İNENLER
Golden State Warriors
Sezona 10-1 ile başlayan son şampiyon Golden State Warriors, harika bir basketbol ortaya koyarak Ekim ayı boyunca ligdeki tüm takımlardan birkaç seviye yukarıda gözükmüştü. Ancak Kasım ayının Warriors adına oldukça sıkıntılı geçtiğini söylemek mümkün. Stephen Curry’nin sakatlığı ile başlayan ve Durant ile Green’in maç esnasında yaşadığı gerginlik ile devam eden sıkıntılı süreç, son yıllarda pozitif kimyası ile bilinen Warriors’ın yaşadığı en sancılı dönem olabilir. Takım içinde yaşanan sorunlar saha içindeki sonuçları da etkiledi ve bunun sonucunda Warriors, Kasım ayı boyunca oynadığı 14 maçı 7-7 ile bitirebildi. Hücumda Durant ve Thompson’ın performansları ile ligin iyi takımlarından biri olsalar da oyunun savunma tarafında oldukça kötü bir performans ortaya koydular. Savunma verimliliği konusunda ligin üst sıralarında görmeye alışık olduğumuz Warriors, Kasım ayı boyunca elde ettiği 111.1 defensive rating istatistiği ile bu alanda 23. sırada yer alabildi. Warriors, aldığı mağlubiyetlere rağmen hâlâ Batı Konferansı’nın tepesinde ve Curry’nin sakatlıktan dönüşüyle işlerin tekrardan rayına gireceği öngörülebilir. Ancak geçtiğimiz ay boyunca pek iyi sinyaller vermediler ve bu durumları, şampiyonluk yolundaki rakiplerinin iştahını epey kabartmış gibi gözüküyor.
San Antonio Spurs
Sezon öncesinde gelen Dejounte Murray ve Derrick White’ın sakatlık haberleri, oyun kurucu rotasyonunda büyük bir eksikliğe sebep olmuş ve San Antonio Spurs, sezona son yıllarda hiç olmadığı kadar düşük beklentilerle girmişti. Koç Popovich’in topu yönlendirme görevini büyük ölçüde DeMar DeRozan’a teslim etmesi ilk etapta iyi sonuçlar vermişti ve Spurs sezonun ilk sekiz maçından altı galibiyet çıkarmayı da başarmıştı. Ancak Kasım ayının başlangıcı ile düşüşe geçen Spurs, geçtiğimiz ay boyunca oynadığı on beş maçın onundan mağlubiyetle ayrıldı. Ligin genel trendlerinin aksine düşük tempolu ve az sayıda üç sayılık atış deneyerek oynayan Spurs’te, bu sistemin şu an için pek verimli uygulanamadığını söyleyebiliriz. Maç başına denediği 24.8 üç sayılık atış ile ligin en az üçlük deneyen ikinci takımı olan Spurs, aynı zamanda maç başına bulduğu 8.9 hızlı hücum sayısı ile bu alanda ligin son sırasında yer alıyor. Geçtiğimiz sezonu harika geçiren LaMarcus Aldridge’in o performansından uzak olması ve oyun kurucu pozisyonundan beklenen katkının gelmeyişi de Spurs adına bu sezonun can sıkan noktaları. Batı Konferansı’ndaki olağanüstü rekabetçilikte işler Spurs için kolaylaşacakmış gibi gözükmüyor ve yirmi bir sezonluk playoff yapma serilerinin bu sezon sona ermesini istemiyorlarsa performanslarını birkaç seviye yukarı taşımaları gerekecek.
Andrew Wiggins
Andrew Wiggins adına pek de iyi başlamayan 2018-2019 sezonu, gittikçe kötüleşerek devam ediyor. Jimmy Butler’ın takımdan ayrılışıyla çıkışa geçen Minnesota Timberwolves’ta bu ayrılığın yaramadığı tek isim Wiggins olabilir. Şu ana kadar kariyerinin en kötü sezonunu geçiren Kanadalı oyuncu, bu sezon 18 maçta 14.9 sayı, 3.7 ribaund ve 2.3 asist ortalamalarıyla oynarken saha içinden yalnızca %36 ile isabet bulabildi. Wiggins için oldukça kötü giden sezonda performansının dibe vurduğu nokta ise 24 Kasım’da oynanan Chicago Bulls maçı oldu. Timberwolves’un evinde oynadığı maçta 28 dakika sahada kalan Wiggins, 0/12 saha içi isabetiyle maçı sayı atamadan tamamladı. 2014 Draft’ında ilk sıradan seçilen ve ligdeki ilk yıllarında iyi sezonlar geçiren 23 yaşındaki oyuncu, beş yıllık maksimum kontratının ilk yılında ve kötü performansı sebebiyle bu kontrat şimdiden ligin en kötü kontratları arasında anılmaya başladı.
