Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

GündemYorum“Şampiyon olmadan ölüp gideceğiz”

Pınar Karşıyaka 28 senelik hasreti dindirdi.

Karşıyaka’nın son şampiyonluğunun üzerinden 28 sene geçti.

1987 finalinde Galatasaray’ı 2-1 mağlup eden takımın kaptanı Tuğrul Taşkıngenç ve kadronun kilit isimlerinden Cihangir Başaran, o dönemki tarihi başarıyı hangi faktörlere bağlıyor? Ufuk Sarıca’nın takımıyla, Nadir Vekiloğlu’nun kadro yapısı arasında benzerlikler var mı?

Nasıl? Gerçekten nasıl oldu da olay bu noktalara geldi?

Karşıyaka efsaneleri Socrates için bu soruların cevaplarını bulmaya çalıştı.

ksk
Karşıyaka, 1986-87 sezonunda hem Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı hem de lig şampiyonluğunu kazandı.

Tuğrul Taşkıngenç: Yabancı kuralından ötürü bizde çok az yabancı vardı tabii. Böyle beş yabancıyla oynama şansımız yoktu. Kadrodaki yerli oyuncular da tamamen altyapıdan yetişmişti. Şimdi A Takım’da sadece Egemen Güven ve Mertcan Solkol’u görüyoruz. Ama taraftar aynı. Elde edilen başarının zorluğu aynı.

Yani Euroleague Final Four için kurulan, dev bütçeli iki kadroyu eze eze, büyük farklarla yenen bir takımdan bahsediyoruz. Karşıyaka’ya sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da büyük saygı duyuluyor şu an. Bu maçı kazanırsak şampiyonuz ama olmazsa da İzmir’de deneyeceğiz. Çok büyük iş başarıldı.

Nadir Vekiloğlu da bu takımın eski oyuncusuydu, Ufuk Sarıca da öyle. Tabii benzerlikler var. Umarım Ufuk da aynı başarıyı gösterecek. O da olağanüstü başarılı elbette ama lig şampiyonluğu Türkiye Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupası’na benzemiyor. TBL’de seriyle, finalde 2.5-3 milyon Euro’luk takımla şampiyonluğa yürümek… Müthiş bir olay.

Bizim şampiyonluğumuz bir altyapı zaferiydi. Muhteşemdi. Ama şimdiki takıma bakıyorum, onların başardıklarıyla bizimkiler arasında pek fark görmüyorum.

28 sene bekledi bu taraftar. Ben düşünüyordum zaman zaman. “Herhalde bundan sonra artık şampiyonluk falan görmeden ölüp gideceğiz” diyordum. İnşallah olacak bu kez.

Cihangir Başaran: Dördüncü maç çok zor gitse de o son bölümdeki inanç, takımın psikolojik anlamda hazır olduğunu gösterdi. Artık şampiyonluk havasını bulmuşuz biz. Öyle bir seyirci var ki zaten takımın arkasında… Hani trilyonlar verseler değişeceğin bir duygu değil. Ben serinin İstanbul’da biteceğini düşünüyorum. Umarım iş İzmir’e kalmayacak.

Şimdiki takım tamamen yabancılardan kurulu. Şablon o yüzden farklıydı diyorum işte. Ama benzer yan, bu oyuncuların da kimyasının antrenörle, yani Ufuk Sarıca’yla çok iyi tutması. Böyle yönetim sergileyen koç her oyuncuya nasip olmaz. Seride şu ana kadar takımın özgüvenini çok yüksekte tuttu. Efes’te kenara baktığımda ruh yok ama Karşıyaka benchine baktığımda inanılmaz bir kazanma arzusu görüyorum. Birinin ruhu çok yüksekteyken. Diğerinin… Ne bileyim. Ruh yok sanki orada.

Kadro: Tuğrul Taşkıngenç - Necmi Mısırlıoğlu - Birtan Saka - Ziya Uyanık - Cihangir Başaran - Nihat Mala - Melvin Davis - John Wiley - Suat Olca - Kaan Dağdelen - Murat Aşkın - Ediz Baksı.
Tuğrul Taşkıngenç – Necmi Mısırlıoğlu – Birtan Saka – Ziya Uyanık – Cihangir Başaran – Nihat Mala – Melvin Davis – John Wiley – Suat Olca – Kaan Dağdelen – Murat Aşkın – Ediz Baksı.

