Yeni bisiklet sezonun başlamasına henüz uzun sayılabilecek bir süre olsa da sporun yetkili kurumları arasındaki güç savaşı devam ediyor. Uluslararası Bisiklet Federasyonu’nun (UCI) eski başkanı Pat McQuaid döneminden bugüne gündemde olan reformlar eylül ayında onaylandı ama yaklaşık bir ay sonra Uluslararası Yarış Organizatörleri Birliği (AIOCC) bu reformlara çoğunluk kararıyla karşı olduğunu açıkladı. Son olarak UCI, geçen haftalarda reformlar üzerinde bisikletin önemli kurumları ile anlaşıldığını açıklasa da Fransa Bisiklet Turu’nun da organizatörü olan ASO, UCI’ın reformlarını sebep göstererek yarışlarını Dünya Turu’ndan çekme kararı aldı. UCI ise ASO’nun bu hamlesine karşın reformların arkasında durmaya kararlı görünüyor. İki taraftan biri kararlarından dönmezse bisiklet sporu adına karmaşık günler kapıda.
Nedir bu reformlar?
Reformlar kabul görürse 2017 yılından itibaren yarışları önemli değişiklikler bekliyor. Buna göre UCI, istikrarı sağlamak adına yarışları üç senelik bir dönem için takvime alacak ve şu an zaten Dünya Turu’nda olan yarışlar, ilk üç yıllık dönemde yerlerini koruyacak. 2016’dan itibaren ise alt kategorilerdeki yarışlar arasında bir değerlendirme yapılacak ve bunun sonucunda UCI’ın kriterlerine uygun olanlar 2017’de Dünya Turu’na katılma şansı elde edecek. İşin bu kısmı Türkiye Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu gibi Dünya Turu olma isteğini sıkça dile getiren ve bu yolda adımlar atan organizasyonlar için önemli.
Ayrıca takımlar da bu değişikliklerden nasibini alacak. 2017 ve sonrasında Dünya Turu lisansı alabilecek maksimum takım sayısı 18. Takımların lisansları senelik olarak etik, ekonomik, yönetimsel ve takım içi organizasyon gibi kriterler göz önüne alınarak değerlendirilecek; takımların sportif başarısı ise organizasyonlarda olduğu gibi üç senelik bir dönemin ardından dikkate alınacak.
ASO neden karşı?
Fransa Bisiklet Turu’nun direktörü Christian Prudhomme geçen hafta yaptığı açıklamada yeni kararların kapalı bir sistem oluşturacağını ve ASO olarak buna karşı olduklarını söyledi. Türkiye Bisiklet Turu’nun organizatörü Aydın Ayhan Güney’e göre UCI’ın yeni sistemi, bisikletin daha fazla ülkeye yayılmasını sağlayacak ve bu da Türkiye Turu gibi yarışların gelişimi için bir fırsat. ASO ise bisikletin daha çok Avrupa içinde kalmasını ve bu şekilde hegemonyasını devam ettirmek istiyor. ASO ayrıca yarışlara davet ettiği takımlar üzerinde daha fazla etki sahibi olmak istiyor ama lisanslar takımlara üç yıllık bir süre için verilirse ASO’nun kendi istediği takımları davet etme şansı azalıyor.
UCI bir süredir Dünya Turu takvimini iki farklı kategoride düzenleme düşüncesinde. Bu sistemde yarışlar 1A ve 1B olarak sınıflandırılacak ve şu anda takvimde bulunan yarışlarının bir kısmı 1B kategorisine kayacak. Bu nedenle kâğıt üstünde Dünya Turu adı altında olsa da 1B yarışları alt kategori olarak görülebilir. ASO’nun bu konudaki tavrı hakkında iki farklı görüş var. İlki ASO’nun bazı yarışlarını 1B’ye kaybetme ihtimali olduğu için bu sisteme karşı olabileceği yönünde. Lakin Aydın Ayhan Güney’e göre ASO bu sistemi istiyor çünkü iki büyük tur ve tek günlük klasiklerin önemli bölümü ASO’nun elinde. Bu yarışların doğal olarak 1A’da olacağını düşünen ASO, 120 günlük 1A takviminin çoğunluğunu kontrol altına alma niyetinde.
