“Harika bir sezon geçirdiler ama şut temelli takımları sevmiyorum. NBA’de üst üste dört seri kazanacak kadar şut sokabileceğinizi düşünmüyorum. Sadece bugün değil, bunu 25 yıldır söylüyorum.”
2015 NBA Playoff’ları başlarken Charles Barkley, normal sezonu ilk sırada tamamlayan Golden State Warriors hakkında bu sözleri sarf etmişti. Hatta ilk turda karşılaşacakları New Orleans Pelicans’ın pota altında Anthony Davis ve Ömer Aşık’ın fiziki varlığıyla Warriors’ı zorlayacağını dahi öne sürmüştü. Sonrasında işler pek de Barkley’nin beklediği gibi gitmedi. Golden State önce Pelicans’ı süpürdü, sonrasında da pek zorlanmadan şampiyonluğa uzandı. Warriors cephesinde kutlamalar sürerken, kariyerinde Larry O’Brien kupasını kaldıramamış Barkley’nin hediyesi de unutulmadı.
#Truth (cc @warriors) pic.twitter.com/h9RNMnvHad
— NBA on TNT (@NBAonTNT) October 28, 2015
Geçen sezon Golden State Warriors, önceki birkaç yılda San Antonio Spurs’ün makineleştirdiği pace and space (alanı ve topu paylaşmaya dayalı çabuk hücum) basketbolunu bir üst seviyeye çıkarıp Steph Curry ve Klay Thompson önderliğinde, çok değil 3-4 yıl önce 700-800 civarında seyreden bir sezondaki üç sayı rekorunu 1077’ye çekti. Bir de üstüne normal sezonda elde ettikleri 73 galibiyetle Chicago Bulls’un 72 galibiyetlik normal sezon rekorunu tarihin tozlu raflarına kaldırdı. Son yılların en unutulmaz final serisinde 3-1’den şampiyonluğu kaptırdıkları Cleveland Cavaliers’ın da sezonun en fazla üçlük isabet kaydeden ikinci takımı olması, zirve reçetesi arayan takımların gözünü üç sayı çizgisinin gerisine çekti.
NBA’de Houston Rockets genel menajeri Daryl Morey’nin kapak yüzü olduğu istatistik devriminde serbest atış, potaya yakın şutlar ve üç sayılık basketler yüksek verimli tercihler olarak öne çıkıyor. Orta ve uzak mesafeli iki sayılık denemeler ise üretkenliği düşük üvey evlatlar konumunda. Zaten sezonun aşağı yukarı ilk çeyreği geride kalırken Mike D’Antoni yönetimindeki Rockets, şutların %42.9’unu üç sayılık atış çizgisinin gerisinden kullanarak bu alanda liderlik koltuğuna oturmuş durumda. Keza attıkları sayıların da %37.3’ünü üç sayılık basketlerden üretip zirveyi Cavaliers’la paylaşıyorlar. Ancak bu listeyi incelemeye devam ettiğimizde San Antonio Spurs, Los Angeles Clippers, Toronto Raptors gibi Doğu ve Batı konferansının ilk üç sırasında yer alan takımların bu istatistikte ilk onda yer almadığını görüyoruz.
Bu durumun çok da şaşırtıcı olmadığını itiraf etmek gerek. Toronto Raptors’ın en önemli skor silahı olan DeMar DeRozan’ın, kariyerinde %28.3 ile üç sayılık isabet kaydettiğini düşünürsek başka çözümler üretmek Dwane Casey’nin tek seçeneği gibi. Keza LaMarcus Aldridge ve Pau Gasol gibi orta mesafe uzmanlarına sahip San Antonio Spurs de boyalı alanın dışından atılan iki sayılık atışlara kapısını kapatmayan takımlardan bir diğeri. Aldridge ve Gasol’ün, orta mesafeden kaydettikleri sayıların, attıkları toplam sayılara oranında ligde en az 15 dakika ortalamayla oynayan isimler arasında üç ve dördüncü sırada yer almaları, Batı konferansında ikinci sıra koltuğunu Spurs’e getiren önemli faktörlerden biri.
