Ante Zizic, geç başladığı basketbolda daima NBA’de oynamanın hayalini kurdu. Barcelona, Maccabi, Milano gibi takımların tekliflerini “NBA öncesi gelişimim sekteye uğrar”
düşüncesiyle reddetti. Geçen sezonu Darüşşafaka Doğuş’ta geçirdi. Fazla kalmadı ve rotasını Boston’a kırdı. Kendisiyle Mart ayında konuşmuştuk. Zizic’in o günlerde NBA ve Boston Celtics hakkındaki sözlerini yeniden hatırlayalım…
Kıta basketbolu, David Blatt’le çalıştıktan sonra sınıf atlayan mesainiz ne üzerine?
Yaşım hâlâ çok küçük. Her şeyin tek tek üzerinden geçiyoruz. Orta mesafe oyunumda kat etmem gereken çok yol var. Her gün şut çalışıyorum. Andrija, abim, bütün maçlarımı izleyip tekniğime dair tavsiyeler veriyor. Bundan iki yaz önce beş kiloya yakın kas kütlesi kazanmıştım örneğin. Daha da güçleniyorum. NBA için daima ekstra idmanlar yapıyorum. “Evet, oyunumun bu yönü artık tamam” dediğim hiç olmadı. Her şeyim eksik.
Arvydas Sabonis ve Pau Gasol gibi pas kabiliyeti yüksek, yarı saha oyununda çok etkin Avrupalı uzunları NBA’de görmeye alışkınız. Kulübün son üyesi Nikola Jokic, daha ikinci sezonunda büyük heyecan yaratmış durumda. Bu prototipten biraz ayrışan bir uzun olarak, senin yerin ne?
Modern bir uzun olduğumu düşünüyorum. Tüm sahayı koşmayı seviyorum, pota altında itiş-kakıştan kaçınmıyorum. Sert bir oyuncuyum, yani bence. Tim Duncan, Vlade Divac, Nenad Krstic gibi uzunları izlemek hoşuma gidiyor. Daha önce Celtics forması giymiş Dino Radja, yine idollerimden biri. Kalıbıma göre sahada iyi hareket ediyorum ve basketbolun gittiği noktada bu çok önemli. Artık uzunların çember altında bire bir oynayabilecek vakti sınırlı. Herkes sahanın tümünü hızla kat edebilen pivotlar istiyor. Perde yapabilmek, yeri geldiğinde kısayı savunabilmek önemli. Nikola Jokic; çok ama çok ekstrem, old school bir oyuncu. Onun yeteneğine sahipseniz ve doğru zamanda doğru yerdeyseniz bazı şeyler tolere edilebilir. Benim rolüm daha farklı. “Ante bugün herkesten daha enerjikti” cümlesini duymak, beni mutlu eder.
Dejan Bodiroga’nın meşhur “NBA’e gidip kenarda oturmaktansa Avrupa’da kalıp kral olmayı seçtim” çıkışına senin yorumun ne olur? Yakın arkadaşın Dragan Bender’in Phoenix’teki ya da Mario Hezonja’nın durumu seni korkutmuyor mu?
Hayır. Ben hazırım. Erken yaşta oraya gitmenin adaptasyon sürecini hızlandıracağını biliyorum. Kenarda oturup havlu sallamaya elbette niyetim yok ama şansımı yaratmış, Avrupa’da her sene aşama kat etmişken artık NBA’e gitmek istiyorum. Sonraki adım o. Bu yüzden gelecek sezon Celtics’te olacağım. Hırvatistan’ın alt yaş kategorilerindeki milli takımlarında ve Cibona’da seni yedekleyen Ivica Zubac’ın şimdilerde Los Angeles Lakers rotasyonunda süre buluşu seni motive ediyor mu?
Ivica için mutluyum. Menisküs sakatlığı, ayağındaki problemler derken uzun süre basketbol oynayamamıştı. Bundan iki yaz önce Heraklion’daki FIBA U19 Dünya Şampiyonası’ndaki üçüncü maçta sakatlanmıştım. Ivica oradan itibaren gümüş madalyaya giden takımı sırtlayanlardan biriydi. Turnuva bitip Cibona’ya döndüğümüzde, daha tecrübeli olan bendim ama o da forma giymek istiyordu. Arkamda kalınca doğal olarak Cibona’dan ayrılmak istedi. Bugün baktığımda, “Lakers’ta onu izleyerek motive oluyorum” diyemem ama Zubac, Jokic ve Dario Saric takımlarında şans bulabiliyor, NBA’de oynayabiliyorlarsa, ben de oynarım. Böyle düşünüyorum.
Yabancı dil konusunda da Jokic ve Zubac’a oranla NBA’e çok daha hazır gibisin. Çalışıyor musun?
Daçka’da takımın tamamı İngilizce konuştuğu için yabancı dilim de bundan iki-üç ay öncesine göre çok ilerledi. Bol bol yabancı dizi izliyorum. Türkiye’de şu sıralar dışarı çıkmak biraz tehlikeli olduğundan, hayatım da antrenman, maç ve dizi-film ekseninde geçiyor. Şikayetçi değilim.
*Bu röportajın tamamı Socrates’in Mart 2017 sayısında yayımlanmıştır. Eski sayılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.