Euroleague Final Four’u bu hafta sonu İstanbul’da üçüncü kez düzenleniyor. Biz de ekip olarak son 20 yılda Euroleague’e damga vurmuş isimleri, onları en yakından tanıyanlara sorduk. Euroleague Top 50 dosyasının kısa bölümler, Final Four’a kadar socratesdergi.com’da yayınlanmaya devam edecek. Yaklaşık 40 sayfalık Euroleague TOP 50 dosyasının tamamı ise Mayıs 2017 sayısında yer alıyor. Online satış için tıklayınız.
40- SERGIO RODRIGUEZ
“Rodriguez, Real’i 2012-13 sezonundan beri elit bir takım yapan, dengeleyici unsur rolünü üstlenen ve belki de yeri doldurulamayacak tek isim.” Çağrı Turhan
39- KYLE HINES
“Her sene nasıl Euroleague’de yılın savunmacısı seçilmiyor, anlamıyorum.” Emir Alkaş
38- DEJAN TOMASEVIC
“Şut gerekiyorsa şut, pas gerekiyorsa pas atardı. Tercihlerinde de genelde yanılmazdı. Bir uzun oyuncunun sahada ihtiyaç duyduğu her şey, kodlarında yazılıydı sanki.” İbrahim Kutluay
37- MİRSAD TÜRKCAN
“Euroleague tarihinde en iyi ribaund ortalaması hâlâ onda diye biliyorum. Maç içinde ribaundlarını sayacak kadar takıntılıdır zaten bu konuda.” Aydın Örs
36- İBRAHİM KUTLUAY
“Bir de Ümit Milli Takım’la katıldığımız 1996 Avrupa Şampiyonası var tabii… Bir İtalya maçı oynadık, hiç unutmuyorum; 52 sayı atmıştı.” Aydın Örs
35- DAVID BLATT
“Felsefesine her daim sahip çıkan, aşırı zeki bir adamdı. Henüz 30’lu yaşlarının başında olmasına rağmen, oyuncuların ona saygısı çok büyüktü.” Hüseyin Beşok
34- ODED KATTASH
“Her atışı bir şekilde becerirdi. Topu çemberden geçirmek konusunda uzmandı. Sakatlıklar nedeniyle kariyeri 28 yaşında, çok erken bitti.” Emir Alkaş
33- PINI GERSHON
“90’ların sonu ve 2000’lerin başında, Maccabi’nin en parlak yıllarında, dümendeki isim oydu.” Oktay Mahmuti
32- MARCUS BROWN
“Pau Orthez, Limoges, Efes, CSKA, Unicaja Malaga, Zalgiris, Maccabi… Böyle takımlara şans eseri bir kez gidebilirsiniz, çok şanslıysanız iki olsun hadi… Marcus’un ise hayatı buralarda geçti.” Oktay Mahmuti
31- CARLTON MYERS
“İnanılmaz bir atlet, şutör, maçın son bölümlerinde sazı eline alan bir clutch player ve yürüyen bir egoydu. Kendisini en yakışıklı, en yetenekli ve her şeyin en iyisi olarak görürdü.” Alain Digbeu