Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolGündemHoca Yelpazesi

Gabon'da düzenlenen 2017 Afrika Uluslar Kupası'nda görev yapan teknik direktörler, farklı esintileri de beraberlerinde getiriyorlar...

14 Ocak’ta başlangıç vuruşu yapılan 2017 Afrika Uluslar Kupası’nda grup maçları devam ediyor. Pierre-Emerick Aubameyang, Riyad Mahrez gibi yıldızların Samuel Eto’o, Didier Drogba gibi efsanelerin yerini aldığı turnuvada dikkat çeken noktalardan biri de teknik direktör profilleri. Oyunculuk kariyerleriyle öne çıkanlardan, dev Avrupa kulüplerinde görev bulabilenlerine, Afrika futboluna uzun süre aşina olanlardan, yolu zamanında Türkiye’ye düşenlere Gabon’da düzenlenen kupadaki hocalara kısaca göz atalım.

Sonunu Getiremeyenler

Futbol tarihinde ikinciliklerle en fazla anılan teknik direktörlerin başında Hector Cuper geliyor. Afrika Uluslar Kupası’nda Mısır’ı çalıştıran 61 yaşındaki Cuper’in kariyeri, son adımı atamadığı anlarla dolu. Avrupa’da çalıştırdığı ilk kulüp olan Real Mallorca’da 1998 yılında Kral Kupası finalini Barcelona’ya kaybeden Arjantinli, son sezonu olan 1998-99’da takımını Kupa Galipleri Kupası finaline taşımış, Cristian Vieri ve Pavel Nedved’in gollerine karşılık veremeyince kupayı Lazio’ya kaybetmişti. Takip eden iki sezonda da Avrupa Futbolu’nun zirvesine çıkmayı başarmıştı Cuper… Yeni takımı Valencia’yı 2000 ve 2001’de art arda iki sezon Şampiyonlar Ligi’nde finale çıkarmış; ilkinde Real Madrid’e, ikincisinde de penaltılar sonunda Bayern Münih’e boyun eğmişti. Sıradaki durak olan Inter’de de şampiyonluğu son hafta elinden kaçıran Cuper, geleneği 2009-11 yılları arası çalıştırdığı Aris’e de taşımasını bilmiş ve komşuda  Yunanistan Kupası finaline kadar çıkmayı başarsa da Panathinaikos’un bileğini bükememişti.

Valencia teknik direktörü Hector Cuper, 2001 Şampiyonlar Ligi finalinde Bayern Münih'e penaltılar sonunda kaybettikleri finalden...
Valencia teknik direktörü Hector Cuper, 2001 Şampiyonlar Ligi finalinde Bayern Münih’e penaltılar sonunda kaybettikleri finalden…

Cuper kadar adı ikinciliklerle anılmasa da, Avram Grant’ın kariyerinde de son adımı atamadığı bolca örnek bulunuyor. Ülkesi İsrail’de önce uzun yıllar altyapı antrenörlüğü yaptığı, 1986 yılında da A takımın başına geçtiği Hapoel Petah Tikva’da yaşadığı çifte hüsran, kariyeri boyunca onu takip edecek ikinciliklerin ilk sinyalleriydi belki de… Üç gün içerisinde önce ligi sonra da kupayı Maccabi Haifa’ya kaptıran Grant için benzer hayal kırıklıkları gelecek yıllarda da sürecekti. Ülkesinde kaybedilen birkaç kupa finalinin ardından önce İsrail Milli Takımı’nın başına, sonra da çoklarını şaşırtan şekilde İngiltere Premier Lig’e uzanmıtı Grant’ın kariyeri.

Portsmouth’taki sportif direktörlük rozetinden kısa süre sonra Jose Mourinho’nun vedasının ardından Chelsea menajerliğine getirilen Grant, bolca soru işareti ve protesto çektiği sezonda zirvenin üç kez kıyısından dönmüştü. Lig Kupası finalinde Tottenham’a kaybeden Chelsea, son iki haftasına eşit puanda girdiği lig yarışında da ikincilikle yetinmişti. Şampiyonluğu kaptırdığı Manchester United’ın karşısına bu kez 2008 Şampiyonlar Ligi finalinde çıkan Grant’ın Chelsea’si, yine Sir Alex Ferguson’ın yoluna taş koyamamış, penaltılar sonunda kaybeden taraf olmuştu. Grant için ikincilikler zincirinin son halkası ise 2014’te başına geçtiği Gana’da vuku bulmuştu. Bir önceki Afrika Uluslar Kupası’nda Gana’yı finale taşıyan Grant, makus talihini yenememiş, penaltılara giden karşılaşmada Fildişi Sahili ilk iki atışından faydalanamasa da geri gelmeyi başarıp kupaya uzanan taraf olmuştu.

Kıtanın Kıymetlileri

Afrika doğumlu olmasalar da uzun yıllardır çeşitli ülkeleri çalıştırıp eski kıtada hikmetinden sual olunmayan hocaları da yan yana sıralamak mümkün. Togo’nun başında Gabon’daki turnuvada izleme şansı bulduğumuz Claude Le Roy, dokuzuncu kez bir Afrika Uluslar Kupası finallerinde iş başı yaparak bir rekorun da sahibi olmuş durumda. 68 yaşındaki Fransız, daha önce Kamerun, Senegal, Demokratik Kongo, Gana ve Kongo’yu çalıştırma şansı bulmuştu.

Claude Le Roy, dokuzuncu kez Afrika Uluslar Kupası seferinde...
Afrika Futbolu’nun seyyahlarından Claude Le Roy’un yeni durağı Togo.

Vatandaşı Le Roy’a göre CV’si daha dar olsa da, henüz 48 yaşındaki Herve Renard’ın son yıllarda Afrika’nın en havalı antrenörlerinden biri olduğunu yadsımak zor. Zambia ve Angola’nın başında geçen kısa süreli görevlerin ardından 2011’de bir kez daha Zambia’ya dönen Renard, birçoklarının hayal dahi edemeyeceği bir şeyi başarıp 2012’de Afrika Uluslar Kupası şampiyonu yaptı. O turnuvanın finalinde üzdüğü Fildişi Sahilleri’nin iki yıl sonra teknik direktörlüğünü üstlenen Renard, son on yılda sahip olduğu iddialı kadrolara rağmen hep payına hüsran düşen turuncu yeşillileri Uluslar Kupası şampiyonu yapmayı başardı ve iki farklı takımla bu mertebeye erişen ilk çalıştırıcı olarak tarihe geçti. Hafızalara kazınan iki diğer an ise finalde mağlup ettikleri Gana’da maç sonunda hüngür hüngür ağlayan Andre Ayew’e sarılarak onu teselli edişi ve J.R. Smith’e nazire yaparcasına gömleğini bir kenara bırakışıydı. Bakalım Renard’ın sihri Fas’ın başında da sonuç verecek mi?

Üçüncüler

Alain Giresse ve Henryk Kasperczak, kendi ülkelerinin futbol tarihine bakıldığında en yetenekli jenerasyonların birer parçası oldukları kolaylıkla öne sürülebilir. Mali’nin başındaki Fransız Giresse’nin de bir parçası olduğu, Michel Platini’li, Jean Tigana’lı, Dominique Rocheteau’lu kadroyla 1986 Dünya Kupası’nın favori ülkelerinden biriydi. İki yıl öncesinin Avrupa Şampiyonu, yarı finale dek namağlup gelse de Batı Almanya’ya boyun eğmiş, üçüncülük payesini Belçika’yı uzatmalar sonunda geçerek kazanmıştı. O karşılaşmada Belçika takımının yedek oyuncularından biri olan Hugo Broos’un da Gabon’daki Afrika Uluslar Kupası’nda Kamerun’un başında olduğunu not düşelim.

Alain Giresse of France
Alain Giresse, 1986 Dünya Kupası’nda Fransa’nın Brezilya’yı penaltılar sonunda geçmeyi başardığı çeyrek final karşılaşmasından…

Öte yandan Dünya Kupası’nda üçüncülük gören bir başka isim de günümüzde Mali’yi çalıştıran Henryk Kasperczak. Polonya’nın, Kazimierz Deyna’nın yaratıcı becerilerini temel alan 1970’ler takımlarında kendisine yer bulan Kasperczak, ülkesiyle en büyük başarılarından birini 1974 Dünya Kupası’nda yaşamıştı. İlk tur gruplarında Arjantin ve İtalya’yı yenmeyi başaran Polonya, ikinci grupta ev sahibi Batı Almanya’ya diş geçiremeyince üçüncülük maçı oynamak durumunda kalmış, Brezilya’yı turnuvanın gol kralı olacak Grzegorz Lato’nun tek golüyle geçerek üçüncü sırayı almıştı. Deyna, Lato ve Kasperczak’lı Polonya, iki yıl sonra Olimpiyat Oyunları’nda gümüş madalyayı da boyunlarına takacaklardı.

Karadeniz Limanı

2017 Afrika Uluslar Kupası’nda takım çalıştıran iki Belçikalı teknik direktörün de kariyer rotalarında dümeni Karadeniz’e kırdıkları dönemler vardı. Bugün Cezayir’in başındaki Georges Leekens, 1992-93 sezonunun başında Trabzonspor’da ipleri vatandaşı Urbain Braems’ten devralmış, başarılı geçen sezonun ardından 16 takımlı Birinci Lig’de şampiyon Galatasaray’ın altı puan gerisinde üçüncülüğe uzanmıştı. Ertesi sezon ise işler iyi başlamamış, ilk dört haftada tek galibiyet çıkarabilince, görevi Şenol Güneş’e teslim etmek zorunda kalmıştı.