Ligdeki uzun profilinin evrimi, NBA’in son yıllardaki en önemli değişimlerinden biri. Eskiden pota altında sırtı dönük oynayıp sayı üretmenin yeterli olduğu beş numaralardan artık orta mesafe ve mümkünse üç sayılık atışları da portföylerine eklemeleri bekleniyor. Ayrıca üç sayılık atışların kullanım oranının artışıyla savunma ilgisinin dışarıya kayması, çemberi savunamayan uzunları ciddi bir zaaf haline getiriyor. Ligin genç uzunlarından Karl-Anthony Towns, Kristaps Porzingis, Joel Embiid gibi isimlerin el üstünde tutulmasında, şut menzillerinin yanı sıra pota altı savunmasındaki etkinliklerinin de payı büyük. Daha tecrübeli isimlerin de bu trende uymaya çalıştığını gözlemlemek mümkün. Örneğin, NBA’de dokuzuncu sezonunu geçiren Marc Gasol, ilk sekiz sezonunda maç başına ortalama 0.2 kez üç sayılık atış denemesinde bulunmuştu. Memphis Grizzlies’de bu sezon iş başı yapan baş antrenör David Fizdale’in sisteminde bu sezon çıktığı 23 karşılaşmada yayın gerisinden maç başına 3.7 şut kullanıyor.
Tüm bunlar, ligin tepesine demir atmış takımların boyalı alandan uzaklaştığına işaret olabilir. Sezonun henüz ilk çeyreği geride kaldı belki ama istatistikler de bu tahmini doğrular nitelikte. Boyalı alanın dışından kaydedilen sayıların, takımın ürettiği toplam sayıya oranında ilk on sırayı alan ekiplere bakmak bu konuda bize ışık tutuyor. İlk iki sırada, Cleveland Cavaliers ve San Antonio Spurs var. Doğu birincisi Cavs, sayılarının yalnızca %32.6’sını boyalı alandan bulurken, Batı ikincisi Spurs için bu oran %34. Golden State Warriors, listede kendine dokuzuncu sırada yer bulurken Batı üçüncüsü Los Angeles Clippers; DeAndre Jordan ve Blake Griffin gibi dominant pota altı oyuncularına rağmen sayılarının yalnızca yüzde 35.3’ünü boyalı alanda üretiyor ve listede dördüncü sırada. Doğu konferansının zirvesinde de durum pek farklı değil. İkinci Toronto Raptors, boyalı alanın dışından üretilen sayılar listesinin yedinci basamağında yer alırken dördüncü Boston Celtics de sekizinci konumda. Doğu üçüncüsü Charlotte Hornets ve Batı beşincisi Memphis Grizzlies de ilk on sınırında, sırasıyla 11 ve 13’üncü basamakta yer alıyorlar.
Charles Barkley, efsane bir basketbolcu ve çok sevilen bir NBA yorumcusu olabilir ama şut odaklı takımlara karşı duruşunu değiştirme vakti geldi de geçiyor bile. Son dönemde, NBA’in özellikle orta mesafe şutlardan uzaklaşma eğiliminde olduğunu söylemek mümkün olsa da, üstteki sayılar ışığında zirvedekileri ayrıştıran nokta boyalı alan üretiminden kaçış gibi görünüyor. Takımların henüz 20 ile 24 maç arasında parkede yer aldığını düşünürsek, elimizdeki veri kümesinin biraz daha genişlemesine ihtiyacımız olduğunu söylemek mümkün. Yine de kendi konferanslarında ilk beşte yer alan takımlardan sekizinin, boyalı alan üretiminde son on üç takım arasına sığıyor oluşu, ligin zirve basamakları için asıl üvey evlat konumundaki tercihlerin orta mesafe değil boyalı alan basketleri olduğuna işaret gibi.
* Yazıda geçen bu sezona ait istatistikler, 10 Aralık 2016 tarihine kadarki maçları içermektedir.