Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

GündemEmeklemeden Yürümeyi Öğreten Adam

Bursaspor hiçbir zaman timsah yürüyüşünün mucidini unutmayacak. Büşra Yazla, Majid Musisi'yi yazdı.

Ellerimizle iki yana büzmeye çalışırdık dudaklarımızı, sonra yavaşça üflemeye… Islık çalmayı öğrenmek akla karayı seçtirirdi. Şimdilerde ıslıkların yerini biraz daha küfürlü, sinirli bağırışların doldurduğu statlarda, biz de çeşitli ipler üzerinde yürümüştük.

Stadyum elbette bir kültür ama bunun getirdikleri dışında spontane gelişen bazı anlar da yok değil. Spontanenin doğallığıyla bütünleşen danslar, işaretler ve hatta şovların daha sonra takımın maskotu, simgesi hâline dönüşmesi keza. Yıllar içerisinde kendi yaşam biçimini oluşturan futbol, sürekli olarak yeni hikâye ve keşiflere ev sahipliği yapıyor. Aslında yenilenen tek başına kitleler değil, yeni futbolcuların kendine has heyecanları da ayrı bir keyif kaynağı.

Takıma yeni transfer olan oyuncuların içerisinden taraftarın gönlünü kaptırdığı bir oyuncu muhakkak olmuştur. Ona ailemizden biriymiş gibi davranırız. Musisi biraz öyleydi.

Birçok Afrikalının kurduğu hayali yaşıyordu Musisi. ‘Belki bir gün keşfedilirim’ düşüncesiyle futbola sarılmıştı. Hayatını gerçek anlamıyla futboldan kazanacağını ve bu konuda ciddi olduğunu, kendine özel hazırladığı antrenman takvimiyle gösteriyordu. O zamanlar anlaşılmasa da Mulago takımında gösterdiği performansla özgüveni yerine gelmişti.

Oynadığı futbol, onu rakip takımların transfer listesinde ilk sıraya çıkartıyordu. Bu iyi performansıyla Uganda’nın en güçlü takımlarından SC Villa’ya giderek kariyerinde yükselme dönemlerine başladı. Burada hayallerinin sınırlarını zorlayan başarılarla karşı karşıya kalmıştı. Peşi sıra gelen lig şampiyonlukları, kıta genelinde başarılar ve kupalar… Musisi’yi daha ileriye taşıyacak şeyse kuşkusuz gol krallıklarıydı. Bir makine gibi tasarlıyor ve yaratıyordu. Gerisi dakik bacaklarına kalıyordu. Her şey bundan ibaretti.

Afrika’nın çorak topraklarını terk etme zamanı geldiğinde hiç düşünmeden Fransa’nın sofistike şehirlerinden birine geçmişti. Rennes’de kaldığı yerden devam ediyordu. Ancak takımdaki ikinci yılında istediği gibi ilk 11’de yer bulamayınca rotasını Anadolu’nun bereketli toprağı Bursa’ya çevirdi.

Hayalindeki takım Fransa’da kalırken Bursaspor’da hem takım arkadaşlarının hem de taraftarın sempatisini kazandı. Takip eden 1995-96 sezonunda, UEFA Intertoto Kupası ile ilkleri bir kez daha yaşayacaktı. Karlsruhe ile oynanan maçta gol şov yapıyordu ama yine de eksik bir şeyler vardı. O da Afrika’nın egzotik doğasından “timsah yürüyüşünü” Bursaspor’a kazandırdı! Eksik tamamlanmıştı. Acaba o maçtaki gol sevincini yaparken, takımın yıllar sonra bile kullanacağı simgeyi yarattığından haberi var mıydı?

Taraftarın ıslık çalmayı öğrenmesi günleri alırken, timsah yürüyüşü sanki o dakikalar için hazırlanmış bir randevuydu. Takımda inatçı, özverili ve kaliteli olması bir yana mucitlik özelliğini de Musisi üstlenmişti.

Ancak çocukken kurduğu masum hayallerine biraz şöhret karışınca işler sarpa sardı. Alkolün ve eğlencenin dozunu kaçırmasıyla yaşadığı ilişkiler sonucu Musisi, AIDS’e yakalanmıştı. Bursaspor’dan sonra kısa süreliğine Çanakkale Dardanelspor’a transfer oldu. Artık Avrupa macerasının son demleriydi.

Kendi topraklarına dönüş yaptı. Filmi başa almışçasına SC Villa’ya kös kös dönmek zorunda kalmıştı. Ah bir de o alkol şişede durduğu gibi kalsa… Çöküş başlamıştı. Çoğu Afrikalı çocuğun hayalleri bulanmıştı artık. ‘Böyle mi olacağız?’ sorularıyla kafaları karışmıştı. Futbola sıkı sıkı sarılan gol makinası, timsah yürüyüşünün mucidi, kısa sürede AIDS’ten hayatını kaybetmişti.

Musisi, Bursaspor için bir devrin sonu gibi görünse de o hâlâ bazı gollerden sonra yaşatılıyor. Tıpkı Nejat Biyediç gibi. Sessizlik hakimdi, can alıcı cevaptı suskunluk. O sadece hayalleri yolunda ilerliyordu.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

3 sene önce
Sıfır

Sıfır

3 sene önce