Tuğrul Taşkıngenç: Biz şampiyon olduğumuzda ben takımın kaptanıydım ama 26 yaşındaydım. Kadrodaki en yaşlı oyuncuydum. Düşünün 1961 doğumluyum, 87’de şampiyonuz… Benden sonra Birtan’la Murat 24 yaşındalar. Cihangir 23 yaşında. Gerisi de felaket. 19-20 hepsi. Nihat’lar, Suat’lar, Ziya’lar… Acayip genç takımdı o.

Kadroda sadece ben evliydim, diğer çocuklar bekardı. Her hafta benim evde toplanıyorduk. Makarna, kuru fasulye, pasta falan yerdik beraber. Paralar bazen aksardı mesela ama bizim için önemli değildi. Biz gerçekten aile gibiydik. “Hadi oynayalım beyler” derdik, oynardık. Acayip bir arkadaşlık vardı.

Bu takım da aynı hüviyete sahip. Görüyorum bunu. Şimdilerde de benim yerimde İnanç Koç var. Motive oldukları çok belli. Şampiyonluğa ancak böyle gidebileceklerini biliyorlar. Yabancı oyuncular yerli gibi. Mesela Jon Diebler geçenlerde altyapıya geldi, bizim yıldız takımla özel konuşmalar yaptı. Vakit, emek harcadı. Çok özel işler bunlar. Türk oyunculardan da oraya kimi koyarsan koy motive oluyor zaten. Böyle bir seyircinin karşısında motive olmamak mümkün mü?

Cihangir Başaran: Maç öncesi bizim Tuğrul’un ya da Nadir Ağabey’in evinde makarna partisi olurdu. Güzel sinerji vardı. Basketbola başladığın ve birlikte yetiştiğin arkadaşlarınla şampiyonluk maçına çıkıyorsun. Bunun gururunu şu an aldığın parayla, profesyonel bir oyuncuyken hissetmen zor. Bilmiyorum belki de ben yanlış düşünüyorum.

Ben de bir altyapı antrenörüyüm ve beş yabancıyla oynamayı çok tasvip etmiyorum. O ayrı. Lakin ne olursa olsun, Karşıyaka’nın şu anda bu kadar küçük bütçeyle yaptıklarını alkışlamak gerekiyor. Dönen paralar çok arttı. Her şey Euroleague’e dayalı kuruluyor. Belki bir daha basketbol tarihinde Karşıyaka’nın yaptığı gibi tamamen altyapıdan beslenen bir şampiyon çıkmayacak. Gönül ister ki gelecekte Yunanistan’da olduğu gibi bir altyapı sistemi kurmak. Sistemi öyle inşa etmeyi ben de isterim. Sadece şu an şartlar böyle ve bu şartlarda böyle sonuçlar elde etmek hakikaten inanılmaz.

Ufuk Sarıca'yla bir Türkiye Kupası, bir de Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu yaşayan Karşıyaka'nın koleksiyonundaki tek eksik: Lig şampiyonluğu.
Koleksiyondaki tek eksik: Lig şampiyonluğu.

Tuğrul Taşkıngenç: Şampiyon olacağımız gün maç saat 17:00’deydi sanırım, çocuklarla 15:30-16:00 gibi salonda olalım diye sözleşmiştik. Öğle saatlerinde eşimle televizyon seyrediyorduk. Orada “Salonun dışı felaket, izdiham var” denildiğini gördük. Kalkıp paldır küldür saat öğlen 1 civarı salona geçtik.

Salona geldim, kapılar kapalı. Geçemiyoruz. Yol bulduk alttan bir yerden, güç bela girmeyi başardım salona. Herkes oradaymış meğer. Yüzler bembeyaz. Öğleden gelmiş, bekliyorlar. Malum, karşıda Paul Hawkins, Nihat İziç, Turgay Demirel falan oynuyor. Büyük takım. Ben dedim, “Oğlum hadi ne olursunuz” diye ama takımdan kimse konuşamıyor. Nadir Hoca geldi, seyirci devreye girdi ancak öyle sakinleştik. Maç başlayana kadar “Biz ne yapıyoruz” diyen takım Karşıyaka taraftarını görünce “Bunlar bizi yenemez” demeye başladı. Böyledir bu işler.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

3 sene önce
Sıfır

Sıfır

3 sene önce