Milan Kundera, 1995’te sinemanın yüzüncü yılı vesilesiyle kaleme aldığı bir denemede sanat sonrası dönemde yaşadığımızı iddia eder. Bu tespitinin çıkış kaynağı da yıllar önce kendisinden genç biriyle yaptığı sohbettir. Karşısındaki genç, Fellini’nin son filmiyle ilgili sert eleştirilerde bulunur ve bu Kundera’yı çok etkiler. Arkasından yazar şu satırları kaleme alır: “Seksenlerin başındaki Fransa’da, bu parlak delikanlının karşısında, Çekoslavakya’da hiç bilmediğim, en feci Stalinist yıllarda yaşamadığım bir duyguyu yaşıyorum. Sanat sonrası dönemde, sanat ihtiyacı, duyarlılığı, sevgisine ihtiyaç ortadan kalktığı için sanatın da ortadan kalktığı bir dünyada yaşadığım hissine kapılıyorum.”
Spor sonrası dönemden hepinize merhabalar. Sürüp giden FIFA soruşturması ve tutuklamalar, Karim Benzema hakkındaki tehdit ve kaset iddiaları, Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin Oscar Pistorius hakkındaki son kararı… Bütün bunlar birkaç gün içinde yaşandı ve spor gündemini meşgul etti. Son gelişme de Chris Froome cephesinden geldi. Kenya asıllı Britanyalı, kapsamlı bir testin sonuçlarını açıkladı. Neden? Hakkındaki şüpheleri yok etmek, onun temiz olmadığını düşünenleri susturmak için.
Aslında her şey 2011 İspanya Bisiklet Turu’nda başladı. O günlerde kalburüstü bir yetenek olan, süper bir domestiğe dönüşebileceği düşünülen Froome potansiyelinin çok ötesinde bir iş yapmış, Bradley Wiggins’in yardımcısı olarak geldiği yarışta zaferi kılpayı kaçırmıştı. Arkasından daha büyük başarılar geldi. Wiggo’nun 2012 Fransa Bisiklet Turu’nda Froome bir yardımcıdan fazlası olduğunu gösterdi, hatta liderine karşı atak bile yaptı. Bir sene sonra Team Sky’ın sürücü koltuğu ondaydı. İlk sarı mayo zaferini 2013’te elde etti. 2014’te beşinci etapta yaptığı kazayla yarışı bırakmak zorunda kaldı. 2015 Fransa Bisiklet Turu’nda ise bir kez daha zirve onundu. Başarılarıyla kendi jenerasyonunda apayrı bir noktaya gitti, şu an pelotonun en iyi Büyük Tur bisikletçisi olarak görülüyor.
Froome hakkındaki bütün o şüphelerin kaynağı, dönüşümü. Bir anda nasıl bu sıçramayı yaptı? 2013’te Ax-3-Domaines’de, 2015’te ise La Pierre-Saint-Martin’de yaptığı inanılmaz atakların kökeninde gerçekten de yüzde yüz temiz bir çalışma mı var? Ve en önemlisi, Team Sky tarafından bu sıçramanın başlangıcı olarak bilharzia hastalığının atlatılmasında hangi ilaçları kullandı? O hastalığı atlatırken bütün prosedürlere uyuldu mu?
Bütün bunlar uzunca bir süredir bisiklet dünyasını meşgul ediyor. Britanyalı bisikletçinin kazandığı her yarış kocaman bir gaz ve toz bulutuna dönüşüyor, Twitter’da dostlar birbirine küsüyor, gazeteciler birbirini suçluyor, spor bilimciler birbirine giriyor. Çoğu zaman Froome’un yaptığı herhangi bir atak bisiklet sınırları içerisinde tartışılmıyor, daha yarış bitmeden iddialar başlıyor ve bir türlü bitmiyor.
2015 Fransa Bisiklet Turu, 26 Temmuz’da sona erdi. Genel klasman mücadelesi bir gün önce, Alpe d’Huez zirvelerinde noktalanmıştı. Ama biz yarışı hâlâ geride bırakamadık. Froome’un Le Tour süresince sözünü verdiği, alanında uzman isimlerin denetiminde yapılan testlerin sonucu Esquire dergisinde açıklandı. Richard Moore tarafından kaleme alınan metin, Team Sky liderine yöneltilen eleştirileri tartışıyor, testlerin sonucunu anlatıyor ve garip bir yerde sona eriyor. Bu kapsamlı test sonuçlarının yakında bilimsel bir dergide açıklanacağı da söyleniyor.
Metindeki en büyük gelişme son bölümde, 2007 testleriyle alakalı. O tarihlerde genç bir bisikletçi olan Froome’un İsviçre’de Uluslararası Bisiklet Birliği’nin(UCI) merkezinde yaptırdığı testlerin sonucu uzun süredir merak ediliyordu. Metinde anlatıldığı üzere, Froome’un eşi ve menajeri olan Michelle uzun süredir o sonuçların peşindeymiş ve sonunda istediklerini almış.
Buna göre kısaca sonuçlardan bahsedelim. 17 Ağustos’ta GlaxoSmithKline Human Performance Lab’de yapılan testlere göre Chris Froome’un VO2max değerleri 88.2. Esasen testlerde bu 84.6 çıkıyor ancak bu şimdiki kilosu (69.9), Le Tour’dakinden (67) fazla olduğu için böyle. Kanın taşıdığı maksimum oksijenin kapasitesini gösteren VO2max testleri, performans ölçümlerindeki en önemli verilerden biri olarak kabul ediliyor. Her ne kadar Jonathan Vaughters gibi bu değerin biraz eski moda olduğu düşünenler olsa da, Vo2max testlerinin bir sporcunun fiziksel sınırlarını tanımakta çok etkili olduğuna inanan bir çoğunluk var. 88.2, Chris Froome’u fizyolojik anlamda inanılmaz bir noktaya koyuyor. Greg LeMond’un 92.5’i bu anlamda en üst sınır olarak kabul ediliyor, Britanyalı da o tavanın yakınında.