiyle izlenecek bir maç daha bekliyor bizi. Cavaliers savunma yapacak mı? Yapmak isteyecek mi? Ortada bir basketbol maçı mı olacak yoksa bir hezimet mi? LeBron, 30 bini yakalayacak mı?
Elbette San Antonio Spurs tarafında da konuşulacak çok şey var. Ama onlara dair sorulan en büyük soru hep dönüp dolaşıp aynı yerle alakalı oluyor. Nasıl oluyor da bunu yapabiliyorlar? Şu an Kawhi Leonard, Rudy Gay, Manu Ginobili gibi isimler sakatlar arasında, Tony Parker sakatlıktan döndüğünden beri kondisyonunu bulmaya çalışıyor ve Popovich’in kararı sonrası ilk beşteki yerini Dejounte Murray’ye bıraktı. Lakin sorumuzun da işaret ettiği üzere, bütün bu eksiklere, şanssızlıklara, sakatlıklara rağmen bir şekilde kazanmayı sürdürüyorlar. Yeniden yapabilecekler mi? Bekleyip göreceğiz.
24 Ocak Çarşamba / 04:00 / S Sport
Hyeon Chung – Tennys Sandgren // Aras Yetiş
Tenis sezonunun ilk Grand Slam’i Avustralya Açık’ta ikinci hafta oynanıyor. Erkekler ve kadınlarda sekizer oyuncu çeyrek finallere kalmayı başardılar, büyük heyecanın sonunda kupayı tutan isim olmak için kıyasıya bir mücadele verecekler. Erkekler tarafında Novak Djokovic’i mağlup eden Hyeon Chung ve ilk slam maçlarını burada kazanan Tennys Sandgren’ın karşılaşacağı çeyrek final mücadelesi ise özellikle merak konusu. Zira ilk kez büyük turnuva seviyesinde bu denli ilerlemiş olan ikiliden birisi, tarihin en büyüğü Roger Federer’in son dörtteki rakibi olabilir. Tabii bunun için Federer de çeyrekte Tomas Berdych’i mağlup etmeli ve Çek rakibine karşı Melbourne kortlarında kurduğu üstünlüğü sürdürmeli… Fakat şimdilik, bir anda hayatlarımıza giren Tennessee’li tenisçi Tennys Sandgren ve slam çeyrek finali görmüş ilk Güney Koreli Hyeon Chung’un ilginç eşleşmesini bekliyoruz.
24 Ocak Çarşamba / Eurosport 1
Fenerbahçe – Conegliano // Göksu Bulut
Kadınlarda beş temsilcimizin Avrupa’da sahne alacağı haftanın öne çıkanları arasında, Fenerbahçe’nin 2018 CEV Şampiyonlar Ligi B grubundaki dengeleri değiştirebileceği Imoco Volley Conegliano maçı var. Grup liderini ağırlayacak Fenerbahçe, bir önceki maçı evinde grubun diğer İtalyan ekibi Igor Gorgonzola Novara’ya karşı 2-0 önde götürse de sahadan 3-2 mağlup ayrılmıştı. Sarı-lacivertliler Vestel Venüs Sultanlar Ligi’nde 3-2 aldığı Beşiktaş ve bu Pazar oynayacağı Galatasaray derbileri arasındaki Conegliano mücadelesinden üç puanla ayrıldığı takdirde grubunda liderliğe yükselecek. 2018 CEV Kupası’nda temsilcimiz Eczacıbaşı VitrA’nın 8’li Finaller Turu ilk maçında Yamamay e-work Busto Arsizio’yu ağırlayacağı müsabaka da yine haftanın beklenenleri arasında…
25 Ocak Perşembe / 19.00 / Smart Spor HD
Dört Kıta Şampiyonası // Buğra Balaban
Kış sporlarında olimpiyat sezonları her zaman büyük anlam taşır. Artistik patinajda da vaziyet çok farklı değil. 9 Şubat’ta başlayacak Olimpiyat Oyunları öncesi son ciddi sınavlar kıtasal şampiyonalarda veriliyor. Geçtiğimiz hafta Avrupa Şampiyonası Moskova’da geçilirken erkeklerde üst üste altıncı kez şampiyon olan Javier Fernandez de dahil birçok isim, şampiyonayı Olimpiyat hazırlığı olarak gördüklerini söylemekten geri durmamıştı. Diğer kıtaları temsil eden sporcular için benzer ağırlıkta bir yeri olan 4 Kıta Şampiyonası da bu hafta Tayvan’da düzenlenecek. Saat farkı nedeniyle gündüz saatlerinde tekrar yayınlar şeklinde Eurosport ekranlarında izleyicilerle buluşacak şampiyona, Olimpiyat öncesi sporcuların son durumunu merak edenler için biçilmiş kaftan.
