*Christopher Clarey’nin kaleme aldığı bu yazı The New York Times‘da yayımlandı.
Herhangi bir olasılık bu sonucu değiştirmeyecek, yavaş yavaş geride bıraktığımız kadınlar tenisi sezonu tamamen Serena Williams’a aitti. Dünya 1 numarası yıl boyunca tüm dünyanın ilgisini peşinde sürükledi ve takvim yılı Grand Slam’ini son ana kadar kovaladı. Bu hayal, evi Amerika Açık’ta Roberta Vinci tarafından suya düşürüldüğünde tenis dünyası şoka girmişti.
Ancak Serena domine ettiği bu sezon noktalanırken, son turnuva WTA Tur Finalleri’nde, yani Singapur’da oynamamayı seçti. Onun yokluğu elbette bu görkemli sezonun sonu turnuvasını, ilginç bir hâle getiriyor.
Tabii ki burada Serena’nın turnuvaya katılmayışına pozitif taraftan bakmaya çalışmıyoruz.
Hatta eski tenisçi ve şimdinin televizyon yorumcusu Jo Durie durumu, “Bu yokluk WTA için için çok büyük bir kayıp, organizasyonun değerini düşürecektir” diyerek açıklamıştı.
Serena’nın kararını etkileyen durumun ne olduğu hâlâ çok net değil. Fiziksel sebepler mi yoksa tamamlanamayan takvim slam’i sonrası yaşanan duygusal çöküş mü? İkisinin de kararına biraz etki ettiğini, yaklaşık üç hafta önce yaptığı açıklamada zaten ima etmişti.
Şüphesiz ki bu çok yorucu bir sezondu. Ancak Serena’nın döneminden önceki muhteşem yıldızlar, bu yorucu sezonları genelde son turnuvaları oynayarak kapatmıştı. Martina Navratilova, Chris Evert ve hatta 1988 yılında ‘Golden Slam’ (4 Grand Slam’i ve olimpiyat şampiyonluğu kazanmak) yapan Steffi Graf…
“Belki bu tura duyduğu müthiş sadakatten değildi ancak o Grand Slam yorgunluğuna rağmen korta çıkmıştı” diyor, 1988 sezonu sonunda Graf’ı yarı finalde eleyen Amerikalı raket Pam Shriver. “Geriye dönüp baktığımda, Martina, Chris ve benim beraber oynadığım çoğu oyuncu -işleri batırsalar dahi- bu turnuvada oynardı. Şimdiki oyuncuların, tura aynı bağlılık gösterdiğini düşünüyorum.”
Ancak eleştiri yaparken 1988 sezonu sonunda Graf’ın 19 yaşında olduğunu ve Serena’nın geçtiğimiz ay 34 yaşına bastığını da unutmayalım. Hem de Amerika açık esnasında sağ dirseğinde yaşadığı sorundan sonra…
“Hadi gerçekleri konuşalım. Singapur tur için büyük bir turnuva olabilir ama o kadar da büyük değil” diyor Shriver. “Serena’yı tamamen anlıyorum. 34 yaşında, tüm sezon çalıştı ve artık hem mental hem de fiziksel olarak kendini yorgun hissediyor. Çok iyi anlıyorum.”
Bu kararla birlikte, belki Serena sonrası dönemde kadın tenisinin neye benzeyeceğine dair bir ön gösterim izleyebiliriz.
Resim henüz çok belirgin değil. Şu an Singapur’da bulunan, sezonun en iyi sekiz kadın oyuncusu arasında oldukça bilinen isimler var. Maria Sharapova, Petra Kvitova, Simona Halep, Agnieszka Radwanska ve Angelique Kerber onlardan bazıları. Serena’nın Wimbledon finalinde yendiği Garbine Muguruza ise yeni yüzlerden.
Öteki iki yeni katılımcı ise tecrübeli raketler. 28 yaşındaki Fransa Açık finalisti Lucie Safarova ve 33 yaşında sürpriz bir şekilde Amerika Açık’ı kazanan Flavia Pennetta’dan söz ediyoruz. İtalyan oyuncu, Singapur’daki turnuvanın kariyerindeki son mücadele olacağını geçtiğimiz hafta doğrulamıştı.
Oyunun iki genç yeteneği Belinda Bencic ve Madison Keys bu sekiz isim arasına girmeyi başaramayanlardan. Ayrıca eski dünya 1 numaraları Caroline Wozniacki, Victoria Azarenka ve Ana Ivanovic de yok.
