2014 İspanya Bisiklet Turu başlamadan evvel, akıllarda dolanan soru tek ve netti: “Yarış tarihinin en önemli senesini mi yaşıyoruz?”
Cevap ilk bakışta olumlu gözükse de yaşamıyorduk. Geçen sene, takvimin son Büyük Tur’u öncesinde, Fransa’da favoriler açısından büyük bir kıyım yaşanmıştı. Vincenzo Nibali zafere doğru giderken, önce Chris Froome meşhur Arnavut kaldırımlı beşinci etapta yarıştan çekilmiş, birkaç gün sonra da Alberto Contador Britanyalı meslektaşına katılmıştı. Le Tour’u bitiremeyen favoriler İspanya’ya kazanma açlıklarını dindirmeye gidiyordu. Contador bunu başarırken, Froome ikinci sırada kalacaktı.
Bu seneyse işler biraz daha farklı. Froome bir kez daha İspanya’da, hem de bu sefer Fransa Turu’ndan çekilmiş değil, yarışı kazanmış bir şekilde. Paris’te sarı mayoyu giydikten yalnızca haftalar sonra bu sefer Madrid’de aynı şeyi yapmak istiyor. Quintana ile Valverde gayet formda, Fabio Aru istekli, Joaqium Rodriguez her zamanki gibi. Yarışa çeşitli sebeplerle devam edemeyen Nibali, Tejay van Garderen, Dan Martin de anılması gereken isimler. Belki de bu sene yarış tarihinin en önemli senesini yaşıyoruz. Ama yine de bir şeyler olmuyor. Yarışın takvimdeki yerinden olabilir, ya da başka bir şeydendir.
Biraz kafa yorarsak tırmanışlara gidebiliriz. Kimilerinin en ufak yarışlarda bile tüm etaplarını izlediği bisiklet, bazılar için dev yarışlardaki, uzun ve acılı tırmanış etaplarından ibaret. İtalya denince akla Mortirolo, Stelvio ve Zoncolan geliyor, Fransa zaten Alp d’Huez, Mont Ventoux, Tourmalet… Ama işler İspanya için böyle yürümüyor. İleride değişebilir. Hatta fitilin ucu bu sene yanmış olabilir.
Evet, söz konusu 11. etap. Birkaç aydır anlatıla anlatıla efsaneye dönüşen 11. etap Vuelta’nın hatırlanacak tırmanışı olabilir. Zira Andorra’da geçecek güne şimdiden ‘tarihin en zor etabı’ unvanı yakıştırılıyor, konu üzerine tartışmalar yapılıyor.
Joaquim Rodriguez’in tasarladığı 138 kilometrelik günde bir tanesi zirvedeki finiş olmak üzere 6 tane kategorize tırmanış var. Toplamda 5 bin metreden daha fazla tırmanış yapılacak. Hâliyle, ‘Purito’ bu etap koşulurken pelotonun en sevilen ismi olmayacak. Hatta Yarış Direktörü Javier Guillen’in, “Eminim Rodriguez etabın daha uzun olmasını isterdi” sözleri, onu daha fazla öfkeden ucuz kurtarıyor.
Direktörlerin onu durdurması iyi, çünkü etap bu hâliyle bile korkutucu. Profili tam olarak bir testereyi andıran gün, ortalama eğimi yüzde 9.1 olan, 8.7 kilometrelik Cortals d’Encamp ile tamamlanacak. Etabı kazananın, kalburüstü bir isim olması hâlinde kırmızı mayonun da bu seneki sahibi olması muhtemel. Ama önemli olanan 11. etabın kazananı olmayacak. Bir kez daha Guillen’e kulak verirsek, “Yarışın bazı epik etaplara ihtiyacı var, bunları doğru seçmeliyiz” dediğini göreceğiz.
Haklı olmadığını söylemek yanlış olacaktır. Tüm yarışların bazı epik etaplara ihtiyacı var. Büyük Turlar içerisinde en çok İspanya’nın. 11. etap yarışı değiştirebilir. Etap sırasında yağmur da bekleniyor. “O yağmurlu efsane etabı hatırlıyor musun?” sorusu kulağa hiç fena gelmiyor. Belki de artık İspanya Turu’na motive olmak için son iki senedir olduğu gibi, “yarış tarihinin en önemli senesi”ni aramayacağız. Ama hiçbir şey değişmese bile, güzel bir etabı hep hatırlayacağız.