25-27 Ocak / Eurosport
EHF Erkekler Hentbol Avrupa Şampiyonası // Ozan Can Sülüm
Hırvatistan’da düzenlenen EHF Erkekler Hentbol Avrupa Şampiyonası’nda bu hafta sonunda finaller var. Özellikle yarı final ve final maçlarının, biletleri tamamen satılmış Arena Zagreb’de oynanacak olması, futbol dışı bir alternatif isteyen sporseverler için “kan, gözyaşı, adrenalin ve ter” ihtiyacını karşılayacaktır.
Tabii ki ana tur grubu devam ederken finalin adını koymak mümkün değil ama, ana turdaki hemen hemen tüm takımların önemli bir hikâyesi var. Son şampiyon Almanya’da iki sene içinde hem oyuncu hem de koç değişikliği yaşandı. Olimpiyat tarihinin en başarılı takımlarından ev sahibi Hırvatistan’ın erkekler takımı hiç Avrupa şampiyonu olmadı. Eski dünya şampiyonu İspanya da öyle. Tarihin en başarılı takımı Fransa son şampiyonada yarı finale dahi kalamadı. Hentbolun evi İsveç, 16 senedir Avrupa şampiyonu olamıyor. Norveç’in erkekler takımı, kadınlar takımının yıllardır gölgesinde veya son olimpiyat şampiyonu Danimarka son maça elenme tehlikesiyle girmiş olsa da şu anda yeniden en büyük favori konumunda. Kısacası yarı final ve final günleri toplam 3 tane muazzam maç olacak ve bunları EHF’nin YouTube kanalından izlemek de mümkün. Alternatif arayanlar için fena fırsat değil.
26-28 Ocak / EHF YouTube Kanalı
Toronto Maple Leafs – Chicago Blackhawks // Kaan Demirel
NFL Play-off maçlarının sona ermesiyle Fox Sport ekranlarında NHL maçları ile sabahlayacağımız gecelere geri dönüyoruz. Çarşamba gününü perşembeye bağlayan gece, yılın en merakla beklenen maçlarından birini izleme şansına sahip olacağız. NHL 1943 sezonundan 1967 sezonuna kadar, günümüzde ‘Original Six’ olarak adlandırılan 6 takımdan oluşuyordu ve bu takımlar arasında oynanan maçlar, takımların puan tablosundaki durumlarına bakılmaksızın üst seviye maçlar olmuşlardır. Chicago, United Center’da oynanacak olan Toronto – Chicago karşılaşması da her zaman olduğu gibi bizlere fiziksel anlamda elit seviye bir maç vadediyor.
Takımların durumuna kısaca değinecek olursak, Maple Leafs oynadığı son 8 maçın sadece 3’ünden galip ayrılmış durumda; Blackhawks ise 8 maçtan 4’ünü galibiyetle tamamladı. Toronto ekibinde 1997 doğumlu Auston Matthews şu ana kadar sergilediği 20 gol ve 15 asistlik performansla öne çıkıyorken Chicago’da ise Patrick Kane 20 gol, 28 asist ile dikkat çeken isim. Tüm bunlar arasına iki ekip arasındaki rekabeti de katınca, Maple Leafs-Blackhawks maçı haftanın izlenmesi gereken maçları arasındaki yerini alıyor.
25 Ocak Perşembe / 04.00 / Fox Sports
NHL All-Star Maçı // Kaan Demirel
Bu yıl 63. yılını dolduran NHL All-Star organizasyonu aynı zamanda Tampa Bay Lightning takımına da ev sahipliği yapan Amalie Arena’da düzenlenecek. 2016 yılında değişmiş olan ve ilk kez o yıl izlemiş olduğumuz formata göre 4 konferans grubu arasında iki yarı final ve bir final maçı izleyeceğiz. Maç yapacak olan takımlar 3’er kişiyle sahaya çıkacaklar ve maçlar 10’ar dakikadan oluşan iki devrede oynanacak. Tıpkı geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi, bu yıl da konferans takımlarının kaptanları, taraftarlardan gelen oylarla belirlenirken konferansların koçları ise, normal sezonda konferanslarında aldıkları puanlara göre belirlendi. Birçok süper yıldızı bir arada izleyecek olmamız da tabii ki bu maçların görsel anlamda bir şölen gibi geçeceği anlamına geliyor.
28 Ocak Pazar / 03.00 / Fox Sports