Zaten yardımcı aktrislerin zorlandığı bir sezonu geride bırakıyoruz. Serena haricinde birden fazla Grand Slam yarı finali yapmış tek isim Maria Sharapova. O da sakatlıkları sebebiyle Wimbledon’dan beri tamamlayabildiği bir maça çıkamadı. Sol kolundaki problem sebebiyle geçtiğimiz ay Wuhan’da oynanan turnuvanın ilk turunda da maçını yarım bırakmak zorunda kalmıştı.
“Bence çok tuhaf bir yıl oldu” diyor Azarenka’nın antrenörü Wim Fissette. “Serena haricinde kimse istikrarlı olmayı başaramadı. Bu kadın tenisindeki derinleşmeyi gösteriyor. İlk 30 içerisindeki herkes birbirine çok yakın ve -Serena dışında- hepsi bir diğerini yenebiliyor.”
“Bu oyun için kötü değil, kimin kazanacağını bilmemek her zaman enteresandır” diyor ve ekliyor; “Ama bir açıdan da çok iyi değil çünkü gözlerimiz ister istemez erkekler tenisindeki gibi büyük karakterleri ve yıldızları arıyor. Şu sıralar bunu biraz özledik.”
Singapur, beş yıllık tur finalleri düzenleme anlaşmasının ikinci senesinde. Geçtiğimiz yıl finallere çok kısa bir süre kala Çinli yıldız Li Na emekli olduğunu açıklamıştı. Şimdi de Serena Williams yok.
WTA’in CEO’su Steve Simon, “Serena’nın yokluğu hiçbir zaman iyi değil ancak şu anda kendini iyi hissetmiyor” diyerek devam ediyor; “Hazır değilse bunu yapmamalı. Tahminimce şu anda hep olduğu kadar güçlü dönebilmek için 2016’ya hazırlanıyor.”
“Belki o takvim slam’inin peşinden tekrar gitmeyi deneyebilir. Ne olursa olsun önümüzdeki yıl onu yeniden izlemek harika olacak. Umuyorum ki söylediği gibi heyecanlı ve enerjik bir şekilde döner.”
Herkes için tuhaf olan ise, Serena’nın bu yıl bitmeden WTA dışı bir müsabakada korta çıkmaya devam edecek olması. Serena, beş Asya şehrinin takımlarından oluşan özel bir turnuva olan IPTL’in (Uluslararası Tenis Premier Ligi) iki müsabakasında yer alacağını önceden duyurmuştu. Tabii buradan alacağı bol sıfırlı katılım ücreti, eğer Singapur’a gelip reklam çalışmalarına katılmazsa WTA’e ödeyeceği 125 bin dolarlık cezayı karşılamak konusunda da ona yardımcı olacaktır.
Serena IPTL’de Philippine Mavericks kadrosunda bulunuyor. Ligin kurucusu ve oldukça başarılı bir çiftler tenisi geçmişi olan Mahesh Bhupati’ye göre Aralık ayının başlarında Kobe ve Manila’da takımı için korta çıkacak.
WTA başkanı Micky Lawler’a göre mutsuz bir Serena Williams’ın, Singapur’a gelip sadece tanıtım çalışmalarında yer almaması son derece anlaşılır. Ancak söylediğine göre şu anda onunla, “Singapur‘un yıl boyu yaptığı yatırımları ve çalışmaları destekleyecek başka bir çözüm” üzerine çalışmaları sürüyor:
“Singapur hükümeti, kadın tenisinin en iyi oyuncularını getirmek için çok büyük kaynaklar kullandı. Ancak hemen ardından bu bölgede IPTL’in olması, şu anda spor için çok iyi değil. Serena’nın sakat olduğu konusunda bir şüphemiz yok ve eğer vücudunuz sağlam değilse, dünyanın diğer ucuna gitmek problem yaratabilir. İşimizi zorlaştıran taraf, sezon sonunda biraz maç pratiği yapmak ve bu rahat atmosferli özel maçlara çıkmak istemesi. Bunu anlayabiliyoruz. Mutlu değiliz ama anlayabiliyoruz.”
Dünyanın en iyi oyuncularına karşı oynanacak üç setlik maçların, IPTL’in tek setlik gösteri formatından çok daha fazla ilgi yaratacağı zaten aşikâr. “Atmosfer kesinlikle aynı değil. Sporculara sorarsanız da bunu söyleyeceklerdir” diyerek sözlerini bitiriyor Lawler.
WTA için neyin problem yarattığı ise çok açık. ‘Serena Yılı’nın finali, Serena olmadan aynı olmayacak…
