Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Vodafone İstanbul MaratonuİKİ BÜYÜĞE DANIŞALIM

Antalya’da yapılan Ironman yarışını Türkiye'den en kısa sürede tamamlayan iki sporcu, Harun Arman ve Barlas Kazancı ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Bildiğiniz üzere Eylül ayından beri kendi deneyimlerim ve bilgim dahilinde koşu ve spor üzerine yazılar yazıyorum. Bu hafta bir değişiklik yapayım ben değil, başkaları anlatsın istedim. Hani, “Bana inanmıyorsanız Ironman’lere sorun” misali… Hâl böyle olunca iki arkadaşım Harun Arman ve Barlas Kazancı ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Sohbetin içeriği tabii ki spor üzerineydi ama öncelikle bu iki isimden biraz bahsetmem gerekir. Muhabbetimizi, bu sene Türkiye’de ilk defa Ekim ayında Antalya’da gerçekleşen Ironman 70.3 (aslında bildiğiniz triatlonun biraz uzun hâli) sonrasında gerçekleştirdik. Tabii bu arkadaşlara Ironman dediysek öyle caddede gördüğünüz, sürekli kendini anlatan cinslerden değiller. Yaptıklarına saygı duymamak da tabii ki elde değil.

Barlas (4:28:12) ve Harun (4:30:39) Antalya’da yapılan yarışı en kısa sürede tamamlayan iki Türk sporcu oldu. Bu yarışın ertesinde onlarla konuşup düşüncelerini dinlemek de ayrı bir keyifti. Üçümüzün ortak noktası ise Galatasaray Spor Kulübü. Hepimiz Kalamış’ta bulunan tesislerden yetiştik. Barlas, benim gibi eski bir yüzücü. Sonradan bir de TSYD deneyimi yaşamış. Harun’un durumu ise biraz farklı. Kendisi şu an yaptığı triatlonun hiçbir branşından değil, rüzgar sörfünden yetişme.

Hikâye kısmını uzatarak bu keyfili sohbetin tadını kaçırmayayım. Birkaç ana başlığı anlaşma sağlandığı şekliyle çekip çıkardım. Tüm kaydı buradan dinleyebilirsiniz. Bu vesileyle hem koşu antrenmanlarımda bana eşlik ederek destek olan hem de deneyimlerini ve bilgilerini aktaran Harun ve Barlas’a teşekkür ederim.

Yüzme, koşu ve bisiklet, triatlonda birleşiyor. Ironman de aslında uzun ve zorlu bir triatlon yarışı.
Yüzme, koşu ve bisiklet, triatlonda birleşiyor. Ironman de aslında uzun ve zorlu bir triatlon yarışı.

Tamamını dinleyebileceğiniz sohbetten öne çıkanlarsa şöyle:

– Sporun en zor kısmı antrenman, fakat buna dayanmak kolay değil. Alışkanlık yaratıyor ve hayatın bir parçası hâline geliyor. Antrenmanlar sabır gerektiriyor ama aynı sabır başarıyı da getiriyor.

– Soğuk havada spor yapmanın püf noktası, kışın alınan 1-2kg ağırlık ve yüksek nabızlı antrenman yapmak. Hatta yazın açık alanda, sıcak havada antrenman yapmak daha zor (Sadece psikolojik değil fizyolojik açıdan da).

– Spor ne kadar bireysel olursa olsun kendine has bir çevresi oluyor. Özellikle antrenmanı paylaşmak ayrı dostluklar oluşturuyor. Türkiye’de maalesef bu çevre kısıtlı kalıyor ama gelecek parlak gözüküyor.

– Spora yeni başlayan herkes için en önemli şey alacağınız destek. Doğru malzeme seçimi bile bu anlamda bir bilene danışmayı gerektiyor.

– Ironman bir spor ya da branş değil bir marka. Sporun ismiyse triatlon.

– Kendinize hedef koymak önemli. Bu hedefi koyarken realist olmak da bir o kadar… Bunun için de laboratuvar ortamı antrenman sahası. Boşa antrenman yapmamak gerekiyor.

– Antrenman yapıp yarışarak kendinizi tanıyorsunuz. Her seanstan bir çıkarımınız oluyor, bunlar da sizin gelişmenizi sağlıyor. Fakat bir antrenman partneri de gelişime katkı sağlayan önemli faktörlerden.

– Doğru antrenman yapmanın yolu bir bilene danışmaktan ve dışarıdan sizi izleyip yanlışlarınızı düzeltebilecek biri olmasından geçiyor. Bu kişi amatör düzeyde çoğunlukla antrenman partneriniz oluyor.

– Koşacağınız mesafeye göre antrenman yapmak önemli fakat dış faktörleri de gözetmek lazım. Spora ayırdığınız vakit kadar dinlenmeye ayırdığınız vakit de çok önemli. Aksi takdirde sakatlık riski artıyor, gelişmekten çok geriye gidiyorsunuz.

– Beslenme konusunda dayanıklılık sporları ile uğraşan sporcular için yüzde 80 karbohidrat, yüzde 20 protein oranı genel geçer bir uygulama. Bu formülün bizler için en lezzetli hâli ise halis muhlis lahmacun. Uzun koşularda dürüm yapıp yanınıza alabilirsiniz!

– Tüm bunların arkasındaki en önemli nokta ise keyif almak. Zorla değil içten gelerek yapılan spor, hem haz hem de başarı getiriyor.

*Vodafone İstanbul Maratonu ile ilgili detaylı bilgi için buradan. 

Can Demirel, Güney Amerika’nın Kuzey karakterli soğuk insanı. Plaza, tarla ve oteller üçgeninde göçebe spor hayatı deniyor. Kısıtlı zamanda yapılan egzersizlerden maksimum verim almak üzerine deneysel çalışmalarda bulunuyor, kobay olarak kendini kullanıyor. 1993 yılında başladığı spor hayatında yüzme, yelken, Amerikan futbolu ve triatlonla gerçekten uğraşmış olup şimdilerde mevsimine göre spor seçiyor. Strava profili için tıklayabilirsin.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler