Fransa Turu’nun üçüncü etabı büyük heyecanla başlamıştı. Yeni anlayışla birlikte ilk günler artık tamamen sprinterlerin hakimiyetine bırakılmıyor, direktörlerin ufak dokunuşlarıyla zorlaştırılmaya çalışılıyordu. Önümüzde, Mur de Huy ile bitecek mini bir La Fleche Wallone vardı. Alejandro Valverde ya da Dan Martin’in ön tarafa doğru atılıp etap galibiyeti kovalaması, Fabian Cancellara’nın da aşina olduğu Paris-Roubaix yollarında geçecek dördüncü etap öncesinde sarı mayosunu koruması bekleniyordu. Ama bunların hiçbiri olmadı, pelotonun orta yerinde bir kaza oldu. FDJ’den William Bonnet’nin düşüşü zincirleme kaza ile birlikte yarışın nötralize edilmesine kadar gitti, birçok isim Fransa Turu hayâllerini üçüncü günde noktalamak zorunda kaldı. O dakikalarda pelotonun içinde yaşananları biliyorsunuz. Genel klasmanın favorileri arasındaki Tejay van Garderen, kazalar hakkındaki düşüncelerini Tur’un öncesinde yazmıştı.
“İnsanlara bilinçli olarak çarpmıyoruz. Kazalar korkunç ve kimse bir yarışçının düşüşünü görmek istemiyor. Eğer bir yarışçı düşerse, yanında takım arkadaşlarınızdan birkaç tanesini götürmesi hiç de düşük bir ihtimal değil. Bizim amacımız asla kaza yapmamak ama daracık yollarda kıyasıya bir savaş içerisindeyken bunu başarmak çok mümkün olmuyor.
“Bu işler bazen tamamen şansa bağlı. Hatta sadece doğru zamanda doğru yerde olmakla ilgili… Arkandaki yarışçılar tekerleğine dokunarak dengeni bozabilir veya önündekiler düşer ve gidecek hiçbir yerin olmaz. Bu zamanların yüzde 90’ında yere düşsen de kazalardan kaçmak için yapılacak şeyler var. Öğrenebildiğin en iyi şekilde bu durumlardan kaçmayı öğren! Kazalar genellikle arka kısımlarda olur çünkü pelotonda yaşanan hareketler sekerek ilerler. Biri yönünü değiştirir veya önünüzdeyken frene basarsa arka arkaya herkes durur ve kazalar yaşanır. Biz takım olarak önde kalmaya çalışıyoruz. Ancak herkesin aklında olan bu. O yüzden de söylemesi yapmasından daha kolay…”
