Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Vodafone İstanbul MaratonuKOKOREÇ ÜSTÜ KOŞU OLUR MU?

Koşuya başladığım sene ne yediğime ne içtiğime dikkat ettim. Koşmayı yeterince sevmeye başlarsanız, zaten iş öyle gitmiyor, gidemiyor.
Ozan Can Sülüm9 sene önce

Koşmaya başlamadan önce atletizm benim için sprintler ve saha oyunlarından ibaretti. 10 bin sırasında kanal değiştirir, 5 bin’de zap yaparken arada döner, yol yarışlarına bulaşmazdım bile. Eurosport’la birlikte bunu biraz daha kırdım ama koşmaya başladıktan sonra işleri stalker gibi takip etmeye başladım. Hangi uzun mesafeci ne durumda, kim nerede, nasıl antrenman yapıyor?..

Runnersworld bu yoldaki ilk kaynağım oldu. Öncelikle dergi biraz fazla Amerikan. Her sayıda içine giremediğim en az 2-3 hikaye ve Türkiye’de asla bulamayacağım koşu malzemeleri görüyorum ama gaza getiren koşuya başlama hikayelerinden yemek tariflerine, neyi, ne zaman yemem gerektiğinden antrenman metotlarına kadar her şeyi Runnersworld’de bulmak mümkün. Yine bunun yanında eğer büyük yarışlardan önce ya da yarış sırasında neyi nasıl yapacağınızı pek bilmiyorsanız, yarış etiketini ve ‘Sıkça Sorulan Sorular’ı rahatlıkla bulabiliyorsunuz.

Daha önce yazmıştım, koşarken ilk sene ne yediğime ne de içtiğime dikkat ettim. Koşmayı yeterince sevmeye başlarsanız, zaten iş öyle gitmiyor, gidemiyor. 5K antrenmanlarından sıkılmaya başlayınca 10K’ya geçersiniz de, öğlen kokoreç ayran gömüp üstüne koşamazsınız. Belli bir süre sonra koşmadan ne kadar önce aşağı yukarı kaç gram karbonhidrat yemeniz gerektiğini, proteini ne zaman almanızın lazım geldiğini, hangi baharatın neye yaradığını ya da bir koşucunun gün içinde ne renk yiyecekler yemesi gerektiğini oradan buradan öğrenmeye başlarsınız. Bunu ister Runnersworld’den bulun, ister Food Network’ün sporcular için olan bölümüne girin, ister Men’s Health, ister klasik, annenizin yemek kitabı… Hatta bu iş için Youtube hesapları bile var (Runnersconnect veya Procamrunning). Tamam, her şeyi öğrenirsiniz belki ama yapmanız gereken bir şey daha var. Çoğu sporcunun dediği gibi, bir sporcu kendi yemeğini hazırlamasını bilmeli.

Muzaffer İzgü'nün Can Dayım kitabından bir bölüm, yemek tutkusu başlatabilecek cinstendi.
Muzaffer İzgü’nün Can Dayım kitabından bir bölüm, yemek tutkusu başlatabilecek cinstendi.

Belki bilenler çıkar, Muzaffer İzgü’nün Can Dayım diye bir çocuk kitabı vardır. Dayısı ve Can kitabın başında bir makarna yaparlar, okurken insanın suyu kaynatası gelir. O kitabı okuduğumdan beri zaten az çok yemek yapmaya teşneyim. Koşmaya girişip amatör bölümü atlatınca daha beter oldum. Özellikle yarışlardan iki hafta öncesinden itibaren dışarıda herhangi bir şey yememeye ya da eve söylememeye, mümkünse paketten çıkan zımbırtıların besin değerlerini bilmediklerim hariç hiçbirine dokunmamaya başladım. Hem koşarken temiz hissetmek, hem deponun her zaman dolu olması, hem de asla duvara çarpmamak için yediğiniz ve içtiğiniz şeylerin elinizden çıkması hakikaten çok mühim. Eliniz yatkın mı değil mi orasını bilemem ama bir tarif verebilirim:

 1 Yumurta
Buğday Ruşeymi (göz kararı)
Yağsız Süt (az)
Yulaf
Not: Kıvam tutmazsa az bir şey un ekleyin, kilo vermiyoruz sonuçta

Yukarıdaki malzemeleri hamurumsu olana kadar çırpıyorsunuz, yağlı tavada krep haline getiriyorsunuz, sonra üstüne fıstık ezmesi sürüyorsunuz. İster duvara tırmanma esprisi yapın, ister yedikten sonra 10K’yı duvara çarpmadan koşun. Yakında arabaları bununla çalıştıracaklar söylemesi.

*Vodafone İstanbul Maratonu ile ilgili detaylı bilgi için buradan. 

Ozan Can Sülüm, 1990 yılında, İstanbul’da doğdu. İlkokuldan lise bitene kadar hentbol oynadıktan sonra kısa bir süreliğine spordan nefret edip bıraktı. Üniversitenin ilk yılında Eurosport’a girince anlatmaktan spor yapmasına zaten vakti kalmadı. 2013 yılının soğuk bir kış akşamında çay fincanını göbeğinin üstüne koyabildiğini fark edince spora geri dönmeye karar verdi, o günden beri koşuyor. 5, 10, 15km’leri denedi, bir gün maraton koşabileceğine inanıyor.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler