Çocukluk dönemimde ve üniversitedeyken kampüs içerisinde ulaşım amaçlı yaptığım koşuları saymazsak, tam anlamıyla koşmaya 2011’de askerdeyken başladım. Tabii 2011 öncesinde hiç spor yapmamış biri değildim. Aksine, tam da spor geçmişimden sayesinde, koşma konusundaki kararımı verdim. Şunu da gayet açık bir şekilde söyleyebilirim ki bugün halen koşuyorsam, beni teşvik eden Üsteğmen Yusuf Cemal Gündüz sayesindedir.
İşin evveline dönecek olursak, 2007’ye kadar 14 yıl boyunca Galatasaray Spor Kulübü’nde ve milli takımlar seviyesinde yüzdüm. Dolayısıyla da başlangıç aşaması benim adıma çok zorlayıcı olmadı. 14 sene boyunca sporun her türlü zorluğunu tecrübe ettikten sonra kendi kendime koşacak olmak benim için büyük bir özgürlüktü üstelik. Düşünsenize ne zaman koşacağınıza kendiniz karar veriyorsunuz!
2000 yılından beri Galatasaray Spor Kulübünde yelken yaptım, birçok değişik sınıfta yarıştım. 2009-10 sezonunda da Türkiye Amerikan Futbolu Ligi’nde İstanbul Cavaliers forması giydim. Oynarken yaşadığım daha çok sprint kondisyonuna dayalı bir koşu deneyimiydi. Tabii sporun doğasında olan fiziksel bazı gereksinimler de oluyor. Mesela uzun mesafe koşmaya başladıktan sonraki kilomla oynadığım dönem arasında tam 11 kilogramlık fark var.
2011’de uzun mesafe koşmaya ilk başladığımda haftalık koşu mesafem, yüzdüğüm dönemdeki haftalık yüzme mesafeme eşitti. Ama insan vücudu gerçekten inanılmaz. Sadece bir ayda yaşadığım değişimi şimdi hatırlıyorum da, hiç kilolu olmadığım hâlde sadece 1 ayda 3,5kg vermiştim. Çıkan pantalon ve terzi masrafından söz etmiyorum bile… O sezon masrafları çıkarmasa da Türkiye’de üç triatlon yarışına katıldım.
2011’den bu yana üç kez Vodafone İstanbul Maratonu’nda(2 kez 15km, 1 kez de10km) ve İstanbul’da yapılan birçok lokal organizasyonda koştum. Bu koşuların yanı sıra 2013’te Amsterdam Yarı Maratonu’nu, 2014’te ise New York Maratonu’nu tamamladım.
2014 Vodafone İstanbul Maratonu’ndan bu yana hem iş temposundan hem de Boğaz Maratonu ve Gelibolu Yüzme yarışlarında yüzeceğimden, temmuz ayı sonuna kadar neredeyse hiç koşmadım. Ağustos ayında koşmaya başladığım gün itibariyle fiziki ölçümlerim 74 kilogram ve 171 cm olarak gerçekleşti. Buradaki gelişimleri ileriki yazılarda paylaşıyor olacağım ama boyumun çok değişeceğini sanmam!
Bugüne kadar yaptığım dereceler şöyle:
-10km – 38:59 (Vodafone İstanbul)
-15km – 59:26 (Vodafone İstanbul)
-21,1km – 1:26 (Amsterdam)
-42,2 km – 3:48 (New York)
Bu sene Vodafone İstanbul Maratonu’nda tam maraton yarışını koşacağım ve hedefim 3:30’un altını görmek. Ağustos başından beri haftada 4 koşu antrenmanı yapmaya özen gösteriyorum. Bu yarış öncesinde 4 Ekim’de Gelibolu’da yapılacak olan Barış Maratonu’nda da yarı maraton mücadelesinde olacağım. Bu yarış benim için önemli bir test. İki ayda ne kadar geliştiğim böylelikle ortaya çıkacak.
Yaptığım koşu antrenmanlarını Strava üzerinden profilime girerek inceleyebilirsiniz. Şimdilik teknik ya da duygusal analizlere girmiyorum, önümüzdeki haftalarda flaş açıklamalarım olabilir…
*Vodafone İstanbul Maratonu ile ilgili detaylı bilgi için buradan.
Can Demirel, Güney Amerika’nın Kuzey karakterli soğuk insanı. Plaza, tarla ve oteller üçgeninde göçebe spor hayatı deniyor. Kısıtlı zamanda yapılan egzersizlerden maksimum verim almak üzerine deneysel çalışmalarda bulunuyor, kobay olarak kendini kullanıyor. 1993 yılında başladığı spor hayatında yüzme, yelken, Amerikan futbolu ve triatlonla gerçekten uğraşmış olup şimdilerde mevsimine göre spor seçiyor.