Kamerun'un başındaki Hugo Broos'un Trabzonspor günleri kısa sürmüştü...
Kamerun’un başındaki Hugo Broos’un Trabzonspor günleri kısa sürmüştü…

Yolu 2009-10 sezonunda Trabzonspor’a düşen Hugo Broos ise Gabon’daki turnuvada Kamerun’u başarıya taşımaya çalışıyor. Yaklaşık 15 yıl önce bordo mavililerden demir alan vatandaşının aksine Broos, Trabzon’da yarım sezonu dahi tamamlayamamıştı. İlk on üç haftada gelen beş galibiyet, yönetimi ikna etmeye yetmeyince tarih tekerrür etmiş, valizini toplayan Belçikalı’nın yerine dümene Şenol Güneş geçmişti.

Yerliler

Geçtiğimiz yaz Fransa’da gerçekleşen Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yerli antrenörle çalışan ülke sayısı 18’di. İzlanda’nın Lars Lagerback ve Heimir Hallgrimsson’a teknik direktörlük görevlerini paylaştırdığını düşünerek onları da yerli hoca seçen ülkeler arasına dahil ettiğimiz bu hesaba göre turnuvadaki yerli hoca oranı yüzde 75’e tekabül ediyor. Avrupa ülkelerinin teknik direktör yetiştirmede daha iyi olduğunu öne sürüp Dünya Kupası örneklerini incelemenin daha doğru olduğunu öne sürebilirsiniz. İki yıl önceye gidip Brezilya’da düzenlenen Dünya Kupası’na göz attığımızda bu oranın biraz daha düştüğünü gözlemliyoruz. 2014 Dünya Kupası’na katılma hakkı kazanan 32 ülkeden 18’i anahtarları yerli hocalara teslim ederken, yerli hoca oranının bu sayede yüzde 56 civarlarına indiğini fark ediyoruz. Ancak Afrika Uluslar Kupası, bambaşka bir futbol evreni ve 2017 nüshasına katılan 16 ülkeden yalnızca dördünün başında kendi pasaportlarını taşıyan antrenörler var.

Aslında bu rakam daha düşük de olabilirdi. Gine Bissau örneğine bakmak bu tez için yeterli. Uzun yıllardır ciddi bir fakirlik içerisinde yaşayan ve birkaç yıl önce finanse etmekte zorlandıkları futbol takımını müsabakalara çıkarmamayı dahi düşünen Batı Afrika ülkesinin başında bir Portekizli görebilirdik. Elemelerin büyük kısmında takımın teknik direktörlüğünü üstlenen Paulo Torres, Zambia’ya karşı oynanan karşılaşmada hakemle tartışıp kalan dört maç için cezalı duruma düşünce baskıyı omuzlamak Gine Bissau’nun ‘evladı’ Baciro Cande’ye düşmüş. Dört maçta gelen üç galibiyet, tarihi bir başarıyı da beraberinde getirirken Gine Bissau, Portekiz’e Euro 2016 finalinde attığı golle kupayı getiren Eder gibi doğduğu ülke için oynamayı seçmeyen isimlerden yoksun olsa da tarihinde ilk kez Afrika Uluslar Kupası Finali’nde olmanın tadını çıkaracak.

Cande’nin yanı sıra Zimbabve’nin başındaki Callisto Pasuwa da ileriki turlardan ziyade turnuvaya katılmanın daha büyük önem arz ettiği isimlerden. Zira Zimbabve en son Afrika Uluslar Kupası’nda mücadele ettiğinde takvimler 2006’yı gösteriyordu. Omuzlarındaki baskının daha ağır olduğu iki yerli ise Senegal’in başındaki Aliou Cisse ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne iki yıl önce bu turnuvada üçüncülük yaşatan Florent Ibenge. İki yıl önce kendine has gol sevinciyle adından söz ettiren kaleci Robert Kidiaba‘nın artık kadroda olmaması ve diz sakatlığı sebebiyle Gabon’da olmayan Everton’lı Yannick Bolasie, Ibenge’nin yüzündeki gülümsemeyi azaltması olası konular. Aliou Cisse’nin elinde ise başta Sadio Mane olmak üzere oldukça yetenekli isimler ve dolayısıyla turnuvanın dikkat çeken kadrolarından biri var. Senegalli taraftarların, hocalarının yeterliliğini daha turnuva başlamadan tartışmaya başlamış olması ise tarihinde bu tür durumlarda hayal kırıklıklarına alışık olan bir ülke için acaba sorusunun daha erken sorulmasına yol açabilir.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

4 sene önce
Sıfır

Sıfır

4 sene önce