Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

YorumParis’te bir gece

Paris, tarihinin en kanlı gecelerinden birini geçirdi. 13 yıldır Paris'te yaşayan ünlü Hollandalı kalem Simon Kuper patlamaların bir bölümünün yaşandığı Stade de France'tan yazdı.

*Simon Kuper tarafından kaleme alınan yazının aslına Financial Times’tan ulaşabilirsiniz.

İlk patlamayı duyduğumda Fransa-Almanya maçını izlemek üzere stadyumda oturuyor ve maçı izliyordum. Çok gürültülüydü ve stadın hemen dışından geliyor gibiydi. Çoğu insan umursamadı, hatta tempo tuttu – ne de olsa futbol taraftarları havai fişeklere alışıktır. İkinci patlamadan sonraki birkaç dakika içinde bile herkesin keyfi yerindeydi ve maç devam etti.

Fransa-Almanya maçı, aslında tam olarak Parisli yüksek kesime hitap eden bir etkinlikti. Çünkü son dünya şampiyonu, yedi ay içinde Avrupa şampiyonasını düzenleyecek olan ülkeyi ziyaret ediyordu. Maçtan birkaç saat sonra öğrendik ki, iki intihar saldırısı, stat çevresinde, koltuğumuza birkaç yüz metre uzaklıkta beş kişinin hayatına mal olup çok daha fazla kişiyi de yaralamıştı. Şehir merkezindeki ayrı saldırılarda ise yüzden fazla kişi can vermişti.

Neler olduğunu anlamaya çalıştığımız bir belirsizlik akşamıydı. Patlamalardan sonra kalabalık, garip bir şekilde, maçı takip etmeye ve Fransa gollerine tezahürat yapmaya devam etti. Bense izlemeyi bıraktım. Dizüstü bilgisayarımda akışı, dehşet verici haberleri takip edip kendime şunu sordum: Çocuklarımı burada büyütmeli miyim?

13 yıldır Paris’te yaşıyorum. Şehrin her zaman iyi işlediğini düşündüm. Yüzyıllardır en harika şehirlerden biri burası. Elbette burada doğan teröristler de var ama çoğu Parisli etnik sınırları aşıp kaynaşarak bir arada yaşamayı başarıyor.

Spectators invade the pitch of the Stade de France stadium after the international friendly soccer France against Germany, Friday, Nov. 13, 2015 in Saint Denis, outside Paris. Multiple fatal attacks throughout the city have prompted President Francois Hollande to announce he was closing the country's borders and declaring a state of emergency. (AP Photo/Michel Euler)
Fransa-Almanya maçının son bölümünde patlama seslerini duyan seyirciler, Stade de France’ın çimlerine akın etti.

Çoğunlukla çocuklarımın okulları ve futbol kulüpleri sayesinde isteyerek ya da istemeyerek Arap, Hristiyan, Pagan ya da Yahudi kökenlere sahip birçok insanla arkadaşça ilişkilerimiz var. Daha önceki akşam, çocuklarımızın kreşten beri birlikte oynadığı Senegalli Müslüman bir çift, mutfağımızdaki masada oturup insanların neden birbiriyle geçinemediğini sorguluyordu.

Banliyöleriyle beraber Paris, çoğu asabi 12 milyon insanın küçük bir alana sıkışmış olduğu ama şu ana dek yıldızı parlayan bir yer. Aslında, Paris bir mucize.

Charlie Hebdo saldırılarının altından hep birlikte kalktık. Çoğu Parisli, dinler arasındaki küresel çatışmanın bir parçası olmadı. Dünyanın her yerindeki birçok insan gibi sadece hayatlarını idame ettirmeye, kira borçlarını ödemeye, akşam televizyonun başına kurulmaya, arkadaşlarıyla yemek yemeye ya da bir futbol maçına gitmeye çalışıyorlar.

Charlie Hebdo’dan sonra hepimiz hayatlarımıza devam ettik. Çocuklarımın okulu, açık bir terörist hedefinin hemen bitişiğinde ve onlar sabahları, ellerinde makineli silahlarıyla duran askerler tarafından izlenerek oraya yürümeye alıştılar. Bir süre sonra, farkına bile varmamaya başladılar.

