Şu sıralar devam etmekte olan Miami Açık, tenis tarihinde önemli yer teşkil eden bazı anların sahibi. 1985 yılından beri Key Biscayne Adası’nda düzenlenen turnuva, birçok büyük yıldızın doğuşuna ev sahipliği yaptı. Takvimde efsanevi ama zorlu Indian Wells’in hemen arkasında yer alması da Miami Açık’ı başka bir noktaya taşıyor. Çünkü oyuncular herhangi bir Grand Slam’den daha uzun süre; yaklaşık 20 gün boyunca kavurucu güneş altında, son derece yavaş tempolu sert kortlar üzerinde galibiyet mücadelesi veriyor. İki turnuvayı aynı yıl içinde kazanmak ise şu ana kadar sadece 10 oyuncu tarafından başarılabilmiş, neredeyse Grand Slam kazanabilmek kadar prestijli bir iş. İşte tüm bu zorluklara rağmen, tenis takviminin en gözde duraklarından birisi olan Miami Açık’ın 32 yıllık mazisinden önemli anlar;
1987 – Graf’ın İntikamı: Steffi Graf’ın belki en önemli rekoru olan 23 Grand Slam şampiyonluğu, çok kısa bir süre önce Serena Williams tarafından geride bırakıldı ancak Alman efsanenin kariyerinde bundan çok daha fazlası var. Miami Açık da onun muazzam cv’sindeki ilk yüksek profilli şampiyonluklardan birisi. 1986 yılında, sadece 17 yaşındayken burada ilk finalini oynadı ve Chris Evert’a mağlup oldu. Bir yıl sonra ise maçın adı değişmeyecek ancak Graf bu kez kazanan tarafta yer alacaktı.
1990 – Gençlik Ateşi: Turnuva 1990 yılında şimdilerde oynandığı, 96 oyunculu ve 10 günlük formatta ilk kez start aldı. Bu, Miami Açık’ı son derece prestijli kılmış bir değişimdi ancak favorilere o kadar da iyi gelmedi. Erkeklerde 19 yaşındaki Andre Agassi, kadınlarda ise 16 yaşındaki Gabriela Sabatini; o seneye kadarki en genç şampiyonlar olarak kupa kaldıracaktı.
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=auRlLM6Zx84]
1994 – Yeni Merkez Kort: Bir yıl önce, korkunç hava koşulları sebebiyle neredeyse iki haftada tamamlanabilen turnuva için yepyeni bir dönem başlıyordu. Hâlâ kullanılmakta olan 14.000 seyirci kapasiteli ana kort, Karin Kschwendt-Kathy Rinaldi-Stunkel maçıyla açıldı. Aynı yıl, Andre Agassi ve Boris Becker arasında oynanan üçüncü tur maçında son derece ilginç anlar da yaşandı. Kötü performansına sinirlenen Boris Becker, raketini Stephanie Flagherty adındaki top toplayıcı kıza verdi. Flagherty, Becker’den çok daha iyi iş çıkartacaktı…
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=Q7YD9FfELEI]
1998 – Grand Slam’siz 1 Numara: Marcelo Rios’un muazzam yeteneğini ilk görenlerden birisi, Florida’lı ünlü tenis adamı Nick Bollettieri’ydi. Hatta öyle ki Rios’a akademisinde burs vermek için; bir diğer süper yetenek, Marat Safin’i bile geri çevirecekti. Rios da onu -en azından bir noktaya kadar- yanıltmadı. O döneme kadar yapılmış altıncı Indian Wells-Miami Açık dublesiyle, Rios kariyerinde ilk kez dünya 1 numarası oldu. Ancak Şilili oyuncu hiçbir zaman bir Grand Slam kazanamayacak ve birçoklarına göre, becerilerine ihanet edecekti.
2000 – Bir Yıldız Doğuyor: Pete Sampras ve Andre Agassi arasındaki rekabet, Michael Chang ve Jim Courier gibi yan parçalarla birlikte 90’lı yıllar boyunca Amerikan tenisini taşımıştı. Ancak milenyum ve ilerleyen yaşlarla birlikte altın çağın sonuna doğru geliniyordu. 24 Mart 2000’de, Andy Roddick adındaki, 17 yaşındaki genç Amerikalı kariyerinin ilk ATP seviyesindeki maç galibiyetini Miami’de aldı. Fernando Vincente’yi 6-4, 6-0 geçtiği maçta, özellikle servisleriyle dikkat çekmişti. Roddick ilerleyen yıllarda hem Grand Slam kazanacak hem de dünya 1 numarası olma başarısı gösterecek, ancak ne olursa olsun hiçbir zaman Sampras veya Agassi’nin seviyesine ulaşamayacaktı.
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=a4CAGL_WaWU]
2004 – Tarih Değiştiren: Tenis dünyası, Roger Federer’in yapmaya başladıklarıyla birlikte yepyeni bir soluk almak üzereydi. İsviçreli, 2003 yılında Wimbledon’ı kazanmış ve 2004 Avustralya Açık şampiyonluğundan kısa bir süre sonra ilk kez 1 numaralı koltuğa oturmuştu. Miami Açık’taki üçüncü tur maçını oynarken de 17 yaşında genç bir İspanyol onu pek tedirgin edecek gibi durmuyordu. Ancak sonradan öğrendiğimiz üzere bu karşılaşma, gelecek 13 senenin bir fragmanıydı. Rafael Nadal adındaki o genç İspanyol, Federer’i iki sette turnuvanın dışına itiyor ve tarihin en unutulmaz tenis rekabetinin ilk kurşununu atıyordu.
2007 – Davetsiz Misafir: Federer ve Nadal arasındaki rekabet, 2004 yılında Key Biscayne’in kortlarında başlamış ve aradan geçen yıllarda tenisin zirvesini iki adamdan ibaret hale getirmişti. ‘Acaba yanlarına yaklaşabilen olur mu?’ sorusu artık yüksek sesle telafuz ediliyordu ki ortaya Novak Djokovic çıktı. Sırp raket 2007 yılında, sadece 20 yaşında ilk Masters turnuvası şampiyonluğunu Miami’de yaşayacak, takip eden yıllarda Federer ve Nadal’ın arasına, tırnaklarıyla kazıyarak girecekti. 10 sene önceki o şampiyonluk, Djokovic’in Miami’de kazanacağı -Agassi’yle paylaştığı bir rekor olan- altı kupanın ilkiydi.
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=FMo2JvgR4WU]
2016 – Vika’nın Dublesi: Victoria Azarenka, 2016 yılında önce Indian Wells ve hemen ardından Miami Açık’ı kazanarak, bunu başaran üçüncü kadın oyuncu oluyordu. Daha önce sadece 1994 ve 1996’da Steffi Graf’ın, 2005’te ise Kim Clijsters’ın yapabildiği duble, Azarenka’nın o esnada düşüşte olan kariyerini canlandırabilecek bir görüntü çizmişti. Ancak Belaruslu yıldız çok kısa bir süre sonra hamile olduğunu açıklayacak ve kortlardan belirsiz bir süre için daha uzak kalacaktı.