Bu yazı ilk olarak Socrates’in Ocak 2020 nüshasında yayımlanmıştır. Tüm sayılarımıza bu adresten ulaşabilirsiniz.
Sporların atası atletizm doping davalarıyla sarsılmaya devam ediyor. Lakin Galen Rupp, Mo Farah, Sifan Hassan, Matthew Centrowitz Jr. gibi önemli atletleri çalıştıran Salazar’ın Ekim 2019’da dopingten ötürü dört yıl ceza alması ayrı bir deprem yarattı. Bu soruşturmanın kaynağında İskoç gazeteci Mark Daly’nin haberi vardı. Glasgow’da yaşayan Daly ile telefonda bütün süreci konuştuk.
Salazar’ı araştırmaya ne zaman başladınız? Beş yıllık soruşturma sürecinde neler yaşadınız?
2014 İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları öncesiydi. 1970 ve 1980’lerdeki bazı sporcuları araştırıyordum. Merkezde de 1980 Moskova 100 metre şampiyonu İskoç Allan Wells vardı. Wells’in steroid kullandığına dair kanıtlara ve tanıklara ulaşmıştım. Araştırmayı derinleştirdikçe konuştuğumuz kişiler, günümüzü de ele almamız gerektiğini söylüyordu. Doping sorununun çok daha güçlü şekilde devam ettiğini ifade ediyorlardı. Çoğunun zikrettiği isim de önemli bir atletizm figürüydü: Alberto Salazar.
Britanyalı Mo Farah’ın antrenörü olan Salazar, Nike Oregon Projesi kapsamında uzun yıllardır birçok büyük atletle çalışan eski bir uzun mesafe efsanesiydi. Peşinden gitmenizin zor olduğu bir figürdü. Fakat akabinde biz kanıt topladıkça konuşmak isteyenlerin sayısı arttı. Muhbirler, eski atletler, antrenörler, doktorlar, masaj terapistleri… Bu da BBC Panorama programında ‘Catch Me If You Can’ bölümünü yapmamızı sağladı. Salazar’ın limitleri zorlayarak, çalıştırdığı sporculara performans artırıcı yasaklı ilaçlar sağladığı iddialarını ele aldık. En nihayetinde Salazar’ın hileye başvurduğunu ortaya koyduk. O program, Amerikan Anti-Doping Kurumu’nun (USADA) kapsamlı bir soruşturma başlatmasına önayak oldu.
Salazar, 1980’lerde üç kez üst üste New York Maratonu’nu kazanmış ve daha o yıllardan Nike sporcusu unvanıyla yarışan önemli bir uzun mesafe atletiydi. Nike’ın sahibi Phil Knight ile yakın ilişkisi vardı. Nike Beaverton Kampüsü’nde yetiştireceği atletlerle Afrikalı uzun mesafecilerin hükümdarlığını sona erdireceği iddiasını taşıyan Nike Oregon Projesi’ni 2001’de kurmuştu. Yerçekimsiz ortamda ya da su altında koşu ekipmanlarının bulunduğu bu büyük proje ilk yıllarında istediği sonuçları alamadı. Ancak Mo Farah’ın ve çocukluktan itibaren Salazar’ın öğrencisi olan Galen Rupp’ın 2012 Londra’da elde ettiği başarılar, projenin ünlenmesini sağladı.
Bu güç savaşında doping soruşturması da kaybolma riski taşıyordu. Ardından 2016-17 döneminde bu olayla ilgili daha fazla bilgi akmaya başladı. Fancy Bears adındaki Rus hackerlar, Salazar ve atletleriyle ilgili soru işaretlerini beraberinde getirecek raporlar yayımladı. Biyolojik pasaport verilerine şüpheyle bakılması gereken 50 sporculuk bu listede Farah ve Rupp da vardı. Bu da davayla daha fazla ilgilenmemi sağladı. Ancak bir taraftan insanlar bu iddiaların bir yere varmayacağını düşünmeye başlamıştı. Ben dahil olmak üzere hikâyeye yakın olanlar, resmi makamların yürüttüğü soruşturmayı biliyordu.
