Anadolu Efes 2-3 numara rotasyonuna Jon Diebler haricinde oyuncu transferi yapmadı. Bekliyor muydun bu durumu?
Bildiğiniz gibi Stratos Perperoglou gitti takımdan ve onun yerine Jon Diebler alındı, 1-2 pozisyonlarını Jason Granger ve Thomas Heurtel paylaşıyor. Açıkçası Matt Janning yerine de bir oyuncu alınmasını bekliyordum ancak alınmadı. Bunda bizlere olan özgüvenin de payı olabilir. Ben de beklentilerin farkındayım.
Koç Dusan Ivkovic’le geçen bir sezonu şöyle bir özetlemek, hatırlamak gerekirse… Hepimiz onun ne kadar disiplinli, genç oyuncu odaklı çalışmayı sevdiğini biliyoruz. Ama senin perspektifinden, koç Ivkovic’i farklı kılan ne?
Çok kolaylıkla söylebiliriz ki Ivkovic bir dünya markası, bir efsane… Benim için de çok büyük bir şans. Onunla herkes çalışmak ister ama çalışamaz. Bu şansın ne kadar önemli olduğunun farkındayım. Sadece ben de değil, bütün genç oyuncular bunun bilincinde. Çünkü hem Euroleague, hem TBL’de 17-18 yaşında oyuncuları A takıma alıp ciddi süreler verebiliyor ve bu çok değerli bir tecrübe.
Yeni sezonda hangi koşulda, “Bu sezon hedefime ulaştım” dersin?
Alabildiğim maksimum süreyi almaya çalışacağım. Daha sonra bu süre içerisinde takıma verebildiğim her yönden katkı vermem gerekli. Bireysel hedefler koymak şu noktada yanlış olabilir çünkü Efes’te beklentiler başka. Altyapıda daha çok skorer yönünüzü kullanıyorlar ancak A takım seviyesinde, özellikle de genç oyuncuların savunmaya enerji katması isteniyor. Bu çok önemli. Benim elbette bireysel beklentilerim var ancak öncesinde takımın istediklerini sahaya yansıtacağım. İlk etapta benden istenen şey iyi savunma yapıp fırsat geldiğinde de cezaları kesmek.
Çalışma rutinin nasıl? Memnun olmadığın, geliştirmek istediğin yönler var mı?
Şu an fiziksel dezavantajlarım var. Bunu geliştirmek için kondisyonerle sürekli iletişim halindeyim. Sahaya, basketbola dönersek de tabii top sürme becerimi geliştirmek üzerine çalışıyorum. Antrenmandan önce ve sonra bunun için ekstra çalışma yapıyorum. Özellikle tempolu idman yapıyorum çünkü A takım temposu başka hiçbir şeye benzemiyor, çok yüksek bir seviye var. Yani bu seviyeye daha iyi adapte olmak için çalışmalarım sürüyor.
“Savunmayı öğretebilirsiniz ama skorerliği asla” derler. Kendini doğuştan skorer olarak görüyor musun? Öyleyse, nasıl bir his bu?
Evet, elbette görüyorum. Bu açıdan özel bir hissiyata, skorer içgüdüsüne sahip olduğumu söyleyebilirim. Oyunu okuma ve “nerede nasıl sayı atabilirim” alternatiflerini üretmek çok önemli. Nerede boşluk var, nerede şut atılır… Bunları okuyabildiğiniz zaman iyi bir skorer olabiliyorsunuz ve ben buna sahip olduğumu düşünüyorum.
Yurtiçi veya dışında örnek aldığın, oyununu kendine benzettiğin bir basketbolcu var mı?
Yurtiçinde değil ama Avrupa’da Rudy Fernandez diyebilirim. Hem fizik yapısı hem oyun tarzı olarak çok benziyoruz birbirimize. Ben de onu örnek alıyorum ama sadece oyun anlamında.
Avrupa Şampiyonası’nda bir basın toplantısına Ergin Ataman’la beraber geldin. Medya ordusu karşındaydı. Nasıl bir deneyimdi, heyecanlandın mı?
Yaşadım tabii ve bir de röportaj İngilizce yapıldı. Şu anda İngilizcem çok üst seviyede değil ve biraz heyecanlandım ama oraya çıkabilmiş olmaktan dolayı çok memnunum.
EuroBasket 2015’in en genç oyuncusuydun. Turnuvada eline geçen fırsatı yeterli buldun mu?
Bu tabii ki koçun takdiri. Ben sahaya çıktığımda iki dakika da olsa elimden geleni sahaya yansıtmaya çalışırım ve takıma nasıl katkı verebileceğimi düşünürüm. O turnuvada olmak benim için muazzam bir tecrübeydi.
