Her at sahibinin en büyük hayalidir Gazi Koşusu’nu kazanmak. Tay annesinin karnına yerleşir yerleşmez ‘acaba’lar başlar. Acaba bu tay büyüyünce bir şampiyon olacak mıdır? Sahibini ne kadar mutlu edecektir? Bazen hayalini kurmak bile ürkütse de, acaba Gazi Kupası’nı ekürisine getirecek midir?
2013 yılında tıpkı babadan kardeşi Divine Heart’ın yaptığı gibi 2015 Gazi Koşusu’nu kazanan Renk, tarihteki yerini aldı. Hikâyesi ise diğerlerinden çok farklıydı. Renk esasen Gülçin Kundakçı’nın safkanı değil. Yani, değildi. Renk, Gülçin Kundakçı’nın halası, rahmetli Ayşe Kundakçı’nın göz bebeği olarak dünyaya geldi. Doğduğunda kalça çıkığı şüpheleri vardı. Daha sonra kendisini sahada da takip edecek bu şüphelere inanmadılar. Belki de sadece onun bir şampiyon olacağına inanmak istediler. Her şey, bir insanın bir ata inanmasıyla başladı.
Ayşe Kundakçı rahatsızlığına yenik düşmeden önce vasiyetinde Renk’i yeğeni Gülçin Hanım’a bırakmıştı. Yeğeninin yüksek masrafları sebebiyle satmayı düşündüğü Renk, ailede kalmayı “halamızın anısına ihanet etmeyelim” düşüncesiyle kurtardı. Ona yalnızca Kundakçı Ailesi değil seyisi ve antrenörü de inanıyordu. Böylece hikâyeye birkaç inanan daha eklendi.
İlgilileri, ilk yarışını kazanamasa da sonraları iyi bir form tutan safkanın peşinde İzmir-İstanbul arasını gidip geliyordu. Renk, 2015 Nisan’da daha önce bir kez gelip kazanamadığı İstanbul’a, bu sefer Preveze Koşusu için geldi. Olmadı. Yine İstanbul’da yapılan Erkek Tay Deneme’de sihirbaz Karataş ile üçüncü oldu. Biri daha ona güvenip ekibe katılacak diye umarken Halis Karataş gemiyi terk ediyordu.
Renk ve tayfası ise İstanbul yerine Ankara’yı tercih edip bu sefer Mehmet Akif Ersoy Koşusu’nu kazanıyordu. Renk için tam jokeyi Özcan Yıldırım ile aradığı uyumu buldu derken o da olmuyordu. Yıldırım, Gazi arefesinde daha şanslı görmüş olacak ki başka bir safkanı tercih ediyordu. Bu sayede beşinci günün şafağında doğuda Ahmet Çelik belirip yapbozun son parçası oluyor, sonrasındaysa inananlar kazanıyordu. Ahmet Çelik gözyaşlarına hâkim olamazken tribünlerde kuponuna Renk’i yazmayanlar tarafından bile Çelik’in bunu ne kadar hak ettiği konuşuluyordu.
O günden sonra ise hem her şey bitmişti hem de yeniden başlıyordu. Kendi yaş grubunun en iyi tayı olan Renk yoluna devam edecekti. Dört ve yukarı yaşlı safkanlar için yapılan büyük yarışlara gidecekti daha… Bundan sonraki hayatının ilk günlerini yaşarken birtakım şüpheler de yok değildi. Yarım kardeşi olan Divine Heart, Gazi Koşusu sonrasında çok parlak görünmese de tarih tekerrür etmeyebilir miydi? Renk başarısını sürdürebilirdi. Lakin tarih sadece tekerrür etmekle kalmayıp bir de acımasız yüzünü gösterdi. Uluslararası yarışlar, Cumhurbaşkanlığı Koşusu ve hatta yurtdışına gidecek bir yol vardı önünde. Ama hayal kırıklıkları ufuktaydı. Bir tendon sakatlığı sebebiyle yarış hayatının bittiği ve artık aygır olarak yarış dünyasında varlığını sürdüreceği, sahibi tarafından Twitter aracılığıyla açıklandı.
Tendon sakatlığı bir şampiyonu daha erken gitmeye mecbur bırakmıştı. Çoğu atçının hayallerinin bittiği yerde başlayan acı gerçekler sevenlerinin yüreğini parçalıyordu. Favorisi olmayan ancak iki buçuk boy farkla kazandığı yarıştan geriye ise çok güzel bir hikâye kaldı. Doğru insanlar, inanç ve çalışma bir araya gelince her şeyin mümkün olduğunu bir kez daha gösteren bir hikâye. Bir çeşit aşktı onların yaşadıkları. Sonra ne kadar üzerse üzsün anıları daima gülümsetecek…