Markelle Fultz
Herkesin performansını merakla beklediği Markelle Fultz, sezon başında koç Brett Brown’ın ilk beşteki tercihiydi ve rotasyonun önemli bir parçasıydı. Ancak sezonun ilk bölümünde Fultz’un şut mekaniği ve sağlığıyla ilgili sorunlarının devam ettiğini gördük ve 2017 Draft’ının bir numarası, düşük şut yüzdeleriyle etkisiz performanslar ortaya koyarak bu sezonun şu ana kadarki bölümünde de beklentilerin bir hayli altında kaldı. Jimmy Butler’ın takasla takıma katılmasının ardından bench’e çekilen ve süreleri azalan genç oyuncu, tedavi sebebiyle Sixers’ın Kasım ayında oynadığı son beş maçta forma giymedi. Çıkan son haberlere bakılırsa Sixers ve Fultz arasındaki sıkıntılı ilişkide iki tarafın da sabrı tükenmiş gibi gözüküyor ve Sixers’ın gelecek planlarında yer almayan Fultz’un takaslanabileceği de dedikodular arasında. Geçtiğimiz sezonun başından itibaren bir yılan hikâyesine dönen Fultz’un sakatlığı ise hâlâ gizemini koruyor ve kısa süre içinde onu başka bir takımın kadrosunda görebiliriz.
Carmelo Anthony
Yaz döneminde bir yıllık sözleşme ile Houston Rockets’a katılan Carmelo Anthony’nin, geçen sezonun en çok galibiyet alan takımına olan uyumu birçoklarınca sorgulanmıştı ve aradan geçen zaman, bu hamleye şüpheyle bakanları haklı çıkarmışa benziyor. Geçtiğimiz sezonki görüntüsünün oldukça uzağında sezona giren Rockets, oynadığı ilk altı maçtan yalnızca bir galibiyet çıkarabildi. Bu süreçte düşük şut yüzdeleriyle oynayan ve savunmadaki yetersizliğiyle takıma oldukça zarar veren Carmelo ise beklenen katkının yanına bile yaklaşamadı. Carmelo, 8 Kasım’da oynanan Oklahoma City Thunder karşılaşmasında Rockets formasını son kez giydi ve ilerleyen günlerde Rockets cephesinden Carmelo ile yolların ayrıldığı açıklaması geldi. Henüz resmi olarak ayrılık gerçekleşmese ve Carmelo hâlâ kadroda yer alsa da 34 yaşındaki oyuncunun Rockets günlerinin sona erdiğini söylemek mümkün. Bu ayrılık Carmelo için yolun sonu anlamına mı geliyor, yoksa serbest kaldıktan sonra başka bir takıma mı imza atacak, bunu ilerleyen günlerde göreceğiz.
ÇIKANLAR
Los Angeles Lakers
Performansı en merakla beklenen takımlarından biri olan Los Angeles Lakers, yeni sezona iyi bir giriş yapamamıştı. Lakers, Ekim ayında oynadığı sekiz maçtan üç galibiyet çıkarabilmiş ve beklentilerin altında kalmıştı. Ancak sezonun ilerlemesiyle rayına oturan Lakers, Kasım ayını oldukça formda geçirdi. Geçtiğimiz ayı 10-4 bitirdiler ve bu dereceyi elde ederken ligin en iyi savunma takımlarından biri olarak gözüktüler. 103.5 defensive rating ile Kasım ayını bu alanda lig üçüncüsü olarak bitiren ekipte, ligin en iyi çember koruyucularından biri olan JaVale McGee’nin ve iyi bir dış savunmacıya dönüşen Lonzo Ball’un savunma performansları öne çıktı. Oyunun hücum tarafında ise LeBron James’in etrafına kurulan genç nüveyle tempoyu arttırarak etkili olma planının, sezon başına oranla daha efektif uygulandığı söylenebilir. Nitekim Lakers, 103.9 PACE istatistiği ile ligin en tempolu oynayan beşinci takımı ve %47.5 ile ligin en yüksek saha içi yüzdesine sahip altıncı takımı konumundalar. Orlando Magic’e arka arkaya kaybedilen iki maç dışında Kasım ayını oldukça iyi geçiren Lakers’ta LeBron James yine MVP seviyesinde bir performans sergiliyor. Sezonun henüz dörtte birlik kısmı geride kalmışken Batı Konferansı play-off yarışı, kıran kırana geçeceğinin sinyallerini veriyor ve Lakers’ın bu ay gösterdiği performansla bu yarışta geri adım atmaya pek de niyetli olmadığını söyleyebiliriz.