O dönem Nike’ın, Salazar’ı savunmak adına beş milyon doları feda ettiği raporlanmıştı. Travis Tygart yönetimindeki USADA, beş yıllık bir soruşturmanın ardından Ekim 2019’da Salazar’ın ve Dr. Jeffrey Brown’un dört yıl boyunca spordan men edilmesine karar verdi. Yasaklı ilaç kullanımı, yasaklı performans arttırma metotları ve resmi soruşturmayı kanıtlarla oynayarak yanıltma, suçlardan bazılarıydı… Salazar’ın düşüşü, sprint gibi kısa mesafeli bir yarışın sonunda değil, maraton gibi uzun bir sürecin ardından geldi.
Steve Magness sanırım bu soruşturmada en kritik rolü üstlendi.
Kesinlikle. Bir dönem Salazar’ın antrenör ekibinde yer alan Magness’ın 2015’te Panorama programında söyledikleri büyük yankı bulmuştu. Sadece 18 ay boyunca kaldığı Nike Oregon Projesi’nde gördüklerinden hiç hoşlanmamış, 2012 Londra öncesinde de oradan ayrılmıştı. Rupp’a testosteron verildiğine dair dokümanı bana gösteren oydu.
Salazar ve Jeffrey Brown, “Atletlere hangi miktarda yasaklı madde verilirse doping testinde pozitif çıkmaz?” gibi soruların peşindeydi. Testleri atlatmanın yolunu arıyorlardı. Salazar’ın ceza almasını sağlayan en güçlü kanıtlardan biri de buydu. 2010’da L-Carnitine adlı yasal bir toz katkı maddesinin performans arttırıcı olarak kullanılabileceğini keşfetmişti. Doğru miktarlarda damardan zerk edildiğinde hızlı etki yaratıyordu. İşe yarıyor mu diye kobay olarak da Magness’ı kullanmışlardı. İşe yarıyordu.
Magness, 2015’te tüm bunları anlattığında hayatı da kökten değişti. Artık bir hedef haline gelmişti. Sonuçta genç bir antrenördü, Salazar ve çevresi tarafından gözdağı verilerek sindirilmeye çalışıldı. Ancak onun dirayeti sayesinde nihai karara ulaşıldı. Bence o, genç atletler için sporun nasıl yapılması gerektiğine dair en harika örneklerden biri. Şimdilerde Houston Üniversitesi’nde atletlerle çalışıyor.
Dosyada hiç pozitif doping testi yoktu. Ama buna rağmen Magness’ın ardından eski Salazar atletlerinin konuşması da etkili oldu, öyle değil mi?
Başka türlü bu dava olmazdı. Karmaşık bir süreçti ve analitik yaklaşılması gerekiyordu. Lance Armstrong davasında da pozitif test yoktu mesela, ne ilginçtir ki iyi arkadaşlar. Hatta 2010’ların başında Salazar, bulduğu yöntemleri Armstrong’la da paylaşmıştı. Salazar suçsuz olduğunu iddia ediyordu. Hatta kendine o kadar güveniyordu ki USADA soruşturması sürerken “Önce Jimmy Hoffa’nın cesedini bulabilirler” diyordu.
Bu tarz davalarda gazetecilerin yaptığı araştırmalar başlangıçta yararlı oluyor. Ancak elbette USADA’nın asıl inanacağı; tanıkların söyledikleri, tıbbi raporlar ve e-posta gibi kanıtlardır. Icarus belgeseli sonrası yaşananlar da buna örnek. Kara Goucher, Dathan Ritzenhein, Tara Erdmann gibi eski atletlerin tanık olarak verdiği ifadeler bu nedenle çok önemliydi. USADA, Lance Armstrong davasından gelen tecrübelerini burada çok iyi kullandı. Günün sonunda, evet, herhangi bir pozitif test yoktu ama Salazar doping davranışı içerisinde bulunduğu için suçlu sayıldı. Üstelik Davut, Golyat’a karşı gibiydi; Alberto Salazar, Nike ve o tarafın elindeki para ile lobi gücü çok daha fazlaydı.