ASO’nun kararı neleri değiştirecek?
ASO bu spordaki en büyük organizasyon şirketi ve Tour de France dışında La Vuelta, Paris-Roubaix, Flèche Wallonne, Liège-Bastogne-Liège ve Critérium du Dauphiné gibi bisikletin en popüler yarışlarının önemli bölümüne de sahip. Bu yarışlara Dünya Turu lisanslı takımlar doğrudan katılıyor ve kalan kontenjanlar için ASO istediği takımlara davetiye veriyor. ASO yarışlarını 2017’de takvimden çıkarır ve HC kategorisine alırsa Dünya Turu takımları bu organizasyonlara doğrudan katılma haklarını kaybedecek. Böylelikle ASO da istediği takımları organizasyonlarına davet edebilecek. ASO’nun UCI’a karşı elindeki en büyük koz da bu zaten. HC kategorideki yarışlarda en fazla 14 Dünya Turu takımı yer alabiliyor ve bu nedenle de Tour de France, Parix-Roubaix gibi ASO organizasyonlarında Dünya Turu lisanslı takımların bir kısmını görmeme ihtimalimiz doğuyor.
ASO’nun yarışlarını HC kategorisine almasının teknik sonuçları da olacak. UCI kararları gereği HC organizasyonlarda 200 kilometre üzeri etaplar olmuyor. ASO böyle bir durumda Paris-Roubaix gibi tek günlük klasiklerin ve Tour de France etaplarının uzunluğunu bu sınırın altında tutmak zorunda.
Muhtemel sonuçlar neler?
Bu ASO ve UCI’ın ilk karşı karşıya gelişi değil. ASO 2007 sezonu öncesinde yine takvim konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle Paris-Nice’i o zamanki adıyla Pro Tour takviminden çekme kararı almıştı ama sezon başlamadan kısa süre önce UCI ile tekrar anlaşmaya vardılar. Aydın Ayhan Güney’e göre ASO bu sefer geri adım atacağa benzemiyor. ASO’nun yarışlarını HC kategoriye çekme kararı yaklaşan 2016 sezonu için geçerli değil ve 2017’ye kadar iki taraftan da yeni hamleler gelecektir. Ama şu anki durum geçerliliğini korursa 2017’de bizi farklı bir sezon bekliyor. Öncellikle ASO istediği takımlara davetiye verme imkânına sahip olacak ve bundan faydalanacaktır. Takvimdeki yerinin sıkışık olması nedeniyle İspanya Bisiklet Turu’na katılmamayı tercih eden takımları Tour de France’a da davet etmemekle tehdit edebilir ASO.
Dünya Turu takviminin Fransa Bisiklet Turu gibi önemli yarışlardan yoksun olması da UCI Başkanı Cookson için sonuçlar doğurabilir. Cookson’ın 2013 seçimlerini kazanmasındaki en önemli etkenlerden olan Igor Makarov’un desteğini kaybettiği konuşuluyor. Şimdi ASO’yu da karşısına alması, Cookson’ın yaklaşan UCI seçimlerinde yeniden seçilme şansını azaltıyor.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’na etkileri ne olacak?
ASO 2017’de yarışlarını HC kategorisine alırsa takvimde büyük bir boşluk oluşacak. Bu da Dünya Turu’nda yer almak isteyen organizasyonlar için önemli bir fırsat. Türkiye Bisiklet Turu böyle bir durumda kategori atlama ihtimali olan yarışların başında geliyor. 2017’de Dünya Turu olmak isteyen organizasyonlar UCI’a başvurularını yapmaya başladı ve Aydın Ayhan Güney’e göre TUR da başvurusunu yapan yarışlardan. Güney ayrıca ASO’nun yarışlarını çekmemesi durumunda bile TUR’un 2017’de Dünya Turu takviminde olacağına kesin gözüyle bakıyor. UCI Başkanı Cookson da Türkiye Bisiklet Turu’nun bu yolda doğru adımları attığı görüşünde. Şu anki gidişat zaten bunu destekliyor.