Jamaika, bir olimpiyat oyunlarında daha ‘hız’ ile anılmayı başardı. Bolt ile sprintin zirvesine kurulan Jamaika, oyunlar tarihinde topladığı madalyaların neredeyse hepsini atletizmde kazandı. 400 ve 800 metrede Arthur Wint ve yine 400 metrede Herb McKenley ile 1948 Londra’da madalya koleksiyonuna başlayan ülke, Rio’yla birlikte 71 madalyayı tarih kitaplarına yazdırdı. Bu madalyaların 70’i atletizmden geldi ve 1996’da uzun atlamacı James Beckford’un gümüşü dışında 69’u da kısa ve orta mesafecilerin zaferiydi. 71 sporcunun içinde koşarak madalyayı boynuna takmayan tek isim, 1980 Moskova’da bisikletiyle ülke tarihine geçen David Weller idi…
Jamaika’nın ve Weller’ın bisiklet namına miladı 1966’ydı. İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları için National Stadı’na yapılan veledrom, 1960’ların sonunda ülkeye gelen Galli Ted Gray’e ilham vermişti. Gray, Britanya’ya döndüğünde, bisiklet üreticisi arkadaşı Monty Young ile görüştü ve Jamaika’da bir dükkân açarak, burada bir takım kurmasına yardımcı olmasını istedi. Young’ın cevabı olumluydu. Young, Ted Gray’le girdiği Jamaika macerasıyla ilgili şunları hatırlıyor: “1970’li yıllarda beraber çalışmaya başladık. Ted’e büyük bir saygıları vardı. Hepsi uzun boylu, iri bacaklara sahip iyi bisikletçilerdi…” Bu bisikletçilerden biri de David Weller’dı.
“Ted, Milli Takımın koçuydu ve hepimizi düzene soktu. Ülkede bisiklete ilgi duyan gençlerin gelişmesi için çok çaba harcamıştı.” David Weller, Galli antrenörü için bunları söylüyor bugünlerde. Ted Gray, okul yıllarından itibaren bisikleti hayatının bir parçası haline getiren Weller’ın hayatının dönüm noktalarından biri. Gray’in 1971’de milli takımda şans verdiği David Weller, henüz 13 yaşındadır ve bu şansı iyi değerlendirir. İlk başarısı, 1975’teki Pan Amerika Oyunları’nda, 1 kilometre zamana karşı yarışlarında gümüş madalyayla gelir. İlk olimpiyat tecrübesini, henüz 19 yaşındayken Melbourne’de yaşasa da, sonuç alıştığı gibi olmaz. 11.liğe rağmen başarısızlık uzun sürmez. 1978’de İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları’nda bronz, 1979’da ise Pan Amerika Oyunları’nda bir kez daha gümüş madalya kazanır. 1979’da Jamaika’da yılın sporcusu listesinin ilk sırasındadır. 1980 Moskova Oyunları’nda kariyerinin bambaşka bir hal alabileceğinin farkına varmıştır…
“O sırada Florida’da yaşıyordum. Oyunlara hazırlanmak için Jamaika’ya taşındım. Florida’da haftalığı 70 dolara bir bisiklet dükkânında çalışıyordum. Moskova’da kullanacağım bütün malzemeleri, haftalığım karşılığında o dükkândan sağlamıştım” Bütün bu fedakârlığına rağmen, olimpiyata katılması tehlikededir. Jamaika, dünyadaki birçok ülkenin yaptığı gibi Moskova Oyunları’nı boykot kararı almıştır. “Politik konulara anlam veremiyordum. Tek istediğim, Moskova’ya gidebilmekti.” o günlerdeki ruh halini böyle özetliyor David Weller. Bekleyiş sürerken, oyunların başlamasına kısa bir süre kala iyi haber gelir ve Jamaika, boykot kararını geri çeker. Weller’ın hayali gerçekleşmek üzeredir.
