Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

GündemNEVILLE’IN YENİ GÖREVİ

Gary Neville, Valencia'nın başına geçti. Önce sahalarda, sonra televizyonda elde ettiği başarıyı buraya da yansıtabilecek mi?
Güner Çalış9 sene önce

Gary Neville’ın asıl şöhretini futbolculuk kariyerinden sonra yakalamış olması kulağa garip geliyor. Dramatik bir dönüşüm söz konusu olduğunda genellikle iz bırakan bir futbolculuk dönemi sonrası kendi kendini tüketen George Best, Paul Gascoigne gibi oyuncuların hikayeleriyle karşılaşırız. Emekliliği gelen futbolcular en iyi ihtimalle daha sıradan bir hayata alışmak zorunda kalır ve bazen de en kolay yol seçilir: Televizyonda futbol yorumculuğu.

En kolay yol sahiden de budur. Çünkü dünyanın her yerinde, televizyonda futbol yorumcusu olmak için aranan temel nitelik tanınmış bir eski futbolcu olmaktır. Oyunu en üst seviyede oynamış kişilerin, oyun hakkında en ilginç şeyleri söyleyebilecek kişiler oldukları düşünülür belki de. Ama gerçekte olan, artık hepimizin bildiği üzere, bunun tam zıttıdır. Yorumculuğa geçen eski futbolcular, hemen her zaman için çok sıkıcıdırlar ve televizyondaki futbol programları da, bir o kadar aptalca olur.

Bazı durumlarda en iyisi, bu işe hiç bulaşmamaktır. Bir jenerasyonun kahramanı olan Michael Owen’ın, artık BT Sport’a dair memnuniyetsizliklerin bir numaralı sebebi olduğunu görürsünüz. Telegraph’ın muzip yazarlarından Jonathan Liew ise, itibarı altüst olan David Moyes’a şansını televizyon yorumculuğunda denemesini önerir. Sürekli ekran karşısında olmanın algıları kolayca değiştirdiğini söyler ve haklıdır da. İngiltere’de Glenn Hoddle’ın, Türkiye’de Rıdvan Dilmen’in başvurduğu yoldur aslında bu. Yine de, işler çoğu kez beklendiği şekilde gitmez ve televizyona çıkan eski futbolcular arasında, saygınlığını artırana pek rastlanmaz. Bunun son örneği, ciddi hayal kırıklığı yaratan Thierry Henry olsa gerek.

Gary Neville öncesinde, herkesçe bu denli sevilen ve saygı duyulan bir yorumcu muhtemelen olmamıştı. Yalnızca 4 senedir ekran karşısında olan Neville’ın bu kısa sürede yarattığı etki öyle büyük ki, örneğin futbolculuğu döneminde ne kadar iyi olduğunu soran bir Reddit kullanıcısına denk gelebiliyorsunuz. Sir Alex Ferguson’ın ilk 11’inde 15 sene boyunca yer bulan, İngiltere Milli Takım formasını en fazla kez giyen sağ bek Gary Neville, bizi futbolculuk kariyerinden daha başarılı bir yorumculuk kariyeri ortaya çıkardığına inandırmayı başardı. Jamie Carragher ile birlikte muhteşem bir ikili oluşturduğu Monday Night Football’da, ‘olay odaklı’ klasik futbol programlarından farklı bir şeylerin de yapılabileceğini gösterdi. Ama belki daha da önemlisi, bu konsepti, yani analitik bakışın sunulduğu bir futbol programını, izleyiciye de kabul ettirdi. Monday Night Football’un dar bir kesime hitap eden nerdy bir program olmasını önleyen en önemli faktör, Neville’ın bulaşıcı coşkusuydu. Jagielka’nın 25 metreden attığı golde Mignolet’yi hatalı bulduğu unutulmaz bölüm, eminim ki izleyen herkesin zihninde hâlâ canlılığını koruyordur.

Neville, yorumculuk kariyerini tanımlayan analitik yaklaşımının futbolculuk döneminden geldiğini anlatır. Manchester United genç takımındaki hocası Eric Harrison, her oyuncunun maçı kendi mevkiinin perspektifinden takip etmesini istemektedir. Bunun anlamı, genç bir sağ bek olan Gary Neville’ın, 90 dakika boyunca başka hiç kimseyi değil, sadece Dennis Irwin’i izlemesi gerektiğidir. Top o esnada diğer kanatta olsa dahi, Neville’ın gözü sağ bekte olmalı, topsuz oyunda sağ bekin nasıl pozisyon aldığını gözlemlemeye devam etmelidir. Neville, kariyeri boyunca hiçbir zaman topu takip etmediğini belirtir, oyunu okuma becerisindeki sırrını böyle açıklar.

Graham Hunter’ın ‘Analisti analiz etmek’ başlığıyla yayınladığı, muhteşem anektodlar içeren kırk dakikalık röportajda, gollerin hiçbir zaman ilgisini çekmediğinden bahseder Neville. Onu asıl ilgilendiren, golün niçin ve nasıl ortaya çıktığı olmuştur. Oyuncunun o gün harika bir performans gösterdiğini söylemek yerine, bu kadar iyi olmayı nasıl başardığı veya nasıl durdurulabileceği üzerine konuşmayı daha ilginç bulduğunu söyler ve daha sonra futbolculuğu döneminden bir örnek vermeye koyulur. Gary Neville’ı yorumcu olarak özel kılan yönlerden biri de budur: üst düzeyde futbol oynama ayrıcalığına sahip olmuş bir yorumcuyu dinlemenin gerçekten daha keyifli olabildiğini fark edersiniz. Neville’ın Premier League’de savunma standartlarının düşmesiyle ilgili yazısı, önce etkileyici istatistiklerle başlar, daha sonra Eric Harrison’a yönelik hikayelerle devam eder ve “Olmak istediğim en son şey, sürekli kendi döneminden bahseden bir yorumcu olmak“ diye başlayan bir paragraf ile sonlanır.

Gary Neville, sanırım bugüne dek girdiği her işte başarılı olmayı başardı. İlk menajerlik deneyiminde, Valencia gibi büyük ölçekli bir kulübün başına geçiyor olmasını da yorumculuktaki üstün başarısına değil ama bundan önce girmiş olduğu işlere borçlu. Geçtiğimiz yıl Valencia hisselerinin %70’ini satın alan Singapurlu iş adamı Peter Lim, Gary Neville’ın liderliğini üstlendiği 92 Sınıfı ekibinin –Neville kardeşler, Giggs, Scholes ve Butt-  en önemli iş ortağı olarak biliniyor. Neville, Ferguson’ın takımından çıkmış 29. menajer olacak ve bu yeni görevinde, onu büyük bir ilgiyle takip edeceklerin sayısı hiç de az değil.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

4 sene önce
Sıfır

Sıfır

4 sene önce