Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

GündemYorumKENDİ SİHRİNİN PEŞİNDE

Amerika Açık yolunda hazırlıklar, mücadeleler devam ediyor. Ancak tarih, bu hafta Cincinnati’de yazılabilir.

Indian Wells, Miami, Monte Carlo, Madrid, Roma, Rogers Cup, Cincinnati, Şangay ve Paris… Bu dokuz turnuva, yani Masters’lar, kimilerine göre tenis takviminin kazanması Grand Slam’lerden bile daha zor turnuvaları. Sadece bir haftalık süre içerisinde oynanan çok yüksek profilli üç setlik karşılaşmalardan söz ediyoruz. Hemen hepsi ilk 10 oyuncularına karşı cuma, cumartesi ve pazar arka arkaya oynanan maçlar… Tabii karşılığında alınan 1000 sıralama puanı ve yüksek prestij.

Şu sıralar Cincinnati’de bir zorlu mücadele daha sürüyor. Rafael Nadal formsuz geçirdiği sezonunda en azından bir Masters şampiyonluğu morali bulmak, son şampiyon Roger Federer buradaki yedinci şampiyonluğunu kazanmak ve Andy Murray de Rogers Cup-Cincinnati dublesini yapmak için kortta. Turnuvada kazanılacak bir şampiyonluğun en fazla şey ifade ettiği kişiyse, dünya 1 numarası Novak Djokovic. ‘Nole’ üç sezondur sekiz farklı Masters turnuvasını da kazandı. Ve tam üç sezondur, ilk kez yapılacak bir şeyin arifesinde bekliyor.  Sihirli dokuz için tek ihtiyacı, pazar günü, Cincinnati’deki antik Çin vazolarını andıran o kupayı kaldırmak.

Djokovic’in burada oynadığı son final 2012’deydi. O maçta, tenis tarihinin en büyük ‘solo’ performanslarından birini gösteren Federer, rakibini bir resital eşliğinde, 6-0, 7-6 ile geçmişti. Bu maç ikili rekabetin Amerika kıtasındaki son mücadelesiydi.

Novak 2013 sezonunda Monte Carlo’da sekiz numarayı kazandığı an, basın tarafından bu olası başarının ismi hemen bulundu: Career golden masters. Federer, Monte Carlo ve Roma’da henüz kazanamadı. Nadal’ın eksikleri ise Miami, Şangay ve Paris. Her açıdan bu başarıya ulaşma olasılığı en yüksek olan adamın kim olduğu belli. Geçmişte, hemen yukarıda bahsettiğimiz hezimet de dahil Cincinnati’de dört final oynadı ancak Ohio eyaletinde doldurulacak çilesi henüz bitmemişti. Bu ihtimalin adı konduğundan beri ise çeyrek finalin ötesini dahi görebilmiş değil. 2013’te John Isner’a, geçtiğimiz yıl ise Tommy Robredo’ya kaybedilen nispeten kolay maçlar, bu ihtimalin Djokovic üzerinde yarattığı baskıyı görmemizi sağlıyor.

Ancak bu sene senaryo değişebilir. Katılmadığı Madrid ve finalde kaybettiği Rogers Cup haricinde oynanan dört turnuvanın kupası da Djokovic’in ellerinde yükseldi. Önceki yıl Şangay’da Federer’e kaybettiği yarı final maçından, geçtiğimiz pazar oynanan ve Murray’e üç sette mağlup olduğu muazzam Rogers Cup finaline kadar aralıksız olarak tam 30 tane Masters turnuvası maçı kazandı. Yine yıl içerisinde Roma’da gelen 24. Masters turnuvası şampiyonluğuyla Nadal’ın arkasına yerleşerek bu alanda ikinciliği Federer’den aldı. Ayrıca bu sezon aynı tempo ile devam ederse Nadal ile paylaştığı ‘bir sezonda en fazla Masters turnuvası kazanma’ rekoru olan 5’in de, tek başına sahibi olabilir.

Djokovic, artık yaz başında Roland Garros’da yaşadığı hayal kırıklığının da ardından, en azından daha küçük boyutlu yapbozu tamamlamak istiyor. Eğer yaparsa tarihte bunu başaran ilk erkek tenisçi olacak. Bu, onun kendine ait ve kimse tarafından başarılmamış o ‘sihirli an’ı ve olabilir. Tıpkı ezeli rakiplerinden Nadal’ın 9 Roland Garros şampiyonluğu ve Federer’in 17 Grand Slam’i gibi ismi ile özdeşleşecek bir başarı. Bakalım Novak’ın o ‘sihirli an’ı bekleyişi bu yıl sona erecek mi?

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

3 sene önce
Sıfır

Sıfır

3 sene önce