Ama bu gece, ilk kez, kendime Paris’te kalıp kalamayacağımızı sormaya başladım. Bu gece, düzinelerce insanın katledildiği, popüler kafe ve müzik mekânı Bataclan, evimizden birkaç yüz metre uzakta. (Ayrıca, Ocak ayında silahlı saldırıya maruz kalan eski Charlie Hebdo’nun binasının hemen köşesinde)

Bataclan’da bir-iki kez yemiştim, sayısız kez de önünden geçtim. Şu andan itibaren sonsuza dek adı ölüm mahalli olarak hatırlanacak.

Bir arkadaşım aradı. Bataclan’ın alt sokağında akşam yemeği yiyormuş. Bir polis ona hangi yöne doğru kaçması gerektiğini söylemiş. Telefonda, sesi kulağa histerik geliyordu. Umarım bunu atlatacak.

Eşim arkadaşlarıyla akşam yemeğine gitmişti. Silahlar ateşlenmeye başladığında, çocuklarım evde bakıcılarıyla birlikteydiler. Bakıcıyı aradım ve ondan -anlamsızca- kapıyı kilitlemesini istedim. Kısa süre içinde, stadyumdan Paris’in merkezine, an itibariyla her yerinde silahlar patlayan bir savaş alanı gibi görünen yerlere sadece yürüme mesafesindeki evime gitmek için bir Uber çağırmayı deneyeceğim.

Bu gece, muhtemelen ailem hayatta kalacak. Ya sonra? Paris’in tüm olayı, şehri kullanmak. Şehirde herkes sıkışık apartmanlarda yaşar. Burada barbekü yapıp çocuklarınızla koşuşturabileceğiniz ve kendinizi dünyadan soyutlayabileceğiniz arka bahçeler neredeyse hiç yoktur.

Dışarı çıkmak, Bataclan gibi kafelerde arkadaşlarınızla buluşmak, dünyanın her yerinden zeki insanlarla konuşabilmek, futbol maçlarına gitmek ya da hemen yanında silahların patladığı Louvre’u gezmek için Paris’te yaşarsınız. Paris tamamen kamusal alanlarla ilgili – kafeler, kültürel alanlar ve meydanlar. Daha iyisi hiçbir şehirde yok. Ve bu tür kamusal alanlar tehlikeli hale gelince -ki Parisli yetkililer insanlara ‘mutlaka gerekli’ olmadığı sürece evlerini terk etmemelerini söyledi- şehir parçalanır.

Bunun medeniyetlerin çatışması olduğunu düşünmüyorum. Birkaç bin cihatçının harika bir şehirle olan bir çatışması bu. Asıl sorun -eski Yugoslavya ya da Lübnan’da da gördüğümüz gibi- bir yeri yaşanmaz kılmak için birkaç eli silahlı adam yetiyor.

Tüm bunlar histerik olabilir. Bunları duygusal bir gecede yazıyorum. Belki bir ya da iki hafta içinde her şey normale dönecek, tıpkı Charlie Hebdo ertesinde ya da 11 Eylül saldırılarından birkaç ay sonra New York’ta olduğu gibi. Eğer öyleyse, Paris’te bir 13 yıl daha kalabilirim. Ama karamsarım. Korku ve tehlikenin buranın yeni normali olmasından korkuyorum.

Çocuklarıma bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Paris’i seviyorlar. Kendilerini Parisli olarak görüyorlar. Başka bir yerde hiç yaşamadılar ve bize defalarca taşınma iznimiz olmadığını söylediler. Ama onlara her şey yolundaymış gibi davranamam. Yarın futbol maçlarının iptal edileceğinden kuşkulanıyorum. Normalde yerel bir parka oyun oynamaya giderdik. Şimdi, bunun iyi bir fikir olduğundan emin değilim.

Çeviri: Buğra Balaban (@7naka)

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Sıfır

Sıfır

3 sene önce
Kardeşlik ve Birlik

Kardeşlik ve Birlik

6 sene önce