“Demir Perde’de olmak, tarih kitaplarındaymışım gibi hissettiriyordu. Muhteşem bir tecrübeydi.” diyen David Weller, SSCB’de herhangi bir baskı hissetmediğini ise şu sözlerle anlatıyor. “Sadece çalıştım, rutinime devam ettim. Diyetimi sürdürdüm, antrenmanlarıma aynı şekilde devam ettim. 1976’da Melbourne’de sadece 19 yaşımdaydım. 1980’de tecrübe kazanmış ve diğer sporcular tarafından tanınan bir sporcuya dönüşmüştüm” 22 Temmuz 1980’de Weller’ın kararlılığı ödülünü kazanır. Dünya ve olimpiyat rekoru kıran Doğu Alman Lothar Thoms ve Sovyet Aleksandr Panfilov’un ardından, 1:05.241’lik süreyle üçüncü olur. İtalyan Guido Bontempi ve Fransız Yavé Cahard gibi isimleri geride bırakan Jamaikalı, 1 kilometre zamana karşı yarışında kürsüye çıkmayı başarmıştır.
Fakat neyi başardığının pek de farkında değildir: “O an sadece görevimi tamamladığımı düşündüm. Ne kadar büyük bir iş yaptığımı, sekiz sene sonra 1988 Seul Olimpiyat Oyunları’nı izlerken anladım. Madalya törenleri esnasında televizyon başında, “Vay canına, bunu başarmıştım” dedim kendi kendime.”
Başarısına rağmen, akıllarda kalan soru işaretleri de vardır. Bunların en büyüğü, “Acaba boykot olmasa bunu başarabilir miydi?” eleştirisidir. Weller, başaracağından emin: “O yıllarda Amerika veya Kanada bisiklette güçlü ülkeler değillerdi. Önemli isimler Avrupa’dan, özellikle de Doğu Avrupa’dan çıkıyordu. Akıllarda kalması gereken bir durum daha var; Doğu Alman sporcuların doping kullandığı söylentisi ortalıktaydı. Bütün bunlara bakınca benim aldığım madalyanın tartışılması önemsiz. Merlene Ottey de bronz kazandı (200 metre). Orada da Amerikalılar yoktu. 1984’te de Ruslar yoktu… Alman ve Sovyet sporculara geçildim, İtalyan bisikletçiyi geride bıraktım. Tarih, bisiklette söz sahibi ülkelerin orada olduğunu gösteriyor. Bisiklet, boykottan etkilenen sporlardan değildi. 1984 Los Angeles’ta ABD’li sporcuyu geride bıraktım ve altıncı oldum. O (Rory O’Reilly) sekizinciydi…”
Weller, sakat bileğiyle katıldığı 1984 Olimpiyat Oyunları’ndan sonra emekli olur ve ABD’ye taşınarak antrenörlük yapar. Bugün, Jamaikalı atletlerin şöhretinden dolayı mutlu olsa da, kendi dönemindeki amatör zihniyetin farkını, Türkiye’nin yabancı olmadığı cümlelerle anlatıyor: “Farklı bir dönemdi. Amatörlük vardı. Birçoğumuz, part-time işlerde çalışır ya da okula giderdik. Şimdi büyük sponsorlar ve büyük destekler var. Tıp ve antrenman teknikleri çok gelişti. Eğer bugün bildiklerimi o zamanlar bilseydim, kariyerim daha farklı olabilirdi.”
Madalya ihtiyacını atletizmle karşılayan ülkesinin, kendisinden sonra branşında devamlılığı sağmamasını ise bisikletin felsefesine dayandırıyor: “Jamaika için bisiklette başarılar devam edebilirdi ama olmadı. İki teker üzerinde hemen para kazanabileceğiniz bir spor değil bu. Yıllarınızı vermeli ve bedel ödemelisiniz. Benim için bunlar önemli değildi.”
Weller’ın madalya kazandığı 1 kilometre zamana karşı yarışı, 2004 Atina ile oyunlardan kaldırıldı. Zaten Jamaika da uzun süre atletizmdeki zirve yarışından gözünü ayırmayacak gibi…