Birleşik Krallık Atletizm Federasyonu’nun bu dava süresince tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Onlara sahip olduğumuz kanıtları 2015’te sunduk. O günlerde federasyon başkanı Neil Black bu durumdan çok rahatsız olmuş gibiydi. Ciddi bir tepki verecekler sanmıştım. Hatta Magness ve diğer muhbirlerle konuşmaları için onlara yardım da ettim. Yani Salazar’ın neyle suçlandığını biliyorlardı. Yasaklı maddelerle deneyler yaptıklarını, atletlerin Salazar’dan korkup çekindiğini, Salazar’ın bazı ilaçları onlara zorla verdiğini biliyorlardı. Ancak yine de Farah-Salazar ilişkisinin devamına izin verdiler, hiçbir aksiyon almadılar. Mo Farah, 2016 Rio’ya bu şekilde katıldı. Bu kararlar şimdi Birleşik Krallık Atletizm Takımı’nın ve Farah’ın yüzleşmesi gereken sorular. Zaten süreç devam ederken Salazar için “O bir dâhi” diyen Neil Black de istifa etmek zorunda kaldı. Esas sorulacak soru şu: Bir gün onlar da yargılanırlarsa kendilerini nasıl savunacaklar?
Farah’ın mirası nasıl etkilenecek?
Mo Farah’a karşı herhangi bir suçlamanın olmadığını hatırlamalıyız, herhangi bir pozitif testi çıkmadı. Haksızlığa uğradığını düşünüyor. Ancak ne yazık ki nelerle ve kimlerle bağlantılı olduğumuza dikkat etmeliyiz, zira buna göre yargılanırız. Birçok insan Farah’ın, Salazar’la bağlantıyı koparmasının iyi olacağını düşünmüştü. Farah ve yetkililer bunu yapmadı veya yapamadı. Mirasıyla alakalı soru işaretleri olması doğal çünkü dopingden ceza almış, hile yapan bir antrenörle çalıştığı biliniyor artık.
Siz ve davadaki gazeteciler şirketlere, avukatlar ordusuna karşı da mücadele ettiniz. Bu beş senede neler yaşadınız?
Soruşturma süreci BBC, Times ve ProPublica gibi basın kurumlarının neden var olduklarının kanıtı gibiydi. Evet, öteki taraftaki şirketler ve kurumlar büyük bütçelere sahipti ve durmadan olayın altını kazmaya çalıştılar. Bulunduğunuz kurumun güvencesiyle bu tarz firmaları inceleme şansınız olabiliyor. Gazetecilik hayati bir iştir. Bir haber yakalamışsak ve tanıklarımız, kanıtlarımız da varsa peşinden gideriz, işimizin amacı bu.
Nike Oregon Projesi kapatıldı, Salazar ceza aldı. Bundan sonra neler olacak?
Salazar temyize gitti ve davası CAS’ta görülecek. USADA’nın yasağı genişletmesiyle ilgili haberler geliyor. Salazar’ın yaşam boyu ceza alabileceği konuşuluyor. Bu davanın birçok farklı yansıması olacak, çünkü Salazar gibilerin yaptıkları kesin bir doping ihlali olarak görülmüyordu. Ağrı kesici ilaçlar, tıbbi yardımlar, takviye gıdalar eskiden şartlı olarak kullanıldığı zaman kuralları ihlal etmiyordu fakat suiistimaller sporcuların sağlığını etkiliyor. Bu durum da sporun temsil ettiklerinin zıttı. Elbette test sisteminin bu kültürün önüne geçmesi zor ama bu davanın farkındalığı arttıracağını düşünüyorum. Ama her şeyden önce bu kültürün değişmesi için büyük kurumların değişmesi gerekiyor. Güven tazelemek için şeffaflığa, dürüstlüğe ve bir iç hesaplaşmaya ihtiyaç var.