Dallas Mavericks
Birçok güçlü takımın bulunduğu Batı Konferansı’nda play-off yarışı içinde olmasına pek ihtimal verilmeyen Dallas Mavericks, Kasım ayının en büyük sürprizlerinden biriydi. Sezonun ilk dokuz maçından yalnızca iki galibiyet çıkarabilen Mavs, geçtiğimiz ayın başlangıcı ile birkaç vites birden arttırdı ve ay boyunca oynadığı on iki maçı 8 galibiyet ve 4 mağlubiyet ile tamamladı. Çaylak Luka Doncic’in sürüklediği Dallas hücumu, Harrison Barnes ve bench’ten gelen J.J. Barea’nın etkili performanslarıyla oldukça akıcı gözüktü. Kasım ayı boyunca %37.5 ile üçlük kullanan Mavericks bu alanda ligin en iyi ikinci takımıydı ve maç başına buldukları 12 üç sayı isabeti de onları bu alanda ligin en iyi dördüncü takımı yaptı. Mavericks’in önünde zor bir fikstür var ve şu an için play-off yarışının içinde gözükseler de sezonun ilerleyen bölümlerinde düşüşe geçmeleri beklenebilir. Yine de Doncic’in süper yıldıza dönüşme yolunda attığı emin adımlar ve takımın onun etrafına kurulan düzene verdiği olumlu yanıt, Mavericks cephesi için işlerin şu ana kadar yolunda gittiğine işaret ediyor.
Bogdan Bogdanovic
Geçtiğimiz sezon Sacramento Kings formasıyla NBA’deki ilk sezonunu geçiren Bogdan Bogdanovic’in performansı, belki onu Fenerbahçe Ülker formasıyla izleme şansı bulmuş bizler için sürpriz değildi. Ancak oldukça iyi geçirdiği çaylak sezonunun, Amerikalı basketbolseverler için beklenmedik olduğu söylenebilir. Kings adına geçen sezonun nadir olumlu isimlerinden olan Bogdanovic, bu sezona ise sakatlığı sebebiyle forma giyemeyerek başladı ve Ekim ayı boyunca sahalardan uzak kaldı. Takımının oynadığı ilk on maçı kenardan izleyen Sırp oyuncu, 7 Kasım’da oynanan Toronto Raptors mücadelesiyle formasına kavuştu. Oynadığı ilk sekiz maçta kenardan gelerek ikinci beşin skor yükünü çeken Bogdanovic, Utah Jazz karşılaşmasıyla ilk beşteki yerini aldı ve Kasım ayında oynadığı on karşılaşmayı 15.1 sayı, 2.9 ribaund ve 3.1 asist ortalamalarıyla tamamladı. Sezona beklentilerin oldukça üstünde giren ve oynadığı tempolu oyunla Batı Konferansı’nda güçlü takımlara karşı önemli maçlar kazanan Kings’te, Bogdanovic’in dönüşü ve performansı, iyi giden sezonda bir başka olumlu gelişme olarak gözüküyor.
City Edition Formaları
Nike tarafından üretilen şehir temalı formalar, geçtiğimiz sezon ilk kez görücüye çıkmıştı ve tüm NBA takipçileri tarafından büyük beğeniyle karşılanmıştı. Kasım ayının başında, takımlar bu sezon giyecekleri şehir temalı formaları tanıttılar. Takımların bulunduğu şehirlerin öne çıkan özelliklerini ve değerlerini formaya taşımayı amaçlayan tasarımlar bu sene de basketbolseverler tarafından oldukça beğenildi. Miami Heat, Denver Nuggets, Minnesota Timberwolves, Brooklyn Nets ve Toronto Raptors’ın formaları gibi, ilerleyen yıllarda klasikleşebilecek birçok tasarımı içinde barındıran bu forma serisi, kasım ayında oynanan maçlarda takımlar tarafından giyilmeye başlandı. Taraftarların büyük ilgi gösterdiği şehir temalı formalar, Nike-NBA iş birliğinin şu ana kadarki en güzel ürünlerinden biri ve ilerleyen yıllarda bir geleneğe dönüşecekmiş gibi duruyor.
NBA Timeline’ı
Ardı ardına yaşanan ve gündeme bomba gibi düşen olaylarıyla sosyal medyayı malzemesiz bırakmayan NBA’de, kaos ve heyecan Kasım ayı boyunca yine hız kesmedi. Sezon başında patlak veren Jimmy Butler’ın olaylı Timberwolves idmanı ve sezonun beşinci gününde oynanan Houston Rockets-Los Angeles Lakers maçındaki bolca “sıvı” içeren Chris Paul-Rajon Rondo kavgası ile sezona zaten hızlı bir giriş yapmıştık. Kasım ayında ise Kevin Durant ile Draymond Green arasında yaşanan gerginlik Twitter gündemini en çok meşgul eden konuydu. Olaya dair birçok yazı yazıldı ve ligi yakından takip eden muhabirlerin “kaynak”larından aldıkları bilgileri an be an takip ettik. Bu büyük gerginliğin yanı sıra Markelle Fultz’un garip faul atışları, Carmelo Anthony’nin durumu ve Dwight Howard’ın bir trans bireyle yaşadığı ilişkiye dair iddialar da sıkça karşımıza çıkan konulardı. Bütün bu yaşananların sonunda kazanan ise üretilen görseller ve editlenen videolarla eğlenceli vakit geçiren NBA timeline’ıydı.