2005 Draft’ıyla birlikte NBA’e adım atan Chris Paul, 11 yıldır en üst seviyede parkeye çıkıyor. Curry mevzusunun yanı sıra Kobe Bryant’ın vedasını, Dwyane Wade ile arkadaşlığını ve iyi lider olmanın sırlarını Paul’den dinliyoruz.
Çocukluğunda favori oyuncun kimdi? Tuttuğun bir takım var mıydı?
Çocukken en çok Michael Jordan’ı beğenirdim. Artık daha yaşlıyım ve NBA’de oynuyorum. Yeni favorim Tim Duncan diyebilirim. Onu tanıyorum ve her yıl aynı oyununu parkeye yansıtmaya devam ediyor. Çocukken Bulls’u tutardım. Bir de tabii Allen Iverson vardı! Liseye gittiğim zamanlarda bir gün saçlarımı onun gibi yapmış ve babamın tepkisiyle karşılaşmıştım…
Kobe Bryant hakkındaki düşüncelerin neler?
Kobe, Kobe işte… Sezon sonunda emekli olacağını bilmek çok üzücü. Bu, NBA’deki 11. sezonum olacak ve hem büyürken izlediğim hem de karşılıklı mücadele etme fırsatı bulduğum isimler yavaş yavaş emekli olmaya başladı. Bu durum bana da, herkesin bir gün aynı süreçten geçeceğini hatırlatmış oldu. İnsanlar, oyuncular, taraftarlar ne kadar farkında bilmiyorum ama NBA ve basketbol Kobe’nin yokluğunu hissedecek.
Top hakimiyetini daha iyi hale getirmek için neler yapıyorsun?
Topu kontrol altına almak, YMCA’de oynayan bir çocukken öğrendiğim şeyler arasında. O dönemde yeni şeyler deniyor, yeni yeni çalışmalar yapıyordum. Neredeyse doğaçlama ilerliyordum. Dövüş sanatları ile ilgili çok fazla bilgim yok ama birçok şey duydum. İnsanlar, karma dövüş sanatları dalında dövüşürken; bir yumruk yedikten sonra hemen karşılık verildiğini söylüyor. Ben de parkede sadece dripling yapmıyorum. Oraya dans etmek için çıkıyorum. Ve ne yaparsanız yapın, bir karşı saldırıya kalkışacağım.
Tabii top kontrolüm üzerine çok fazla çalışıyorum. Yapabildiğim en zorlu şekilde dripling yapıyorum. Bazen işi abartıyorum hatta! Tüm bunlar maç içerisinde kontrolü elimde hissetmek için.
Ligdeki 11 yıldan sonra gördüğüm en güzel şeylerden biri, NBA’e benim getirdiğim şeyleri, diğer oyuncuların da uygulamaya başlaması. Mesela bir pas fake’i sonrası topu hızlıca geri çekmek…
Oğlun ‘CP4’ sen smaç yaptığında nasıl bir tepki veriyor?
Maç bittiği gibi onu yanıma çağırıyor ve maçı soruyorum. Eğer bir smaç görmüşse çıldırıyor! Maçlardan önce sarıldığımızda, “Baba smaç yapacak mısın?” diye tekrar tekrar soruyor. Ben de onu YouTube’a yönlendiriyorum.
Şu sıralar Stephen Curry ile kıyaslanıyorsun. Onun hakkındaki düşüncelerin neler?
Onunla karşılaştırılmak bile inanılmaz. Ben kendimi Steph ile kıyaslamam çünkü onun gibi şut atamıyorum. Savunduğum tüm rakipleri şöyle bir düşünüyorum da… Zaten onun gibi şut atan birini daha önce hiç görmedim.
NBA’deki aktif oyuncular arasından en iyi point guard olarak kimi seçersin?
Çok zor bir soru. Point guard, şu an NBA’de en derin kadroya sahip olan pozisyon. Herkes masaya farklı bir şey getirebiliyor. Steph, Russell Westbrook… Yine Lowry ve Mike Conley’yi sayabilirim.
Dwyane Wade ile iyi arkadaşsınız. Onunla takılmak nasıl?
Kesinlikle çok fazla eğleniyoruz. D-Wade, lige adım attığımdan beri benim için kardeşten farksız. Onunla, Melo’yla ve LeBron’la neredeyse her gün konuşuyoruz. Bu kadar çok ortak noktam olan bir grupla kardeş gibi takılmak çok eğlenceli.
İyi bir lider olabilmek için neler yaptın?
Benim için lider olmak, her zaman önümdeki örnekle alakalı olmuştur. Daha sıkı mücadele etmek, herkesten daha fazla antrenman yapmak da buna katkı sağlıyor. Mükemmeliyetçi bir yapım olduğu için aynı zamanda iyi bir pasörüm. Eskiden quarterback olarak Amerikan futbolu oynamanın bu konuda bana birçok yardımı oldu.
Tabii, ayrıntılara dikkat etmek de liderlik yolundaki önemli noktalardan biri. JJ Redick, üç sayılık atış için pozisyon alıyorsa, pasımla tam olarak hangi noktada buluşacağını düşünürüm. Çünkü bu, en az onun şutu göndermesi kadar önemli.
Blake Griffin ve DeAndre Jordan’dan hangisi daha iyi smaç yapıyor? İkisi de müsait pozisyondayken pası atmak için kimi tercih edersin?
Blake kesinlikle daha güçlü. Aynı zamanda özel bir yetenek. Ancak topu salondan dışarı kaçırmamak kaydıyla havaya fırlatıp, arkanıza yaslanmaktan bahsediyorsanız adamınız DJ olacaktır. Bazen insanlar DJ’in 120 kilo ve 2.11’lik boya sahip olduğunu ve tüm o atletik hareketleri buna rağmen yaptığını unutuyor.
